Faraşin’e aşık Dersimli Zinarin

Zinarin Dersim, ülke özlemini giderdiği, ayrı bir anlam ve sevgi yüklediği Botan’da yıllarca süren mücadelesinin ardından Faraşin'de şehitler kervanına katıldı.

Ülke sevdası, arada ne kadar mesafe olursa olsun, kaç yıl geçerse geçsin kutsallığından asla bir şey kaybetmez, üstelik sürekli büyür. Bir de direniş ve savaş varsa bu sevda, özgürlük aşkıyla birleşir; özüne doğru yolculuk başlatır. Böylece direniş meydanlarında cenge durulur. Binlerce Kürt gencinin, Kürdistan dağlarına yürüyüp ülke ve özgürlük uğruna kendilerini feda etmelerinin özeti, budur. Botan’a aşık Dersimli Zinarin de bunlardan biridir.

Dersim’de 1972'de doğan Zinarin Dersim (Selma Doğan), işçi bir ailede büyür. Ailesinin İstanbul’a göç etmesinin ardından metropol ortamıyla tanışan Zinarin, okul yıllarında PKK’yi tanımaya başlar. Zinarin, 1992’de devrim saflarına katılır. Katıldıktan sonra en son Zelê’den eğitim için Önderlik sahasına gider.

ÖNDERLİK SAHASINDAKİ EĞİTİM

Eğitim ortamlarında kendinden emin, çekici ve sakin üslubuyla dikkat çeken Zinarin, her değerlendirme yaptığında arkadaşlarında hayranlık uyandırır. Mütevazi duruşu, açık sözlülüğü ve bilgili kişiliğiyle arkadaşlarının sevgisini kazanan Zinarin, büyük gelişme umutları vaat ettiğinden eğitim sonrası Önderliğin denetimi altında özel bir eğitim devresine daha katılır. Kadın ordulaşması ve özgürleşmesi konusunda partisinin ve arkadaşlarının kendisinden beklentileri vardır ve Zinarin’i daha büyük görevlere hazırlamak istiyorlar. Arkadaşları Zinarin’deki özü ve yüksek kavrama kabiliyetini, anlama gücünü hemen fark eder ve devrime daha fazla yararlı olması için özel olarak ilgilenirler.

KUZEY DAĞLARINA GİDER

Zinarin, Kuzey Kürdistan’ı hiç görmemiştir. Sürekli Kuzey dağlarını görmek istediğini, oralara olan özleminden bahseder. Bir süre sonra Zinarin’e Botan yolları açılır. Heftenîn üzerinden Botan sahasına geçer. Besta, Gabar, Beytüşşebap ve oradan da Faraşin’e kadar her alanı adım adım dolaşır ve ter döker. Sıcak savaş ortamına yeni adım attığından arkadaşlarının verdiği daha üst görevleri kabul etmez, takım komutanı olarak savaşa dahil olur.

BOTAN DAĞLARINDAKİ GÜNLER

Yıllarca özlemiyle yaşadığı ülke sevdasını Botan dağları ile gideren Zinarin, ülkesinin her güzelliğini derinden anlama ve onlarla beraber yaşama çabası içindedir. O geçip gittiği yerlere sıradan bakan değil, derinliğine hisseden ve yaşayandır. Gabar’da insan emeğinin bin yıllar süren birikiminin farkına varıp Komutan Egîd’in anılarına tanık olur. Zozanlara geçtiği zaman ise Botan’ın ayrı bir güzelliğiyle karşılaşır. Zozanlardaki doğal örtü, onu büyüler. Faraşin zozanlarına gittiği zaman ise cennetin de cenneti olduğunu söyler. Faraşin’e aşık olan Zinarin ‘Ölürsem mezarımı Faraşin’de yapın’ sözüne şimdi daha iyi anlam kazandır.

BOTAN’DA SAVAŞMAKTA ONUR DUYDUM

Zinarin Dersim, Botan dağlarındayken duygularını şu şekilde günlüğüne yazar: "Ülkemde yaşadıkça, Botan’da direndikçe ve dağlarda yürüdükçe daha da bağlandı yüreğim savaşa ve ülkemin toprağına. Her şey özü gibi yaşandıkça daha da anlamlaştı. Ülke, dağ, savaş ve Botan. Botan’da olmaktan, yaşamaktan, direnmekten büyük gurur duydum. Onur duydum. Botan’da savaşanlar ve direnenler daha da saygıdeğer insanlar oldular gözümde."

ANCAK BÖYLE ANLATILABİLİRDİ

Zinarin, Gabar’ın Çırav alanındayken yaşadıkları zorlu günlere rağmen anlam dünyasını güncesine şöyle işler: “Çırav’ın korumasız, çıplak gecelerinde üşüdüm. Göz alabildiğince uzanan heliz deryasının uçuk sarıya çalan yeşil dalgaları arasında zorlukla adım atarken, şarkılarını dinledim. Göğün yere en yakın yeriydi. Yerde ise göğe en yakın olan bizdik. En büyük yıldızı, şu çıplak ellerimizle yakalayabilirdik. Duru, parlak gökyüzü ve yeryüzünün en temiz, en arı insanları bizdik sanki. Sanki samanyoluna ulaşacaktık, tuttuğumuz yolla sonsuzluğa yürüyecektik oradan… Yeşilin sayısız tonunun küçücük bir alanda tam bir renk ahengi oluşturduğu, mor, sarı, pembe ve kırmızı yayla çiçeklerinin, bu yeşil kadife zemin üzerinde gamsız, düzensiz dağıldığı; insana sadece burada yaşamalıyım dedirten uçsuz bucaksız Beytüşşebap zozanı. Önümüzde yeşil bir çimen denizinin ahenkli dalgaları gibi Faraşin."

SEVDALI OLDUĞU YERDE ŞEHADETE

Zinarin Dersim, yıllarca süren ülke özlemini giderdiği, ayrı bir anlam ve sevgi yüklediği Botan coğrafyasında yıllarca süren mücadelesinin ardından, cennetin de cenneti olarak tanımladığı Faraşin zozanlarında, 4 Eylül 1997’de şehitler kervanına katıldı. Ülke sevdası ve bağlılığının nasıl olması gerektiğini yaşamıyla gösteren Zinarin, Faraşin zozanlarında akan her damla suda, esen her serin yelde ve bin bir renkteki çiçekte hala yaşıyor.