Erciyes: Tarihi gelişmelere gebe bir süreçteyiz

YJA STAR Merkez Karargah Komutanlığı üyesi Emine Erciyes, 1 Haziran 2004 gerilla hamlesine ilişkin yaptığı değerlendirmede, 14 yıl sonra tarihi gelişmelere gebe bir sürecin yaşandığına dikkat çekti.

Erciyes, 1999’da başlayan beş yıllık eylemsizlik süreci ardından 1 Haziran 2004’te silahlı mücadeleye devam kararını 14’üncü yıldönümünde değerlendirdi. Erciyes, bu hamlenin gerçekleştiği siyasi-askeri koşulları, ortaya çıkardığı sonuçları ve bugüne yansımalarına ilişkin konuştu.

-1 Haziran hamlesinin kararının alındığı dönemdeki siyasi-askeri koşulları nasıl değerlendiriyorsunuz?

Mücadele tarihimizde tarihsel bir dönüm noktası olan 1 Haziran hamlesinin 14. yıl dönümünü yaşadığımız bu günler, hamle ruhunun zirvede bir direnişle sürdüğü ve özgürlük mücadelemiz açısından tarihi gelişmelere gebe bir süreçtir. Başta 1 Haziran hamlesinin başlangıcından günümüze kadar direnişe öncülük ederek kahramanlaşan tüm şehit yoldaşlarımızı saygıyla anıyorum. Hamlenin ilk sürecinde Kuzey Kürdistan’a yönünü çeviren, Nucan Nurhak, Tekoşin Dersim, Slav Siirt yoldaşlardan, devrimci halk savaşı sürecinin gelişmesine öncülük yapan Reşit Serdar, Rojin Gevda, Çiçek Botan, Hüseyin Mahir, , yoldaşlara, yine düşmanın 24 Temmuz 2015’le başlatmış olduğu topyekün saldırıya karşı direnişin sembolü olarak öncülük eden, Devrim Amed, Azad Siser, Nalin Muş, Aze, Berçem, Delal, Kemal, Vedat yoldaşlar şahsında tüm devrim şehitlerimizi saygıyla anıyorum. Şehitlerimizin her birinin, bir ömre sığdırdıkları mücadele duruşları, silahlı mücadeleye katıldıkları günden itibaren gerillanın güçlenmesi ve büyümesinde birer adım olmalarını sağlamıştır. Aynı zamanda 1 Haziran hamlesi ruhunu fedailik çizgisinde somutlaştırmışlardır. Hamlenin başından günümüze kadar gerillanın açığa çıkardığı direnişin başarı ve zafere yakınlaşma düzeyidirler. Hamlenin ilk gününden bu güne gerillalaşmada ulaştığımız gelişme düzeyi, savaş tecrübesindeki derinleşme, gerilla taktiklerindeki yaratıcılık ve incelik Onların çabalarının sonucu açığa çıkmıştır.

1 Haziran hamlesi 2004 yılında başladı, buna göre 1999 geri çekilmesinden sonra kuzeye gidişler kısa bir süre önce gerçekleşmişti. Bir süreden sonra tekrar kuzey sahalarına dönüşün zorlukları alana yeniden konumlanma, mevzilenmeyi geliştirme elbette ki büyük bir emek ve fedakarlıkla gerçekleştirilmiştir. Uluslararası komplo ile Önderliğimizin esaret sürecinin başlaması hem halkta hem de gerillada büyük bir öfke yaratmıştır. Önderlik bu sürecin halklar arası bir kriz ve kaosa dönmesini engellemiş ve barış ve diyalog zeminini yaratmak istemiştir. TC devletinin Önderliğimizin başlatmış olduğu Kürt sorununu diyalogla çözüm projesine karşı oyalamacı, boşa çıkarıcı ve daha sonra daha da somutlaşacak olan tekrar komploya başvurma yaklaşımı karşısında, tekrar Kuzey sahalarına yönelim ve silahlı mücadeleyi tekrar yükseltme gereği açığa çıkmıştır. Daha sonrası süreçlerde de, TC devleti, Önderliğimizin sunduğu demokratik çözüm şansını her seferinde sorunu daha da derinleştirme ve komplo örme zemini olarak değerlendirmeye kalkmıştır.

KUZEYDE OLMAK ÖZGÜRLÜĞE YAKIN OLMAKTIR

1 Haziran hamlesinin başlatılması da bu anlamda tarihi bir anlama sahiptir. Düşmanın Kürt halkının siyasi iradesini tanımadığı bir süreçte tekrar silahlı mücadele ile kendi iradesini ve mücadele gücünü ortaya koyması elbette ki düşmana vurulan büyük bir darbedir. 1 Haziran hamlesinin gündeme gelmesi tüm yapımızda tarihi bir sorumluluk ruhuyla ve devrim heyecanıyla karşılanmıştır. Özellikle de Önderliğimizin esareti ve derinleştirilen tecride karşı tüm yapımız adeta Kuzeye yönelmek ve Önderliğe layık bir militan duruş sergilemek için yarışa girmiştir. Kuzeyde olmak Önderliğe yakın olmaktır. Kuzeyde olmak özgürlüğe yakın olmaktır. Bu nedenle kadın erkek tüm gerilla gücümüz büyük bir moral ve heyecanla Kuzeye yönelmeyi esas almıştır. Hamlenin başlamasıyla Kuzey sahalarında ve Medya savunma alanlarında mevzilenmiş olan tüm gerilla gücümüz PKK militan gücünün savaş iradesini, kahramanlık çizgisini bir kez daha tarihe yazmaya başlamışlardır. Savaş o günden günümüze Önderliğe bağlılıkta, kahramanlıkta, cesarette olduğu kadar, gerilla tarzında taktiğinde gelişerek ve derinleşerek devam etmektedir.

SARSILMA YARATTI

1 Haziran hamlesiyle tekrar bir askeri atılım yapmak, PKK’de somutlaşan özgürlük arayışını kendisine düşman belirleyen güçlerde sarsılma yaratmıştır. Başta Önderliğimize karşı uluslararası komployu planlayan uluslararası güçler olmak üzere, Kürdistan’ı aralarında paylaşan bölge devletleri, Kürdistan’ı pazarlayarak var olan birlikçi Kürtler, 1 Haziran hamlesinin başlaması karşısında hamleyi boşa çıkarmaya uğraşmışlardır. Hareketimizi darbelemek için diplomatik siyasi her yönlü devreye girmişler, TC devletine her türlü desteği sunarak savaşın derinleşmesini sağlamışlardır. Bunun diğer bir yanı da uluslararası güçler elbette ki savaş halindeki bir Türkiye’yi kendi çıkarları için her zaman tercih etmişlerdir. Savaş halindeki bir devlet onlara muhtaç haldedir, ekonomik, siyasi her yönüyle daha fazla bağımlı hale getirme zeminidir. TC, Kürt sorunun demokratik yolla çözme yerine savaşı derinleştirmeyi tercih etmiş ve gün geçtikçe uluslar arası güçlere daha bağımlı bir ülke haline gelmiştir.

FAŞİZM AKP’NİN İKTİDARDA KALMA KOŞULUDUR

-Güncel olarak ele alındığında, özgürlük hareketiniz nasıl bir sonuç çıkarıyor?

Zaten o günden bu güne baktığımızda Türkiye 14 yıllık savaş içinde ekonomik olarak çökmüş, halk açlık sınırının altında yaşamakta, sisteme tepkiler uç düzeyde derinleşmişken, AKP ve Erdoğan baskı ve faşizmi derinleştirerek ayakta kalmaya çalışmaktadır. 1 Haziran direnişinin açığa çıkardığı savaşla AKP Erdoğan rejimi aslında halk tarafından başarısızlığı nedeniyle iktidardan düşürülmüştür. 7 Haziran seçimleri Türkiye toplumunda demokrasiye özlemin ifadesi olmuştur. Yine gezi direnişi halkın özgürlük tutkusunun sokaklara dökülmesi olarak somutlaşmıştır. Buna karşın Erdoğan 1 Kasım seçimleriyle aslında bu halk iradesine darbe yapmış, iktidara seçim adı altında bir komplo ile el koymuştur. Daha sonra adeta demokrasiden yana tavır koyan herkese karşı savaş açmıştır. Ankara, Suruç katliamları halkların demokrasi barış içinde yaşamasından yana olanları dayatılan kanlı katliamlar olmuştur. Aynı süreçle paralel gerilla güçlerine karşın 24 Temmuz 2015’te başlatılan saldırılar topyekün bir imha konseptini ifade etmiştir. Bu süreçten itibaren Kürt halkına ve tüm Türkiye toplumuna büyük bir baskı süreci başlatılmış ve faşizm gün geçtikçe tırmandırılmıştır. Bugün ise faşizm AKP’nin iktidarda kalma koşulu olmuştur.

1 HAZİRAN HAMLESİ TÜM KÜRDİSTAN’DA KADINLARA İLHAM KAYNAĞI OLDU

-YJA Star güçleri 1 Haziran hamlesi kararıyla yeniden kuzeye mevzilendi. Bunun kadın ordulaşması açısından önemi nedir?

1 Haziran hamlesinin başlamasıyla kadın gücü kendinde yaratmış olduğu tecrübe ve birikimi hamleye aktif ve öncülük düzeyinde katılarak göstermiştir. Kuzey sahalarına tekrar gidiş söz konusu olduğunda kadın gücü büyük bir iddia ve ısrarla kuzeye gidişi esas aldı. Aynı zamanda Medya Savunma alanlarındaki mevzilenme ve pratiğe, kadın gücümüzün belirleyici bir katılımı oldu. Bu gün dört parça Kürdistan’da kadınlar kendilerini ve toplumlarını savunma anlayışı temelinde örgütlenmiş durumdalar. Bunda elbette ki kadın ordulaşmasının ilk gününden bugüne kadının savaşa katılımı etkili. Aynı zamanda YJA Star’ın, 1 Haziran hamlesi ile savaşa daha yetkin ve öncü düzeyde katılımı dört parça Kürdistan’daki tüm kadınlara ilham kaynağı olmuş, saflara katılım cesareti vermiştir. Özgürlük arayışını güçlendirmiştir. 3. Dünya savaşı dediğimiz çatışmaların yoğunlaştığı bir süreçten geçiyoruz. Savaşların bedelini her zaman en ağır kadınlar ödemiştir. Devlet terörünün arttığı, buna paralel kadına yönelik erkek şiddetinin arttığı bir dönemdeyiz, bu temelde tüm Kürdistan kadınlarında olduğu gibi giderek Ortadoğu ve dünyada kadınlarda kendi öz savunmasını kendisi yapması gerektiği anlayışı gelişmektedir. Bu dağlarda, kentlerde direnen Kürt kadınlarının açığa çıkardığı özgürlük düzeyinin yarattığı bir sonuçtur.

Silahlı mücadelenin 1999 öncesi süreçleri, kadın için savaşta varlığını gösterme, “kadın da savaşabilir, gerillalaşabilir” iddiasının ispatlanması temelinde bir süreçti diyebiliriz. Bu sürecin öncüleri Azimeler, Mizginler, Beseler, Beritanlar, Zilanlar büyük bir miras yaratmışlardır. 99 sürecine kadar artık kadın savaşta kendi gücünü açığa çıkarmıştır. Aynı zamanda özgün kadın ordulaşması temelinde büyük adımlar atılmış ve kadın sisteminin temeli atılmıştır. Komplo sürecinin yaşanmasında Önderliğimiz, kadın özgürlük çalışmalarını ‘yarım kalmış çalışmam’ olarak değerlendirdi. Bu aslında bu çalışmanın temelinin pratik olarak atıldığı, ideolojik zeminin geliştiği ama istenen düzeyde somutlaşmanın olmadığı anlamını ifade etmekteydi. Komplodan sonraki süreç kadın için kendi ayakları üzerinde durma kendi iradesiyle mücadele etme anlamını ifade ediyordu. 1 Haziran hamlesi kadın ordulaşması açısından da kendi yetkinleşme düzeyini ortaya koyma ve daha da derinleştirme zemini oldu. Zilanların, Beritanların mirası, Çiçekler, Rojinler, Nalinler, Berçemler ve Delallerle zirveye taşındı. Zilan ve Beritanlar fedailik çizgisinin sembolüydü, bu kadın ordulaşmasında da bir gelenek halinde 1 Haziran hamlesiyle Eylem, Doğa, Güven Tekoşinlerle devam etti. Çiçek, Rojin, Delal, Berçem ve Nalin yoldaşlar ise artık kadın ordulaşmasının komutanlık düzeyinin ifadesiydiler. Ordunun başlangıç yıllarında katılan bu yoldaşlar ordulaşmayla büyümüşler ve komutanlaşmışlardı. Onların direnişi kadın ordulaşmasının ulaştığı en üst düzeyi ifade etmektedir.

1 Haziran hamlesiyle kadınların daha kendine güvenli bir şekilde pratiğe katılmasında hem geçmiş birikimin verdiği güven vardı, hemde öncüleşen kadın komutasının rolü belirleyici idi. Aynı zamanda kadın sisteminin ete kemiğe bürünmesi kadınların daha aktif ve kendine güvenerek yürümesinin temelidir. PAJK ile kadın partileşmesinin gelişmesi, yine KJK olarak kadın konfederal sisteminin temellerinin atılması kadın savunma gücü YJA Star içinde kadınları hangi temelde savunması gerektiğinin daha netleşmesi anlamına geliyor. Kadın ordulaşması, artık sadece ulusal kurtuluş mücadelesine kadın kimliğiyle katılım değil, artık kadına dayatılan her türlü köleci zihniyete, erkek egemenliğine, katliam ve tecavüz kültürüne karşı kadınları savunma gücü olmak demektir. Kadınların kendi öz iradeleriyle kuracakları özgür kadın sisteminin savunulması demektir.

Bugün kadın savunma güçleri dört parça Kürdistan’da kadınları savunma gücünü açığa çıkarmış durumda. Artık tüm Kürdistan’da kadınlar toplumsal ve cins olarak katliamdan, baskıdan kurtulmak için öz savunmanın gerekliğinin bilincinde. Kadının sistemle çelişkileri daha derin olduğu için özgürlük arayışları da daha derin. Bu temelde de kadınların ordulaşmaya ilgisi çok büyük. Kadınlar adeta akın akın özgürlük saflarına akmaktadırlar. Sadece nicel bir koşuş değil bu elbette. Artık savaşın her alanında kadınlar katılımlarıyla en az erkek kadar ve hatta erkekten daha güçlü savaşabilir olduklarını ispatlamaktadırlar. Taktik öncülük, komutanlaşma, branşlaşma konularında kadın gücü, kadın ruhunun inceliklerini savaş dökmektedir. Savaşta açığa çıkan yetkinlik kadına öncüleşme zemini vermektedir. Egemen sistemin temel kurumu olan ordular kadına asla yer verilmemesi anlayışına sahipken, bu gün özgürlük hareketimiz kadınların ordunun temel güç ve öncüsü olabileceğini göstermiş durumdadır.

1 HAZİRAN HAMLESİNİN KAZANIMLARI

-Bu hamlenin hareketiniz açısından kazanımları nelerdir?

1 Haziran hamlesi gerillanın 99 geri çekilmesi öncesi tecrübe ve birikimini daha da derinleştiren ve zirveleştiren bir yetkinleşmeyi ifade etmektedir. Aynı zamanda hareket olarak Önderliğin başlatmış olduğu demokratik dönüşüm sürecinin meşru savunma stratejisi temelinde yeni bir savaş dönemidir. PKK’nin direniş diyalektiği 15 Ağustos hamlesinden geri çekilme sürecine kadar büyük bir direniş kültürü yaratmıştır. Diğer taraftan 1 Haziran’a kadar geçen süreç gerillanın kendini yenilemesi fırsatı doğurmuştur. Yenilenme, profesyonelleşme, uzmanlaşma başarmanın ön koşulu olarak açığa çıkmıştır. Bu anlamda geri çekilme sürecinden 1 Haziran 2004’e kadar geçen süreç gerilla açısından kendini yenileme ve olası savaşa eskisinden daha yüksek bir askeri performans, taktik incelik ve yaratıcılıkla katılım temelinde hazırlık süreci olmuştur. Bu noktada 1 Haziran hamlesiyle başlayan savaş, gerillanın eski tecrübesini daha da ileri taşıyan, yeni taktik ve tarzla düşmana ağır darbeler vuran bir yoğunlukta gelişmiştir.

1 Haziran’dan günümüze geçen süreçte gerçekleşen gerilla eylemleri Kürt halkını tarihinin özgürlüğe en yakın olduğu günleri yaratmıştır. Gerilla Kürt halkına nerede bir saldırı varsa, oraya yetişme ve halkı koruma gücünü ortaya koymuştur. Şengal’de Ezidi halkına, Kerkük’de Maxmur’da Kürt halkına dayatılan DAİŞ katliama karşı HPG, YJA Star gerillaları nerede Kürt halkına karşı bir saldırı varsa oraya gidip halkı koruyabileceklerini göstermişlerdir. Aynı zamanda HPG ve YJA Star’ın mücadele tarzı ve açığa çıkardığı duruş dört parça Kürdistan’daki savunma güçlerinin mücadelesine örnek ve temel olmuştur. Gerillanın dağda yarattığı direniş geleneği Kürdistan’ın dört bir yanına yayılmıştır. Bugün Kürt halkı ve kadınları her yerde özgürlüğün öz savunmadan geçtiğinin farkındadır. Buna göre her parça kendi özgünlüğüne göre kendi öz savunma örgütlenmesini gerçekleştirmektedir. Kürt halkının ve kadınlarının her yerde açığa çıkardığı bilinç ve buna bağlı olarak ulaştığı örgütlenme düzeyi adım adım özgürlüğün inşası anlamına gelmektedir.

-1 Haziran hamlesinden 14 yıl sonra, faşizm olarak tanımladığınız bugünkü koşullara yanıtınız nedir?

İçinde bulunduğumuz mücadele süreci 1 Haziran hamlesinin açığa çıkardığı direnişin en üst düzeyde zirveleştiği bir süreci ifade etmektedir. AKP faşizmi en üst düzeyde bir saldırıyla halkların özgür iradesini yok saymakta, baskı, tutuklama ve işkence ile toplumu nefessiz bırakmakta ve direniş iradesini kırmak istemektedir. Adeta AKP ve Erdoğan’a karşı çıkan en küçük bir ses bile susturulmak için her şey yapılmaktadır. Böyle bir süreçte elbette ki meşru savunma direnişinin yükseltilmesi özgürlüğün temel garantisidir. Devletin kendi hukukunu bile tanımaz derecede halka saldırıya geçmesi ancak halk adına direnişi yükseltmekle olacaktır.

AKP Erdoğan faşist rejimi bir yandan halkı nefessiz bırakırken, bir yandan da halkın özgürlük umudu gerillaya tüm gücüyle saldırmaktadır. İşin gerçeği pek gücü de kalmamış durumdadır. 1 Haziran hamlesi, devrimci halk savaşı süreci ve öz yönetim direniş süreci TC ordusunda savaş gücü bırakmamıştır. TC ordusu bu nedenle tüm umudunu tekniğe bağlamış durumdadır. TC ordusunun kuzeye aralıksız sürdürdüğü operasyonlar, Medya savunma alanlarına dayattığı işgal harekatı ve Afrin saldırısı TC’nin Kürt özgürlük hareketinin ulaştığı direnişin kendisinde yarattığı korkuyu göstermektedir. 2017 yılı tüm gücüyle Kuzey Kürdistan’daki gerillaya saldırmış, bunu da gerillayı bitirme iddiasına dayandırmıştır. Kuzeyde sonuç alamamak, başarısızlık öfkesiyle Afrin’e saldırıya geçmesini getirmiştir. Kendi öz gücüyle direnen bir kent olan Afrin’e saldırıyı sanki bir ülke fetheder havasına oturtması elbette ki Kürt halkının direngen özünden duyulan korkudur. Tüm Nato’nun arkasında olduğu TC ordusu, bu sefer Rusya’nın desteği ve yönlendirmesiyle Afrin’e saldırmıştır. Afrin direnişi TC şahsında özgür Kürtlüğe saldıran tüm uluslararası güçlere karşı bir direniştir. Kürt halkının öz gücünün somut ifadesidir. TC bu savaşın ardından ciddi bir kaos aralığına girmiştir. Afrin saldırısı TC’yi içte çökertmiştir. Ekonomik kriz, kendisiyle birlikte hem toplumsal, hem siyasi bir kriz getirmiş, Türkiye’yi yaşanılamaz bir ülke haline getirmiştir. AKP, Erdoğan, bu savaşla hem Türkiye halkı karşısında, hem de tüm dünya karşısında teşhir olmuştur. Halklar onun işgalci vahşi yüzünü görmüş, ve Afrin direnişi etrafında kenetlenmiştir. Uluslar arası egemen devletler ise Erdoğan’ın nereye çatacağı belli olmayan hırsına karşı Türkiye’ye karşı daha temkinli tutumu esas almaktadırlar.

FAŞİZMİ PARÇALAYACAK OLAN HALKLARIN İRADESİDİR

Buna karşı TC’nin bulduğu çözüm seçim ile zaman kazanma kendini bir kılıf ardına saklamaya çalışmaktır. Mevcut faşizm ortamında halklar oylarını ne kadar özgürce kullanabilecektir, bu tartışmalı bir konu. Elbette AKP, Erdoğan faşizmi bunu engellemek için elinden geleni yapacaktır. Fakat şu bir gerçektir, faşizm ne kadar kara yüzünü dayatsa da o karanlığı parçalayacak olan halkların iradesidir. Burada halklara düşen bu iradeyi açığa çıkarmak ve AKP, MHP faşist ittifakına gerekli cevabı vermektir. 1 Haziran hamlesinin yıl dönümünü yaşadığımız bu günlerde Türkiye toplumu bir seçime hazırlanmaktadır. Gerilla bir yandan tarihi bir direniş göstererek AKP faşizmini gün be gün parçalamaktadır. Bu direnişin diğer ayağı elbette ki halkın özgürlükteki ısrarı ve direnişidir. Bu seçimler bu iradeyi göstermek için büyük bir fırsattır. Nasıl ki Erdoğan bu seçimleri kendi faşizmini daha da sistemleştirmek için temel yapmak istiyorsa, halkların bu seçimlerdeki tavrı da bu faşizmi hak ettiği karanlığa gömmek olmaktadır.

FAŞİZME DÜNYAYI KAHRETMEK GENÇLERİN GÖREVİDİR

Elbette Kürt gençleri hiçbir zaman faşizme boyun eğmemiştir ve bu süreçte de faşizme karşı tavrını gösterecektir. Faşizmin tırmandırılması gençliğe halkı savunma sorumluluğunu daha da fazla güçlendirme sorumluluğu vermektedir. Gerillanın dağdaki direnişini tamamlayacak ön önemli dinamik güç gençliktir. Faşizme dünyayı kahretmek gençlerin görevidir. Metropollerde kentlerde faşizme vurulacak darbeler Kürt halkının özgürlüğüne giden yolda gençliğin önündeki görevdir. Aynı zamanda faşizmin tırmanması gençler için gerillaya koşma gerekçesidir. Düşman ne kadar faşizan saldırılarla halkı sindirmek istese de, gerillanın var olması özgürlük ateşinin hep gür bir şekilde yandığı ve halkın yüreğini ısıttığı anlamına gelmektedir. Bu ateşi daha da büyütmek ve halklaştırmak gençliğin gerillaya koşmasıyla olacaktır.

1 Haziran hamlesinin yıl dönümüne, HPG ve YJA Star gerillaları olarak direnişi daha da tırmandırarak cevap vereceğiz. HPG ve YJA Star olarak, başta Önderliğimizin özgürlüğü olmak üzere halkımıza dayatılan faşizmi parçalamak ve halkımıza hak ettiği özgürlüğü sağlamak varlık gerekçemizdir. Bu telde tüm devrim şehitlerimizi bir kez daha saygıyla anıyor, anılarına bağlılık sözünü zafer ve özgürlük temelinde yeniliyorum. Özgürlüğe gönül vermiş, özgürlüğün mutlaka kazanacağına inanan tüm direngen halkımızı selamlıyorum.