Son Dakika: Stêrk ve Medya Haber: Baskın korsanvari ve komplodur, susturamayacaklar!

Cumartesi Anneleri, Naif Umaz için buluştu

Cumartesi Anneleri, bu haftaki eylemlerinde 1994 yılında gözaltına alındıktan sonra katledilen Naif Umaz için buluştu.

Cumartesi Anneleri, kayıpların akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle 688’inci kez Galatasaray Meydanı’nda bir araya geldi.

Anneler, bu hafta Urfa'nın Viranşehir ilçesinde 7 Haziran 1994'te gözaltına alındıktan 3 ay sonra kimsesizler mezarlığında cenazesi bulunan Naif Umaz'ın faillerini sordu.

'KORUCULUK YÜZLERCE KİŞİYİ ÖLDÜRDÜ'

Eylemde ilk olarak Umaz gibi 1995’te gözaltına alındıktan sonra cenazesi Altınşehir Kimsesizler Mezarlığı'nda bulunan Hasan Ocak'ın ağabeyi Ali Ocak konuştu. Umaz Ailesi'nin 24 yıldır çocuklarının faillerini sorduğunu belirten Ocak, bölgede o yıllarda koruculuk sisteminin yüzünden yüzlerce kişinin kaybedildiğini hatırlattı. Ocak, "Koruculuk sistemi lağvedilmeli ve suç işleyen korucular cezalandırılmalıdır" diye konuştu.

'DEVLET SORUMLULUK ÜSTLENMEDİ, YENİ İHLALLERE YOL AÇTI'

Haftanın basın metnini ise Cumartesi insanlarından Fatoş Erdoğan okudu.

Galatasaray’a gelmeyen adaletin, Türkiye’ye de gelmeyeceğini vurgulayan Erdoğan, bugüne kadar iktidara gelen tüm hükûmetlerin, devletin temel sorumluluğunu yerine getirmesi için siyasi bir irade göstermediğini söyledi. Erdoğan, “Aksine yaşanan ağır insan hakları ihlallerindeki devletin sorumluluğunu inkâr ederek, ihlallerin devamcısı oldu. Bu durum gözaltında kaybetmeler dahil insanlığa karşı işlenmiş suçlarda adaletin sağlanması çabalarının etkisiz kalmasına yol açtı. Bu hafta da inkâr edilerek, adil bir yargı süreci işletilmeyerek, 24 yıldır karanlıkta bırakılan Naif Umaz dosyasıyla Galatasaray’dayız” dedi.

UMAZ’IN HİKÂYESİ

Erdoğan, Umaz’ın katlediliş öyküsünü ise şöyle anlattı:

“7 Haziran 1994 sabahı 54 yaşındaki Naif Umaz’ın Urfa Viranşehir Trojik köyündeki evine asker ve Bucak Aşireti’ne bağlı korucular tarafından baskın yapıldı. Köy muhtarı olan Naif Umaz, elleri ve gözleri bağlanarak pijamasıyla Beyaz Toros’a bindirilip, götürüldü. Naif Umaz’ı sormak için eşi ve oğlu karakola gitti. Karakoldakiler ‘Burada yok, Bucaklar almış olabilir’ dedi. Bunun üzerine Sedat Bucak’ın evine gittiler. Emine Umaz burada ev baskınına katılan koruculardan birini gördü ve ona ‘Eşimi nereye götürdünüz?’ diye sordu. Korucu ‘Eşini JİTEM götürdü, benimle ilgili değil’ dedi.

Gözaltına alındığı inkar edilen Naif Umaz’ı her yerde arayan ailesi, 3 ay sonra onun cansız bedenine ‘kimliği meçhul kişi’ olarak gömüldüğü kimsesizler mezarlığında ulaştı. Mezar açılınca Umaz’ın elleri, ayakları ve gözleri bağlı şekilde gömüldüğü anlaşıldı. Gözaltına alındıktan sonra öldürülen Naif Umaz’ın cansız bedeninin bir çuvala konularak Fırat Nehri’ne atıldığı, bir süre sonra kıyıya vuran çuvalı bulan çobanların Jandarmaya haber verdikleri ve resmi işlemler yapıldıktan sonra defin işleminin gerçekleştiği açığa çıktı. Ancak bugüne kadar Naif Umaz dosyasında işlenen suçun açığa çıkarılması, faillerin cezalandırılması ve Umaz Ailesi’nin adalete erişimini sağlayacak bir yargı süreci işletilmedi.”

'DEMOKRATİKLEŞME VE TOPLUMSAL BARIŞ LAZIM'

Erdoğan, konuşmasını şöyle bitirdi: "Unutmayın; Galatasaray’a gelmeyen adalet, Türkiye’ye de gelmeyecek! Türkiye’nin demokratikleşmesi, toplumsal barış ve huzurun sağlanması için adaleti tesis edecek planlı devlet politikalarına ihtiyaç var. Bütün siyasilerin karşısına ‘Adalet İstiyoruz!’ talebiyle çıkın. Naif Umaz’ın gözaltında kaybedilmesinin 24. yılında, adli makamlara sonuçsuz bırakılarak savcılık raflarına terk edilen Umaz dosyasının yeniden açılarak adil, etkin ve bağımsız bir soruşturma ve kovuşturma yapılması çağrısında bulunuyoruz."