Cumartesi anneleri, Mehmet Ertak’ın akıbetini sordu

647’inci kez eylemde olan Cumartesi Anneleri, Mehmet Ertak’ın akıbetini sordu.

Cumartesi Anneleri, kayıpların akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle 647'nci kez Galatasaray Meydanı'nda bir araya geldi. Eylemde açılan, “Failler belli kayıplar nerede” pankartının üzerine kırmızı karanfiller ve "barışı" simgeleyen beyaz tülbent bırakılarak kayıpların fotoğraflarının bulunduğu dövizler taşındı.

Bu haftaki eylemde, 20 Ağustos 1992 tarihinde gözaltında kaybedilen Mehmet Ertak’ın akıbeti soruldu. Eylemde ilk olarak, 23 Şubat 1995'te gözaltında kaybedilen Murat Yıldız'ın annesi Hanife Yıldız konuştu. Geçtiğimiz haftalarda gözaltına alınan Yıldız, kendisine, “sözde oğlu kaybolan” diyen savcıya seslenerek, "Bana oğlumun akıbetini açıklayın. Bana değil, oğlumu benden alanlara soruşturma açın" dedi. Yakınları kaybedilen ailelerden özür dilenmesini isteyen Yıldız, "Sizin kimin savcısı olduğunuz belli. Susmayacağım. Adaletli savcı buluncaya kadar mücadele edeceğiz" diye konuştu.

Kayıp Mehmet Ertak'ın oğlu Servet Ertak ise babasının çeyrek asırdır kaybedildiğini hatırlattı. Babasının maden işçisi olduğunu anımsatan Ertak, “Babam bir muhalifti; ama bu onu öldürmeniz anlamına gelmez. Eğer suçlu ise zaman içinde suçu tespit edildiğinde gereken cezayı çekerdi” dedi. 1990’lı yıllarda birçok faili meçhul cinayetin işlendiğini hatırlatan Ertak, tek isteklerinin mezar taşları olduğunu söyledi. Ertak, “Bizler babalarımızın mezarını istiyoruz. 25 yıldır bizden ne çaldınız? Bizden geleceğimizi, annelerimizin umutlarını çaldınız” diyerek faillerin yargılanmasını adaletin sağlanmasını istedi.

Bu haftaki açıklamayı Cumartesi İnsanları'ndan Yeter İşler yaptı. Türkiye’nin bugüne kadarki faaliyetlerinde hukuk kurallarına bağlı olan, halkın hukuki güvenliğini sağlayan bir hukuk devleti olmadığını vurgulayan İşler, Türkiye'yi yönetenlerin iktidarlarını sürdürmek için her yola başvurduğunu söyledi. Türkiye'de yüzlerce insanın gözaltında kaybedildiğini ifade eden İşler, “Gözaltında kayıp dosyalarında devletin tüm kurumlarının işbirliği ile devam eden karanlıkta bırakma ve cezasızlık geleneğine dikkat çekmek için buradayız. Bu geleneğin bir parçası olan bu ağır suçun şüphelilerinin korunması, terfi ettirilmeleri konusundaki derin mutabakat nedeniyle buradayız” dedi.

“Mehmet Ertak'ı kaybedenlerden davacıyız" sözleriyle konuşmasına devam eden İşler, “Şırnak'a bağlı Rezuk Mezrası'nda yaşayan 32 yaşındaki 4 çocuk babası Mehmet Ertak, bölgedeki bir kömür ocağında işçi olarak çalışıyordu. Kardeşi dağa gittiği için tüm aile yoğun baskı ve tehdit altındaydı. Mehmet Ertak, daha önce iki kez gözaltına alınarak ağır işkence gördü. 20 Ağustos 1992 tarihinde aynı yerde çalıştıkları 3 akrabası ile birlikte işten eve dönmek üzere yola çıktı. Bindikleri araç kontrol noktasında resmi giyimli polislerce durduruldu. Kimlik kontrolü sonrasında Mehmet Ertak gözaltına alınarak Şırnak Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldü. 3 kişi Mehmet Ertak'ı gözaltına alındığına, 6 kişi de gözaltında işkencede gördüğüne tanıklık etti” diye konuştu.

Baba İsmail Ertak’ın savcılığa gittiğini ve tanıkların ise gördüklerini anlattıklarını vurgulayan İşler, ailenin yaptığı bütün başvuruların sonuçsuz kaldığını ve Ertak’ın gözaltına alındığının inkar edildiğini söyledi.

Şırnak Emniyet Müdürlüğü emrinde "sorgu elemanı" olarak çalışan JİTEM personeli Murat İpek'in 1997 yılında yaptığı itiraflarında; “Mehmet Ertak’ı Şırnak Emniyet Müdürü Necati Altuntaş ve Terörle Mücadele Şubesi Müdürü Mehmet Kaplan'ın emriyle öldürüp gömdük” dediğini kaydeden İşler, sözlerini şöyle sürdürdü: “Yapılan tüm infazların dönemin OHAL Valisi Ünal Erkan’ın bilgisi dahilinde gerçekleştiğini söylediler. İç hukukta sonuç alınamayan dosyayı avukat Tahir Elçi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) taşıdı. AİHM, Mehmet Ertak’ın gözaltında ölümünden ve bedeninin kaybedilmesinden hükümetin sorumlu olduğu ve buna devlet yetkililerinin neden olduğu sonucuna vararak Türkiye'yi oy birliği ile mahkum etti.” İşler, Ertak’ın akıbetini 25 yıldır karanlıkta bırakanlardan ve onu kaybedenlerden davacı olmaya devam edeceklerini belirterek, “Bu davanın avukatı Tahir Elçi de Mehmet Ertak gibi katledildi ve 91 haftadır dosyasında hiçbir ilerleme kaydedilmedi. Mehmet Ertak ve Tahir Elçi için adalet istemekten vazgeçmeyeceğiz” diye konuştu.