Avusturya'nın başkenti Viyana, Graz, Vorarlberg ve Linz kentlerinde 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü coşkuyla kutlandı. Etkinlikler, Avesta Kadın Meclisi öncülüğünde "Jin, Jiyan, Azadî ile Kadın Devrimine Yürüyoruz" şiarıyla düzenlendi.
VİYANA
Başkent Viyana’da kadınlar, Neubaugasse'de toplanarak Westbahnhof’a kadar yürüdü. Yürüyüş öncesinde toplanan kalabalık, halaylar çekti ve zılgıtlar eşliğinde "Jin, Jiyan, Azadî" sloganları attı. Çevredeki halk da bu coşkuya katılarak Almanca "Frauen, Leben, Freiheit" sloganıyla destek verdi.
Yürüyüş öncesinde Avesta Kadın Meclisi adına konuşan Nurcan Güleryüz, 8 Mart’ın sadece bir anma günü değil, ataerkil sisteme, kapitalizme ve ulus-devlet zihniyetine karşı direnişin sembolü olduğunu vurguladı.
Nurcan Güleryüz, kadınların demokratik ve ekolojik bir toplum inşa etmede öncü rol üstlendiğini belirterek, feminist mücadelenin dünya çapında büyüyerek devam ettiğini söyledi. "Bahar, yaşamın, özgürlüğün ve umudun simgesidir. Kadınların direnişiyle yeşerecek," diyen Nurcan Güleryüz, ataerkil şiddet ve kadın cinayetleri nedeniyle yaşamını yitiren kadınları sevgi, saygı ve minnetle andı.
Nurcan Güleryüz, kadınların özgür iradesini yok sayan sistemlerin kadın mücadelesini bastırmayı hedeflediğini belirterek, demokratik toplumun ancak kadınların öncülüğünde inşa edilebileceğini vurguladı.
Kürt Kadın Hareketi’nin ataerkil sisteme meydan okuduğunu ifade eden Nurcan Güleryüz, kadınların tarih boyunca inkâr edilen rollerini yeniden kazandığını, bilim ve kültürdeki başarılarının görünür hale geldiğini söyledi. Jineoloji’nin önemine değinerek, Abdullah Öcalan’ın kadın özgürlüğüne dayalı felsefesinin Kürt Kadın Hareketi’nin entelektüel gücünü oluşturduğunu belirtti.
Rojava’daki kadın devrimine de dikkat çeken Nurcan Güleryüz, "Jin, Jiyan, Azadî" sloganının sadece Doğu Kürdistan’da değil, tüm dünyada kadınları cesaretlendirdiğini ve örgütlenmelerine ilham verdiğini söyledi.
Önder Apo’nun 27 Şubat 2025’te yaptığı açıklamaya değinen Güleryüz, Kürtler ve Ortadoğu halkları için barış umudunun doğduğunu belirtti. 8 Mart’ın sadece bir anma günü değil, kadınların nasıl bir dünyada yaşamak istediklerine karar verdikleri ve mücadeleyi büyüttükleri bir zaman olduğunu vurguladı. "Kadın devrimi vardı, var ve var olmaya devam edecek!" diyen Güleryüz, özgür ve eşit bir yaşam için mücadelelerini büyütmeye çağırdı.
Konuşmanın ardından kitle yürüyüşe geçti. Yürüyüşte, 2013 yılında Paris’te katledilen Sara, Rojbîn ve Ronahî’nin fotoğrafları taşındı. Ayrıca üzerinde Önder Apo’nun resimlerinin bulunduğu flamalar da yürüyüşte yer aldı. Yürüyüş "Jin, Jiyan, Azadî" ve "Bijî Serok Apo" sloganlarıyla sona erdi.
8 Mart kapsamında geniş katılımlı etkinliklerin yarın da Ternitz’te devam edeceği belirtildi.
GÖTZIG
Vorarlberg eyaletine bağlı Götzis’de Sara Kültür Derneği bünyesinde 8 Mart etkinliği gerçekleştirildi. Program kapsamında saygı duruşu, sinevizyon gösterimi, Sakine Cansız’ın yaşamı üzerine bir anlatım, müzik dinletisi ve yöresel yemek sunumu yapıldı. Etkinlikte ayrıca halaylar çekildi ve kadınlar yöresel elbiseleriyle yer aldı.
GRAZ
Graz Belediye Başkanı Elke Kahr’a, Önder Apo’nun “Kadın özgürlüğün gizli bahçesidir" sözünün yer aldığı bir gül verildi. Ardından Kürt kadınlarla kısa bir sohbet gerçekleştirildi.
Graz’da bulunan tüm kadın örgütleriyle ise ortak yürüyüş düzenlendi. Katılımın yoğun olduğu yürüyüş, Südtirolerplatz’dan başlayarak Hauptplatz’da sona erdi. Yürüyüş boyunca "Jin, Jiyan, Azadî" ve "Bijî Berxwedana Rojava" sloganları atıldı.
LINZ
Avusturya’nın Linz kentinde, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü kapsamında binlerce kadın bir araya geldi. Frauen Forum, Linz Kadın Meclisi, Rosa Kadın Platformu ve Antifaşist Devrimci Blok’un çağrısıyla gerçekleştirilen etkinliğe Kürdistanlı, Türkiyeli, Kübalı, Arjantinli, Afganistanlı ve İranlı kadınların da aralarında bulunduğu 67 farklı ulustan yaklaşık 4 bin 500 kişi katıldı.
Şehrin en büyük parkı Volksgarten’de düzenlenen etkinlikte, kadınlar günün anlam ve önemine dair konuşmalar gerçekleştirdi. Devrimci Blok adına söz alan Kübalı Kim Razyan, Önder Apo’nun barış çağrısını selamlayarak, kadın dayanışmasının önemine vurgu yaptı.
Razyan konuşmasında, Ortadoğu’daki savaşların, sömürünün ve baskıların en büyük bedelini kadınların ödediğini vurgulayarak şunları söyledi: “Ortadoğu’da savaşlar derinleşirken, en ağır bedeli yine kadınlar ödüyor. Türkiye, Kürdistan, Suriye, İran ve Filistin’de kadınlar sistematik şiddete, sürgüne ve yoksulluğa maruz kalıyor. Özellikle Kürt halkına yönelik askeri operasyonlar ve baskılar artarken, feminist ve insan hakları savunucuları da hedef alınıyor.
Suriye’de milyonlarca insan hayatını kaybetti, milyonlarca kişi mülteci durumuna düştü. Êzidî kadınlar, başta IŞİD olmak üzere birçok güç tarafından kaçırıldı, köleleştirildi ve katledildi. İşgal edilen bölgelerde kadınların yaşam alanları yok edilirken, halklar zorla göçe tabi tutuldu. Türkiye’de ise cezaevleri, özgürlük ve demokrasi isteyen insanlarla dolarken, kadın hareketlerine yönelik baskılar giderek ağırlaşıyor.
Ancak kadınlar sadece savaşın mağdurları değil; aynı zamanda barışın, özgürlüğün ve eşitliğin öncüsü. Rojava’da kadınların öncülüğünde inşa edilen demokratik toplum modeli, cinsiyet eşitliği, ekolojik değerler ve halkların ortak yönetimine dayanıyor. Bu model, militarist ve ataerkil sistemlere karşı güçlü bir alternatif sunuyor.
Kadınların ve ezilen halkların kendi kaderlerini tayin etme hakkı tanınmadıkça, savaş ve sömürü politikaları sürecek. Barış, ancak adalet ve eşitlikle mümkün olabilir. Bu yüzden kadınlar, 8 Mart’ta dünyanın dört bir yanında sokaklara çıkacak. Savaşa, işgale, kadınlara yönelik şiddete ve yoksulluğa karşı daha güçlü bir ses yükseltecekler. Bugün, kadın mücadelesi savaşların karşısında barışı inşa etmenin en güçlü umudu olmaya devam ediyor!”
Rosa Kadın Platformu adına konuşan İngrit Auer ise, kadınların yaşadığı ekonomik ve toplumsal zorluklara dikkat çekti. Auer, dünya genelinde artan işsizlik, ekonomik kriz ve savaş politikalarının en çok kadınları etkilediğini belirterek şunları söyledi: “Almanya, Fransa, Avusturya ve İsviçre gibi ülkelerde işsizlik oranları yükselirken, fabrikaların kapanması ve kitlesel işten çıkarmalar, kadın işçileri güvencesizliğe sürüklüyor. Sağlık ve eğitim bütçeleri kısılırken, askeri harcamalar artıyor. Göçmen ve mülteci kadınlar ise en büyük mağduriyetleri yaşayan kesimler arasında yer alıyor. Avrupa’da yükselen aşırı sağ ve ırkçı politikalar, kadınları toplumsal hayattan dışlamaya, onları ‘ev ve aile’ içine hapsetmeye çalışıyor.
Özellikle savaş bölgelerinde, kadınlar ve çocuklar en ağır bedelleri ödüyor. Ortadoğu’da süren çatışmalar milyonlarca insanı yerinden ederken, kadınlar tecavüze, köleleştirmeye ve şiddetin her türüne maruz kalıyor. Kürt kadınlarına yönelik baskılar ise, kadın özgürlük mücadelesinin hedef alınmasıyla sistematik bir savaş politikasına dönüşmüş durumda. Ancak kadınlar tarih boyunca olduğu gibi bugün de direnmeye devam ediyor. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde, kadınlar dünyanın dört bir yanında sokakları doldurarak savaşlara, yoksulluğa ve baskıya karşı seslerini yükseltecek. Birlikte mücadele eden yerli ve göçmen kadınlar, emperyalist ve kapitalist düzenin dayattığı sefalet ve adaletsizliğe karşı güçlerini birleştirecek.
Kadınlar, 1857’de New York’ta direnen tekstil işçilerinin ve 1911’de fabrikada diri diri yakılan kadın işçilerin mirasını devralarak, eşitlik ve özgürlük mücadelesini büyütmeye devam ediyor. Bu yıl 8 Mart’ta, ‘Savaşlara, sömürüye ve ırkçılığa karşı kadınlar omuz omuza!’ sloganıyla sokaklarda olacaklar. Eşit, özgür ve adil bir dünya için mücadeleyi yükseltme zamanı!”
Razyan ve Auer’in konuşmaları alanda büyük ilgi gördü. Etkinlik, kadın mücadelesinin önemine dikkat çeken konuşmalar ve dayanışma mesajlarıyla devam etti. Kadınlar, 8 Mart’ta savaş, sömürü ve erkek egemen sisteme karşı birlik olmanın önemini bir kez daha vurguladı.