AİHM’in “zorunlu din dersine son verilmeli” kararının görmezden gelinmesinin “anayasal suç” olduğuna dikkat çeken Eğitim Sen Genel Başkanı Kamuran Karaca, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuyu saptırmaya çalıştığını söyledi. PSAKD Genel Başkanı Müslüm Doğan ise 12 Ekim’den sonra durmayacaklarını, derslere girmeme, çocukları okula göndermeme gibi boykotların da gündeme gelebileceğini vurguladı.

AKP’nin “dindar nesil yetiştirme” projesinin çeşitli adımlarının yaygın hale getirilmeye çalışıldığı yeni bir eğitim öğretim sürecinin başlangıcında temel sorunlardan biri olan zorunlu din dersi yine tartışmaların odak noktasını oluşturuyor. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) 14 Alevi ailenin “zorunlu din dersinin kaldırılması” talebiyle yaptığı başvuruya ilişkin aldığı "Türkiye zorunlu din dersi uygulamasına derhal son vermeli" kararı görmezden gelinmeye devam ediyor. İlk olarak Başbakan Ahmet Davutoğlu, “Din kültürü ve ahlak bilgisi dersi Türkiye için elzemdir. Avrupa'daki uygulamaları gözardı edip Türkiye'de bunu 'dini baskı aracı' gibi yansıtma çabalarını kabul etmemiz mümkün değil" demişti.

İki gün önce de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, “AİHM'in aldığı din kültürü ve ahlak bilgisi dersi ile ilgili karar aslında yanlıştır. Zorunlu din dersini kaldırırsanız yerine uyuşturucu, bağımlılık, şiddet gelir boşluğu doldurur” sözleriyle AİHM’in kararı açıklaması Alevi örgütleri ile eğitimcilerin de tepkisine neden oldu.

Kararı değerlendiren Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD) Genel Başkanı Müslüm Doğan, karara ilişkin bu tavrın Türk-İslam sentezi devlet ideolojisinden kaynaklandığını söyledi. Bunun siyasal İslam’ın bir sonucu olduğunu ifade eden Doğan, bunu hayatın her alanında hissedeceklerini dile getirdi. Konunun farklı inanç grubundaki insanları rahatsız edecek boyutlara ulaştığını belirten Doğan, bu anlayışa ve uygulamaya karşı yeni bir ideolojik örgütlenme modelini yaratmak gerektiğini, bunun da önemli hale geldiğini kaydetti.

‘BOYKOT EDECEĞİZ’

Alevi hareketinin 12 Ekim’de Ankara’da gerçekleştireceği mitingin ardından önüne yeni hedefler koyması gerektiğine dikkat çeken Doğan, “Siyasal İslam’a karşı bir duruş sergilemek gerekiyor. Eylemler geliştireceğiz. Sürekli oturumlar, mitingler olacak. 12 Ekim’den sonra durmayacağız. Her yerde farklı kesimlerle yeni eylemler ortaya koyacağız. Derslere girmeme, dersleri boykot etme, çocuklarımızı okula göndermeme gündeme gelebilir” dedi.

‘ANAYASAL SUÇTUR’

Eğitim Sen Genel Başkanı Kamuran Karaca ise Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamasının “konuyu saptırma” olarak değerlendirdi. “Eğitimle, din öğrenmenin birbirinden farklı olması gerekir” diyen Karaca,  “Din kesin hüküm uygular. Ama eğitim, çocuklara akıl yoluyla doğruları yapmayı öğütlüyor. Bilimin yerine inancı ikame etme kanunen, anayasal olarak da suçtur. Yasalara göre de suçtur. Kaldı ki, bu yönüyle bilimsel laik eğitim yasalarla güvence altındadır. Diğer yandan inanç üzerinden cumhurbaşkanının verdiği örnekler toplumu yanıltmaya yöneliktir” ifadelerinde bulundu.

YA AYAKKABI KUTULARINA SAHİP DİNDARLAR!

İnsanlık değerlerinin eğitim yoluyla öğrenilip, geliştirildiğini dile getiren Karaca, şunları söyledi: “Çevremiz bunun örnekleriyle doludur. Dindar geçinip de onlarca kötü işe bulaşmış insan saymak mümkündür. Kaldı ki, ayakkabı kutularını evde saklayanlar da aynı kategoridedir. Bilimin ışığında insan olmak için eğitim alanların çok daha erdemli olabildiği örnekleri saymak mümkündür. Eğitimin süresi arttıkça insanlık değerlerini sahiplenme oranı yükselir. İnançla bunun alakası yoktur. İnancın güzel şeyleri, doğru davranışları empoze etmesi ayrıdır. Kendi kuralları içinde katkısı vardır. Yaşamın tüm alanını etkilemez. Katkısı var ama eğitimin yerine ikame edilemez.”