GÖRÜNTÜLÜ

Brüksel’de 1925 isyanına resmi tarihin ötesinde bakış

Belçika’nın başkenti Brüksel’de düzenlenen uluslararası bir konferansın ikinci oturumunda, 1925 Şeyh Said Ayaklanması, resmi tarihin ötesinde çok yönlü biçimde ele alındı.

Konferansın “Şeyh Said Direnişi (1925 Hareketi)” başlıklı ikinci oturumun moderatörlüğünü Dr. Sedat Ulugana üstlendi.

Oturumda ilk olarak Araştırma Görevlisi Kübra Sağır, “Şeyh Said Ayaklanmasına Uluslararası Bir Bakış” başlıklı bir sunum yaptı. 

Kübra Sağır, 1908-1918 döneminin Kürt ulusal kurumlarının gelişmeye başladığı bir süreç olduğunu belirterek, “İstanbul’daki Kürt elitleriyle Kürdistan’daki dini önderler arasında bir fark vardı. Başlangıçta kültürel ve ekonomik talepler ön plandayken, Birinci Dünya Savaşı sonrasında bağımsızlık ve statü talepleri ön plana çıktı” dedi. 

Sevr Antlaşması'nın kısmi haklar tanımasına rağmen, Lozan Antlaşması’nın Kürtleri tüm haklarından mahrum bıraktığını ve bu durumun silahlı mücadele arayışlarını doğurduğunu söyledi. 

Kübra Sağır, ayaklanmanın yerel dinamiklerle geliştiğini, İngiliz ve Fransız arşivlerinde belge sayısının az olmasının da bunu doğruladığını ifade etti.

Kübra Sağır ayrıca, Türkiye’nin ayaklanmayı dış destekli gösterme çabasının aksine, dönemin arşiv belgelerinin bu iddiayı çürüttüğünü belirtti. Almanya’nın Türkiye’ye zehirli gaz sattığını, Fransa’nın verdiği uçakların kullanıldığını ve İngiltere’nin Kürtlere karşı net bir tavır aldığını söyledi.

Tarihçi-Yazar Mahmut Akyürekli ise “Şeyh Said Hareketi Davası ve Binbaşı Kasım İtirafları” başlıklı sunumunda, ayaklanmanın AZADÎ Cemiyeti tarafından örgütlendiğini vurguladı. 

Şeyh Said’in mahkemedeki ifadelerinde de ayaklanmanın sadece dini değil, askeri ve diplomatik yönlerinin bulunduğunun ortaya çıktığını belirtti. 

Binbaşı Kasım’ın itiraflarının da cemiyetin rolünü net biçimde ortaya koyduğunu ifade eden Akyürekli, mahkeme tutanaklarının örgütlü ve planlı bir ayaklanmaya işaret ettiğini ancak hareketin “zamansız” başladığını söyledi.

Yazar-Tarihçi Tahsin Sever ise, Osmanlı sonrası kurulan Türk devletinin “Türklük” esasına dayandığını ve Kürtlerin buna karşı kendi devletlerini kurma yönünde arayışa girdiğini dile getirdi. Bu çerçevede AZADÎ Cemiyeti’nin kurulduğunu belirten Sever, Miralay Xalit Begê Cibrî’nin öncülüğünde Mûş-Bedlîs hattında Ruslara karşı verilen savaş sonrası, Kürt kimliği temelinde örgütlenmeye yöneldiğini söyledi. Xalit Beg’in özellikle Alevi Kürt aşiretleriyle yaptığı toplantılar sonrası görevden alınıp Erzirom’a sürüldüğünü ve bunun gerekçesinin Kürt milliyetçiliği temelli faaliyetler olduğunu belirtti.

Yazar Felat Özsoy da, sahadaki gelişmeleri ele aldığı sunumunda, Şeyh Said’in ayaklanma hazırlıklarındaki rolünü ve isyanın bölgeye yayılma sürecini yerel tanıklıklarla aktardı. Özsoy, direnişin halk nezdinde güçlü bir karşılık bulduğunu ve hareketin yalnızca dini değil, aynı zamanda siyasi ve ulusal taleplerin de belirgin şekilde öne çıktığı bir kalkışma olduğunu vurguladı.

Son olarak Araştırmacı-Yazar Salih Cemal, “1925 Hareketinin Dış Boyutu” başlıklı sunumunda Fransız ve İngiliz arşiv belgelerini değerlendirdi. Cemal, dış basında çıkan haberlerin ayaklanmayı nasıl sunduğunu ve uluslararası kamuoyunda nasıl bir etki yarattığını ortaya koydu.