Diyarbakır D Tipi Cezaevinde tutulan Erhan Tugan, sorumlu tutulduðu eylemlerden 2sine hiç katılmadı. Yüzü kapalı olan eylemciyle pantolonunuz benziyor gibi akıllara ziyan kanıtlarla suçlandı. Son duruşmada savunma bile yapamadan 31 yıl 10 ay hapis cezasına çarptırıldı.
Mehmet Söðüt, Diyarbakır D Tipi Cezaevinde Erhan Tuganın mektubunu bugünkü Yeni Özgür Politika gazetesinde yazdıðı yazıya taşıdı. Tugan mektubunda 2si katılmadıðı eylem olmak üzere 3 ayrı eylemden nasıl akıl dışı gerekçe ve kanıtlarla sorumlu tutulduðunu anlatıyor. Son duruşmasına saðlık sorunları nedeniyle Avukatı katılmadıðı için savunma yapmadan 31 yıl hapis cezası verilen Tuganın yazdıðı mektuptan bölümler şöyle:
9 Ekim 2010 tarihinde PKK Lideri Sayın Abdullah Öcalan'ın 1998'de Suriye'den çıkış tarihi olduðu gerekçesiyle, BDP'nin düzenlemiş olduðu yürüyüşe katıldıðımdan dolayı bana açılan soruşturma. Bu yürüyüşte herhangi bir olay çıkmamış, hiçbir gerginlik yaşanmamıştır. Yürüyüşe katılan her birey, sessiz sedasız bir şekilde daðılmıştı. Zaten polis tutanaklarında da bu tarihte herhangi bir olay çıkmadıðı belirtilmiştir. Ama savcı alışkanlık haline getirmiş olmalı ki, ezberini bozmadan, yürüyüş sonrası çıkan olaylarla beni suçlamıştır. Yani anlayacaðınız, olmayan olaya suçlu bulunmuştur. "Gerçi burası Türkiye, her şey olabilir," oluyor.
FARKLI BÝR MEKANDA ÖÐRENCÝ OLMAMASINA RAÐMEN!
Aralık 2009 yılında kapatılan eski siyasi parti DTP'nin yapmış olduðu yürüyüşte olaylar çıkmış ve bu olaylarda Dicle Üniversitesi öðrencisi Aydın Erdem polis kurşunuyla katledilmişti. 2010 yılında Aydın Erdem'in şahadet yıl dönümü vesilesiyle bütün üniversitelerde yürüyüşler yapılmış, bu olay protesto edilmiştir. 5 Aralık 2010 tarihinde, akşam saat 19.00 civarlarında, Diyarbakır'ın Bismil ilçesinde öðrencilerle bu olayı protesto etmek için yürüyüşler düzenlemişler ve bu yürüyüşte bir öðrenci yakalanıp gözaltında alınmıştır. Ýsmimi bile bilmeyen bu öðrenci, her nedense yürüyüşe katılan o kadar öðrenciden sadece beni teşhis ediyor. Sakın yanlış anlaşılmasın, ben öðrenci bile deðilim. Ben bu tarihte, farklı bir mekânda olduðumu kanıtlamama raðmen, onlarca insan, bunca polisler de dahil, benim farklı bir mekânda olduðuma dair şahitlik yapmalarına raðmen, yine Özel Yetkili Mahkemeler, bu olayı da benim üstüme yıktılar. O kadar insanın şahitliðini hiçe sayıp, sadece üzerime iftira atan bir kişiye inandılar. Ki üzerime iftira atan bu unsurun ifadeleri bile çelişkilerle dolu. Bu olay da böylece üzerime yıkıldı. 'Eee, burası Türkiye, her şey olabilir,' oluyor.
UYUŞAN TEK ŞEY PANTOLON BU YETMÝŞ DE ARTMIŞ
Hatay'da bir çatışmada yaşamını yitiren 7 PKK militanından birisinin cenazesi defnedilmek üzere, 6 Nisan 2011'de, Bismil'e getirildi. Cenazeden sonra olaylar çıkmış ve ben olay mahallinde olmamama raðmen, yine polis, savcı ve hakimler 'başrolü' bana 'layık' görmüşler. "Efendim olaya katılan yüzü kapalı olan birisiyle, pantolonunuz benziyor." Al sana kanıt. Fotoðraflara bakıyorum, yüzü kapalı olan kişiyle fiziken hiç benzeşmiyoruz. Ne boyumuz uyuşuyor, ne kilomuz. Uyuşan tek şey pantolonumuz. Bu yetmiş de artmış bile anlaşılan.
Bu tarz olaylara Türkiye kamuoyu pek yabancı deðil. Zira Cihan Kırmızıgül isimli öðrenci, boynundaki puşi delil sayılarak 11 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
Bütün bu olayları evirip çevirip üzerime yıkan bu savcıdan hâlen bir şey anlamış deðilim. O kadarı da yetmedi. Avukatım, saðlık sorunlarından dolayı mahkemeye katılmadı, dolayısıyla savunmayı da yapmadık. Ceza vermek istediklerini söyleyince, itiraz ettim. Avukatım yok diye, Diyarbakır 7. Aðır Ceza Mahkemesi Başkanı, "O bizim sorunumuz deðil, savunma yapıp yapmaman umurumuzda deðil, zira biz kararımızı vermişiz." dedi. Anlayacaðınız, Özel Yetkili Mahkemeler, yapılan savunmaları zerre kadar dikkate almıyor. Avukatsız, savunmasız, 31 yıl 10 ay hapis, 16 bin TL de para cezası verdiler bana.
Erhan TUGAN / Diyarbakır D Tipi Kapalı Cezaevi