Yunanistan’daki dava öncesinde Öcalan’ın avukatlarından açıklama
Öcalan'ın Yunanistan'a ilk girdiği dönemlerdeki hukuksuzluklara ilişkin görülecek dava öncesinde avukatları, Atina Barosu'nda bir basın açıklaması düzenledi.
Öcalan'ın Yunanistan'a ilk girdiği dönemlerdeki hukuksuzluklara ilişkin görülecek dava öncesinde avukatları, Atina Barosu'nda bir basın açıklaması düzenledi.
Öcalan’ın 1988 yılında Yunanistan’a ilk girdiğinde yaşanan hukuksuzluklara ilişkin 2008 yılında Yunan Avukat Yiannis Rachiotis tarafından açılan davanın ilk duruşması 9 Kasım günü görülecek. Dava öncesinde Asrın Hukuk Bürosu avukatları ve HDP Urfa Milletvekili Dilek Öcalan bir basın toplantısı düzenledi.
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın Yunanistan’a 1998 yılında girdiğinde yaşanan hukuksuzluklarla ilgili açılan dava duruşması öncesinde Asrın Hukuk Bürosu avukatlarından Mahmut Şakar, Yiannis Rachiotis ile HDP Urfa Milletvekili Dilek Öcalan’ın katılımı Atina Barosu’nda basın toplantısı düzenlendi.
Toplantıda yapılan açıklamada, “Müvekkilimiz Sayın Abdullah Öcalan uluslararası komplo sonucu 1999 gününden bugüne tam 17 yıldır İmralı ada hapishanesinde tutulmaktadır. 17 yıllık ada tecriti gerçekleştirilmeyen avukat ve aile görüşmeleri; kullandırılmayan telefon, mektup gibi iletişim hakları ve sınırlandırılan gazete okuma, televizyon izleme gibi haber alma hakkı kapsamında değerlendirildiğinde, örneği olmayan hapishane uygulamaları tarihidir aynı zamanda” denildi.
Öcalan’ın avukatları olarak 27 Temmuz 2011’den bu yana Öcalan ile görüşemediklerine de dikkat çeken avukatlar, her hafta yaptıkları görüşme başvurularının da Türk makamlarınca “hava muhalefeti”, “gemi arızalı”, “kaptan hasta” gibi komik ve gayri ahlaki gerekçelerle sürekli engellendiğini belirtti.
Tamamen politik olan bu tecrit uygulamalarının temel amacının Öcalan’ın en temel insan haklarını bile pazarlık konusu yaparak, Kürt sorununun çözümsüzlüğünü derinleştirme, engelleyemiyorsa da kendisine göre bir çözüm anlayışını dayatmak olduğunu vurgulayan avukatlar, “Bu yönüyle Sayın Abdullah Öcalan, Türkiye yasalarınca tutulan bir mahpus değil, bir esirdir. Tutulma koşulları esaret biçimindedir.
İşte tüm bu ağır koşulları yaratan asıl kaynak, 1999 Şubatında Sayın Abdullah Öcalan’ın ulusal ve uluslararası hukuka aykırı bir şekilde Türkiye’ye teslim edilmesidir. Dublin, Cenevre sözleşmeleri başta olmak üzere birçok uluslararası sığınmacılık ve mültecilik yasalarının ayaklar altına alındığı Öcalan komplosunda dönemin ABD, İsrail, İtalya, Yunanistan, Rusya, Kenya gibi devlet yöneticileri sorumludurlar. Müvekkilimizin deyimiyle ‘Gerçek komplocular ve ihanet kendini gizlerken, yüreğinde sadece halklarının haklı davası ve ona dayalı tutkuları olan ‘iyi ve güzel’ insanları suçluymuş gibi lekelemek; tarihsel gerçeklere ihanet olduğu kadar umutlarımıza da ihanet olacaktır.’
Bizler Sayın Abdullah Öcalan’ın avukatları olarak, bu korsanlık hukukunu açığa çıkarmak, teşhir etmek ve sonuçları müvekkilimiz ve onun şahsında Kürt halkının üzerinde devam eden mağduriyeti bir nebze de olsa gidermeye çalışıyoruz. Yunanistan ilk derece İdare mahkemesinde açtığımız ve bu toplantıya vesile ettiğimiz davayı da temelde bu amaçla açmış bulunmaktayız. İlk duruşması 9 Kasım 2015’te saat 10:00 da görülecek bu davayla elde etmek istediğimiz temel sonuç ise komplonun tüm detayları ile açığa çıkarılması ve tarihsel bir haksızlığın, adaletsizliğin az da olsa giderilmesidir” dedi.
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın sadece Kürt halkının değil, ezilen tüm halkların lideri olduğu da ifade edilen açıklamada şunlar belirtildi: “Kapitalizmin demir kafese aldığı ve her türlü mağduriyet cenderesine aldığı toplulukların lideridir. Dost Yunan halkına yaklaşımı ve verdiği değer de bu doğrultudadır. Komplonun suç ortağı, küresel kapitalist hegemonyanın temsilcileri ve onların bölge partnerleri olan ulus-devletlerdir. Sayın Öcalan en zor anlarında bile halklar ve devletler ayrımı yapan ve kendisini halkların yanında konumlandıran bir önderdir. Bizler de onun bu özgürlükçü çizgisinin bir gereği olarak açtığımız bu davada olası kazanacağımız maddi tazminatı dost Yunan halkının içinde bulunduğu ekonomik krizi de gözeterek Yunanistan’da kamu yararına çalışan TO XAMOGELO TOY PAIDIOU (The Smile Of The Child-Çocuk Gülümsemesi) kurumuna bağışlayacağımızı belirtmek istiyoruz. Bu davranışımızın bir jest olarak değil Sayın Abdullah Öcalan ve Kürt halkının Yunan halklarıyla kadim dostluğunun doğal bir görevi olarak bilinmesini isteriz. Ve bir kez daha önemle vurgulamak isteriz ki komplonun suç ortakları, halklar değil devletler ve onların egemenlik hukuklarıdır.
Müvekkilimiz Sayın Öcalan’ın 2003 yılında Atina Karma Yeminli Mahkemesi’ne sunduğu savunmasında da “Atina girişimim dostluğa ve barışa bir tehdit değil, tersine gerçek dostluk ve barışın en tarihi adımlarından biri rolünü oynayacaktır’ demektedir.
Umuyor ve diliyoruz ki Atina ilk derece mahkemesi davacı olan Sayın Abdullah Öcalan’ın başvurusunu bu çerçevede değerlendirir. Mahkemenin komplonun aydınlatılması ve müvekkilimizin mağduriyeti temelinde vereceği olumlu karar, yarattığı demokratik kültür ve yönetimlerle dünya tarihine beşiklik etmiş Atina demokrasisine ve onun onurlu ruhuna uygun bir karar olacaktır.”