Son günlerde Habertürk gazetesinde Bülent Aydemir imzalı ‘haberler’ Türk medyasında manşet oluyor. İlgi görüyor. Bu haberler esas alınarak görüş belirtiliyor. Öcalan, PKK ve HDP’nin dışta kalacağı, hatta dışta kaldıkları yeni bir dönmeden bahsediliyor.
Adı geçen gazetede 7 Kasım günü Öcalan’a atfen sözler yayınlanmış ve Öcalan’ın HDP ve PKK’yi eleştirdiği iddia edilmişti. 8 Kasım’da ise ‘Yeni aktörler süreci’ ile aktarılan haber göre ‘yeni sürecin’ adı 'Milli Birlik ve Kardeşlik Süreci' olacakmış! Bu süreçte Öcalan, PKK ve HDP muhatap alınmayacakmış!
‘ÖZEL HABER’ NEDEN HAVUZ MEDYASINDA YER ALMADI?
Bu iki ‘stratejik haberin’ havuz medyasında değil de göreceli olarak hükümete ‘mesafeli duran’ bir gazetede yer alması dikkat çekici. Havuz medyası son yaptığı sayısız kirli haberle ciddi manada itibar kaybetti. Gazeteleri ‘gizli ödenekler’ sayesinde ayakta duruyor. Tirajları dibe vurmuş durumda. Kürtler nezdinde itibarları ise yerlerde sürünüyor. ‘Halkla ilişkiler çalışması’ için uygun görülmedikleri için olsa gerek bu kez ‘minik kuş’ başka bir dama indirilmiş.
Yani iddiaların inandırıcı olmasını sağlamak için bu kez Habertürk seçilmiş. Çözüm süreci 2013’te başlamak üzereyken seçilen gazete Radikal ve Yeni Şafak’tan iki ‘ünlü’ gazeteciydi. Bu nedenle bu son numaraya bizler pekte yabancı değiliz.
Habertürk’te yer alan her iki haberde sırıtıyor. Haberlerin psikolojik savaş amaçlı olduğu çok açık.
Her şeyden önce okuyucu her iki haberde de yanıltılıyor. Okuyucuya Öcalan’a atfedilen sözlerin gerçek olup-olmadığını test edecek herhangi bir veri sunulmuyor. ‘Devlet kaynakları’ gibi her tarafa çekilecek bir ‘kaynak’ gösteriliyor.
‘MİNİK KUŞ’ BU KEZ HABERTÜRK’ÜN BAŞINA KONDU
Yani anlayacağınız devletin ‘minik kuşu’ uçuyor, bir gazetecinin omuzlarına konuyor, ona İmralı’da olup-olmadığı belli olmayan bir ‘görüşmenin’ içeriğini aktarıyor ve gelecekten haber veriyor!
Ancak bu yeni ‘minik kuş’ ilk haberinde yakayı ele verdi. Deşifre oldu. Nedeni ise çok basit.
Öcalan’ın konuşmalarını yakından takip eden okuyucu o haberde yer alan sözlerin Öcalan’a ait olmadığını, bir yerlerde kamuoyu oluşturmak amacıyla hazırlandığını ve adı geçen gazeteci aracılığıyla pazara sürüldüğünü anında gördü de ondan.
Bu yalan haberlerin ‘özel’ amaçları var: Öcalan üzerinden HDP’yi yıpratmak. İç karışıklık çıkarmak. HDP’nin 1 Kasım seçimlerine ilişkin sağlıklı bir değerlendirmesinin önüne geçmek. Sonuçta HDP’yi ve Eş genel başkanı Selahattin Demirtaş’ı itibarsız, kimliksiz kılmak. Şantaj yapıp Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanlığı için taviz koparmak, mümkünse mecliste kısmi desteğini almak.
‘Yeni aktörler süreci’ başlıklı haber ise yürütülen ve giderek tırmandırılan savaşı perdelemeye yöneliktir. Daha birkaç gün önce Erdoğan ‘konuşma zamanı değil, sonuç alma zamanıdır. Sonuna kadar gidilecek’ dediği zaman, zaten bir barış sürecinin olmadığını da söylemiş oldu.
Bu nedenle Habertürk gazetesinde Bülent Aydemir imzasıyla ortay atılan iddialar barış ve çözümle alakası yoktur. Kaldı ki bu söylem yeni de değil. Bu yaklaşım 90’lı yıllarda da çok denendi.
Sözde ‘yeni süreçte’ devlet PKK’nin ‘silahlı unsurlarını temizleyecek’, Öcalan, PKK ve HDP’yi muhatap almayacak ve masa olmayacak. Bunun yerine ‘Aşiretler, dini kanaat önderleri, korucu aileleri, Kürt halkının HDP dışındaki temsilcileri, sivil toplum örgütleri, yeni dönemde bu mekanizmanın içine sokulacak’ deniliyor.
Hükümette, devlette Kürt sorununun çözümünüm bu ileri sürülen ‘yeni aktörlerle’ mümkün olmadığını herkesten daha iyi biliyorlar. Tarafların eşit yer aldığı çözüm süreci yerine ‘milli birlik’ gibi demokratikleşme ve özgürlüğün ruhuna aykırı ırkçı adlarla öne çıkma, olmayan, dağılmış ve marjinal olan ‘eski aktörleri’ yeni gibi pazara sürmek ve bunun üzerinden barışı sağlamak mümkün değil.
YENİ ‘AKTÖRLER’ VARSA ÖCALAN’IN KAPSINI NEDEN ÇALIYORSUNUZ?
Eğer mümkün olsaydı Öcalan’a atfen yalan haber yapmaz ve her sıkıştıklarında Öcalan’ın kapısını çalmazlardı. Bu son günlerde Öcalan’ın kapısını kaç kez çaldılar, onu bilmeyiz (!) ama yakında çalmak zorunda kalacakları kesindir.
Veya bu ‘yeni aktörleri’ yaratmayı 1 Kasım’da olduğu gibi oy simülasyonlarıyla HDP’nin Kastamonu’daki oyunu marjinal bir partiye yazarak olabileceğini düşünüyorlarsa vay hallerine. Çoktan kaybetmişler zaten.
Öyle olsaydı her gün bir muhatap yaratılır, sorunlar çözülürdü. Çok denedi, olmuyor. Bunu beceremedikleri için kirli ve psikolojik savaş amaçlı haberlere ihtiyaç duyuyorlar.
Öcalan’ın atfen sahte açıklamalar yapmak, olmayan bir süreci varmış ve tıkırında işliyormuş gibi göstermek, gerçek aktörleri yok saymak, onun yerine hayali ve gerçek olmayan aktörler koymak barışa değil, savaşa hizmet eder.
DEVLETİN HER DÖNEMDE KULLANIŞLI APTALI VAR
Dikkat etseniz bu tür haberler aynı zamanda savaşa ilişkin ‘büyük zafer’ haberleriyle paralel geliyor. İşte ‘40 gün süren operasyon’ haberleri, ‘yerle bir ettik’, ‘inlerine girdik’ manşetleri, hayali savaş haritaları ve krikolar en çok bugünlerde gazete manşetlerini süslüyor.
Geçmişte de hep böyle kritik dönemlerde ‘derinden haber’ yazan gazeteciler türedi, daha doğrusu türetildi. Adı-sanı duyulmayan pek çok kişi yaptıkları bu ‘flaş haberler’ sayesinde ‘meşhur’ oldular. Ama ‘minik kuşlar’ uçup gidince yaptıkları haberlerden geriye ise bir şey kalmadı. Sadece bazılarının adı ‘kullanışlı aptallar’ olarak kaldı.
Peki, bu tür psikolojik savaş haberleriyle nereye kadar gidilebilinir, diye sorarsanız en yakın adres olarak 90’lı yılları verebiliriz.
90’lı yıllarda bunun alasını yaptılar. Geldikleri yer belli. Tüm Kürdistan’ı kaybettiler. Şimdi ise kopuşa hizmet ediyorlar.