Yaşanacak olumsuzlukların sorumlusu AKP'dir

Yaşanacak olumsuzlukların sorumlusu AKP'dir

Başbakan Erdoğan tarafından açıklanan Demokrasi Paketi hiçbir kesimin beklentilerini karşılamazken, yaratılan boş umutlara karşı tepkiler çığ gibi büyüyor. ANF’ye paketi değerlendiren Akil İnsanlar heyetinde yer alan Lami Özgen ve Zübeyde Teker pakette demokrasiden hariç her şeyin olduğunu vurguladı. Lami Özgen 8 aydır süren çatışmasızlık ortamının heba edilmemesi gerektiğini söylerken, gelecek hafta KCK Yürütme Konseyi Başkanlığı’nın bir deklarasyon açıklamaya hazırlandığını hatırlatan Zübeyde Teker, bundan sonra olacak olumsuzluklardan çözümsüzlükte ısrar eden AKP hükümetinin sorumlu olacağını vurguladı.

Zübeyde Teker, paketin içinde yer alan bazı düzenlemelerin olumlu gelişmeler içerse de Kürt sorununun çözümü için beklenen paket olmadığını hatırlattı. Çözüm sürecinin ikinci aşaması ile ilgili olarak hükümetin üzerine düşenleri yapmadığını belirten Teker, TMK’nin kaldırılmasından, siyasi ve hasta tutsakların serbest bırakılmasına , anadilde eğitimin önündeki engellerin kaldırılmasına kadar hiçbir düzenlemenin dikkate alınmadığını vurguladı.

KRİZ KAPIDA

Bu temel madde değişikliklerinin yer almadığı bir paketin demokratik başlığı adı altında sunulmasının kabul edilemez olduğunun altını çizen Teker, ayrıca kamuoyunda paketin yanlış yönde tartışıldığını, burada olumlu veya olumsuzluktan öte esas olarak ikinci aşamaya ilişkin hiç bir düzenleme olmamasının yaratacağı krize odaklanmak gerektiğine dikkat çekti. KCK Yürütme Konseyi Başkanlığı’nın gelecek hafta bu konuda bir deklarasyon açıklayacağını duyurduğunu hatırlatan Teker, “çözüm sürecinde beklenen adımlar atılmadığı için geri çekilmeler durmuşken bu paketin alkışlanacak hiçbir tarafı yok. Hükümet sadece yıllardır yapılması gerekenin ve fiiliyata yapılanın kendine göre bir kılıfa uydurup masaya koydu ” diye konuştu.

“Hem gerilla, hem asker hem de cezaevinde ki tutsaklar için kaygılıyım” diyen Teker, hükümetin bu süreci uzatıp kendi iktidarını güvence altına almak için demokratik süreci kullanma yönelimi içinde olduğuna dikkat çekti. Teker, bu yöneliminde, insanların yıllarca zindanlarda, dağlarda, askerin ise bundan sonraki süreç içerisinde olası çatışmalarda yaşamını yitirmeye devam edeceği anlamına geldiğine dikkat çekti. Bütün bu olumsuz tabloya bakıldığında hükümetin ikinci aşamaya yönelik samimi ve güven arttırıcı adımları atmadığının açıkça ortada olduğunu belirten Teker, hükümetin bundan sonra yaşanacak süreçteki olumsuzluklardan birinci derecede sorumlu olacağını vurguladı.

DÜZENLEMEDE DEMOKRASİ HARİÇ HER ŞEY VAR

Lami Özgen ise “Demokrasi Paketi”ni iki boyuta değerlendirmek gerektiğini belirti. Paketin birinci boyutuna Türkiye’de genel olarak eşitlik, özgürlük, demokrasi açısından bakmak gerektiğini ifade eden Özgen, paketin hiçbir kesimin demokratik taleplerini karşılamadığını söyledi. Esas olarak İkinci boyutun önemli olduğunu dile getiren Özgen, paketin, Kürt sorunun demokratik ve barışçıl çözüme ilişkin sürecin evrilme noktasında bir misyona sahip olması gerekirken, bundan yoksun olduğunu aktardı. Kürt halkının somut talepleri olduğunu hatırlatan Özgen, “ Anadilde eğitim hakkı, seçim barajı, KCK adı altında tutuklu bulunan milletvekilleri, öğrenciler, gazeteciler ve avukatların salıverilmesi ve cezaevlerinde kangren haline gelen hasta tutsakların serbest bırakılması gibi birçok talepleri var. Yine Terörle Mücadele ve ceza Yasasında özellikle düşünce, ifade ve örgütlenme özgürlüğünün önündeki engel olan tüm yasaların kaldırılması talepleri de var . Ama bunlar görülmediği gibi, Aleviler açısından zorunlu din derslerinin kaldırılmasından tutun, inanç özgürlüğüne, Cem evlerinin statüsüne yönelik taleplerden ve yine gayr-ı Müslimlerin başta Ruhban okulu olmak suretiyle toplumun geniş kesiminin tatmin edecek düzenlemelerin hiç biri bu pakette yok“ dedi.

KÜRTLER HARF KONUSUNU UZUN SÜRE ÖNCE AŞTI

Kürt alfabesinde yer alan X,W,Q Harflerine yönelik düzenlemeye de değinen Özgen, Kürtlerin harflere yönelik çok uzun zamandır mücadele ettiklerini ve yürüttükleri kampanyalarla zaten filli olarak bunu aştıklarını hatırlattı. Yasal bir düzenleme yapılmadığı takdirde bu vaadinde boş olacağını belirten Özgen, bu durum kandırmanın ötesinde, hükümetin kendi kendisiyle alay eder konuma düşeceğini söyledi. Özgen sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu değişik çoktan ele alınması gerekiyordu. Şimdi ise bu düzenlemeyi hem pakete koyup hem de buna uygun yasal düzenleme gösteremeyecek bir hükümetin köklü sorunlara çözüm olma noktasındaki yaklaşımı ve güvenirliliği tamamen tartışma konusu olacak. O zaman sahip çıkamayacağı, düzenlemesini yapamayacağı bir uygulamayı öne çıkarmanın hiçbir önemi kalmayacak. Halk diliyle belirtmek gerekiyorsa, hükümetin keyfi bilir. Düzenleme yapmıyorsa yapmasın, sonuçta bu harfleri kullanan vatandaş zaten kullanıyor ve kullanmaya devam edecek.”

8 AYDIR SÜREN ÇATIŞMASIZLIK DÖNEMİ HEBA EDİLMEMELİ

Hükümetin bu paket yönteminden vazgeçmesi gerektiğini de vurgulayan Özgen, bu yöntem ile öne çıkartılan tutumun kendince seçim paketi olarak görse de ne Kürt halkının, ne de Türkiye’de ki demokratik güçlerin buna itibar etmeyeceğini dile getirdi. Hükümetin çıkarttığı bu paketin aynı zamanda geliştirdiği yöntem ve yaklaşım itibariyle hem çözüm sürecine yönelik güvensizliği ifade ettiğini hem de barışçıl demokratik çözüme yönelikte kendi niyetlerini de ortaya koyduğuna da dikkat çekti. Özgen, “ Hükümetin bu yaklaşımı ve niyetiyle seçimi de atlatabileceğini düşünmüyorum. Bu nedenle sorumluluk gereği hükümet tüm kesimlerin taleplerine yönelik ya bir tutum sergileyecek ya da kaybedecek. Bunun tehlikeli boyutu şudur ki, bu yaklaşım devam ederse mevcut 8 aydır süre gelen çatışmasızlık süreci tehlikeye girmesi ve tekrar çatışma ihtimali ortaya çıkması, Türkiye toplumu ve hakları açısından büyük bir kayıp olacaktır. Bunun düşünülüp gözetilmesi gerekiyor. Süreç heba edilmemeli ” diye konuştu.

Başlayan Demokratik çözüm sürecinin sadece Kürtler açısından değil bir bütün olarak Türkiye toplumunun ve ezilen kesimlerin özgürlük ve demokrasi taleplerinin hayata geçmesi ve güvence altına alınması anlamında önemli olduğuna dikkat çeken Özgen, “ Hükümetin bir taraf olarak bu süreç için üzerine düşeni zaman geçirmeden ve böyle basit ve oyalama yöntemlere girmeden gereğini yapmak zorundadır ve de yapmalıdır” dedi.