Yağmurdereli: Avukatlar derhal bırakılsın

Ölüm orucundaki avukatlar için yapılan adalet nöbetine katılan Avukat Eşber Yağmurdereli, “Bu insanlar derhal bırakılsınlar, özgür kalsınlar ve özgürce yargılansınlar” diye seslendi.

Ölüm orucundaki avukatlar Ebru Timtik ve Aytaç Ünsal'ın için Bakırköy Sadi Konuk Hastanesi’nde yapılan adalet nöbetine DTK Eşbaşkanı Leyla Güven, sanatçı Menderes Samancılar ve hukukçu Eşber Yağmurdereli katıldı. Avukatların resimlerinin taşıdığı eylemde, “Adalet sağlansın Ebru ve Aytaç yaşasın” yazılı pankart açıldı.

TİMTİK’TEN MESAJ: HAPİSHANEDE ÇOK RAHATMIŞIM

Sık sık, “Devrimci avukatlar onurumuzdur” sloganının atıldığı eylemde, Sanatçı Menderes Samancılar Ebru Timtik’in nöbete gönderdiği mesajı okudu. Timtik mesajında tutulduğu koşulları şöyle aktardı: “Havalandırma hakkı yok. Hapishanede hücre hapsinde olanlar dahi bir saat çıkar. Açık hava yaşamsal bir ihtiyaçtır. Biz burada pencereyi bile açamıyoruz. Bir pervane var cereyanlı hava üfürüyor bize. Tepemizde klimalar sürekli ses. Hava kupkuru. Temizlik için kimyasallar artık rahatsız ediyor.

Günde defalarca hemşire, doktor, gardiyan gelip konuşturuyorlar. Boğazımın ağrısı hiç geçmiyor artık. Konuştukça acı veriyor. Jandarma sizin girdiğiniz camlı kapının ardında duruyor. 24 saat göz gözeyiz. Cımbız, ayna, tırnak makası yok, içeri almamışlar. Hapishanede çok rahatmışım. Sevgiler.”

Mesajı okuduktan sonra söz alan Samancılar, tek taleplerinin bu insanların ölmemesi olduğunu vurgulayarak, bunun için de adil bir şeklide yargılanmalarını istedi.

YAĞMURDERELİ: AVUKATLARIN TALEBİ HERKESİN TALEBİ

Ebru Timtik’i ziyaret eden Avukat Eşber Yağmurdereli, Timtik’in kendisine ilettiği nottan da anlaşılacağı gibi avukatların tutuldukları şartların iyi olmadığını vurgulayarak, “Hapishaneler yaşama açısından her zaman zaten olumsuz ortamlardı. Ama bu arkadaşlara uygulanan müeyyidelerin daha da ağır olduğu ortaya çıkıyor” dedi.

Avukatların talepleri herkesin talebi olduğunu kaydeden Yağmurdereli, ülkede bir hukuk devleti, bağımsız bir yargı, yargının devletin değil, kişilerin yurttaşların güvenliğini sağlayan bir kurum olması talep edildiğini vurguladı. Cumhuriyet tarihi boyunca yargının hiçbir zaman bu niteliğe ulaşmadığını hatırlatan Yağmurdereli, “Ben mesleğimin 50’inci yılındayım. 50 yıldır izlediğim bir sistemde, yani adil olma beklentisinin hiçbir zaman gerçekleşmediği ve bu şartlarda da gerçekleşemeyeceği çok yakından anlaşılıyor. Ama yine de mücadelemiz devam ediyor ve de devam da edecek” diye konuştu.

‘ÖZGÜR KALSINLAR, ÖZGÜR YARGILANSINLAR’

Konuşmasının devamında Adalet Bakanı’na seslenen Yağmurdereli, “Bir ricam var. En azından bu insanlar bırakılsınlar. Hava alamadıklarını söylüyorlar. Özgürce hava alabilsinler. Hava almak insanın en doğal asgari yaşam şartıdır. Hava alma noktasında bile böyle mağduriyetler içinde bulunan insanlara uygulanan yöntemlerin adil olmaması bir yana insani olmamasını da açıkça söylememiz gerekiyor. Bu insanlar derhal bırakılsınlar, özgür kalsınlar ve özgürce yargılansınlar. Adil yargılanma taleplerini mahkemelerde anlatsınlar” çağrısında bulundu.

‘HİÇBİRİMİZ BU UTANCIN BİR PARÇASI OLMAK İSTEMİYORUZ’

İnsanlar demokratik haklarını alabilmek için hayatlarını riske sokmasının hukuk devleti olduğunu iddia eden Türkiye açısından bir utanç olduğunu vurgulayan Yağmurdereli, şöyle konuştu: “Hiçbirimiz bu utancın bir parçası olmak istemiyoruz. Onun için de bütün bu uygulamalara karşı çıkıyoruz. İnsanların en basit yaşama araçlarından mahrum bırakılması kabul edilebilir değildir. En kısa zamanda Adalet Bakanı’nın bu meseleye el atmasını rica ediyorum. Görüşmemizde Ebru'ya da ifade ettim, adil yargılanma talebi demokrasinin en vazgeçilmez unsurudur. Her insanın adalet isteme hakkı vardır. Her yurttaş bu hakkı istemek zorundadır. Ebru'ya da ifade ettim; bu eyleminizde siz bu ihtiyacı topluma dillendirdiniz ve toplum ikna oldu. Kendi açımdan da şunu söyledim; siz görevinizi yerine getirmiş bulunuyorsunuz, bu eylemin başarıya ulaştığını kendisine ifade ettim.”

GÜVEN: ACILAR BİRDİR, ACILARI AYRIŞTIRAMAYIZ

DTK Eşbaşkanı Leyla Güven, bugün buraya ölüm orucunda olan avukatların çığlığına geldiğini vurgulayarak sözlerine başladı. Kendisinin de tecride karşı adalet ve hukuk talebiyle 200 gün açlık grevinde kaldığını hatırlatan Güven, şöyle konuştu: “Kuşkusuz bu eylemler önemlidir. Bu kişiler açlık kalarak, bir mesaj veriyor. Bedenini dirhem dirhem eriterek bize bir mesaj veriyor. Yarınlara daha güvenle bakabilmemiz için adalet diyorlar. Bu ülkede ana muhalefet lideri adalet diyerek, bir ay yol yürüdü. Bu ülkede HDP adalet ve demokrasi diyerek günlerce yürüyüş yaptı. Ama bu ülkede eksik olan bir şey var; oda biz, ötekileştirilmek isteneler bir araya gelmekten sıkıntı yaşıyoruz. Acılar birdir, acıları ayrıştıramayız. Biz oğlunun cenazesi kargoyla gönderilen anne ile Ebru ve Aytaç’ın annesinin arasında bir fark olmadığını bilmek zorundayız. Biz cezaevlerinde ölüme terk edilen on binlerce politik tutsağın farkının olmadığını bilmek zorundayız. Tecride hayır derken de bir olacağız. Ebru ile Aytaç da yaşasın derken de bir olacak. Biz ancak bu ruhu yakalarsak; bu mevcut faşizan iktidarı durdurabiliriz. Evet, çok açıkça söylüyorum Türkiye’de faşizm var. AKP-MHP iktidarı nezdinden bu ülke halklarına faşizm dayatılıyor. Ama Türkiye halkları bunu hak etmiyor.”

‘ÖZGÜR YAŞAMI MUTLAKA KAZANACAĞIZ’

Eşber Yağmurdereli’yi işaret eden Güven, “12 Eylül’den bugüne kadar faşizmden çok ağır bedel ödemiş olan Eşber abi var. Eşber abi bir tarih gibi yanımda duruyor. O devrimci ruh mutlaka kazanacak. Türkiye’de hak edilen demokratik ve özgür yaşamı mutlaka kuracağız” vurgusunda bulundu.

Ebru ve Aytaç’ı yitirmeden bir araya gelerek daha çok ses çıkartmak gerektiğinin altını çizen Güven, sağırları oynayan devletin de devletin de bu sesi duyurması gerektiğini kaydetti. “Bugün bu hastanenin önünde 50 bin olursak hatta devlet bunu nasıl yok saysın? Yok sayma imkanı yoktur” diyen Güven, “Geç olmadan el ele yürek yüreğe verip, tecride ve her türlü baskıya da hayır diyelim. Bu mümkündür bunu yapabiliriz. Buna gücümüz var. Yeter ki yan yana duralım” dedi.

‘ARKADAŞLARIMIZI YAŞATALIM’

Bu ülkenin tarihine yeni bir kara leke geçmemesi gerektiğini vurgulayan Güven, şunları kaydetti: “Gelin Ebru ve Aytaç’ı yaşatalım. Gelin gerçek adaleti sağlayalım. Buna ihtiyacımız var. Bu ülke bir mozaiktir. Bu ülkede yıllardır Kürtler yok sayılıyor. İşte bunların hepsine dur demek ortak bir mücadele ile mümkündür. Diğer arkadaşlarımızı yaşatamadık ama bu arkadaşlarımızı yaşatabiliriz. Yeter ki birlikte hareket edelim.”