Ýşte Erdoðan'ın askerleri…

Ýşte Erdoðan'ın askerleri…

Türk devleti kuruluşundan bu yana insanlıða karşı işlediði suçlarla hiç gündemden düşmedi. Ötekilerden hep nefret etti, onları tehdit saydı ve yok etmek istedi. Son 30 yılda da bu durum deðişmedi. Kürtlere karşı işlediði savaş ve insanlık suçlarından sonra ne bir özür diledi, ne de bir yargılamada bulundu. Türk ordusunun tarihi insanlık dışılıðın sayısız örnekleriyle dolu.

Ancak bugün halen, insan cenazelerine hakareti ve işkenceyi bir “kahramanlık” örneði olarak göstermeye devam etmesi, bir yandan mevcut rejimin karakterini yansıtırken, diðer yandan sözde “Kürt açılımı” veya “demokratik reform” manipülasyonlarının ötesinde “insani” duygulara en ufak bir katkısının olmadıðını gösteriyor.

Bir fotoðraf sosyal paylaşım sitelerinde dolaşıyor. Sekiz gerilla cenazesi önünde 40’ı aşkın asker poz veriyor. Bir deðil, iki deðil. En az 40 asker. Ellerinde silahları ile yerde yatan gerilla cenazeleri önünde duruyor. Kuşkusuz bu bir ilk deðil. Belki de Türk ordusu açısından en “masum” sayılabilecek fotoðraflardan birisi.

Zira aynı rejimin yarattıðı insan tipleri sosyal aðda parçalanmış daha sayısız cenaze fotoðrafları paylaşarak Türk ordusunun kahramanlıðına övgüler düzüyor. Ýnsanlık dışılıðın en açık, en rezil, en umutsuz örneklerini sergilemekten hiç tereddüt etmiyorlar. Ýnsanlık bu kadar mı düşer. Bu kadar mı acınası bir hal alır…

“Yaradılanı yaradandan ötürü seven” Erdoðan’ın, Türk toplumuna kazandırdıðı tek şey, ırkçılık, kin, nefret ve Kürt düşmanlıðını daha da artırmak oldu. Bu rejimin “sevgisi” insanlık için büyük bir tehdit oluşturuyor.

HARUNA'DAKÝ ÇATIŞMA MI?

Fotoðraftaki cenazelerin 14 Eylül tarihinde Şemdinli-Yüksekova hattındaki Haruna Karakolu'na yapılan eylemde hayatını kaybeden 8 gerillaya ait olduðu iddia ediliyor. Hatta bazı cenazelerde kasatura ile yara açıldıðı ifade edilirken, işkence edilen gerilla cenazeleriyle daha sonra subayların isteði doðrultusunda askerlerin toplu olarak fotoðraf çektirdikleri ve iki gün bekletildikten sonra Malatya'daki morga gönderildikleri bildiriliyor.

Ýşte bunlar, fotoðraftakiler, Erdoðan’ın askerleri… sosyal aðlarda ve sokaklarda Kürtlere saldıranlar da “hassas” vatandaşları… Ýktidar sahiplerinin söylemleri, medyasının ırkçı yayınları, polisinin işkenceleri, gardiyanlarının tecavüzleri, ordusunun insanlıða karşı işlediði suçlarının Türk toplumunun önemli bir kesimindeki yansıması da yine aynı suçların yüceltilmesi ve bu suçlara bulaşmak oluyor.

Irkçılıðın “vatanseverlik” ve “hassasiyet” sayıldıðı, rejim tarafından korunarak örgütlendiði bir ülkede, oðlu intihar eden bir vekile karşı gösterilen insanlık adına utanç verici yaklaşımlar, ırkçı linçler, Kürt siyasetçilere ve kurumlarına saldırılar da toplumsal bir karaktere bürünüyor.

AKP hükümeti de bu durumda, ırkçı anlayışın yeni temsili oluyor. Diðer bir ifadeyle fotoðraftaki askerler, sokaklarda Kürt partisini taşlayanlar, Kürt avına çıkanlar, karakolda işkence yapan polisler, Pozantı’da çocuklara tecavüz eden gardiyanlar, Roboski ve Kortek’te sivillere bomba yaðdıranlar, Kürt çocuklarına sokak ortasında kurşun sıkanlar oluyor.

Bu fotoðraf sadece AKP rejimi deðil, bundan 90 yıl önce kurulan Türk Cumhuriyeti’nin çöküşünün resmidir. Ýçerden çürümüş bir rejimin fotoðrafıdır. Ölenler yerde yatanlar deðil, başında poz veren ırkçı ve insanlık dışı bir rejimin erleridir.