ÝMO: Deprem gerçeði de çözümsüzlük de sürüyor!

ÝMO: Deprem gerçeði de çözümsüzlük de sürüyor!

Ýnşaat Mühendisleri Odası (ÝMO) Diyarbakır Şubesi, 17 Aðustos 1999’da meydana gelen Marmara Depremi'nin 13. yıldönümüne ilişkin oda binasında basın açıklaması yaptı. Sivil toplum örgütleri temsilcileri ve inşaat mühendislerinin katıldıðı basın toplantısında konuşan ÝMO Diyarbakır Şube Sekreteri Ahmet Kaşan, “Deprem, tek bir gecede onbinlerce insanımızın hayatını alt üst etmiş, yol açtıðı şokun ardından yaşanan çaresizlik depremi adeta toplumsal bir travmaya dönüştürmüştü” dedi.

Marmara depremini yıldönüm nedeniyle ÝMO Diyarbakır Şubesi, sivil toplum örgüt temsilcileri ve inşaat mühendislerinin de katıldıðı basın toplantısı düzenledi. Geçen 13 yıllık süre içerisinde beklenilen ve yapılması olanaklı mühendislik tedbirlerinin hayata geçirilmediðine dikkat çeken ÝMO Şube Sekreteri Ahmet Kaşan, Ýnşaat Mühendisler Odası olarak yaşananları anımsatmakta faydalı gördüklerini ifade etti.

9 Haziran 2000'de Ulusal Deprem Konseyi'nin kurulduðunu hatırlatan Kaşan, Konsey'in çalışmalarını 2006 yılına kadar sürdürdüðünü, ancak Konsey'in 6 Ocak 2007 tarihli Başbakanlık genelgesiyle laðvedildiðini hatırlattı. Kapatılan Konsey'in, dünyadaki politika deðişikliklerini göz önüne alarak Türkiye'de hangi sistem ve yasal düzenlemelere ihtiyaç duyulduðunu ortaya koymayı hedefleyen bir çalışma yapmakta olduðunu anımsatan Kaşan, "2004 yılından sonra aradan geçen 7 yıllık süreçte çözüm önerilerine ilişkin hiçbir girişimde bulunmayan siyasi iktidarın 2011 yılında hazırladıðı 'Ulusal Deprem Strateji ve Eylem Planı' ise geçmiş çalışmalarda ayrıntılı olarak açıklanan tespit deðerlendirme ve çözüm önerilerinin yüzeysel bir kopyasıdır. Van Depreminin hemen ardından 26 Ekim 2011 tarihinde Başbakan Erdoðan'ın '…Artık şehirlerimizde kaçak yapı, gecekondu, bu binaları biz yıkacaðız…' söylemiyle başlatılan çalışmaların sonucu olarak 'Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun'16 Mayıs 2012 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüðe girmiştir" diye konuştu.

Kamuoyunda Kentsel Dönüşüm Yasası olarak bilinen Yasanın ise, bir sene önce yürürlüðe giren "Ulusal Deprem Strateji ve Eylem Planı"ndaki hedefleri bile karşılamadıðını ifade eden Kaşan, sürekli olarak mevzuat eksikliklerinden yakınan sorumluların bizatihi kendilerinin hazırlayıp yürürlüðe koydukları Yasa ve Yönetmeliklerin, özleri itibariyle insan hayatından çok her tür hizmetin piyasalaştırılmasını saðlamayı hedeflediðini belirtti.

Bu nedenle büyük puntolarla kamuoyuyla paylaşılan yeni yasalar, yönetmelikler veya mevcut mevzuat üzerinde yapılan deðişikliklerin daha büyük sorunlar yarattıðını kaydeden Kaşan, "Yapılan tüm bilimsel çalışmalar, saðlıklı bir kentleşme için yerleşme ve yapılaşma süreçlerinin risk yönetimini içerecek biçimde yenilenmesi gerekliliði ortaya koymaktadır. Öte yandan göz yumulan kaçak yapılar veya projesine aykırı yapılar, imar afları, parçacıl planlamalar ve plan tadilatları nedeniyle ülkemizdeki yapı stokunun sorunlu olduðu bir gerçekliktir. Bu baðlamda afet zararlarını azaltma kapsamında, onarım ve güçlendirme çalışmaları ile kentsel yenileme uygulamalarının birlikte düşünülmesi, acil durum planlarının hazırlanması, toplumun afet tehlikesi ve riski konusunda bilinçlendirilmesi, arama-kurtarma faaliyetlerinde eðitim ve örgütlenmenin saðlanması, kurum ve kuruluşlar arasında işbirliði ve koordinasyonun saðlanması hatta ve hatta mühendislerin meslek içi eðitimi ve yetkinliði konularının birlikte planlanması gerekmektedir. Kentsel Dönüşüm Yasası ise tüm bu gerekleri karşılamaktan uzak olup uygulama alanlarının sınırsız tutulması nedeniyle başta metropol kentlerimiz olmak üzere tüm ülkemizi bir rant alanı haline dönüştürebilecektir" dedi.

Ýktidarın yeni hedefinin yapım sürecinin denetimine ilişkin kuralların düzenlendiði Yapı Denetim Yasası’nı deðiştirmek olduðunu vurgulayan Kaşan, "Meclis tatil edilmeden hemen önce kamuoyuna 'Yapı Denetimi Hakkında Kanun ve Bazı kanunlarda Deðişiklik Yapılmasına Dair Kanun Taslaðı' adıyla bir çalışma sunulmuştur. Yeni Yasa taslaðı ise hizmetin kamusal niteliðini öne çıkartma yerine daha fazla ticarileştirilmesini öngörmekte ve bu niteliðiyle denetim hizmetlerinin formaliteye dönüşmesi potansiyelini taşımaktadır. Zira sunulan çalışma, aslında teknik müşavirlik kuruluşlarının görev ve sorumluluklarını düzenlemektedir. Türkiye genelinde yapı ruhsatı verme yetkisine sahip toplam 3649 belediye, il özel idaresi ve organize sanayi bölgesi bulunmaktadır. Mevzuat zorunlu kılmasına raðmen bu idarelerden sadece 234'ü Oda'mıza yapı ruhsatlarını göndermiştir" dedi.

Mühendislik hizmetinin niteliðini yükseltmek yerine meslek odalarını işlevsizleştirerek sahte mühendisliðin önünü açan bu düzenlemelere imza atanlara seslenen Kaşan, deprem gerçeðinin de çözümsüzlüðün de devam ettiðine işaret etti. Kaşan, şunları söyledi: "Deprem riskini mühendislik hizmeti almamış yapıları çoðaltarak mı azaltacaksınız? Siyasi iktidarı tercihini bilimden ve insandan yana kullanmaya, ülkemizin deprem gerçeðine uygun ulusal bir deprem politikası belirlemeye ve daha da önemlisi bu politikaları bir an önce hayata geçirmeye çaðırıyoruz."