Tutsaklar 14 Temmuz ruhuyla mücadeleyi yükseltmeye çağırdı

PKK ve PAJK’lı tutsaklar adına yazılı bir açıklama yapan Deniz Kaya, "mücadeleyi 14 Temmuz fedai direniş ve zafer ruhuyla yükseltmeye ve geliştirmeye” çağırdı.

PKK ve PAJK’lı tutsaklar Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki tecride, 14 Temmuz 1982 Büyük Ölüm Orucu direnişine, Güney Kürdistan ve Rojava’ya yönelik işgal saldırılarına, Rosa Kadın Derneği ve Demokratik Toplum Kongresi’ni (DTK) hedef alan operasyonlara ilişkin bir açıklamada bulundu.

Tutsaklar adına Deniz Kaya’nın yaptığı açıklama şöyle:

"12 Eylül askeri faşist rejimine karşı başlatılan 14 Temmuz Büyük Zindan Direnişinin 38’inci yıl dönümünü geride bırakırken, Kürdistan’da yaşayan halkımızın, özgürlük mücadelesi yürüten yoldaşlarımız yaratıcı öncü militanları; Mehmet Hayri Durmuş, Kemal Pir, Akif Yılmaz ve Ali Çiçek yoldaşları saygı ve minnetle anıyoruz.

1980 askeri faşist rejiminden sonra tüm Türkiye ve Kürdistan’daki devrimci güçleri sindirmek, yok etmek üzerinden gelişen saldırılarla başarıya ulaşacağın düşünen faşist askeri rejim; Mazlum Doğan yoldaşın yaktığı özgürlük meşalesi, Sakine Cansız yoldaşın özgür kadın direngenliği ve ‘Dörtlerin’ iradeyi, örgüt ve mücadele gerçeğiyle bütünleştiren militanca eylemi ile sarsılmış, 14 Temmuz Büyük Ölüm Orucu Direnişiyle baskı, zülüm ve işkencenin Kürt Halkının mücadelesini geriletemeyeceği gerçeğiyle karşılaşmıştır. Bu coğrafyanın yiğit evlatları, ‘Yaşamı uğruna ölecek kadara seviyorum’ diyen, dayatılan ihanet karşısında, ‘teslimiyet ihanete, zafere götürür’ bilinciyle hareket eden büyük özgürlük savaşçıları direnişi faşizmin korkulu rüyası haline gelmiştir.

Önderliğimiz, öncü yoldaşların şahadetine cevap olarak gerilla mücadelesi başlatmış, direnişi bir adım daha ileriye taşımıştır. 15 Ağustos atılımı ve 90’lardaki halk serhildanları, Büyük Zindan Direnişinin halkta ve gerilla da karşılığını bulmasıdır. PKK’nin halklaşması zindan direnişlerinin açığa çıkardığı toplumsal uyanış sonucudur. Artık şu bir gerçektir ki TC’nin gerçekleştirmek istediği kültürel ve fiziki soykırım Kürt halkı tarafından direnişle karşılanacaktır.

AKP-MHP faşist soykırımcı zihniyeti 12 Eylül faşizminin sürdürücü olarak topyekün özel savaş saldırılarına devam etmektedir. Kendi çeteleri için ‘infaz yasası’ düzenleyerek eşitlik ilkesini ayaklar altına almış, siyasi tutsaklara karşı zindanlardaki saldırılarını artırmıştır. Pandemi ile hiçbir önlem alınmazken, hasta tutsak arkadaşlarımız tedaviye götürülmemiş, şahadetleri yaşanmıştır. Türkiye ve Kürdistanı büyük bir zindana çevirecek antidemokratik uygulamalarla halkı zapturapt altına almak isteyen sömürgeci ve soykırımcı politikalarında ısrar etmek istemektedir. Roza Kadın Derneği ve Demokratik Toplum Kongresine(DTK) yapılan siyasi soykırım operasyonları, cenaze ve mezarlarımıza yönelik saldırılar bu politikaların sonucudur. İçerde faşizm, dışarında işgal politikası izleyen AKP-MHP’nin faşizminin yürümediği, yoğun savaş halinin ülkeyi; ekonomik, siyasal bir bütün toplumsal krize götürdüğü gerçeği ve bunun karşısından önderliğimiz geliştirdiği demokratik, ekolojik, kadın özgürlükçü paradigması eksenli harekemiz ve önderliğimizin Ortadoğu çizgisi tartışılmazdır. Eskide ısrar, mevcut çözümsüzlüğü aşamayacağı gibi bu değişimin karşısında duranların da ömründen alacaktır. Rojava siyasi iradesini kapsayan bütüncül demokratik bir çözüm en doğru yoldur. Bu yol dışında tekrar sömürge zihniyetli çözümlere tenezzül etmek ise beyhude bir çırpınıştan öteye gidemeyeceği gerçeğidir.

Maxmur, Heftanîn ve Şengal’e yapılan saldırılar, KDP’nin Zînî Wertê’de konumlanması TC’nin işgal politikasından bağımsız düşünülemez. Güneyli güçlerin yaşanan değişimler, Rojava’da gerçekleşen kadın devrimi, yaşanan sistemsel sorun kapitalizmin çaresizliğinden medet ummaktan ziyade ulusal birlik başta olmak üzere Kürt ve Kürdistan kazanımları etrafında kenetlenerek konum alması gerekmektir.

14 Temmuz Büyük Zindan Direnişi’nin bize öğrettiği; devrimci duruş ve pratikten en zor koşullarda da olsa asla taviz verilmeyeceğidir. Kürt halkının yiğit evlatları 12 Eylül faşizmi karşısında yeni yeni dirilmeye başlayan Kürt gerçekliğinde umudu yeşerten imkansızı aşan anlamlı ve onurlu yaşam dışında hiçbir yaşamın var olamayacağı fedai eylemleri ile göstermişlerdir. Özgür düşüncenin iradeyle, iradenin örgütlülükle harmanlanması, Kürdün bir daha asla özsavunmasız, direnmesiz kılınamayacağı bir hakikate dönüşmüştür. Uluslararası komplo ile birlikte özgürlük hareketimiz öndersiz bırakılmak istenmiş, buna karşı geliştirilen mücadele ile komplo güçleri ve TC Önderliğin özgürlük hareketimiz ile bağını koparamayacağını, Önderliğin halklaştığını İmralı tecrit sistemi ile bu bağını koparamayacağını bir kere daha göstermiştir. 14 Temmuz ruhu, karakteri 2012-2018-2019 yıllarında bir kez daha Zülküf, Ayten, Zehra, Medya, Mahsun, Siraç, Yonca, Uğur, Ümit ve İrfan yoldaşların büyük fedai direnişle ortaya konmuş. Önderlik şahsında yaşanan hakikatin, parti hakikati olduğu büyük bir direnişle haykırmış ve bunun fedaice savunmasına gidilmiştir. Gerçekleşen hakikat; Önderlik, PKK, PAJK hakikati etrafında kenetleme, mücadeleyi yükseltme olmuştur.

Temmuz asıl olarak örgütü parti bilinci ile büyütmek ve irade ile zafere taşımaktır. Yegane gerçek Önderliğimiz, partimiz ve halkımız başta olmak üzere tüm halkların zaferinin somutluk kazanan Önderlik çizgisinde olduğudur. Bu hakikat karşısında temel sorumluluğumuz “anın devrimcisi olma” fiziki, ruhi, akli bütünselliği ile Önderliğimizin belirtiği gibi gün Önderlikle yeterli yoldaşlık ve mücadelede militanlaşma günüdür.

Demokratik Konfederal Sistemi inşa etmek Kemal Pir, M. Hayri Durmuş, Kasım Engin ve Zehra yoldaşlara varan kahraman şehitlerimize, Önderliğimize, halkımıza ve tarihe karşı temel sorumluluğumuzdur. Başta gençler ve kadınlar olmak üzere tüm yurtsever halkımızı Önder Apo’nun “Özgür yaşar, çalışır” koşullara ulaşma mücadelesini 14 Temmuz fedai direniş ve zafer ruhuyla yükseltmeye ve geliştirmeye çağırıyoruz."