Türkiye’nin su politikası çevre ülkeleri endişelendiriyor

Türkiye’nin su politikası çevre ülkeleri endişelendiriyor

Türkiye’nin Kürdistan’ı kontrol etmek, Türkiye genelinde ise doğa katliamı olarak devreye koyduğu Hidro Elektrik Santralleri (HES) ve barajların, su kaynakları üzerinde yaratacağı tahribatlar komşu ülkeleri endişelendiriyor. Ermenistan Başbakanı Tigran Sarkisyan, Türkiye’nin baraj kararının hukuki boyutunu inceleme talimatı verdi. 

Ermenistan Hükümeti Basın Bürosundan yapılan açıklamaya göre her yıl düzenlenen Ermenistan dış siyasetinin hukuki sorunları hakkındaki bilimsel konferansta konuşan Sarkisyan şunları söyledi: “Bugün su kaynaklarının akılcı kullanımı, özellikle kaynakların önemli bir kısmının bugünkü Türkiye topraklarında oluştuğu dikkate alındığında, önemli bir konu olarak ortaya çıkıyor.”

Sarkisyan, Türkiye hükümeti tarafından Ağrı vadisinde oluşan su rezervlerini önemli şekilde etkileyen nehirlerde baraj kurulmasına ve bu amaçla 20 milyar dolar harcanmasına karar verdiğini hatırlattı.  

Ermenistan Başbakanı konuyla ilgili devlet kurumlarına da talimat vererek, Türkiye’nin nehirler üzerinde baraj yapmasının yasal olup olmadığının araştırılmasını istedi.

Uzmanlara göre birkaç yıl içinde ‘Ermenistan’ın Ağrı vadisinde sulamayla ilgili olarak ciddi sorunları’ oluşabilir.

Baraj ve HES’ler, ekolojik açıdan olduğu kadar insan topluluklarının suya adaletli erişimi açısından da büyük risk taşıyor. Türkiye’nin su politikaları yalnızca doğa kırımı değil, siyasi krizlere de yol açıyor. 

Yakın geçmişte Irak, Suriye ve Ermenistan ile akarsu üzerindeki kontrol nedeniyle yaşanan gerginlikler buna en yakın örnekler. 

Irak devleti, Fırat ve Dicle nehirlerinin sularının kullanımına ilişkin uyuşmazlıkta uzun yıllardır müktesep haklar (Geçmiş ve harcanmış emekten dolayı pay) iddiasını gündemde tutmakta. Irak’ın iddiasına göre, Mezopotamya’nın binlerce yıldan bu yana Fırat ve Dicle tarafından sulanması Irak’a bu nehir sularının kullanımları üzerinde müktesep haklar veriyor. 

Ancak bu iddia, yani sınır aşan sular üzerindeki kazanılmış haklar iddiası uluslararası hukuk tarafından mutlak olarak tanınmıyor.