Türk: Erdoðan’ın telaşı Kürtlerin birliðidir

Türk: Erdoðan’ın telaşı Kürtlerin birliðidir

Demokratik Toplum Kongresi (DTK), "Demokratik Özerklikten Ulusal Birliðe" şiarıyla 6'ncı Genel Kurulu 3'ncü Ara Dönem Toplantısı Diyarbakır’da başladı. Toplantıda konuşan DTK Eş Başkanı Ahmet Türk, Başbakan Erdoðan’ın bütün korkusunun Kürtlerin birliðinden kaynaklandıðını söyleyerek, “Eðer Kürtler Suriye'de bir statüye kavuşur ise sıra Rojhılat'a gelecektir" dedi. DTK Eş Başkanı Aysel Tuðluk ise, "Kürt vardır, kolektif hakları yoktur demek saçmalıðın dik alasıdır!" diyerek Başbakan Erdoðan'ın artık "Hasta bir adam" olduðunu söyledi.

emokratik Toplum Kongresi (DTK), "Demokratik Özerklikten Ulusal Birliðe" şiarıyla 6'ncı Genel Kurulu 3'ncü Ara Dönem Toplantısı'na BDP Diyarbakır Ýl Binası Vedat Aydın Toplantı Salonu'nda başladı. Türkiye'nin dört bir yanından davetlinin katıldıðı toplantıda, toplantı salonuna; "Nasnameya azad, serokatiya azad xweseriya demokratik", "Em xwerêvebirina Rojavayê Kurdistanê silav dikin", "Jin yekîtiya neteweyi silav dikin", "Tecrîda li ser birêz Ocalan tecrîda li ser gele Kurd e" ve "Em bi Kurdistana xweser û demokratik ber bi yekitiya netewî ve dimeşin" yazılı pankartlar asıldı. Toplantıya, DTK Eş Başkanları Aysel Tuðluk ve Ahmet Türk, BDP Eş Genel Başkanı Gültan Kışanak, DTK Koordinasyon Kurulu üyesi ve milletvekilleri Ayla Akat, Özdal Üçer, Halil Aksoy, Demir Çelik, Hüsamettin Zenderlioðlu ile Başur (Güney) Özgür Kadın Örgütü adına Berivan Mihemmed, PÇDK adına Pervin Hesen, Özgür Yurttaş adına Şehla Muhammed, Diyarbakır Barosu Başkanı Mehmet Emin Aktar, GÜNSÝAD Başkanı Şah Ýsmail Bedirhanoðlu, AP eski Milletvekili Feleknas Uca, Ýsveç Sol Parti Dışişler sorumlusu Yekbun Alp, BDP'li milletvekilleri, il yöneticileri ve il, ilçe ile belde belediye başkanlarının yanı sıra çeşitli kurum temsilcilerinin de aralarında bulunduðu 850 delege katıldı.

Delege ve konukların yerlerini alması ardından divan seçimi yapıldı. Toplantı demokrasi mücadelesinde yaşamını yitirenler anısına bir dakikalık saygı duruşu ile başladı. Ardından DTK Eş Başkanı Aysel Tuðluk açılış konuşmasını yaptı. DTK'nin Kürtlerin sivil demokratik alanda faaliyet gösteren tüm örgütlerinin çatı örgütlenmesi konumunda olduðunu hatırlatan Tuðluk, temel amacının ise Kürt sorununun demokratik ve barışçıl çözümünde rol alabilecek tüm Kürdi örgütlenmelerin eşgüdümle hareket edebilmesinin koşullarını saðlamak olduðunu ifade etti. Kürt sorununu Kürtler olmaksızın çözmeye çalışanlara karşı, Kürtlerin bizzat kendilerinin, birlik ve dayanışma içerisinde kendi çözüm projeleriyle yanıt verebilmesinin önemli olduðuna dikkat çeken Tuðluk, "Kürt halkının kimliðinin inkar edilmesi temelinde statüsüz bırakılması sorunu olan Kürt sorunu, Ortadoðu'nun ve dünyanın en büyük sorunlarından biri olarak, yaklaşık 100 yılı aşkın bir süredir tüm yakıcılıðıyla devam ediyor. 20. yüzyılın başlarında, yaşadıkları kadim coðrafyanın, sanal sınırlarla dört ulus-devlet arasında taksim edilmesiyle birlikte Kürtler, yeni kurulan dünya sisteminde statüsüz bırakıldı, adeta tarihin dışına itilmeye çalışıldı. Dilleri, kültürleri, isimleri, türküleri yasaklandı. Varlıkları inkar edildi. O da yetmedi soykırımlara, katliamlara maruz bırakılarak tümden imha edilmeye çalışıldı. Kürtler 20'nci yüzyılda kaybetti. Ancak açıktır ki, 20'nci yüzyılda kaybeden Kürtler, 21'inci yüzyılı kaybetmeyecek! 21'inci yüzyılda statüsüz yaşamayı kabul etmeyecekler. Kürt sorununun demokratik ve barışçıl çözümü, sadece Kürt halkını deðil, tüm Ortadoðu halklarını özgürleştirecek" dedi.

“KÜRTLER VARDIR KOLEKTÝF HAKLARI YOKTUR DEMEK SAÇMALIÐIN DÝK ALASIDIR!’

Kürt sorununun bölgesel, hatta uluslararası bir sorun olduðunu, çözümünün de bölgesel ve uluslararası düzeyde etkili olacaðına dikkat çeken Tuðluk, "Peki AKP hükümeti ve Erdoðan bunun farkında mıdır? Kafasını kuma gömen devekuşu misali daha ne kadar Kürt sorununun demokratik ve barışçıl çözümünün kendisini dayattıðını görmezden gelecek. Şurası açıktır; AKP'nin Kürt sorununda bir çözüm projesi yoktur! Pili bitmiştir. Tüm bildikleri bu kadardır. Seçmeli Kürtçe dersi, Ehmedê Xani'den iki üç dize ve TRT Şeş. O yüzden Başbakan derin bir ret ve inkarcılıða yöneliyor. 'Kürt sorunu artık bitmiştir' diyor. Seçmeli dersle, AKP borazanı bir Kürtçe kanalla sorunun biteceðini sanıyorlardı. Kürt sorunu çözülmek isteniyorsa, Kürtlerin aðzına bir parmak bal çalmak, kültürel hak kırıntıları 'lütfetmek' deðildir. Kürtlerin bir halk olmaktan kaynaklanan tabii haklarının, kolektif bir biçimde tanınması gerekir. 'Kürt vardır; ancak Kürt olmaktan kaynaklanan kolektif hakları yoktur!' demek çelişkinin ve saçmalıðın dik alasıdır " diye konuştu.

"Kürt halkı lütufkar, asimilasyoncu mantıða karşı, kültürel soykırıma karşı hakkını istiyor, onurunu istiyor!" diyen Tuðluk, "Kürt halkına kendi anadilini seçmeli ders olarak vermek onunla dalga geçmektir” dedi. “Kürt hareketini de KCK tutuklamalarıyla bezdirmeyi planlıyorlar” diyen Tuðluk, “Başbakan'a kötü bir haberimiz var: Kusura bakma Erdoðan, bu hareket senin karşında, senin hukuk dışı operasyonlarınla asla diz çökmedi, diz çökmeyecek!" ifadelerini kullandı.

‘ERDOÐAN ARTIK HASTA BÝR ADAMDIR’

Başbakan Erdoðan için "Hasta adam" ifadelerini kullanan Tuðluk, AKP hükümetinin dış politikaları için "Yeni Osmanlıcılık ülküsü" benzetmesinde bulunarak ülkenin Ortadoðu'nun en kanlı sürecine dahil edilmeye çalışıldıðına işaret etti. Tuðluk, Türk halkına çaðrıda bulunarak, “Ey Türk halkı bu savaş, sadece Erdoðan ve AKP yönetiminin daha fazla iktidar, daha fazla para, daha fazla pazar için; Kürtleri ezmek, yenmek için biat etmeye zorlayan bir savaştır. Çocuklarınızı bu özel savaşa kurban etmeyin. Gelin hep birlikte bu oyunu bozalım ve çocuklarımızın hayatını birlikte kurtaralım!" diye konuştu.

‘OCALAN’I TECRÝT ETMEK, BARIŞI TECRÝT ETMEKTÝR’

PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecride deðinen Tuðluk, 13 yılı aşkın süredir Öcalan'ın Ýmralı Cezaevi'nde en temel haklardan mahrum bırakıldıðını ve şahsına yönelik işkencenin devam ettiðine dikkat çekti. Öcalan'ın sıradan bir mahkum olmadıðına işaret eden Tuðluk, "Bizzat devlet yetkililerinin ifade ettiði gibi son Kürt isyanının lideridir. Noter tasdikli milyonlarca imzayla siyasal irade olarak kabul edilen Öcalan'a yaklaşım, aynı zamanda Kürtlere yaklaşım anlamına da gelmektedir. Öcalan'ı tecrit etmek, barışı tecrit etmektir! Öcalan'ı mahkum etmek, barışı mahkum etmektir! Barış çabaları inkara gelmez. Öcalan özellikle Ýmralı sürecinde bütün siyasetini barış üzerine kurguladı. Bu bir şanstır. Öcalan'ın direnişi, Kürt sorununda barışçıl ve demokratik çözüm içindir" şeklinde konuştu.

Öcalan'ın "diyalogu geçtik, artık müzakere sürecindeyiz" şeklindeki ifadelerini hatırlatan Tuðluk, bu sözler ile birlikte Oslo'da yapılan ve akamete uðrayan görüşmeler ile ilgili iki sorunun cevabını beklediklerini dile getirdi. "Protokollerde ne vardı? Ýçeriði neydi? Hangi maddelerden müteşekkildi?' ve 'Protokollere ne oldu? Neden AKP ve devlet protokollerden vazgeçti? Ýnkar ve imha siyasetine, Çiller konseptine geri döndü?" sorularının yanıtını AKP ve devletin doyurucu şekilde kamuoyuyla paylaşmadıðını söyleyen Tuðluk, protokollerin içeriðinin kamuoyuna açıklanmasını istedi. Tuðluk, “Protokoller önemli, çünkü şayet Kürt sorununun çözümü için bir daha diyalog ve müzakere süreci başlayacaksa, Oslo süreci kaldıðı yerden devam etmelidir. Bu bir gereklilik deðil, zorunluluktur! Güvenlikçi-katliamcı siyasetten bir an önce vazgeçilmeli, sıfırdan başlanmamalı, müzakereler kaldıðı yerden devam etmelidir!" dedi.

‘SURÝYE KÜRTLERÝN DEVRÝMCÝ ATILIMINI SELAMLIYORUZ’

Suriye Kürtlerinin 19 Temmuz tarihinden bu yana bir çok kentte demokratik öz yönetim pratiðini hayata geçirdiðini hatırlatan Tuðluk, konuşmasını şu sözlerle tamamladı: "Rojava'daki halkımız, onlarca yıldır kimliksiz bırakılan Suriye Kürdistan'ındaki cefakar halkımız, yaşadıðı bölgelerde demokratik özerkliði pratiðe dökmek üzere ayaða kalkmıştır. Rojava halkı, statü kazanma temelinde özyönetim pratiðini hayata geçirmeye başlamıştır. Suriye Kürdistan'ında siyasal alan, onlarca yıldır Baas'ın Arap milliyetçisi, militarist, bürokratik diktatörlüðünden geri alınıp halk meclisleri aracılıðıyla bizzat halkın kendisine geçmektedir. Suriye Kürdistan'ında yaşananlar siyasal bir devrimdir! Suriye'de yaşayan tüm halkların eşitlik, özgürlük temelinde kardeşçe bir arada yaşaması ve Suriye'nin demokratik birliði şiarıyla gerçekleşen bu devrimci atılımı selamlıyoruz! Rojava devrimini yıllardır verdikleri onurlu mücadeleyle ilmek ilmek ören, yaklaşık bir yıldan beridir Suriye Kürdistan'ında demokratik özerkliði kurmak için ciddi bir biçimde hazırlanan Suriye Kürt hareketine, Demokratik Birlik Partisi'ne (PYD'ye) buradan, Kuzey Kürdistan halkı olarak selamlarımızı gönderiyoruz! 'Devrim' diye tanımlanan bir önemli süreçten geçiyoruz. Tam bu en kritik zamanda legal Kürt siyaseti ve siyasetçilerinin görevi ve sorumluluðu canıyla ve kanıyla mücadele eden bu cefakar halka doðru siyasal öncülük yapmaktır. Bunun dışındaki her tartışma, her gündem, her arayış siyasi, ahlaki ve vicdani olmayacaktır. Bütün Kürtler, varlıkları, onurları ve özgürlükleri için örgütlenmeli, birlik ve dayanışma içerisinde demokratik direnişe geçmelidir."

TÜRK: DTK HALKLARIN ÝRADESÝDÝR

Tuðluk'un ardından kısa bir konuşma yapan DTK Eş Başkanı Ahmet Türk ise, anti demokratik uygulamalara karşı halkların direnişe geçtiðinin sesini duyduklarını ifade etti. Ancak demokratikleşme ve uzlaşma anlayışının eksik olması nedeniyle Ortadoðu'da halkların baharının sancılı geçtiðine dikkat çeken Türk, Suriye ve Libya'daki gelişmelere bakıldıðında bahar sürecinin "Kış'a" evrildiðini fakat bu durumun Kürtler için geçerli olmadıðına vurgu yaptı. Nedeninin ise Kürtlerin uzun süredir yürüttüðü demokrasi mücadelesi ve doðru siyasetten kaynaklandıðına işaret eden Türk, bu anlamda DTK'yi bir freaksiyon olarak deðil halkların iradesi olarak gördüklerini vurguladı. Kürt halkının belirlediði talepleri ortaya çıkaran bir kongreye çevirmek istediklerini söyleyen Türk, bu anlamda tüm Kürt halkına "Gün birlik günüdür. Gelin birlikte mücadele edelim" çaðrısında bulundu.

ERDOÐAN’IN TELAŞI

Çeşitli bahaneler ile Kürt halkını kandırmanın artık mümkün olmadıðını ifade eden Türk, "Eksiklerimiz vardır, bunu kabul ediyoruz. Ama yüreðimiz halkımıza açıktır, halkımız için mücadele ettiðimiz açıktır. Kürdistan'ın dört parçasında kazanımların, deðişimlerin olduðunu görüyoruz. Ancak bugün Türkiye'de Kuzey Kürdistan'daki gelişmeler diðer parçalarda yaşayan halkımızın geleceðini deðiştirecektir. Suriye'deki Kürtlerle birlikte olduðumuzu buradan ilan ediyoruz. Bütün Kürtlere sesleniyorum Suriye'deki kazanım tüm Kürtlerin geleceðini etkiler. Bugün Başbakan'ın telaşı bundandır. Bu nedenle Başbakan'ın Suriye politikası Esad'ın diktatörlüðüne karşı deðildir. Tüm mesele eðer Kürtler Suriye'de bir statüye kavuşur ise sıra Rojhılat'a gelecektir" dedi.

‘ÖCALAN’IN DEMOKRATÝK KONFEDERASYONUNU BÝRÇOK KESÝM ANLAMADI, ÇARPTIRDI’

Suriye'deki Kürtlerin kazanımlarını korumaması halinde tüm Kürtlerin kazanımlarının kaybolacaðını bildiren Türk, "Bugün Irak Kürdistan'ı da elde ettiði kazanımlarını kaybedecektir. Ýnanın Kürtlerin kazanımı ancak ortak olabilir. Bizi sınırlar heyecanlandırmıyor. Bizi heyecanlandıran halkların özgürleşmesidir. Her parçada Kürdün birlikte yaşadıðı halklar ile adil özgür eşit yaşamasıdır. Bizim için insanlık, özgürlük ve ortak yönetim, ortak hakların geleceðini paylaşmaktır. Sayın Öcalan demokratik konfederasyonu dile getirirken bir çok kesim bunu anlamadı, çarptırdı. Sayın Öcalan tecrit koşullarının deðişmesi özgürlüðü bizler için olmazsa olmazdır. Eðer diyalog arayışı varsa önce bu koşulların deðiştirilmesi ve diyalog ortamının hazırlanması lazımdır. Diyalog geçmişte yaşananları telafi etmektir. Barış karşılıklı helalleşme ve kucaklaşmadır. Kürtlere halen bakış, köleliktir. 21'inci yüzyılda Kürtler dünyayı siyaseti ve halkının geleceðini en iyi yorumlayan bir haktır. Bunun için; bombalar, şiddet politikaları asla ve asla Kürtleri özgürlük mücadelesinden döndüremez. Bugün yürütülen siyaset, tecrit, onbinlerce Kürdün savunma hakkının kutsallıðının ayaklar altına alınması, başkanın avukatlarının cezaevinde olması, Kürt halkının dramını dile getiren basın mensuplarının cezaevinde olması nasıl bir siyasetin işlendiðini ve yürütülen mücadelenin boş bir mücadele olmadıðını göstermektedir. Bizler 1980, 1990 ve 95'leri yaşadık. Ancak bugün Kürtlerin maneviyatını bozmak isteyen ve karşı karşıya getirmek isteyen daha tehlikeli bir süreçteyiz. Bizler bu oyunları bozmak zorundayız. Tarih yarın bizi yargılayacaktır. Bu nedenle diyoruz ki eðer tüm halkımızın geleceðini düşünenlerle birlikte ortak demokratik bir anlayışla bir araya gelmezsek 21. yüzyıl Kürtler açısından büyük bir tehlike olur. Eðer bunu unutursak inanın ki başaramayız" diye konuştu.

HATÝP DÝCLE’NÝN MESAJI OKUNDU

Türk'e konuşmasının ardından Partiya Çareseriya Demokratik a Kurdistan (PÇDK) tarafından plaket verildi. Ardından "KCK" adı altında tutuklanan DEP eski Milletvekili Hatip Dicle tarafından konferansa gönderilen mesaj okundu. Dicle mesajında AKP'nin rehin alma gibi "korsanvari" bir taktik izlediðini ifade ederek, hukuk anlayışını benimsemiş olan bir devletin bu taktiði izleyemeyeceðini ifade etti. Dicle şunları kaydetti: "Kürt halkının haklı ve meşru özgürlük mücadelesi karşısında, hukuku hiçe sayan, kendi yasalarını bile dikkate almadan sadece şiddet yöntemlerine tapan, demokratik kanalları tamamen tıkayan ve mazlum bir halkı hala kölelik zinciri ile esaret altında tutabileceðini sanan bu faşist zihniyet, halkımızın başına adeta bela olmuş bir durumdadır. Hatta bu soykırımcı zihniyet, barışa susamış Kürdistan coðrafyasında, hala akmaya devam eden kanın ve giderek boyutlanan savaşın da esas sorumlusu konumundadır. Çünkü tarih boyunca Kürt halkı, komşu halkların hukukuna saygılı olan, fetihçi ve gaspçı olmayan, öz savunma dışında savaştan uzak duran bir politik yaklaşımın sahibi olmuştur. Ama aynı hassasiyetle, sömürgeci ve işgalci güçlere karşı, gerektiðinde sarp daðlarına yaslanarak özgürlük sevdasını yaşatmasını da hep bilmiştir. Kürdistan'ın her karış topraðından fışkıran özgürlük ateşinin zalimleri nasıl yaktıðına tarihle birlikte tanıklık yapmaktalar. Aynı ateşin, özgürlük mücadelemizin düşmanı Enver Paşa, Neo Osmanlıcı ve işbirlikçi AKP zihniyetini de köleye çevireceðinden, zerrece şüphe etmiyorum. Giderek harlanan özgürlük volkanının, yalçın Kürdistan daðlarını ve batı Kürdistan ovalarını sarıp sarmaladıðı bu süreçte toplanan Kongrenizin; tarihsel misyonunu yerine getirebilmesi için örgütlülüðünü saðlamlaştırması, 'rehin alma' operasyonlarından dolayı oluşan hasarları ivedilikle onarması, halkımız ve özgürlük kuvvetlerimizle beraber sürece denk düşen bir politik duruşun sergilemesi ve DTK çatısı atlında ulusal ve toplumsal birliðimizin inşasının zorunlu olduðu yönündeki düşüncelerimi paylaşmak isterim."

Dicle'nin mesajı ardından ise PÇDK tarafından toplantıya gönderilen mesaj okundu. Mesajda şunlar ifade edildi: "Ortadoðu'da bulunan ezilen halkların birliði açısından önemli bir kongredir. Özellikle Türkiye'de barış ve demokrasi ortamının saðlanması için PKK Lideri Abdullah Öcalan'la diyalogun tekrardan geliştirilmesi gerektiði inancındayız. Devam eden Kürt özgürlük hareketinin bütün kamusal haklarının mücadelesi açısında önemli bir mücadele alanı saðlanması gerekiyor. Güney Kürdistan'da bulunan Kürtlerin sıcak selamını Kuzey Kürdistan'daki halklara iletiyor ve kongreyi selamlıyoruz."

Kongre, yapılan konuşmaların ardından basına kapalı devam ediyor.