'Tecrit halkların barışına yönelik bir saldırıdır' -3

HDP'li Öcalan, AKP iktidarının özellikle 2015 yılından bu yana iktidarını ayakta tutabilmek için Kürt Halk Önderi Öcalan'a karşı ağırlaştırılmış bir tecridi devreye soktuğunu belirterek, "Bu tecrit halkların barışına yönelik bir saldırıdır" dedi.

21 yıldır İmralı Cezaevi’nde tutuklu bulunan Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a yönelik tecrit politikası ağırlaştırılarak devam ediyor. Avrupa Konseyi İşkenceyi Önleme Komitesi (CPT) Türkiye’ye yönelik raporunda İmralı’da uygulanan tecrit ve işkence olduğunu belirti. CPT raporuyla Kürdistanlıların tecride yönelik açıklamaları uluslararası alanda da kabul görmüş oldu.

HDP Urfa Milletvekili Ömer Öcalan İmralı Cezaevi’nde özel uygulamaların olduğunu dile getirerek konuya ilişkin şunları belirtti: "21 yıldan bu yana İmralı Adası’nda Sayın Öcalan’a yönelik ağır bir tecrit uygulanmakta, tecrit, dönemin koşullarına göre bazen daha da ağırlaştırılıp, bazen hafifletiliyor. Son 5 yıldan bu yana ise tecrit içinde tecrit politikası uygulanmakta. Devlet İmralı Adası’nda özel bir cezaevi oluşturmuş ve orada özel uygulamaları devreye koymuş durumda. Devletin İmralı’ya yaklaşımı yanlış bir yaklaşım, Sayın Öcalan’a karşı düşman yaklaşımı egemen. Neden sayın Öcalan’a yönelik düşmanca yaklaşım söz konusu? Neden 21 yıldan bu yana tecrit gittikçe ağırlaştırılıyor?

Sayın Öcalan bu coğrafya üzerinde Kürt, Türk ve Ortadoğu halkları için yeni, huzurlu, demokratik bir yaşam önerdi ve bu toplum için çok büyük hizmetler yaptı. Kürdistan halkı Öcalan ve yoldaşlarıyla beraber ağır uykudan uyandı ve 21. Yüzyılda meşru haklarını talep ediyorlar, davaları sürdürüyorlar. Kürtler özgür bir toplum olarak özgürce, kendi haklarımızla yaşamak istiyoruz diyor. Kürtler artık statü sahibi olmak istiyor. Devletin düşmanca yaklaşımın nedeni bu. Devletin kendisi de Sayın Öcalan’ın Kürdistan halkı üzerindeki etkisini iyi biliyor ve bu sebeple Sayın Öcalan’a düşmanca yaklaşıyor."

'DEVLET İNTİKAM ALMA PEŞİNDE'

Öcalan Türk devletinin tüm hukuk, yasa ve prensiplerini de ayaklar altına aldığını belirterek şöyle konuştu: "Türk devleti kendi yasalarına karşı da saygısızca davranıyor. Türkiye’de hukuk kişilerin istemleri doğrultusunda kullanılıyor. Bireyler hukuku yeniden ele alarak kendilerine göre kararlar uyguluyorlar. Bu sebeple devlet Kürtlere ve Sayın Öcalan’a karşı düşmanca yaklaşım sergiliyor. Devlet artık bu topraklarda özgürlük tohumun ekildiğini ve ağaçların, ormanın yeşerdiğini görmeli. Kürdistan halkı uyanmıştır.

Kürtler eski Kürtler değildir, Kürtler bilinçlenmiştir. Kürdistan’ın tüm parçalarındaki Kürtler Sayın Öcalan’ı iradeleri olarak kabul etmektedir. Kürdistan halkı ve tüm dünya Öcalan’ın felsefesinden, ideoloji ve düşüncelerinden etkilenmiştir. Bu sebeple devlet Sayın Öcalan ve Kürt halkından intikam almanın peşinde. Tarihten bu yana devlet 29 isyandan söz ediyor. Şimdiye kadar 28 isyan oldu ve devlet hepsini farklı yöntemlerle bastırdı. Fakat 29. isyan toplumu ayağa kaldırdı, derin uykudan uyandırdı."

TECRİT MÜCADELE VE DİRENİŞLER SONA ERDİRİLİR

Öcalan değerlendirmelerinin devamında Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın üzerindeki tecridin İmralı’nın sınırlarını aşıp tüm Kürdistan ve Türkiye halklarına yayıldığını ve bu tecridin sona erdirilmesi için yaşamın her alanında güçlü bir mücadelenin ortaya çıkarılması gerektiğini belirtti. Öcalan, "Kendine muhalif, aydın, yazar, akademisyen gazeteci diyen herkesin bu tecride karşı tepkisini dile getirmesi gerekir. Tecrit mücadele ve direnişle kırılabilir. Tecrit devam ettikçe halklar üzerindeki tecrit de devam edecektir" dedi.

'CPT SOMUT ADIMLAR ATMALI'

CPT’nin raporunu hatırlatan Öcalan şunları belirtti: "CPT raporu son günlerde temel gündemlerden birini oluşturmaktadır. Bu rapor bizim için ve Kürt halkı açısından dikkat çekici. CPT, raporu paylaşmak için Türk devletinden izin istemiş. Türkiye’nin onaylamasından sonra kamuoyuyla paylaşılmış. CPT bu raporunda Sayın Öcalan ve üç arkadaşına yönelik tecridi kabul etmektedir. Sayın Öcalan’ın içinde bulunduğu şartların hukuk ve hukukçular tarafından kabul görülmeyeceği belirtiliyor. Tecrit resmi olarak CPT ve Türk devleti tarafından kabul görülüyor.

Niye Türkiye tarafından kabul ediliyor? Çünkü bu rapor Türkiye’nin izniyle paylaşılıyor. 21 yıldan bu yana tecrit uygulanıyor. Fakat CPT 2017 ve 2020’de adaya gidip Sayın Öcalan ile görüşüyor. CPT İmralı’da önemli tespitlerde bulunuyor, bu tespitleri rapor haline getirmeyip, kamuoyuyla paylaşmıyor. CPT’nin somut adımlar atması gerekiyor. Evet, ilk kez tecrit resmi bir kuruluş tarafından kabul ediliyor. CPT raporunda Sayın Abdullah Öcalan'ın avukatları ve ailesine yönelik ilişkisine dair bir şey yer almıyor. Bu yönüyle eksiklik barındırıyor. Aynı zamanda bu raporda bu kuruluşa üye olan devletler tecrit hakkında uyarılmıyor.

21 yıldan bu yana CPT tecrit konusunda sadece iki rapor yayınlamış. Raporlarda sadece, Türkiye'nin beklentilere cevap oluşturmadığı dile getiriliyor. Doğrusu, Türkiye'nin ve ilgili devletlerin tecritle olan ilişkisi ele alınmalı. Bununla birlikte CPT raporları Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ni (AİHM) de ilgilendiriyor. Bu konuya yönelik Türkiye’nin uyarılması gerekir. Tecridin kaldırılmasına yönelik uluslararası alanda ve Türkiye'de insan hakları, sivil toplum örgütleri ve siyaset organlarına önemli görevler düşmektedir."

'TECRİDİN KIRILMASI BARIŞIN İNŞASIDIR'

Türkiye ve Ortadoğu’daki sorunların çözümünün tecritle alakalı olduğunu dile getiren Öcalan, son olarak şunları belirtti: "Tecrit kırılmadıkça Türkiye ve Ortadoğu'da sorunlar çözüme kavuşamaz. Bu sebeple Türkiye, Ortadoğu halkları ve enternasyonalistler tecride karşı net, kararlı, inançlı bir tutum sahibi olmalı ve etkinlikler organize edebilmeliler. Tecridin kırılması Türkiye'de savaşın son bulması anlamına gelir, Ortadoğu’da mevcut sistemlerin dışında olan üçüncü yolun ortaya çıkması demek.

Tecridin kırılması Ortadoğu’nun huzuru anlamına gelir. Tecridin sona ermesi demokratik, ekolojik kadın özgürlükçü demokratik toplum paradigmasının önünün açılması anlamına gelir. Tecrit kırılıp Sayın Öcalan’ın sesi halklara ulaşırsa, halklar nefes alır, tecridin kırılması barışın inşasıdır."