Suya gömülen tarihin tanıkları Halfetili yaşlılar!

Urfa’nın Halfeti İlçesini sulara gömen Birecik Barajının yarattığı tarih ve kültür tahribatı gün geçtikçe daha da büyüyor.

Birçok medeniyete ev sahipliği yapan eski Halfeti’de bir ömür geçiren yaşlılar, barajın yerleşim yerleri ile birlikte yaşamlarını da yok ettiğini söylüyor.

Kürdistan’da baraj ve HES’lerle yok edilen tarih ve binlerce yıllık yerleşim yerlerinden geriye savaş sonrasını andıran enkaza dönüşüyor. 15 yıl önce Fırat Nehri üzerinde kurulan Birecik Barajı da bunlardan bir tanesi. 10 binlerce yıllık tarihi şehirleri ve birçok medeniyete ev sahipliği yapan Halfeti’yi sulara gömdü. Asur ve Roma İmparatorluğuna başkentlik yapan kadim kentte ömrünün tamamını geçiren yaşlılar, yapılan barajın ‘büyük bir felaket ve savaş’ olarak görüyor. Baraj öncesinde yaşamları ve sonrasındaki yaşamlarını değerlendiren yerli halkı, Halfeti dışındaki yaşamın bu denli zor geleceğini bildikleri takdirde sulara gömülen evlerinden dahi çıkmayacaklarını söylüyorlar. Eski Halfeti özlemiyle geçmişte Fırat Nehri kıyısında yaşadıklarını yadeden yaşlılar, baraj yapılmadan önceki yaşamları ve sonrasında göçerttirildikten sonraki yaşamlarını ANF ile paylaştı.

TARİHİMİZİ SULARA GÖMDÜLER

Şerif Bilgin: Eski Halfeti’yi Birecik Barajı altında bırakarak binlerce yıllık tarihi yok ettiler. Asurlar ve Roma döneminden kalan yüzlerce höyük, tarihi mekan ve yer yüzüne çıkartılmamış tarihi antik harabeler enerji adı altında yok edildi. Salkı şehir anlamına gelen Halfeti’yi 2000 yılında barajla yok ettiklerinde aslında burada binlerce yıllık bir kültür ve o kültürün sürdürücüleri de yok edildi. 14 yıldır bocalanan Halfetililer, şehrini, kültürünü, tarihini kaybetti. Şimdi sular altında kalan tarihimizin izini arıyoruz. Oysaki o dönemde yaşamımızı böylesi etkileyeceğini bilseydik asla izin vermeyeceğimizi düşünüyorum. Burada üreten bir toplumdan tüketen bir topluma dönüştük. Sular altında kalan kentin üst kısımlarında kurtulan evlere geri dönüyor. Çünkü bizim hayatımız burada şekillendi. Halfeti’yi ölünceye kadar bırakacağımı düşünmüyorum.

KARA GÜL HALFETİ DIŞINDA YAŞAYAMIYORSA…

Halil Ünal: Aslında Halfeti’de sular altında kalınca güya kamulaştırma değeri verildiği söyleniyor. Ama bu tarihi kültürün maddi değeri olabilir mi? Belki şu an çoğu insan bunu bilmiyor ama Halfeti’de Ermeniler, Kürtler, Türkmenler, Araplar, Aleviler hepimiz bir arada yaşıyorduk. Mesela Halfeti’nin hemen karşısındaki köyde Aleviler yaşıyordu diğer karşı tarafta Amara köyünde Kürtler yaşıyordu. Halfeti’nin tamamı taş konaklarla inşa edilmişti ve Ermeni ustaların emeği ile inşa edilen yapıtlardı. Yaşlılarımız Halfeti’ye olan bağlılığını kara gül ile eş değer görüyor. Nasıl ki kara gül başka bir coğrafyada yaşayamıyorsa annelerimizde Halfeti’nin dışında yaşamayı ret ediyor. eşsiz medeniyet mozaik kent olan Halfeti tarih boyunca toplumsal barışı savunan bir yerdir.

HALFETİ’DE ÖMÜR GEÇİRENLER BAŞKA YERDE YAŞAYAMAZ

Müslüm Özal: 1950 doğumluyum doğma büyüme Halfetiliyim, biz eski Halfeti’yi mumla arar olduk. Eskiden Halfeti cennet gibiydi. Akdeniz iklimine de sahip olduğu için narenciyenin tüm çeşitleri ve çok güzel sebzeler yetişirdi. Fırat Nehri kıyısında ektiğin tüm bitkiler yetişirdi. Bölgenin can erik ihtiyacının 3’te 2’si Halfeti’den karşılanırdı. Muz, kivi, yeni dünya, limon, portakal ve mandalina gibi meyveler yıl boyunca ağaçlardan eksik olmazdı. Baraj suyunun altına girmeyen bazı limon ve mandaline ağaçlarımız halen mevcuttur. Ama gel gör ki bu baraj biz yaşlıların yerleşim yeriyle birlikte yaşamımızı da yok ettiler. Bana cennetten bahçeler yaratsalar da Halfeti’yi unutmama yetemeyecek. Benimle birlikte Halfeti’de ömrünü tüketen yaşlılar, şuan baraj kıyısına gelerek yaşanmışlıklardan söz eder ve kendisini teselli etmeye çalışıyor. Çoğu kişi eğer farklı yerlerde yaşamanın bu kadar zor olduğunu bilseydi emin olun ki sular altında kalan evlerini terk etmez yaşam hakkım buraya kadarmış derdi.  

Mustafa Güngör: Halfeti’yi 1980 askeri darbesi ile birlikte terk etmek zorunda kaldım. Ama yüreğim hep Halfeti’deydi. 15 yıl önce Birecik Barajı yapılınca 10 binlerce yıllık tarihimizi bir çırpıda sular altında bıraktılar. O güzelim bahçelerimiz yok edildi, tarihi konaklarımızı suda boğdular. Bunun siyasi boyutunu değerlendirmek istemiyorum birileri şunu diyebilir; ‘kamulaştırma bedeli almadınız mı?’ evet herkese verildi. Ancak Belkis Köyünde fıstık ağaçlarını farklı bir tarlasına taşımak için kaldırdığında altında 10 bin yıllık bir şehrin olduğunu fark etti. Orada kazı çalışmasını yapan arkeolojik ekiplere bir hafta daha müsaade etmediler ve Esef Harabelerinden büyük antik bir kent şuan sular altında yatıyor. Bunun vebalı ne olur bilemiyorum ama tarih elbet bir gün tekerrür edecektir. Fırat Nehri kıyısında bulunan dünyanın ilk yerleşim yerlerini sular altında bırakanlar, orada yaşayan halkları belleksiz bırakarak boğmuşlardır. Kendim yılda 3 ay sular altında bırakılmış eski Halfeti’nin kurtulan kenar mahallesinde zamanımı geçiriyorum. Beni mutlu eden doğup büyüdüğüm topraklardır aksi takdirde maneviyattan yoksun yaşayamam.

...