Suruç Aileleri İnisiyatifi: Adalet için direneceğiz-YENİLENDİ

"Kalbimiz adalet için atsın" diyen Suruç şehitlerinin aileleri bir araya geldi, Suruç Aileleri İnisiyatifi'ni kurdu. "Kan parası"nı reddeden ailelerin mesajı: Adelet için direneceğiz.

Suruç katliamında yakınlarını kaybeden aileler, "Kalbimiz adalet için atsın" diyerek Suruç Aileleri İnisiyatifi'ni oluşturdu. İnisiyatifin kuruluşu, İstanbul'da düzenlenen basın toplantısıyla duyuruldu. Toplantıya İstanbul, Kocaeli, Mardin, Muş'tan şehit aileleri ile yaralıların yanı sıra Suruç Dayanışması, Suruç İçin Avukat Dayanışması, Gezi şehidi Berkin Elvan'ın babası Sami Elvan, sanatçı Pınar Aydınlar, ESP İstanbul İl Başkanı Çiçet Otlu, HDP Eş Başkanı Figen Yüksekdağ, HDP İstanbul Milletvekilleri Hüda Kaya, Filiz Kerestecioğlu ve Sezai Temelli, HDP İl Eş Başkanı Ayşe Erden katıldı.

Kürdistan'dan gelen analar Kürtçe ağıtlar yaktı. Kürsüye karanfillerin yanı sıra katledilen devrimcilerin çocuklar için Kobane'ye götürmek istediği oyuncaklar konuldu. Ege denizinde boğulan Aylan bebeğin fotoğrafı da oyuncaklarla birlikte salona konuldu.

Katılımın yoğun olduğu basın toplantısı saygı duruşu ile başladı. Ardından açıklamayı katliamda kardeşi Ezgi Sadet'i kaybeden SGDF Eş Başkanı Özgen Sadet okudu. 

Sadet, katledilen 33 devrimcinin isimleri andı. Katılımcılar her bir devrimciyi uzun süre alkışladı. Sadet, "Onlar bizim evlatlarımız, kardeşlerimiz, eşlerimiz, anne ve babalarımızdı. Bizler '20 Temmuz Suruç Katliamı'nda bizden koparıp aldığınız 33 yüreğin, katliamdan yaralı kurtulan 100’lerce canın ailesiyiz. Bu hain saldırının ikinci ayında aileleri olarak bir arada olduğumuzu, davanın takipçisi olduğumuzu ve onların devamcısı olduğumuzu belirtmek için buradayız. Bizler “Suruç Aileleri İnsiyatifi”yiz ve bugün burada kuruluşumuzu kamuoyuna deklare etmek için bulunuyoruz" dedi.

KAN PARASINI REDDEDİYORUZ

Saldırının hesabını sormak, suçlularının ve sorumlularının yargı önüne çıkarılmasını sağlamak için seslerini yükselttiklerini söyleyen Sadet, "Yaşamları boyunca barış mücadelesi vermiş olan 33 yüreğimizin planlı bir şekilde katledilmiş olmasının ardından, Suruç Aileleri olarak devletin bize sunacağı kan parasını reddediyoruz. Alican'ımızın, Aydan’ımızın, Ece’mizin, Emrullah’ımızın, Murat’ımızın, Medali’mizin, Veysel’imizin, Osman’ımızın gidişlerini kan paranızla aklayamazsınız. Adalet için direneceğiz. Bu nedenle hiçbir idari dava açmayacağımızı ve maddi herhangi bir tazminat talebinde bulunmayacağımızı belirtmek isteriz" diye konuştu.

Davanın takipçisi olacaklarını belirten Sadet, katliamın üzerinden 63 gün geçmesine rağmen hukuki anlamda bir arpa boyu yol dahi alınamadığını belirtti. Diğer katliamlar gibi üzerinin örtülmek istendiğini anlatan Sadet, "Katliam dosyasına dair gizlilik kararının olması ise bunun en açık göstergesidir" dedi. Dosyadaki gizlilik karanının kaldırılmasını isteyen Sadet, "Gençlerimizin katilleri sorgulanamaz ve yargılanamazken, tüm bunların üzerine avukatlarımızın bile bilgilendirilemiyor olması acımızı daha da derinleştirmektedir" diye konuştu.

Yakınlarına ait eşyalar ile Kobane'ye yardım için topladıkları paraların ailelere teslim edilmesini isteyen Sadet, "Katliamı planlayanların, bilenlerin, göz yumanların yargı önüne çıkartılması ve bağlantılarının kamuoyuna açıklanması en temel gereksinimdir" dedi.

'BAŞBAKAN VE CUMHURBAŞKANI DA KATLİAMIN TARAFIDIR‘

Katliamda sorumluluğu olan Suruç ilçe emniyet müdürü, kaymakam, Urfa emniyet müdürü ve Urfa valisi hakkında soruşturma başlatılmasını isteyen Sadet, "Saydığımız bu isimlerin yanı sıra ülkenin İçişleri Bakanı, Başbakanı ve Cumhurbaşkanı da bu katliamın bir tarafıdır.  Katliamda parmağı buluna suçluların devlet eliyle korunmaması ve yargı sürecinin biran önce başlatılmasıdır" diye konuştu.

Suruç katliamının ardından yaşanan katliamları hatırlatan Sadet, "Cizre’deki 35 günlük Muhammed bebek, bedeni buzdolabında bekletilmekte olan Cemile sizin savaşınızdan daha değerliydi diyoruz. İşte bu yüzden, bu kirli savaşa karşı, aynı acıların bir daha yaşanmaması için Suruç Aileleri İnsiyatifi olarak adil ve onurlu bir barıştan yana olduğumuzu vurgulamak isteriz" dedi.

Aynı acıyı yaşayan tüm ailelerin acılarını paylaştıklarını vurguladı, "Ancak saraylarında olan katillere belirtmek isteriz ki bizler, acımızın bir olduğu yerde varız. Sizler katliamlarınızla bizleri bitiremezsiniz. Cebo’muz Roboski’yi, Çağdaş’ımız Cumartesi Anneleri’nin yanında durmayı işaret eder bize. Şimdi adalet çığlığını yükseltenler yoluna yüzlerce ailenin de sesini kattınız" diye konuştu.

'ANILARI BİZİMDİR, MÜCADELELERİ DE'

Suruç'ta kaybettikleri yakınlarının düşlerinin yarım kalmasına izin vermeyeceklerini belirten Sadet, şöyle konuştu: "Gidemedikleri Kobane topraklarına onların kıyafetlerini yollayacağız. Onların bedenlerinde ısınmış kıyafetler şimdi gitmek istedikleri çocukları ısıtacak. Dokunamadıkları kente bizler, aileleri olarak dokunacağız. Kobane sana yine geliriz sözünü en yürekten söyleyenlerdeniz. Hepsinden önemlisi, dün onları Kobane’nin kıyısına götüren heyecan, umut, mutluluk şimdi bizim yüreklerimizde bir kez daha hayat buldu. Yeni bir dünyanın aşkıyla var olan 33 yüreğin bu aşkını büyütmek şimdi bizim görevimizdir. Alper’imizin, Cemil Abi’mizin, Nazlı’mızın, Okan’ımızın, Yunus Emre’mizin düşleri bizlere emanettir. Bilinsin ki bizler çocuklarımızın, eşlerimizin yanındayız. Onlardan geriye kalan ne varsa bizimdir. Anıları da bizimdir mücadeleleri de. Öfkemiz, hüznümüz ve özlemimizle, onların bizlere açtığı ışıklı yoldan yürümek onurumuzdur."

'DAHA BÜYÜK MÜCADELELERE ATILACAĞIZ'

Sadet'in ardından katliamdan yaralı olarak kurtulan SGDF Eşbaşkanı Oğuz Yüzgeç söz aldı. Yüzgeç, ailelere seslendi, "Bizler de sizlere büyük bir minnet borçluyuz. Sizler öyle onurlu, öyle güzel, öyle yoldaş çocukklar yetiştirdiniz ki, bizlere onlara yoldaş olma onuru yaşattınız" dedi.  Kobane yolculuğunu "düş yolculuğu" olarak tanımlayan Yüzgeç, "Söylediğimiz sözün anlamı, yüreğimizdeki öfkenin, acının, ateş topunun yanında küçücük kalıyor" diye konuştu. 
Yüzgeç, ailelere seslendi: "Sizlerin çocukları ölmedi. Bugün onları görmek istilyorsanız, bizlerin yüzüne bakmanız yeter, onları özlüyorsanız bizlere sarılabilirsiniz. Bizlerle aynı yolda, aynı özgülük içni istiyoruz. Berkin'i arrsanız, Polen'i ararsanız, bizlerin gözlerine bakabilirsiniz. Eğer Medal'i, Uğur'i ararsanız bizlerin gözlerine bakabilirsiniz. Sizleri annemiz, babası olarak görüyoruz. Çok büyük bir aileyiz. Ailemizde Gezi, Roboski, Suruç aileleri var. Sivas'ta Maraş'ta katledilenlerin aileleri var. Şimdi daha büyük mücadelelere atılacağız."
"Gülmek haram oldu" diyen Yüzgeç, "Ailelerimizin gözyaşını dindirmeden, Saray'ın saltanıtını yıkmadan, Saray'ın savaşını durdurmadan bize gülmek yasak. Sizlerin gözyaşı dinene kadar mücadele edeceğiz. Çocuklarınızla yoldaş olmaktan onur duyuyoruz" diyerek konuşmasını tamamladı.

AİLELER KONUŞTU

Suruç şehidi Çağdaş Aydın'ın babası ve katliamdan yaralı olarak kurtulan Fethi Aydın, "33 canımız bu umudu büyütmek için yola çıktılar. Kobanê'deki yoksul halka yardım etmek için gittiler. Umuda kurşun sıkanlar, başardıklarını sandılar ancak başaramadılar. Çoğaldık" dedi.
Şehit Cemil Yıldız'ın eşi Sultan Yıldız söz aldı.  "O kadar doluyum ki. 33 insanımızı katlettiler. Bir de gizlilik kararı koydular. 20 yıl da bu davayı peşini bırakmayacağız. O kadar alçakça katlettiler ki insanlarımızı. Nefesimiz yettiği sürece mücadelemize devam edeceğiz. Ne pahasına olursa olsun mücadele edeceğiz. Bu yapılanları, bu acıyı unutmayacağız" diye konuştu.
Şehit Nazlıgül Boyraz'ın kızı Yasemin Boyraz, yola çıkmadan önce annesinin fotoğrafını gösterdi, ardından katledildikten sonra çekilen fotoğrafını gösterdi. Oyuncakları gösteren Boyraz, "Annem bu oyuncakları toplamıştı. Torununun oyuncaklarını almıştı. Çocuklara götürecekti" dedi. Dosyadaki gizlilik kararına dikkat çeken Boyraz, "Annemin yola çıkarken başına taktığım şapkayı bile alamadım" diye konuştu. Boyraz, gizlilik kararının kaldırılmasını istedi. 
Şehit Serhat Devrim'in babası Yavuz Devrim, "Her şeye rağmen barış diyorum. Silahların susmasını istiyorum. Bunun bir daha yaşanmasını istemiyoruz. İnadına barış diyorum" dedi.
Şehit Murat Yurtgül'ün amcası Yusuf Yurtgül, "Katil aslında belli. Halkların kardeşliğine sıkılan bir kurşundur. Oyuncakların içinde oyuncak silah bile olmamasına dikkat eden gerçlerin, katledilmesi asla kabul edilemez. Halkların kardeşliğinden korktukları için bu savaşı başlattılar" şeklinde konuştu.
Şehit Emrullah Akhamur'un ağabeyi Ümran Akhamur, gizlilik kararının derhal kaldırılmasını istedi, "Oraya gelip bombayı patlatan katil, tek başına oraya gelemez. Ona yardım edenler bulunmalı, o çetenin çökertilmesi lazım" dedi. Akhamur, "Ailelerin dayanışmaya ihtiyacı var, sizlere ihtiyacı var" diyerek konuşmasını tamamladı.  
Şehit Medali Barutçu'nun babası Ali Rıza Barutçu, Kürdistan şehitlerini andı, "Ne yazık ki bizim çocuklarımızdan sonra çocuklarımızı katletmeye devam ediyorlar. Eski gladyo işbaşında. Bizim çocuklarımızı bilerek katlettiler. Bilinçli bir konseptti bu. Adalet diyoruz. Adalet olmayan bir ülkede adalet arıyoruz. İşimiz çok zordur. Bütün halkları, vicdanı sızlayan herkesin bu davanın takipçisi olmasını istiyoruz" diye konuştu. 
Şehit Vatan Budak'ın babası Murat Budak, "Acımız ilk günkü gibi taze ama dimdik ayaktayız" dedi. Oğlu ile yaptığı son görüşmeyi anlatan Burak, "Oğluma 'Oraları riskli, gitme' dedim. Baba 'O zaman kim gidecek?' dedi ve gitti" diye konuştu. Baba Budak, oğluna seslendi, "Erdoğan ve AKP faşizmini biz ve yoldaşların yıkacağız. Biz kazanacağız, biz kazanacağız, biz kazanacağız" dedi.
Şehit Uğur Özkan'ın babası Vedat Özkan anadilinde konuştu, "İktidarları için çocuklarımızı kurban verdiler. Bunu asla unutmayacağız. Bu savaşı kimse istemiyor. Halklar arasında hiçbir fark olamaz. Kaç insan daha ölecek?" diye sordu. Savaşın durdurulmasını isteyen Özkan, "Ne gerilla ne asker kimse ölmesin" dedi. 
Şehit Duygu Tuna'nın annesi Besime Tuna, "Hepinizin karşınızda eğiliyorum. AKP'ye şunu sormak istiyorum. Bu savaş kime? Kimle savaşıyoruz? Neden doğuda çocuklarımız ölüyor? Neden ezilen hep biz oluyoruz?" dedi. Halka seslenen Tuna, "Birleşelim, yanyana gelelim. Umudumuzu kaybetmeyelim" diye konuştu.
Şehit Nazegül Boyraz'ın eşi Bayram Boyraz, "İyi ki varsınız. Ailemiz büyük" dedi. Devletin katliamdan haberi olduğuna dikkat çeken Boyraz, "Bu ülkede tek bir kişi için insanlar ölüyor" dedi. Bayram Boyraz da dosyadaki gizlilik kararının kaldırılmasını istedi, "Bu aile birlikleri daha da çoğalacak. İnanıyorum ki onlar yenilecek, biz kazanacağız" diye konuştu.
Şehit Evrim Deniz'in annesi Besire Deniz, "Kalbimiz doludur, yüreğimiz yanıyor. Yıllardır gençlerimiz katlediliyor. Özgürlük istiyoruz. Barış istiyoruz" dedi. Giderken oğluna "Gitme" dediğini anlatan Deniz, "Oğlu bana dedi ki, 'Anne giden gelmiyor ama gidenlerin annesi yok mu? Çocuklar aç yatarken, biz nasıl burada dururuz?" diye konuştu. Emine Erdoğan'a seslenen Anne Deniz, "Bu kadar genç öldürülürken, sen nasıl rahat uyuyorsun" dedi. Anne Besire Deniz, "Katliamı kimin yaptığını biliyoruz. Bu katliamı devlet yaptı. Ama biz ille de barış diyoruz. Sonuna kadar mücadele vereceğiz, o karanlık güçleri ortaya çıkartacağız" diye konuştu. Tüm annelere seslenen Besire Deniz, "Anneler el ele verirse açılmayan kapı kalmaz" dedi.
Şehit Uğur Özkan'ın ağabeyi Süleyman Özkan, "Uğur, bir adalet arayışçısıydı. Roboski'de, Cumartesi Anneleri'nin yanında, Soma'daydı. Kardeşim de adaletsizliğin kurbanı olmasın. Katliamların üstü örtülürse, katliamlar devam edecek. Bu katliamı yapanlar ortaya çıkmadığı sürece katliamlar devam edecek. Bu adaletsizliğe son verin, gizlilik kararını kaldırın" diye konuştu.

'BÜYÜK BİR TOPLUMSAL DUYARLILIKLA KATLİAMI AÇIĞA ÇIKARTABİLİRİZ'

Ailelerin ardından Suruç İçin Adalet Platformu'ndan Avukat Sezin Uçar söz aldı. Platform hakkında bilgi veren Uçar, "Katliamın gerçeğini açığa çıkartmak yerine dosyaya gizlilik getirildi. Bu konuda haber yapan basın sansüre uğradı" dedi. Mücadeleyi sadece hukuksal alanda sınırlamayacaklarını belirten Uçar, "Çok büyük bir toplumsal duyarlılıkla birlikte bu katliamı açığa çıkartabiliriz. Sizlere, bu katliamın faillerinin, başta erdoğan olmak üzere siyasi sorumluluğu bulunanların yargılanması için elimizden geleni yapacağımızın sözünü vermek istiyoruz" diye konuştu.

YÜKSEKDAĞ: SURUÇ KATLİAMI BU SİYASİ İKTİDARIN LANETİ OLACAK

HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, 20 Temmuz'un tüm halkların mücadelesi için milat olduğunun altını çizdi, "Geçmişten geleceğe bir köprü kurulmuştu. O köprüyü yıkmaya çalıştılar. Ancak başaramadılar" dedi. Yüksekdağ, "Bütün Türkiye toplumunun, halkların mücadelesinin birleşerek açığa çıkardığı enerjiden kopardılar. 33 canımız, Türkiye'nin yeni toplumsal gücün umudunu, geleceğini temsil ediyordu. Bundan korktular. Umudumuzu kırmaya çalıştılar. Geleceğe yürüme kararlılığımızı kırmaya çalıştılar. Ama başaramadılar. Başaramayacaklar" şeklinde konuştu. 
Suruç katliamının bir kırılma noktası olduğunu anlatan Yüksekdağ, "Suruç katliamı bu siyasi iktidarın laneti olacak. Onun kırıldığı, yenilmeye başladığı nokta olacak. Gerçekleştirdikleri bu katliam kendi sonlarını asla ve asla geciktiremeyecek. Suruç katliamı, bütün halkları bir araya getiren bir güç oldu. 33 canımız ölürken de bize güç verdiler. Onların bize verdiği mesajı yerine getireceğiz, birleşerek kazanacağız" diye konuştu. 
Suruç Dayanışması'ndan Murat Akdağ, "Suruç'ta hayatta kalanlardan biriyim. Ben, yoldaşlarım sayesinde ayakta kaldım. Hepimiz hayalet gibiyiz. Ancak Marks'ın hayaletiyiz. O Saray'ın üzerinde dolaşıyoruz. O Saray'ı yıkacağız. Bu benim ve hayatta kalan arkadaşlarımızın, şehit ailelerimize sözüdür" dedi.

CEBO'NUN AİLESİ MESAJ GÖNDERDİ

Şehit Cebrail Günebakan'ın ailesi, bayramda mezarlığı ziyaret edecekleri için köyde olduklarını, bu nedenle toplantıya katılamadıklarını söyledi, "Selamlarımızı gönderiyoruz" dedi. 
CHP İstanbul Milletvekili Onursal Adıgüzel, "Faili meçhuller ortaya çıksın derken daha büyük bir acıyla sarsıldık. Saray'da kendini başkan yaptırabilmek için bu ülkenin çocuklarının ölmesine sebep olan zihniyete karşı mücadele etmemiz gerekiyor" diye konuştu.
Basın toplantısı konuşmaların ardından sona erdi.