Süreci zenginler için yürüttüler yoksullar ve işçiler için değil

Fabrikalarda Covid-19 vakaları artarken patronlar üretime tam gaz devam edip işçileri suçluyor. Gıda İş Genel Başkanı Seyit Aslan ise salgın sürecinin işçiler ve emekçiler için başarılı yürütülmediğini vurguluyor.

Çanakkale’deki Dardanel Fabşkası’nda 153 çalışan Covid- 19 pozitif çıkarken 56 işçi ise hastanede tedavi altına alındı. Fabrika ise tüm bunları umursamadan kapalı üretime devam etti. Deyim yerindeyse işçiler rehin alındı. Bunlar olurken bu defa Manisa’daki Vestel işçilerinin haberleri gelmeye başladı. Manisa Tabip Odası sadece 1000 civarında işçinin enfekte olduğunu duyurdu.

İşçilere dair bu haberler ortaya çıkarken Manisa Organize Sanayi Bölgesi (OSB) Yönetim Kurulu Başkanı Sait Türek ise fabrikalarda hasta olan işçileri suçladı ve “Zaman zaman bu arkadaşlarımızı Manisa OSB bünyesinde bir pansiyon inşa edip de dışarıya bırakmasak mı diye düşünüyoruz. Çünkü her tatil veya her boşluğun arkasından çalışan arkadaşlarımız fabrikalara geri gelirken maalesef birtakım şeyleri de taşıyarak geliyorlar” şeklinde bir açıklama yaptı.

Birçok ilde yeniden Covid- 19 vaka sayılarındaki artış devam ederken işçilerin durumunu Dardanel Fabrikası’nı da yakından izleyen DİSK Gıda-İş Genel Başkanı Seyit Aslan’a sorduk.

Dardanel ve Vestel Fabrikaları’nda birçok Covid-19 vakası çıktı. Fabrikalar nasıl önlem alıyor. İş ve işçi güvenliği denetimi özellikle salgından sonra nasıl değişti?

Salgın ile işverenler işyerlerinde üretimi sürdürmek için her yolu deniyor. Bu yollardan birisi de iş yerinde Covid- 19 salgınına karşı bütün önlemleri aldıklarına dair iddiaları. Genellikle belge aldıklarına dair söylentiler var ve bunu kamuoyu ile paylaşıyorlar. Hatta Vestel’in de Dardanel’in de “İş yerinde gerekli koşullar oluşturuldu, hijyen koşulları var, her türlü önlem alındı, buna dair belge aldık” açıklaması var. Ama bu belge inandırıcı değil. Çünkü işverenlerin bu belgeleri alması zor değil. Sonuçta bu belgelerin kim tarafından, nasıl verildiği açıklanmış bir şey de değil. Biliyorsunuz ki memlekette bazı belgelerin nereden geldiği belli değil birçok konuda, özellikle liyakat mevzusunda. Dolayısıyla böyle bir belgenin alınmış olması da salgına karşı önlemlerin gerçekten alınmış olduğu anlamına gelmiyor. Keza bu Dardanel’deki gelişmelerin ardından işverenin yaptığı bir açıklama var ki “Biz bu belgeyi çok önceden aldık” diyor. Peki bu belge alındıysa Covid 19 test sonucu pozitif olan 153 çalışan o önlemlere rağmen nasıl hastalık kapabildi? 56 tane işçi nasıl hastanede yattı? Bütün önlemleri aldığınızı iddia ediyorsunuz ama çalışanların neredeyse %20’si Covid -19 pozitif çıkmış. Bu aynı zamanda Vestel için de geçerli. Sonuçta Vestel gıda üretimi yapmıyor, Dardanel gıda ürettiği için daha çok dikkatli olmalı, hijyen koşullarını daha sıkı gözetmeli. Maskeler iki saatte bir değişmeli. Ama Vestel açısından da sağlık otoritelerinin, Tabip Odaları’nın sözüyle konuşuyoruz, sonuçta testleri kendi gözlerimiz ile görmüş değiliz. 1000’i aşkın pozitif vaka olduğu ve ölen işçilerin olduğu söyleniyor. Dolayısıyla bu belgeler gerçeği yansıtmıyor. Bu belgeler sadece piyasada, ticari oluşumların markalarını korumaya dönük alınmış belgeler.

Peki, Covid- 19 ile çalışma koşullarında değişiklik yapılmadı mı hiç buralarda?

Maalesef hayır. Mesela Dardanel’de soyunma odalarının biçimi, şekli, kuralları hiç değişmedi. Eski sistem devam ediyor. Üretim bantlarında kısmen bir değişiklik olmasına rağmen üretim fazlalaştığında oradaki durum eskisi gibi devam ediyor. Öte yandan bir işçinin sabah sekiz, akşam 10 çalışması bırakın salgın hastalıkları, insan psikolojisini, insan sağlığını baştan aşağı kötü etkileyecek bir çalışma düzeni. Dolayısıyla onlar istedikleri belgeyi alsın, bunların pratikte bir karşılığı yok. Dediğim gibi belgeleri kimden ne koşullarda aldıkları da muamma. TSE hangi standartları esas aldı, hangi incelemeleri yaptı, bunun kamuoyuna açıklanması şart. Açıkçası parayı veren belgeyi alıyor. Ve bu oradaki koşulları yerine getirdikleri anlamına gelmiyor ki Vestel ve Dardanel örneklerinde bunu çok açık görmüş olduk.


Dardanel’de son durum nedir?

Şimdi 15 günlük karantina süresi bitti. Çalışanlar evlerine gidip geliyor. Yalnızca, fabrikada karantina sürecinde itiraz eden bir grup işçi arkadaş vardı, onlar için şimdi bir karantina uygulaması tartışması var. Yani onlar için 14 günlük bir karantina düşünülüyor. Ama işçiler zaten 14 gün boyunca evlerinde kendilerini karantinaya almıştı. Ama Dardanel’deki süreç, yine yoğun çalışma temposu ile devam ediyor. Tek değişiklik şu, Dardanel kamuoyuna çok yansıdı ve çok tartışıldı. Bu sebeple işçiler yalnız olmadıklarına dair bir moral buldu. O açıdan da Dardanel’de biz sadece Covid-19 salgını çerçevesini değil, çalışanların salgın dönemi dışındaki çalışma koşullarının iyileştirilmesi üzerinde de duruyoruz. Çalışma saatlerinin azaltılması, ücretlerinin yükseltilmesi, sosyal haklarının artırılmasına dönük çalışmalar da yapacağız.


Peki Dardanel ve Vestel vakaları dışında sendikaya başka fabrikalardan aynı ya da farklı şikayetler geliyor mu?

Dardanel bizim üyemizin olmadığı bir yer. Çalışmalarımız oldu ama Dardanel’de ne bize ne de başka sendikalara üye olan çalışanlar var. 1-1,5 aydır takipteyiz, sadece Dardanel değil, birçok fabrikadan vakalar duyuyoruz. Şikayetler geliyor. İstanbul, Bonfile Et Fabrikası’ndan da işçi arkadaşların bilgilendirmesi ile biliyoruz ki vakalar var. Evlerinde karantinaya alınan işçiler var. Buradaki anlayış şu: Hatırlarsanız Manisa Organize Sanayi Bölgesi Başkanlığı Vestel mevzusunda virüsü dışarıdan fabrikaya taşıyanların işçiler olduğunu iddia etmişti. Hemen hemen bütün işletmelerde işverenlerin tutumu aynı. İşçiler dışarıda virüsü kapıp iş arkadaşlarına bulaştırıyor söylemi çok fazla. Bunun söylenmesi için insanın aklını yitirmiş olması lazım. Vestel’de bir işçi şöyle demişti “Biz sanki bir yere gidebiliyor muyuz? Sabah işe gidiyoruz, akşam servisle eve dönüyoruz. Ailemizle vakit geçirecek vaktimiz de mecalimiz de olmuyor, ertesi gün de kalkıp işe geliyoruz. Sosyal hayatımız mı var? Tiyatroya mı gidiyoruz, sinemaya mı, parka mı, eğlence mekanlarına mı gidiyoruz da sosyal hayatımızda virüs kapalım?” Dardanel için de durum böyle. İnanın Dardanel çalışanlarının uyumak dışında bir faaliyetleri yok. Sadece evlerine gidip uyuyabiliyorlar. Çalışma süresi 14 saat, hadi 2 saat de yol ekleyin. Özellikle kadınlar için durum daha zor, eve gidince bir de ev içi emek veriyorlar. Gerçekten akıllara zarar. Bunlar tümüyle işçileri daha çok baskı altına almak ve aşağılamak üzerine söylenmiş sözler, bunlar asla doğru şeyler değil.

Genel olarak tabloya baktığımızda işçileri koruyan önlemler nerdeyse yok diyebilir miyiz?

İktidar cephesinden başından beri bu salgın sürecini çok başarılı yönettiklerine dair iddialar vardı. Dünyadaki en örnek ülkelerden biri olduğumuz ifade ediliyordu. Türkiye’de sürecin sağlıklı yürütülüp yürütülmediğini anlamak için bakacağımız yer özellikle nüfusun yoksul olduğu yerler. Fabrikalar, emekçi semtleri, yoksulların yaşadığı yerdeki ülke geneline de İstanbul’a da baksanız asıl olan buralar. Tabii zenginler için yönettiler süreci, doğrudur. Onlar için her türlü önlemi aldılar ama yoksullar için bunu söylemek mümkün değil. Dolayısıyla özellikle son dönemlerde de açıklanan rakamlar da gerçeği ifade etmiyor. Bir valinin kendi ilinde açıkladığı bir il 300 vakaya sahipken ülke genelinde o günkü vaka sayısı 987 idi. Yani tek bir ilde üçte bir oranında vaka varken ülke geneline dair bu sayı komik. Gerçek rakamlar sümenaltı ediliyor. Gerçek sayıların halka açıklandığını söylemek pek mümkün değil. Bu sebeple asla doğru bilgiye varamıyoruz. Bu bilgilerin açıklanması lazım kamuoyuyla. Hatta bırakın bizleri, TTB bile bu süreci sadece bulundukları hastanelerde takip edebiliyor, onlar bile verilere ulaşamıyor.