HDK Eşbaşkanı Aysel Tuðluk, Taraf Gazetesi yazarı Yıldıray Oðura bir açık mektup yayınladı. Siz mektubun içeriðini biliyorsunuz.
Dün de Yıldıray Oður köşesinden Aysel Tuðluka yanıt verdi. Spinoza üzerine bir hayli ayrıntılı laflardan ve PKK ile ilgili çarpıtılmış iddialardan sonra, Yıldıray Oður yazısının sonunda şöyle dedi: Bu mektubu size yazdıðım için karım bana çok kızgın, çünkü korkuyor. Sizin başlıðında adım geçen mektubunuzun yayımlanmasından sonra polis gelip koruma teklif etti. Ýşte bu yüzden bundan başka söyleyecek başka önemli bir şeyim yok.
Bu nasıl bir adam? Yazar mı, yoksa tehlikeli bir müfteri mi? Bir aydın mı, yoksa provokatör mü?
Tuðlukun mektubuna yanıt vermesine karısı kızmış.
Polis koruma vermeye kalkmış...
Neden? Aysel Tuðluk birisine açık mektup yazdıðı zaman o kişi ölüm tehdidi altında mı kalıyor?
Yıldıray Oður, hem karısının, hem de polisin, Aysel Tuðluku ölüm emri verenbir insan olarak gördüðünü söylediðinde bu Yıldıray Oður nasıl bir ortam yaratmaya çalışıyor?
Bu işi Taraf Gazetesinde yaparak, gazeteyi berbat bir ithamın aracısı haline getiren bu yazar karşısında, diðer yazarlar ne düşünüyor?
Aysel Tuðluk bir milletvekili. Üstelik hem Kürt, hem Alevi, hem de kadın bir parlamenter. Bu parlamenter medeni bir üslupla Taraf yazarına açık mektup yazıyor; onun Kürt özgürlük hareketine karşı düşmanca tutumunu, samimi bir üslupla yanıtlıyor.
Sonra ne oluyor?
Bu Yıldıray Oðurun karısı başlıyor korkudan titremeye. Kocasının kanlı PKK teröristleri tarafından öldürüleceði korkusuyla aman Aysel Tuðluka cevap verme, verirsen seni öldürürler diyor.
O böyle korkudan ne yapacaðını şaşırınca, duruma Ýdris Naim Şahinin polisi müdahale ediyor. Bir koşu Oðurun kapısına dayanıyor: Korkma yenge yetiştik filan diyor, Oður biraderimizi kanlı terör örgütüne karşı canımız pahasına koruruz, meraklanma, dert etme...
Bunlar çok ayıp şeyler.
Yıldıray Oður Aysel Tuðlukun ismini verip de, PKK tarafından insanların öldürüldüðünü iddia etmiş bulunuyor. Böylece Tuðluka karşı iðrenç bir suçlamada bulunarak, BDPli vekilleri kamuoyu önünde itibarsızlaştırmak ve onların dokunulmazlıklarının kaldırılması için elverişli ortam hazırlama yolunda kirli kampanyaya alçakça bir iddia ile katılıyor.
Bu kampanya planlı bir kampanya. Geçtiðimiz gün Ertuðrul Kürkçüye karşı bir gazetenin yaptıðı ahlaksız yayın, Aysel Tuðlukun çantası hakkında demagojik iddia ve kazık kadar bir Prof.un, yani Toktamış Ateşin Gülten Kışanaka yönelttiði namuzsuzca imalar AKPnin, Cemaatin, polis ve yargının hedef aldıðı BDPye yönelik tertibin kirli yüzünü ele veriyor.
Bu öyle bir kampanyadır ki, toplumu iliklerine kadar sarıyor, hücrelerine kadar kirletiyor, tepeden tırnaða kadar baştan çıkartıp çürütüyor.
Şimdi şu satırları okuyalım hep birlikte:
Gülme sırası bizde
-Oðlu cehennem kütüðü oldu
-Sırrı Sakık insanlık mı yaptı da ben ona insan muamelesi yapacam
-BDP Muş Milletvekili Sırrı Sakıkın oðlu ölmüş. Evlat acısı neymis anladınız mı simdi?
-Sakıkın Evlat acısına ne yalan söyliyim üzülmedim onlar. Bizim askerlerimiz şehit olunca üzüldüler mi?
-Sakıkın oðluna Allahtan rahmet, babasına da aynı balkondan atlama cesareti diliyorum.
-Sakıkın oðlu intihar etmis, ulan ben birileri dagda g..ti p... diye düşündüm.
-Şimdi biraz da senin ciðerin yansın
-Boşuna alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste dememişler.
-Şehit babalarının neler çektiðini anlamıştır heralde diyorum.
Spinoza hakkında entelektüel cambazlıklar yapan Yıldıray Oðurun içinde, işte bu nefretle yanıp tutuşan toplumsal tortunun ta kendisi yatıyor.
Bu ve benzerleri, şu sıralar AKP yanlısı medyanın büyük övgülerini almakta. Miroðlu kapaðı çoktan Zaman grubuna attı bile. Bu ve benzerleri ise giderayak, Taraf gazetesini yakıp yıkmaya, Ahmet Altanın tepesine göçertmeye, kullanılamaz hale getirmeye çalışıyor.
Yapsınlar bakalım... Onlar misyonlarını tamamlamıştır. AKPye destek olma dışında artık hiçbir işlevleri kalmamıştır. Kalmadıðı için şimdi bunların bulundukları köşelerden burnumuza çok kötü kokular geliyor.
Bunların Kürt özgürlük hareketi karşısında bu tür bataklık kokuları neşretmeleri Kürt halkının mücadelesinde başarıya doðru emin adımlarla yürüdüðünü kanıtlıyor.
Bakın, Sabah Başyazarı ne diyor: Rauf Tamer Postadaki köşesinde bu durumu şöyle yorumlamıştı önceki gün: - Terör örgütü Afyondaki olayı üstlenerek Kılıçdaroðluna pekala bir kıyak çekebilirdi. Hayret onu bile esirgedi. Bu gözleminde haklı deðil mi sevgili Rauf Tamer?
Şimdi gelin bu bilmeceyi anlayın ve bunu çözün!
Bilmece ha... Sizi gidi bilmece, bildirmece, dil üstünde kaydırmacacılar sizi!
Ortada bilmece filan yok. Karşınızda bir isyan örgütüvar. Her isyan örgütü gibi, doðrusunun yanında eðrisi de olan bir örgüt bu. Ama belli ki, bir prensibi var: Sabotajı biz yaptık diyerek büyük bir propaganda olanaðı kazanacaðı halde, yapmadıðı sabotaja sahip çıkmıyor. Yani Antepteki patlamaya sahip çıkmadıðı gibi... Yani sivillere yönelmiyoruz dediklerine göre, Yıldırayın karısının korkması için hiçbir neden yok... Ýçi müsterih olsun...
Kaynak: Özgür Gündem