Şerik: 14 Temmuz, sömürgecilerin yenilgiye uğramasıdır
Şerik 14 Temmuz büyük ölüm orucunun bugün Rojava devrimi gerçekleşmişse, Rojava halkının özgürlüğü soluklanmaya ve hissetmeye başlamışsa Kemal Pir’in ‘yaşamı uğrunda ölecek kadar seviyoruz’ sözünün gerçekleşmeye başlaması olduğunu söyledi.
ANF
BEHDİNAN
Salı, 14 Temmuz 2015, 13:14
PKK Merkez Komite Üyesi Cemal Şerik 14 Temmuz büyük ölüm orucunun bugün Rojava devrimi gerçekleşmişse, Rojava halkının özgürlüğü soluklanmaya ve hissetmeye başlamışsa Kemal Pir’in ‘yaşamı uğrunda ölecek kadar seviyoruz’ sözünün gerçekleşmeye başlaması olduğunu söyledi.
14 Temmuz direnişinin yıl dönümünü değerlendiren PKK Merkez Komite Üyesi Cemal Şerik “14 Temmuz büyük ölüm orucu direnişinin yıl dönümüne giriyoruz. Bu 34. yıldönümü oluyor. Büyük ölüm orucu direnişinde yaşamını adayan büyük devrimci önderler Kemal Pir, Mehmet Hayri Durmuş, Akif Yılmaz ve Ali Çiçek şahsında tüm devrim mücadele şehitlerini bir kere daha saygıyla anıyorum. 14 Temmuz direniş şehitlerinin anısını saygıyla anarken elbette bunun sorumluluğunu taşıyarak böylesi bir yaklaşımın sahibi olmak gerekiyor” dedi.
Onların yaşamlarını adarken, nelerden feragat ettiklerini bildiklerini söyleyen Şerik şöyle konuştu: “Neleri ellerinin tersiyle ittiklerini biliyorlardı. Fakat bunların sonuçları olarak da ne tür kazanımlar yaratacaklarını da biliyorlardı. Bu elde edecekleri kazanımların yaşamlarını adayacak kadar değerli olduğu da farkındaydılar. O açıdan Kemal Pir’in ‘yaşamı uğruna ölecek kadar çok seviyoruz’ sözü büyük bir anlamda ifade ediyor. Bu gerçeklik üzerinden 14 Temmuz şehitlerini anmak gerekecek.”
‘TUTSAKLARIN ŞAHSINDA BİR HALKI TESLİM ALMAK İSTEDİLER’
14 Temmuz’un, 12 Eylül faşist darbesinin gerçekleştiği ve kendisini her yönü ile kurumsallaştırmaya çalıştığı bir dönemde gerçekleştiğini sözlerine ekleyen Şerik, “Böylesi bir kurumsallaştırmaya yönelirken de önünde engel olarak gördüklerini de aşmayı hedef olarak koymuşlardı. Bunlardan biri de zindanlardan bulunan tutsaklardı. Aslında 12 Eylül faşizmi zindanlardaki tutsakların üzerine şiddetle yönelirken tutsakların şahsında bir halkı teslim almak istemişlerdi. Tutsaklarını teslim almaları halinde uygulayacakları politika Kürdistan ve Türkiye’de de benzeri politikayı çok daha geniş bir alanda uygulamayı önlerine hedef olarak koymuşlardı. Fakat 14 Temmuz direnişi, 12 Eylül faşist askeri cuntasının önüne koymuş olduğu hedefi gerçekleştirmeyi engelledi. Bunun bir sonucu olarak da PKK yapılan bu çağrıya gerçek anlamını verdi. Gerçekleştirdiği ikinci kongresiyle ülkeye dönüş kararını aldı” dedi.
15 AĞUSTOS ASLINDA 14 TEMMUZ’UN DAĞLARDAKİ TEMSİLİYETİYDİ
Ülkeye dönüş kararının alınması ile birlikte gerekli hazırlıkların başladığını da hatırlatan Şerik, bu hazırlıklarda iki yıl gibi bir zaman alındığını söyledi. 15 Ağustos 1984’te yapılan bu hazırlıkların, büyük 15 Ağustos eylemi olarak tarihe geçtiğini belirtti.
“O açıdan 15 Ağustos aslında 14 Temmuz’un dağlardaki temsiliydi. Zindanlardaki yapılan çağrıya verilen en anlamlı karşılık oldu. 15 Ağustos’un ortaya çıkardığı sonuçları sadece bu boyutlarıyla ele almakla doğru olmaz. Çünkü 15 Ağustos gibi tarihsel bir eylemin gerçekleşmesine neden olan 14 Temmuz ölüm orucunun direnişini gerçekleştirenler, gerçekleştirdikleri bu eylemin sadece gerilla ve halk boyutuyla ya da egemen sistemi sarsması boyutuyla bir etkiyle sınırlı kalmayacaklarını biliyorlardı. Bunların çok ötesinde sonuçlar yaracağının farkındaydılar” diyen Şerik 14 Temmuz’a karşılık olan 15 Ağustos’un sadece Kürdistan, Türkiye ve egemen güçleri sarsmasıyla sınırlı kalmadığını, Ortadoğu’da da etki yarattığına dikkat çekti.
Uluslararası güçlerin bu etkiyi hesaba katmak durumunda kaldıklarını da ifade eden Şerik, “O zamana kadar görülmeyen, inkâr edilen ve bölgenin dört sömürgeci devletine teslim edilmiş olan Kürt gerçekliği artık o haliyle benimsetilen ve kabul ettirilen ya da görmezden getirilen bir gerçek olma ötesine çıktı. Kabul edilen ve görülen bir gerçeklik halini aldı. 14 Temmuz’un başlattığı o direnişle birlikte yaşanan tüm gelişmelerin gerisinde yerini aldı” diye konuştu.
‘KEMAL PİR’İN SÖZÜ ROJAVA’DA GERÇEKLEŞTİ’
Önümüzdeki günlerde Rojava devrimini yeni bir yıl dönümünün karşılanacağını da vurgulayan Şerik şöyle devam etti: “19 Temmuz, bugün Rojava’da gerçekleşen devrimi bile biz 14 Temmuz’da başlayan o direnişten ayrı olarak düşünemeyiz. Kemal Pir bu eyleme başlamadan önce ne söylemişti? Demişti ki; ‘biz yaşamı uğruda ölecek kadar seviyoruz.’ Buradaki yaşam sevgisi, herhangi bir biyolojik alemdeki varlığın yaşama olan tutkusu değil. Buradaki yaşam sevgisi yaşama gerçekten verilen anlamdır. Onun hakikatidir. Bu özgürlüktür ve özgürce yaşayabilmektir. Egemenliğin, sömürünün ve baskının son bulduğu bir yaşamdır. İnsan bir bütün olarak toplumun özgürleştiği bir yaşamdır. Bugün Rojava’da devrim gerçekleşmişse ve Rojava halkı özgürlüğü soluklamaya ve hissetmeye başlamışsa Kemal Pir’in ‘yaşamı uğrunda ölecek kadar seviyoruz’ sözünün gerçekleşmeye başlamasıdır. Türkiye’de bugüne kadar Kürt sorunu karşısında duyarsız kalmış ya da gerekli tepkiyi göstermemiş birçok toplumsal kesim Kürt sorunun varlığını hissedebilmişse bu Kemal Pir’in o sözünün Türkiye toplumu tarafından da özümsenmeye ve görülmeye başlandığı anlamına gelir.”
14 TEMMUZ DİRENİŞİ BÜTÜN KAZANIMLARIN KAYNAĞIDIR
14 Temmuz’u anarken ve yeni bir yıl dönümünü karşılarken, sadece ve sadece zindanlarda gerçekleştirilen bir direnişin yıl dönümü olarak görmemek gerektiğini de kaydeden Şerik, “Bu 33 yıllık süre içerisindeki yaşanan tüm gelişmelerin kaynağı olarak görmek durumundayız. Bu şekilde 14 Temmuz’u 33 yıllık süre içerisindeki tüm yaşananların kaynağı olarak görüyorsak 14 Temmuz’a bundan sonraki vereceğimiz karşılık da o anlamda olabilmelidir. 14 Temmuz’un büyük ölüm orucu direnişinin şehitleri anısına verilecek karşılık da bu temelde gerçekleşebilmelidir. Bundan sonra da yapılması gereken bu doğrultuda yeni bir yürüyüşün sahibi olmak ve başta Kürdistan ve Türkiye halkları olmak üzere tüm Ortadoğu ve dünya halklarını yeni kazanımlarla buluşturmak olmalı. Bu temelde bir kez daha 14 Temmuz şehitlerinin anısı önünde saygıyla eğildiğimi belirtiyorum” dedi.