GÖRÜNTÜLÜ

Şankan: Yunanistan’ın komplodaki rolü dava ile açığa çıkmalıdır

Şankan Yunanistan'da 9 Kasım’da yapılacak olan mahkemede Öcalan’ın yakalanış biçimi konusunun açıklığa kavuşturulması gerektiğini belirtti.

9 Kasım’da Abdullah Öcalan’ın Atina’da görülecek davaya ilişkin konuşan KCK Adalet Divanı Üyesi Şoreş Şankan 9 Kasım’da yapılacak olan mahkemede Öcalan’ın yakalanış biçimi konusunun açıklığa kavuşturulması gerektiğini belirtti. Şankan, Öcalan hangi şartlarda, kimler tarafından ve nasıl yakalandığı, Türkiye’ye getirildiği sorularına cevap verilmesi gerektiğini de kaydetti.

KCK Adalet Divanı Üyesi Şoreş Şankan, Amerika’nın Ortadoğu’ya müdahalesinin ilk operasyonunun özgürlük hareketi karşısında Türk devletine yardımcı olarak gerçekleştirdiğini söyledi. Bu yardımlar sonuç almayınca da Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a yönelik komplonun yapıldığını belirtti.

Değişik tarihlerde Öcalan’a yönelik suikast girişimlerinde bulunulduğunu da hatırlatan Şankan, “Bu saldırıların amacının Önderliğimiz imha etmekti. Bu olmayınca uluslararası bir komplo ile Türkiye’ye teslim edildi” dedi.

Uluslararası Komploda Yunanistan’ın rolünü değerlendiren Şankan, Yunanistan’ın kendi hukukuna, insan hakları sözleşmesine karşı suç işlediğini vurguladı. Yunanistan’ın kendisini temize çıkarmak için de 9 Kasım’da ilk duruşması görülecek olan davada hukuksuzlukları açığa çıkarmasının önemli olduğunu belirtti.

ABD’nin yenidünya düzeni projesine tek engel gördüğü Kürt Halk Önderine yönelik komployu desteklediğini söyleyen KCK Adalet Divanı Üyesi Şoreş Şankan şunları ifade etti: “Sovyetler Birliği merkezli reel sosyalizmin çözülüşünden sonra Amerika kendisi dünyanın tek egemen gücü olarak gördü ve yeni geliştirerek ve dünya ya yeni bir düzen vermek istedi. Bu amaçla da Afganistan Yugoslavya’dan sonra Ortadoğu’ya da müdahale etmek istedi ki, 90’lar sonrası Ortadoğu’ya müdahale etti. Ortadoğu’da Irak merkezli müdahalesinde doğacak otorite boşluğundan gördü ki burada örgütlü bir güç olan Kürt Özgürlük hareketi olan PKK, ABD’nin yenidünya düzeni projesinin karşısında büyük bir engel oluşturuyor. Bu amaçla özgürlük hareketine yönelik bir dizi tasfiye kararları alındı ve uygulamaya konuldu. Bu temelde 92, 95, 97 ve 98’de kapsamlı tasfiye operasyonları hem Güney ve Kuzey Kürdistan’da yürütüldü. Bu operasyonlara hem Amerika hem de İngiltere onay vermişti.

‘KOMPLO YENİDÜNYA DÜZENİ PROJESİDİR’

Özgürlük hareketinin tasfiyesi ve zayıflatılması pek mümkün görülmediği için bu temelde Önderliğe yönelik suikast ve komplo yaptılar. Bilindiği gibi 1996’da önderliğe yönelik 1 tonluk bomba yüklü bir araçla Şam’da suikast girişiminde bulunuldu. Bu girişimden sonuç alamadılar. Amerika, Ortadoğu’ya müdahale etmek için PKK öncülüğünü, PKK Önderliğini tasfiye için bir dizi ittifak ve projeler geliştirdi. 1998’de Önderliğin Şam’dan çıkarılması ve yakalanıp Türkiye’ye teslim edilmesi bu projenin başlangıcıydı.”

İSTİHBARAT ÖRGÜTLERİ ORTAK HAREKET ETTİLER

9 Ekim komplosunda ABD, İngiltere MOSSAD ve Yunanistan’ın fiili olarak içinde yerini aldığını söyleyen Şankan, “Özellikle Yunanistan devletinden komplo içinde yer alan Kalenderidis, hem Yunan istihbarat örgütünün üst düzey sorumlusu hem de NATO içinde yer alan bir kişidir. Kürt dostluğunu özellikle Önderliğin dostluğa önem verdiği özelliği de kullanarak komploda yerini almıştır. Yunanistan da bizzat Önderliğin esaretinde yer almış, özellikle Şam’dan çıkarılarak yakalanma süreci fiilen devreye konulmuştur” dedi.

YAKALAMA HUKUKİ DEĞİL

Öcalan’ın Yunanistan’a resmi olarak davet edip daha sonra iltica talebinin reddedildiğini de hatırlatan Şankan, şöyle konuştu: “Önderliği Yunanistan’dan çıkarmak için yasal olmayan uygulamalar yapmıştır. Önderlik Yunanistan’dayken iltica talebinde bulunmuştur. Bu talep üzerine Önderliği yanıltıcı bilgiler vermişlerdir. Siyasi ilticasını kabul edildiğini söylemişler ama diğer taraftan da Önderliği Yunanistan’dan aynı gün çıkararak farklı bir ülkeye göndermek istemişlerdir. Bu Yunanistan’ın komploda çok daha önceleri yer aldığını göstermektedir. Önderlik daha sonra Yunan devletinin güvencesi ile Güney Afrika ülkesine gönderileceğine dair güvence verilmiştir. Kenya’ya gönderilerek orada Kenyalılara teslim edilmiş Kenya’da Yunanistan Konsolosluğunda Önderlik zorla çıkartılarak ABD’nin daha doğrusu NATO’nun denetimindeki bir tim tarafından yakalanarak Türk devletine teslim edilmiştir. Önderliğin burada yakalanması hukuki bir yakalanma değildir. Türklere teslim edilmesi yasa dışı yollar ile olmuştur. Yunanistan’ın bu açıdan sorumluluğu büyüktür.

KOMPLODA YUNANİSTAN’IN AMACI NEYDİ?

Önderlik bu oyunu fark etmiştir. Bu oyunu fark ederek, Kürt-Türk çatışmasını yüz yıla yayıla bilecek savaşın derinleşmesinin önüne geçmiştir. Ve süreci siyasal zemine çekmeye çalışmıştır. Yunanistan, kendi devlet çıkarlarını gözeterek Kürt halk Önderliği şahsında mazlum bir halkın ve özgürlük mücadelesini tasfiye edilmesinde rol almıştır. Bu dava da Yunanistan’ın komplo da amacı neydi, çıkarı neydi bunu sormalıdır. Önderliğimiz dönemin iktidar partisinin vekilinin davetiyle Yunanistan’a gitmiştir. Ama Yunanistan, Önderliği NATO güçlerine teslim ederek esaretine yol açmış, bir mazlum halkın özgürlük umutlarını ise esaret altına almıştır. Burada esaret altına alınan sadece bir kişi değildir. Bu anlamda Yunanistan Kürt halkına bir özür borçludur.”

Avrupa’nın övdüğü hukukun Öcalan’ın Avrupa’ya çıkışı ile birlikte, gerçek yüzünü gösterdiğini de sözlerine ekleyen Şankan, “Aslında diyebiliriz ki, Avrupa hukuku büyük bir sarsıntı geçirmiştir. Neden? Çünkü siyasi erkin gölgesinde kalmıştır, siyasetin güdümüne girmiştir ve siyasi çıkarlara göre kararlar almıştır. Birincisi, Önderliğin AİHM’de yargılanmasında Önderliğin bazı itirazları ve talepleri vardır kabul edilmemiştir. Türkiye’de yargılanmanın demokratik hukukun olmadığını belirtmiştir. Türkiye’nin taraf olduğu ve mahkeme de yer alan yargıçların ve hâkimlerin askeri hâkimler olduğunu belirtmesine rağmen, yargılamanın yeniden yapılmasını talep etmesine rağmen AİHM bunu kabul etmiş fakat gerçekleştirmemiştir. Mahkemenin tarafsız olduğu kanaatine varmış, yeniden yargılama yolunu kapatmıştır. Bu hukuki karardan ziyade siyasi bir karardır. Bu gösteriyor ki, Avrupa hukuku da uluslararası siyasetin gölgesinde kararlara gitmektedir. İkincisi, kim olursa olsun, nerede yakalanırsa yakalansın tutanaklara geçmesi gereken nokta yakalanış biçimidir. Önderliğin yakalanış biçimi tutanaklarda resmi olarak yer almamıştır çünkü yasa dışı yollarla yakalanmıştır. Yakalayan tüm yasallığı ve hukuki bir varlığı söz konusu değil bu anlamda da önderliğin yakalanması yasa dışıdır ve bu temelde AİHM’de, daha önce Yunanistan’da açılan dava da ve Türkiye’deki mahkemelerde bu sorular sorulmamıştır, tutanaklarda yer almamıştır” dedi.

KOMPLO AÇIĞA KAVUŞTURULMALIDIR

9 Kasım’da yapılacak olan mahkeme ile bunun açıklığa kavuşturulması gerektiğini de sözlerini ekleyen Şankan, Öcalan hangi şartlarda, kimler tarafından ve nasıl yakalandığı, Türkiye’ye getirildiği sorularına cevap verilmesi gerektiğini de kaydetti.

“Önderlik Yunanistan’a girdikten sonra bazı hukuki formaliteler yapılmalıydı ki, bu yapılmadı. Sınır ihlali olmuşsa yakalanmalıydı. Hakkında soruşturma yapılmalıydı” diyen Şankan, şunlara dikkat çekti: “Bunlar yapılmadan hemen sınır dışı edilmeye çalışıldı. Önderlik iltica talebinde bulunmuştur. İltica talebi insan hakları sözleşmesinde vardır. Görüyoruz ki, demokrasinin beşiği olan Yunanistan’da Önderlik siyasi sığınma talep etmiştir fakat bu talep reddedilmiştir. Bu da insan hakları sözleşmesine aykırı durumdur ve suç teşkil etmektedir. Burada iki halkın Yunanistan ve Kürt halkının dostluğunun göreceği zarar da söz konusudur.

YUNANİSTAN’IN KÜRTLERE ADALET BORCU VAR

Bu iktidar da olan Alexis Tpiras, Syriza partisi bu mazlum halkın özgürlük taleplerine vurulan bir darbeyi Kürt halkında özgür dilemeli, 9 Kasım da gerçekleşecek olan mahkemeye demokratik bir zeminde yürümesi için her türlü kolaylığı sağlayabilmelidir. Onların Kürt halkına karşı bir borcudur. Bu anlamda günümüzün iktidarı bu kolaylığı sağlamalı ve hatta Kürt halkında özür de dilemelidir. Eğer bunu yaparsa, hem Yunanistan halkıyla Anadolu halkları daha sağlam bir temelde kardeş ilişkileri içine girecektir. Önderliği Yunanistan’da çıkarmalarının asıl nedeni Yunan savcıları şöyle ifade ediyorlardı: ‘Abdullah Öcalan eğer Yunanistan’a girerse Yunanistan ve Türkiye ilişkileri ve dostluğu bozulur savaş sebebi olur.’ Bu nedenle Önderliği Yunanistan’da çıkarmışlardır. Oysa asıl savaş nedeni Önderliğin Yunanistan’da girmesi değil, kapitalist sistemin Pazar ve toprak paylaşımından kaynaklanan bir sorundur. Önderliğin Yunanistan’a girmesi belki Kürt sorunun çözülmesi, Türkiye halklarının hem de Yunanistan halklarının ve Kıbrıs sorununun da çözülerek Kıbrıs halklarının daha sağlam gerçek bir zeminde dostane kardeş ilişkiler için gireceğidir. Yunanistan bu anlamda tarihi bir hata yapmıştır. Mazlum Kürt halkının taleplerine bir darbe vurmuştur. Bu haksızlığı gidermek bugün demokrat olan hükümetin görevi ve şansıdır. Bu haksızlığı gidermek için Syriza hükümeti Kürt halkında özür dileyerek mahkemenin daha demokratik bir temelde yürümesini sağlayarak tarihi görevini yerine getirmiş olur. Böylece de tarihte yapmış olduğu hatayı da gidermiş olurlar.”