Roboski’de 2.yıl: Faili biliyoruz!
Roboski’de 2.yıl: Faili biliyoruz!
Roboski’de 2.yıl: Faili biliyoruz!
1993 yılıydı, Şırnak'ın Uludere ilçesine bağlı Tarlabaşı mezrasından asker zoruyla sürüldüler. Türk Silahlı Kuvvetleri, 150 top atışı yaptı. Evlerinin üzerine yağan bombalardan canlarını zor kurtarıp, kaçtılar. Yetmedi, asker "40 bedel isteriz" dedi. Önce 40 kişi korucu oldu. Devamı baskılarla birlikte, geldi. Korucu olmazlarsa, ailelerini öldürmekle, evlerini yakmakla tehdit ettiler.
Ellerinden alınan bağları bahçeleri, yani tek varlıkları; hayali sınırların çizildiği mayın arazileri olarak TSK'ya peşkeş çekildi. Bijuh (Gülyazı) ve Roboski’ye (Ortasu) yerleştiler. Ellerinden alınan arazilerin yerine karşılığı verilmedi. Varlıksız bırakıldılar. Geriye tek bir iş kaldı; sınır ticareti. Ya da devletin ölümü hak ettiklerini ima etmek için kullandığı terimle; Kaçakçılık!
Türkiye Cumhuriyeti'nin misak-ı milli anlayışının bölemediği akrabalık bağı gibi, ticaret de devlet kurulduğundan beri devam ediyor Kürdistan'ın dört parçasında. Bu yolda, onlarca Roboski yaşandı. Binlerce insan, 'dur ihtarına uymadığı' gerekçesiyle ya da 'tehdit etmek", "korkutmak" gibi bahanelerle asker tarafından öldürüldü. Öldürülmeye de devam ediyor.
28 Aralık 2011 günü, sıradan bir gün gibi başlayıp, bir halkın katledilişiyle sona erdi. Roboski sınır kapısında yaşanan ve 34 insanın hayatını kaybettiği o geceyi, herhangi bir 'kaçakçı öldürülüşü'nden ayıran nokta, bombalamanın havadan olması ve emrin Ankara'dan geldiği yönündeki kuvvetli iddiaydı.
Planlı bir oyun mu sahneleniyordu?
Yoksa, ölümü haber değeri taşımayan Kürt halkının kaderi tekerrür mü ediyordu?
Belki de her ikisi birden...
KORUCULAR İSTİFA ETTİ
Kürdistan'ın dört parçasının ortak paydası Botan Bölgesi, devletin işgal ve asimilasyon politikalarının en yoğun olduğu bölgelerden biri oldu tarih boyunca. Koruculuk bir çok yerinde gönüllü bir talep olmaktan çok, hayatta kalma tercihiydi.
Uludere'nin Roboski ve Bijuh köyleri için de böyle. Ancak 34 kişinin hayatını kaybettiği 28 Aralık katliamının ardından, korucuların büyük bir çoğunluğu silah bıraktı. Valilik istifaları kabul etmedi, ancak çocuğunu kaybeden korucuları göreve de göndermiyor. Anneler ise, "hem 34'lerin fotoğrafı hem o silah aynı duvarda asılı duramaz!" diyerek koruculuğu kesinlikle reddediyorlar.
34 KİŞİ VİCDANİ REDDİNİ AÇIKLAMA KARARI ALDI
Katliamın etkileri 2. yılında, vicdani red kararı ile devam ediyor. Aralarında genç kadınların da olduğu 19'u Roboskili olan toplam 34 kişi vicdani reddini açıklayarak; devletin maşası olmayacaklarını, ellerine silah almayacaklarını dile getirdiler. Ankara, İstanbul, Diyarbakır'dan katliamın 2. yıl anması için Roboski'ye gelen gençler de vicdani red kararı verdi.
Kadınlar ise, savaşta en çok kadınların ve çocukların savunmasız kaldığını, savaşın ilk önce kendilerini vurduğunu dile getirerek savaşa çocuklarını göndermeyeceklerini söylüyor.
ELÇİ: AİLELER SABIR SINAVI VERDİ
Şırnak Baro Başkanı Nuşirvan Elçi: Bu 2 yılda, faillerin ortaya çıkması için hiçbir şey yapılmadı. Dosya askeri savcılığa gönderildi ve olayın ört bas edilmesi için ellerinden geleni yaptılar. Yetmedi. 500.'üncü günde çocuklarının öldüğü yere karanfil koymaya giden ailelere, hatta gitmeyenlere dahi gitti gibi göstererek ceza kesildi. Bu mücadelede sivil toplum örgütleri, aydınlar, basın yayın kuruluşları ve kendine demokratım diyen herkes üzerine düşen görevi yerine getirmeli. Bitmeyecek bir mücadeledir bu ve sürekli bu mücadelenin içinde olmayı başarabilmeli. Roboskili ailelerin tek bir talebi var. Faili-failleri istiyorlar. Tazminat istemiyorlar. Hiç istemediler. Bu ulvi bir tavırdır. Faillerin ortaya çıkması için gereken çabayı gösteriyorlar. Bu aileler 2 yılda büyük bir sınav verdiler. Sebat etmenin, sabrın sınavını verdiler. Mahkemenin kendileriyle alay eder minvaldeki tavrına rağmen dirayet gösterdiler. İç hukuk yolları tükeninceye kadar hukuki mücadelemize devam edeceğiz. Sonuç alınmaz ise Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne gideceğiz. Tutarlı bir biçimde bütün yolları deneyeceğiz. Biz ailelerimizden iradelerini sürdürmelerini istiyoruz. Gereken çabayı verdiler. Hiçbir zamanda maddi tarafı düşünmediler. Tek bir istekleri var o da gerçeği öğrenmek. Bu yolda da onlara destek olmak hepimizin görevidir.
‘KAÇAKÇI’ DEĞİLİZ SINIR TİCARETİ YAPIYORUZ
Roboski ve Bijuh'ta yaşayan korucu ve kaçakçılar ile Roboski Katliamı'nı konuştuk. ANF'ye yaptıkları işi anlatırken, medyaya yansıtıldığı gibi "kaçakçılık" değil, bu işin adının sınır ticaretini olduğu söyleyen köylüler, bu işi yapmaya devam edeceklerini dile getirdi.
‘Rütbeli askerler de sınır ticareti yapıyor’ (20 yaşında-Sınır ticareti yapıyor)
“10 yıldır kaçağa gidiyorum. Katliamın olduğu geceden bir gün önce de gitmiştim kaçağa. O gün ise bidonlarım yoktu. Mazotumu daha satamamıştım. O yüzden gidemedim. Gitsem, yoktum bugün! Bugün hala gidiyoruz. Gideceğiz. Bu 'kaçak' bir iş değil. Orada akrabalarımız var. Bu sınır ticaretidir. Niye Samsun'da, Edirne'de bu işi yapanlar kaçakçı değil de biz kaçakçı oluyoruz? Şu karşıdaki askeriyede rütbeli bir asker, almış bir tane katır. Bir köylüye kaçakçılık yaptırıp parasını alıyor. O asker kaçakçı değil de, biz mi kaçakçıyız, biz mi suçluyuz?”
‘Ceviz ağaçlarımızı yakıp mayın arazisi yaptılar’ (27 yaşında-Sınır ticareti yapıyor)
“Bu işi yapmak zorundayım. 13 kişilik bir aileye tek başıma ben bakıyorum. Tarlalarımızı elimizden aldılar, ceviz ağaçlarımızı yakıp mayın arazisine çevirdiler. Bize bir tek bu işi yapmayı bıraktılar. Korucu sayısını artırmak istediklerinde tehdit ateşleri açıp, mayın yerleştirip akrabalarımızı öldürdüler, sakatladılar. Korkutarak korucu yaptılar. Korkmayanlar da, ölümü bile bile haftada 100 lira için karda kışta o yola gitmeye devam ediyor işte. Bir tane katırım var. O da olmasa açız.”
‘Oradan her geçtiğimde aynı anları yaşıyorum’ (21 yaşında-Sınır ticareti yapıyor)
“Haftada iki kere gidiyorum. 80-90 lira para ya giriyor ya girmiyor cebime. 11 nüfusa tek başıma bakıyorum. Başka bir iş yok. Korucu, öldürseler olmam. Öldüreceklerini bile bile gidiyoruz. Kardeşim katliamda öldürüldü. Öldürüldüğü yer bizim mezramızdı. Oraya sınır diyorlar, kafalarına göre sınır çiziyorlar. Onun öldüğü yerden her geçtiğimde ilk günkü acıyla ağlıyorum. Bazen biri öyle bir an yaşayıp ağlayınca, herkes duruyor. Herkes başlıyor ağlamaya. Gökyüzüne bizim de canımızı alsınlar diye haykırdığımız oluyor. Travmadır yani. Atlatamıyoruz. Geçen yıl vicdani reddimi açıkladım. Askeri de, silahını da reddediyorum. Gitmeyeceğim!”
‘İstifamı kabul etmiyorlar’ (48 yaşında-Korucu)
“Mezramızı elimizden alıp sınır çektiler. Bizi korucu olmakla tehdit ettiler. Başka yol bırakmadılar. Korucu olduk. 20 sene bu devlete hizmet ettim. Karşılığında oğlumun paramparça bedenini verdiler. Defalarca istifa ettim. Kabul etmiyorlar. Göreve de göndermiyorlar. Çünkü güvenmiyorlar. Öyle arada kaldık. O duvara hem silahı, hem 34'lerin fotoğraflarını asamayız. Ben artık korucu değilim. Kabul etmiyorum. Bırak tazminatı, dünyayı verse oğlumun karşılığında değişmem. Değişmeyeceğim.”
YARIN: Roboski’de katledilen 34 Kürdün evini tek tek ziyaret ederek aileleri dinledik, taleplerini sorduk.