Paylan: Savaş politikası sürdükçe ekonomi düzelmez

HDP Milletvekili Garo Paylan, savaş politikalarının ekonomik çöküşe yol açtığını belirterek, "Devlet halktan para istiyor çünkü savaşa para harcandığı için hazine tamtakır" dedi.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Ekonomiden Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı, Amed Milletvekili Garo Paylan, ülkedeki ekonomik çöküşü ANF'ye değerlendirdi...

Paylan, ekonominin şimdi değil, Türk Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın "tek adam rejimi" hayaliyle çöküşe geçtiğini belirtti.

Paylan, "Erdoğan'ın, Türkiye'yi şirket gibi yönetme hayali vardı. Denetleme mekanizmasının olmamasını istiyordu. Zaten dengeleyecek-denetleyecek Meclis'i, yargıyı, basını, sivil toplumu yok etti ve tek adam rejiminin yandaş ekonomisini yaratmaya çalıştı. Dünyada örnekleri var; bu rejimlerin hiçbiri ekonomik olarak ihya olmadı" dedi.

'ALIM GÜCÜ YARI YARIYA DÜŞTÜ'

AKP-MHP iktidarını, "kendi etini yiyen canavar"a benzeten Paylan, şöyle devam etti:

"Türkiye'nin tüm kaynaklarını sömürüyorlar. Şimdiyi de geleceği de yok ediyorlar. Üretmediler, kaynakları sömürdüler. Başta emekçilerin emeğini sömürdü. Asgari ücret 550 dolarken, asgari ücretle 6-7 cumhuriyet altını alınabiliyorken, şimdi asgari ücret 270 dolara düşmüş durumda. Bu, alım gücünün yarı yarıya düşmesi demek, 5 yıl içinde. İktidar daha çok çevreyi kirleten, ekolojiyi yok eden projeleri uyguladı. Ekmeğimizin, emeğimizin, çevremizin yok edildiği, yandaşlara, yüzde 1'e kaynak aktarılan düzene geçildi.

Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'ın, Türk lirasının değer kaybının ardından yaptığı "sanki maaşınızı dolarla mı alıyorsunuz" şeklindeki çarpıcı açıklamaya dikkat çeken Paylan, "Basiretsizliğini gösteriyor. Bu konuda yalan söylediğini bilerek ortaya koyuyor. Hayatımızdaki her şey maalesef kurlara bağlı. İthal girdi var her şeyde. Benzin, bilgisayar, bütün makinelerin yan parçaları, sanayinin ham maddeleri ve hatta buğday... Yediğimiz ekmeğin buğdayını ithal ediyoruz. Bu fiyat bile dolara bağlı. Maaşımız dışında her şey dolara bağlı" diye konuştu.

'SAVAŞ EKONOMİYİ BATIRDI'

Ekonominin savaş politikalarıyla ilişkisini de sorduğumuz Paylan hem doğrudan hem de dolaylı bir ilişki olduğunu belirtti, şunlara dikkat çekti:

"Dolaylı ilişkisi var. Bu çok daha büyüktür. Huzurumuz yok olur, barış ve demokrasi yok olduğunda. Kimse yatırım yapmaz, yabancı sermaye kaçar. Hem huzur hem de refah kaybolur. 2023 için 2 trilyon dolarlık hayal kurmuştu, Erdoğan. 2020'de 650 milyarlık ekonomi durumundayız. Kurdukları hayalin üçte birine düştüler. Bu, savaş politikalarının sonucu oldu. Türkiye algısının bozulması ve ülkenin demokratik bir ülke olarak görülmemesinin sonucu. Yatırımcılar kaçtı. Çok büyük kayıp var. Bu, Türkiye insanının aşının, işinin yok edilmesi anlamına geliyor. Rakama bakalım: 2014 bütçesine baksak, bütün güvenlikçi harcamaların toplamı -ki barış süreci vardı- 50 milyardı. Ama 2020 yılında savaşçı politikalara 220 milyar TL harcanacak. Bu ne demek? Bu tercihte bulunduğunuzda sosyal politikalara, sağlığa az bütçe demek. Korona döneminde topluma yardım edilmesi gerekirken, Erdoğan, topluma IBAN vermek durumunda kaldı çünkü hazinesi tamtakırdı. Çünkü sadece savaşa para harcanmıştı. Ama esas maliyeti dolaylı maliyettir. Demokrasiyi yok etmesidir. Türkiye'de artık kimsenin yatırım yapmak istememesi; sermayenin kaçması demektir."

SAVAŞ NEDEN SERMAYEYİ KAÇIRIR?

Paylan, "savaş politikaları neden sermayeyi kaçırır" sorumuzu da şöyle yanıtladı:

"Kimse savaşın, çatışmanın olduğu ülkeye yatırım yapmak istemez çünkü istikrar olmaz. Yatırımların güvenliği olmaz. Alım gücü düşer, tüketecek insan da bulamazsınız. Gelirler azalmış olur. İkinci sebebi de 'tek adamlığın', savaşın sürdüğü ülkelerde demokrasi olmaz ve diyelim ki fabrikanıza el koydular, gideceğiniz mahkeme tek adamın emrinde olacağı için, hakkınızı arayamazsınız. Can güvenliğinizin olmadığı gibi malınızın da güvenliği yoktur. Yani savaş politikaları hem ekonomiyi tarumar eder hem de demokrasi krizine yol açar. Türkiye'de demokrasi de ekonomi de krizde."

YOKSULLARA 'GÜVENLİK MESELESİ' BAHANESİ

Paylan, Erdoğan'ın, savaş politikalarını zorunlu gibi yansıtıp toplumdan ekonomik çöküş için rıza almaya çalıştığını belirterek, şunları ifade etti:

"Türkiye'de 12 milyon işsiz var ve çalışanların da büyük çoğunluğu açlık sınırının altında. Açlık sınırı 2500 liranın üzerinde ama asgari ücret 2318 lira. Bu işsiz ve yoksullara ne diyeceksiniz? 'Ben kötü yönetiyorum' diyemeyecekler. Türkiye'nin büyük güvenlik meselesi olduğunu, parçalanma riskiyle karşı karşıya olduğunu iddia edip toplumdan rıza alıyorlar. 'Büyük tehlike altındayız, aç kalacaksınız ama güvenlik meselesi her şeyin önündedir' diyorlar.

Biz de Türkiye'nin bölünme, parçalanma değil, barış ve demokrasi meselesi var, diyoruz. Bunları yakalarsak hem huzurumuz olacak hem de güven iklimiyle ekmeğimiz artacak, diyoruz. HDP olarak eksiklerimiz var ama savaş politikalarıyla birlikte HDP'ye büyük saldırı var. Çok ciddi hazırlık içindeyiz, yeni dönemde barış ile ekmeğin ilişkisini anlatmak için."