PAJK, Tekirdağ’da açlık grevindeki tutsaklara sahip çıkmaya çağırdı
PAJK, Tekirdağ’da açlık grevindeki tutsaklara sahip çıkmaya çağırdı
PAJK, Tekirdağ’da açlık grevindeki tutsaklara sahip çıkmaya çağırdı
Tekirdağ F-tipi cezaevinde işkence, dayak ve onur kırıcı baskılara karşı 21 tutsağın 30 günü aşan açlık grevine dikkat çeken PAJK, demokratik kurum ve inisiyatifleri tutsaklara sahip çıkarak ‘demokratik tavır ve mücadeleyi geliştirme’ çağrısında bulundu.
Kürdistan Kadın Özgürlük Partisi (PAJK) Koordinasyonu, demokratik çözüm sürecini sekteye uğratarak provoke eden askeri operasyonlar, korucu alımları, karakol yapımları ile cezaevlerindeki baskılara dikkat çeken açıklamada bulundu.
‘KAPSAMLI BİR DEĞİŞİM VE MÜCADELE DÖNEMİDİR’
Açıklamada, Kürt sorununun çözüm sürecinin kritik ve kırılgan bir süreçten geçtiği belirtilerek şöyle dendi:
“Ortadoğu halklarını derinden etkileyen ve kapsamlı tarihsel sonuçları olacak olan Kürt sorununun çözüm süreci özgür yaşam ve kardeşlik umutlarını beslemektedir. Giderek daha fazla geniş kesimleri içine çeken ve aktif barış mücadelesi etrafında ortaklaştıran bir sürecin içerisindeyiz. Yeni zihniyet, yeni mücadele anlayışı ve zemini yaratılmaktadır. Yüzyılı aşkın bir süredir ulus-devlet kıskacında isyan-soykırım ikileminde birbirine kırdırtılan ve yok edilmek istenen halklar, soykırımın pençesindeki kadınlar, etnik-kültürel yapılar, dinsel-mezhepsel topluluklar, sistem dışı kalmış bütün sosyal kesimler adeta bir yeniden canlanış ve heyecan içerisindedir. Dar ulusal, grupsal, partisel, bireysel sınırlarda, dar siyasal çıkarlarla güncelliğin rutinliğinde klasik mücadele anlayış ve yöntemleriyle karşılanamayacak denli kapsamlı bir değişim ve mücadele dönemidir.
‘TÜM TARAFLAR BÜYÜK BİR DUYARLILIK VE SORUMLULUKLA YAKLAŞMALI’
Hala kritik ve kırılgan bir seyir izleyen çözüm sürecinin sağlam ve güçlü temellere oturtulmasında bütün tarafların ve herkesin büyük bir duyarlılık ve sorumlulukla yaklaşması önemlidir. Barışta ısrar, sürecin karakterine denk kurucu, onarıcı ve pozitif dilin geliştirilmesinden tutalım, provokasyonları hızla gören ve önünü alan demokratik somut adımların atılması sürecin doğru yönetilmesi açısından vazgeçilmezdir. Bu çerçevede son süreçte gelişen olaylar ve uygulamalar bir araya getirildiğinde AKP hükümetinin hem kullanılan dil, hem de kimi uygulamalar itibariyle sürecin ruhunu ve sorumluluğunu karşılayamadığı açıktır.
OPERASYON VE BASKILAR
Ateşkes sürecine rağmen, tam da HPG güçlerinin çekilme sürecinde korucular eşliğinde operasyonların başlatılmasından, korucu sayısının arttırılmasına, yeni karakolların ve cezaevlerinin inşasından, “terörün çözülmesi”, “tasfiye” gibi barış ve çözüm zihniyetini yansıtmayan literatüre kadar kimi yaklaşımlar ve uygulamalar özünde süreci sekteye uğratma ve provoke etme potansiyelini taşımaktadır.
CEZAEVLERİNDE FAŞİST UYGULAMALAR
Zindanlarda ve özellikle Tekirdağ F-Tipi zindanındaki baskı ve işkence uygulamaları başta Kürt halkı olmak üzere Türkiye halklarında ve demokratik kamuoyunda ciddi kaygılar ve kuşkular yaratmaktadır. Kelepçeli doktor nezaretine götürmek, çırılçıplak soyarak aramak, işkence ve dayak uygulamaları, disiplin cezası adı altında baskı gibi faşist uygulamalar sadece Tekirdağ F-Tipi cezaevi idaresinin rutin bir uygulaması veya sorumluluğu ile açıklanamaz. 21 yoldaşımızın çözüm sürecinin gelişimine karşın 30 günü aşkın süredir başlattıkları süresiz dönüşümsüz açlık grevi hala sürmektedir. Hala 2000i aşkın çocuk insanlık onurunu kırıcı koşullarda zindanlarda tutulmaktadır.
ETKİLİ DEMOKRATİK MÜCADELE GELİŞTİRİLMELİ
Devletin açlık grevlerini ölüm sınırına sürerek tutsaklarda ciddi kalıcı ve hayati sağlık hasarı yaratma gibi inkarcı, ayrımcı ve faşist politikalarına yol vermemek demokratik mücadelenin en temel ölçüsü olmaktadır. Sürecin algısı açısından da bu uygulamaları doğru okumak ve etkin demokratik mücadeleyi geliştirmek barışta ısrarlı ve kararlı olan bütün kesimlerin sorumluluğundadır. Dolayısıyla “barış gelişti” gibi sanal psikolojik savaş politikaları karşısında duyarlılıkla ve sorumlulukla yaklaşmak sürecin selameti açısından da önem kazanıyor. Görüşmeler, ikna turları-toplantıları önemlidir, ancak yeterli değildir. Hızla toplumsal demokratik refleksleri örgütlemek, mücadele zeminlerine taşıyarak barış talebini toplumsallaştırmak, sokaklara dökülerek süreci güçlü sahiplenmek demokratik siyasetin esasını oluşturmaktadır. Süreci izleyici-denetleyici inisiyatif ve girişimlerin bu anlamda daha etkin ve hızlı müdahale etmesi, çözümü kolaylaştırıcı yaklaşımların hızlı pratikleştirilmesi giderek daha elzem olmaktadır.
AÇLIK GREVİ DİRENİŞÇİLERİNE SAHİP ÇIKILARAK MÜCADELE EDİLMELİ
Bu temelde barıştan yana herkesi, bütün demokratik kurum ve inisiyatifleri Tekirdağ F-Tipi cezaevindeki devrimci tutsak yoldaşlarımızın açlık grevi direnişine sahip çıkmaya ve demokratik tavır ve mücadeleyi geliştirmeye çağırıyoruz. AKP’nin bu süreç karşısında inandırıcı olabilmesi için bu tür faşist uygulamalardan hızla vazgeçmeye çağırıyoruz. Açlık grevinin her türlü sonuçlarından bizzat Adalet Bakanı ve AKP hükümeti sorumlu olacaktır.