Orçun Masatçı: Baskılara, ezilenden yana sanatla yanıt veriyoruz

Orçun Masatçı: Baskılara, ezilenden yana sanatla yanıt veriyoruz

Dünya Tiyatro Günü Türkiye'de Tiyatro sanatı ve sanatçısının sıkıntıları ile karşılanıyor. Yenikapı Tiyatrosu Yönetmeni Orçun Masatçı, muhalif ve devrim çizgisinde tiyatro yapanların yasak ve baskılarla yüz yüze kaldığına dikkat çekerek, tüm bu baskılara karşı sanatın ezilenden yana tavrı ile cevap verdiklerini söyledi. 

Dünyada 54 yıldır kutlanan 27 Mart Dünya Tiyatro Günü Türkiye’de tiyatro sanatı ve sanatçısının yaşadıkları sıkıntılar içinde kutlanıyor yine. Tiyatroların “performansa dayalı sisteme” geçirilmek ve özelleştirilmek istenen bir dönemde tiyatro sanatı, Başbakanlık bünyesinde kurulacak bir kurulun “takdir edeceği tiyatro projelerine ödenek verilerek” sürdürüleceği noktaya getirildi. Söz konusu uygulama hayata geçtiği vakit devlet tiyatrolarında sanatçılara güvence sağlayan kadroların tasfiye edilerek, devlet tiyatrosu kurumunun da tasfiyesinin sağlanacağı yönünde düşünce ve yorumlar kaygılarla dile getiriliyor. 

Doğasında muhalefet, eleştiri, sistem sorgusu, hiciv gibi karaktere sahip olan tiyatronun devletten bağımsız yürütülen özel kategori içeriğindeki tiyatroları da bu muhalif kimliğinin ve karakterinin bedellerini ödemekten geri kalmıyor. İzmir Yenikapı Tiyatrosu Yönetmeni Orçun Masatçı, genelde Türkiye’deki tiyatro sanatının sorunlarını, özeldeyse muhalif ve devrimci tiyatronun yaşadığı sıkıntıları değerlendirdi. 

27 Mart’a girerken diğer yıllara oranla daha umutlu olduklarını ifade eden Masatçı, “Newroz’dan bu yana esen barış rüzgarı bu topraklarda her akli insan gibi bizi de umut etmeye ve mücadelemizi daha da ileriye taşımaya yönelik bir enerji verdi. Geçtiğimiz sezonu onlarca hak ihlali, yasak ve baskıyla geçirdik. Kültür Bakanlığı bu yıl özellikle AKP karşıtlığındı devrim çizgisinde sürdüren tiyatrolara karşı ciddi bir ambargo çalışmasına girdi. Ekonomik anlamda çıkmaz sokağa itmeye çalıştı. Memleketin ilk ödenekli tiyatrosunun yönetimi, tiyatroculardan alınarak, bu işle hiç ilgisi olmayanlara devredildi” dedi. 

‘BASKI ALTINDA UMUT ETMEK ZOR’

Tiyatro oyuncuları üzerindeki baskının sürdüğünü dile getiren Masatçı, böylesi şartlar altında umut etmenin kolay olmadığını vurguladı. Kars Kafkas Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü 4. Sınıf Öğrencisi M.K’nin bir tiyatro oyununda “Cumartesi Annesi” rolünde oynadığı için hakkında soruşturma başlatıldığını ve bundan ötürü de 26 Şubat’ta ifadeye çağrıldığını belirten Masatçı, “M.K, bir gün sonra da Terörle Mücadele Şubesi’ne (TEM) ifade vermek için gittiğinde çırılçıplak soyularak cinsel tacize uğradı ve tehdit edildi. TEM’de ifadesini vermek isteyen M.K, yanına gelen bir polis memurunun kendisine bağırarak ‘Beni tanıdın mı? Hani geçen sene evini basmıştım ya senin. Sen dün yanına gelen arkadaşlara da artistlik yapmışsın senle görüşürüz’ diye tehdidine uğradı. Tehditler savuran polis, bir kadın polise M.K’nin üstünü aramasını söylüyor. Bunun üzerine kadın polis M.K’yi itirazlarına rağmen önce iç çamaşırları kalacak şekilde, ardından da iç çamaşırlarını da çıkarttırarak çamaşırlarını silkelemesini istedi. M.K’nin cinsel taciz ve şiddet gördüğü TEM odasında kendisini çeken bir de kamera bulunuyor. Cinsel tacize ve şiddete uğrayan M.K, Kars Emniyet Müdürlüğü, Terörle Mücadele Şubesi ve Terörle Mücadele Savcısı hakkında suç duyurusunda bulundu” diye konuştu.

‘SANATI SANATÇILAR YÖNETMELİ’

Ödenekli İstanbul Şehir Tiyatrosu’nun sezon başında yaşadığı yönetmelik değişikliğine dikkat çeken Masatçı, tiyatroda eskiden Şehir Tiyatrosu kadrosundan bir sanatçının seçilerek ya da atanarak genel sanat yönetmenliği vasfıyla idare edildiğini ancak şimdi genel sanat yönetmenliğinin yanı sıra bir de bu konuyla ilgili müdür atandığını belirtti. Sıkça gündemde kalan ve uzun tartışmaların yaşandığı İstanbul Şehir Tiyatrosu’na “atanan müdür”ün tiyatro ya da sanat kökenli değil belediyede çalışan bir memur olduğunu, aktif sanat üretiminde bulunmadığını ifade eden Masatçı, “İstanbul Şehir Tiyatrosu bu sezonun başında Vasıf Öngören'in Zengin Mutfağı oyununu sahneledi. Oyun oynanırken seyircilerin arasından 4-5 seyirci bozkurt işareti yaparak ve sloganlar atarak oyunu protesto etti. Diğer seyircilerin tepkisi üstüne ülkücü seyirciler dışarı çıkartılmak zorunda kaldı fakat sonrasında MHP’liler sosyal medyada kampanya yaparak oyunun gösterimden kaldırılması için belediyeye baskı yaptı. Oyun ilan edildiği ayki programdan sonra 2-3 ay yeniden programa alınmadı o olaydan sonra yeni gösterimleri bu ay oynandı” diye belirtti. 

‘BİZ DE EGEMENLER ÖNÜNDE EĞİLMİYORUZ’

Sanatın ezilenden yana tavrının egemen zihniyetlere karşı cevap niteliğinde olduğunu belirten Masatçı, “Ama bizler biliyoruz ki bu yaşananları tersine çevirecek sanatçılar var. Bu topraklarda barışın, yoksulun, işçinin dilini sahneye taşıyan, dert edinen sanat üretimleri var. İşte bütün ‘var’lar toplamı, geleceği değiştirmemi için tutunduğumuz tek kurtuluş ipidir. Yaşadıklarımız daha önce de yaşandı. Bundan sonra da yaşanabilir. Ama Türkiye’de ve dünyada ezilenlerin sanatçıları birleşerek, gerek üretimlerinde gerek sokaklarda egemenlere karşı cevap verebilecektir. Belki son film karesinde bizim düştüğümüz görülecektir ama kararan karede Seyit Rıza’nın dizeleriyle son sözümüz belirecektir: Biz sizin yalanlarınızla dolanlarınızla baş edemedik bu bize dert oldu. Ama biz de sizin önünüzde eğilmedik bu da size dert olsun.” 

Masatçı, Yenikapı Tiyatrosu’ndan Nazlı Masatçı’ya N. Gogol’un “Palto” oyununda "halkı askerlikten soğuttuğu" iddiasıyla hakkında açılan davada 5 ay 20 günlük hapis cezası verildiğine dikkat çekerek, muhalif tiyatro sanatçılarının karşılaştığı sorunlara vurgu yaptı.