Onurlu barış mı? ‘Onurlu harakiri’ mi? - V. Sarısözen

Onurlu barış mı? ‘Onurlu harakiri’ mi? - V. Sarısözen

AKP’nin Kürt siyaseti “derin” bir kriz yaşıyor. Dün böyle yazmıştım. Bugün de yazıyorum. Kriz “derindir”.

Bingöl’deki askeri kayıplar, bu krizi, gittikçe görünür hale gelecek şekilde açıða çıkarmaya başladı.

Cemaat’in Türkiye’deki illegal sözcüsü Hüseyin Gülerce, bir TV kanalında şöyle konuştu:

“Ortada 10 şehit varsa bir ihmal olduðu kesindir. Bir gün önce bir polis minübüsüne saldırı oluyor sonra da bu olay gerçekleşti. Orduda mayalanmış cuntacı bir yapı var. Terfiler, atamalar buna göre yapılmış. Egenekon’un Fırat’ın doðusunda ne yaptıðını bilmiyoruz mesela. JÝTEM var mı yok mudur söylenmiyor. Biz şimdi TSK’yı bu cuntacı yapıdan kurtarmaya çalışıyoruz. Bunu engellemek isteyenler bir kavram kargaşası yaratıyor zaten.”

Gülerce Genelkurmay Başkanı’nın ve kuvvet komutanlarının “istifasını” da istedi:

“Bence Sayın Başbakan yine korusun Genelkurmay Başkanı’nı, kuvvet komutanlarını. Ama Türkiye’de işlemeyen bir kurum var: istifa müessesi... Bir general çocuðu, milletvekili ya da zengin çocuðu bu şekilde o otobüse bindirilmiyor. Şimdi birisinin istifa etmesi gerekiyor.”

Cemaatin sözcüsü yalnız “istifa” da demiyor. Askerin “demirbaşında” olan ve törenlerde kuşandıðı kılıçla sorunu çözmesini de önerdi. Yani Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanlarının “harakiri” yapmasını bir “onur meselesi” olarak vurguladı:

“Japonya’da böyle bir ahlak var. Dünyanın bir çok ülkesinde böyle bir ahlak var. Ýki uçak çarpışınca Japon komutan bir kaç saat sonra odasında harakiri yaptı. Bu bir onur meselesi. Ýstifa olmadıðı gibi açıða alma da olmuyor. Çok viddi bir zaaf olduðu besbelli. Burada açıða alınması gereken bir sorumlu yok mu? “

Siz bir rejimde bundan beter bir “çatlak” gördünüz mü? Cemaat TSK’yi “toplu intihara” davet ediyor.

Aslında onun böyle bir davette bulunmasına gerek yok. Şu anda hükümet ve TSK zaten “intihar” yolunda yürüyor. Ama bu intihar onlarla sınırlı da deðil. Farzedin ki Türkiye bir cins otobüs, tüm nüfus binmiş bu alamete, gidiyor kıyamete; Hükümet ve Genelkurmay da birer “canlı bomba” olarak otobüste, bellerine baðladıkları “Alaman tipi el bombalarının çengelini serçe parmaklarıyla” şöyle bir “çekiştirmek” üzereler...

Türkiye tehlikeli bir yola koyuldu. Aynı anda Suriye bataklıðına saplandı; Ýran’la düşmanlaştı, Irak merkezi devletiyle cepheleşti. Şimdi Afganistan’da da “günlük istihbarat” karşılıðında, ABD tarafından operasyonel güç olmaya doðru itekleniyor.

Türkiye’nin bindiði bu “otobüs”, ilk “bela duraðına” artık yaklaştı: Duraðın adı “ekonomik kriz”. Büyüme hızla düştü. Suriye sınırının kapanmasıyla Ortadoðu pazarlarındaki pay azaldı. Avrupa resesyonda ve sıcak para Türkiye’yi her an büyük bir hızla terk edebilir.

Biliyoruz. Ekonomik kriz kendiliðinden hiçbir sonuç getirmez. Ama ekonomik kriz olmadan da bir hükümetin oyları kolay kolay düşmez. Prof. Ersin Kalaycıoðlu geçtiðimiz günlerde katıldıðı bir TV programında çok önemli bir saptamada bulundu. Ona göre AKP henüz “kurumlaşmış” bir parti deðil. Çünkü o henüz bir seçim yenilgisi görmedi. Kurumlaşıp kurumlaşmadıðı uðrayacaðı bir seçim yenilgisinden sonra belli olacak. ANAP da böyleydi. Ýlk seçim yenilgisiyle birlikte yok oldu. Kurumlaşmış parti, böyle bir yenilgiden sonra da varlıðını koruyabilen parti demektir.

Kalaycıoðlu aynı zamanda şunu da belirtti: AKP üç dönemdir seçim kazanıyor. Çünkü üç dönemdir ekonomi iyi gidiyor. DP iki seçimde oylarını arttırdı; 1957’de oyları düştü; çünkü ekonomik kriz patlamıştı...

Bu ciddi bir yaklaşımdır. Önümüzdeki yıl AKP’yi böyle bir düşüş bekliyor.

Ve otobüs bu hızla “ekonomik kriz” duraðına varır ve frenlere asılmak yerine Başbakan dümeni iyice saða kırar, genelkurmay gaz pedalına basar ve CHP’li Haluk Koç da “iç savaş duraðına tam yol ileri” diye amigoluk yaparsa, Türkiye otobüsü, “Bingöl otobüsünden” beter olur.

Düz bir mantıkla ve matematik bir hesapla, ne TSK HPG’yi yok edebilir; ne de HPG TSK’yı yok edebilir. Şurası açıktır ki, bu iki gücün “pat” durumunda kalması, Türkiye’nin bu “pat” durumundan sað salim çıkmasına yol açmaz. Silahlılar “pat” durumunda kaldıðı, buna karşılık barış ve çözüm de saðlanmadıðı için, Türkiye bu hengamede “Ýhtiras otobüsünden” sað salim çıkamaz. Tüm Türkiye kaybeder.

Kürdistan?

Kuzeyi Türkiye’yle birlikte kaybedecektir. Ama onların geride “iki parçası” daha var.

Söyle bakalım Başbakan, konuş bakalım Genelkurmay başkanı: Sizin bir “ikinci Türkiye’niz” var mı?

O halde Türkiye otobüsünün Bingöl otobüsüne dönmemesi için, rotayı Bingöl yerine, yeniden Oslo’ya kırmalısınız; Oslo yolunu bulabilmek için muhtaç olduðunuz “rehber” Ýmralı’dadır. Onu da otobüsün ön koltuðuna buyur etmelisiniz.

Bırakın “PKK terörünü “... “Milli trafik terörü” başka türlü önlenemez.

Şunu demek istedim: Ben Cemaat sözcüsü gibi insafsız deðilim; Başbakanın ve Genelkurmay başkanının kasaturayla karınlarını deşip, harakiri yapmasını asla önermiyorum.

Ama, “yaşasınlar da görsünler” diye dua ediyorum...