Mısırlı Beyyumi: Türk devleti işgali hedefliyor-YENİLENDİ

Mısır Dışişleri Bakanı eski Yardımcısı Cemal Eldin Beyyumi, ülkelerinin Libya'daki gelişmelere seyirci kalamayacağını belirtti, "Türk devleti çok ahlaksız ve amacı işgal" dedi.

Türk Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Müslüman Kardeşler ve daha birçok çete ile Osmanlıcılık hayallerini gerçekleştirmek istiyor. Planlarını Kürtlerin imha ve yok edilmesi üzerine inşa ederken, asıl amaçlardan biri de Arap ülkelerini işgal etmek. Önce Kürtler bahane edilerek Kuzey Doğu Suriye topraklarının bir bölümü işgal edildi. Başur’un birçok yeri işgal edildi ve bu işgal sürüyor. Böylelikle Irak topraklarının bir bölümü de Türkiye tarafından işgal edilmiş oluyor. En son Müslüman Kardeşler ve Suriye’de yetiştirip beslediği çeteler ile Libya’ya saldırmaya başladı. Erdoğan’ın izlediği bu politikalara birçok Arap ülkesinden ve Arap Birliğinden tepkiler geldi. Tepki gösteren ülkelerin başında ise Arap ülkelerinin başını çeken Mısır geliyor.

Mısır Dışişleri Bakanı eski Yardımcısı ve Büyükelçi Cemal Eldin Beyyumi, Arap Birliği Başkanı Ahmed Ebulğeyt'in yardımcılığını yürüttü.

Beyyuni, Mısır ve Libya'daki gelişmeler ile Türk devleti ve dünyanın tutumu üzerine ANF'nin sorularını yanıtladı…

Beyyumi, Mısır'ın olup bitenlere sessiz kalmayacağını belirterek, "Libya’daki 2 milyon vatandaşımızı korumak en doğal hakkımızdır" dedi, önümüzdeki günlerde Libya müdahalesinin olabileceğinin işaretini verdi.

'VATANDAŞLARIMIZI SAVUNMAK ZORUNDAYIZ, BEKLEYEMEYİZ'

Libya’daki şeyh ve aşiretlerin önde gelenleri, Libya Parlamentosu ve ordusu Mısır’dan durum değerlendirmesini yapma talep etti. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Birleşmiş Milletler Sözleşmesi’nin birinci ve 50’nci maddeleri, öz savunma hakkını tanıyor. Birileri çıkıp bu konu sadece sınır güvenliği için geçerlidir, diyebilir, ancak bilinmelidir ki şu anda 2 milyonu aşkın Mısırlı Libya’da bulunuyor ve onun için de herkes bilmelidir ki Mısır Libya’da bulunan bu 2 milyon vatandaşının savunmasını yapmak zorunda ve bu tehdidin Mısır sınırına ulaşmasını beklememeli.

Türkiye’nin bölgeye girmek için elindeki kart Müslüman Kardeşlerdir. Aynı zamanda Türkiye’nin elindeki kartlar her gün deşifre oluyor. Yine ülkelere karşı o kötü oyunları ve kirli yüzü ortaya çıkıyor. Aynı zamanda Ürdün’de de bu konuyla ilgili bir karar alındı, ancak bu duruma karşı (Türkiye’ye karşı) ortak ve büyük işler yapılması gerekir.

Serac ortak savunma konusunda Türkiye ile görüşme yaptı ve bir anlaşma yaptı. Eğer bu doğruysa bu şu anlama geliyor ki Suriye’den getirilen çeteler yoluyla ve diğer yerler ya da bölgelere müdahalede bulunmaya çalışacak. Doğrusu Libya’daki ileri gelen ve aşiret reisleri ile yapılan görüşmeler iyi bir iştir. Birçok konu üzerinde tartışma yürütüldü ve müdahale etmesi için Mısır başkanına yetki verildi. Mısır’a yapılan tüm tehditler, BM uluslararası yasa maddeleri çerçevesinde kendi savunmamızı yapmaya bize hak tanıyor. Bu tanınan hak çerçevesinde savunmamızı yapacağız. Britanya'nın, bir vatandaşının öldüğü gerekçesiyle yaklaşık 70 yıl boyunca Mısır’ı işgal ettiğini hatırlıyoruz. Zaten o vatandaş da kendisi Malta’nın vatandaşıydı. Bu gerekçe, Britanya’nın Mısır’ı işgal etmesine ve birdenbire İngiliz gemilerinin İskenderiye tarafına geçmesine yetmişti.

Libya’da Mısır’ın 2 milyon vatandaşı olduğunu söylediniz. Mısır bu vatandaşlarını nasıl savunacak ya da koruyacak? Ayrıca Mısır, büyük tehlikelerden birisi olarak, bir başka ülkenin ordusu ve ona bağlı silahı grupların Libya’ya gelmesini mi görüyor?

Mısır’ın uygun bir zamanda müdahale etme hakkı vardır. Biz o konuda üç mesaj verdik. Birinci mesaj, Başkan Sisi’nin, eski başkan Muhamed Necib’in makamında yaptığı konuşmada, “Kendinizi hazırlayın” mesajıydı. Doğrusu bu konuşmadan sonra herkes Mısır hazır mı ve savaş uçakları gereken alanlara kadar yetişebilir mi soruları sormaya başladı. İkinci mesaj ise bizim de takip ettiğimiz askeri tatbikatta verildi. Uçakların havada nasıl savaş hazırlığı yaptığını, yine omuzlara alınan RPG silahlarıyla piyade güçlerinin hazırlıkları ve buna benzer çok sayıda hazırlıkları gördüğümüz tatbikatla bu mesaj verildi. Özellikle bilinmeyen şeyler de daha büyüktür. Bu sadece Mısır'ın az imkânları ile yaptığı bir gösteriydi. Bununla amacımız Mısır vatandaşlarına kısa bir rahat nefes aldırma gösterisi değildi. Bununla biz, ilgili ülkelere ve dışarıya meselenin sadece gemi ve oyun olmadığını göstermek istedik. Üçüncü mesaj ise Dışişleri Bakanı Samih Şukri’nin Güvenlik Kurulu’na telekonferansla katılarak yaptığı konuşmadır. Eğer onu doğru okumak gerekirse görülecektir ki Mısır dış güçler ve çetelerini uyarıyor. Türkiye ve Akdeniz ülkeleri ve Avrupa Birliği ülkeleri arasında yapılmış bir anlaşma var. Bu anlaşma terör, kaçak yollarla yapılan göçmen ve yolsuzluklara karşı ortak hareket edilmesi gibi maddeler anlaşmanın en önemlileridir. Ama Türkiye Libya’ya girmesiyle bu her 4 maddeyi de ihlal etmiş ve etmeye devam ediyor.

'TÜRKİYE ÇOK AHLAKSIZ VE İŞGALDEN YANA'

Bu söyledikleriniz Mısır’ın Libya’ya müdahale edeceği anlamına mı geliyor? Mısır’ın verdiği birçok mesajda bu açıkça görülüyor...

Doğrusu, Türkiye çok ahlaksız bir şekilde tutum sergiliyor, Müslüman Kardeşler meselesi de çok kaygı vericidir. Biz Mısır’da bunlara karşı durduk, mücadele ettik ve bellerini kırdık. Onları gözlemleyeceğiz ve tüm planlarını da deşifre edeceğiz. Biz şimdi bunu yapıyoruz. Şu anda Müslüman Kardeşler Tunus’ta da dağılma ve bitme noktasına gelmeyle yüz yüzedir. Biz tüm bunları görüyoruz. Ürdün de Müslüman Kardeşler'i yasal olmayan bir örgüt olarak kabul etti.

Türkiye’nin yaptığı plan tamamen Libya’yı işgal etmek midir sadece? Bunun içinde başta Mısır olmak üzere diğer Arap ülkelerine de mesajlar yok mu sizce?

Doğrudur, artık bize göre bu tutumları açığa çıkmış. Türkiye orada yüz yıllarca kalmayı düşünüyor. Zaten Erdoğan’ın Savunma Bakanı kendisi bunu söylüyor ve dedi ki “Bu bizim toprağımızdı, siz gelip işgal etmişsiniz.' İyi o zaman madem işgal etmek istiyor, niye Avusturya ve Macaristan’a gitmiyor? Bunların hepsi gösteriyor ki ne yapmak istediği gözler önünde, yani el koymak, işgal etmek istiyor ve bu da onun açgözlülüğünü ortaya koyuyor.

Türkiye Libya ve Mısır’daki Müslüman Kardeşlerden devşirdiği gruplarla çalışıyor. Bu gruplar, ülkelerinin düşmanlarının yanında yer aldı. Türkiye bu çetelerin kartı ile uluslararası güçleri de etkilemeye çalışıyor. Mısır buna nasıl tahammül ediyor?

Türkiye bu çetelerden güç devşirmiş. Devşirdiği bu çete gruplarıyla müdahale etmek istiyor birçok yere. Libya’ya çok sayıda güç götürmüş. 5 taburluk güç olduğu söyleniyor. Libya ve Mısır’dan devşirdiği güce 5. Tabur adını vermiş. Evet, bu 5. Taburdur, bu konuda bu savaş öyle kolay değildir, halk arasına karışan bu 5. Tabura karşı tutum bellidir. Çünkü bunlar ordu ve çetelerden de beterdir. Bize karşı, teröristlerle iş birliği de yapmışlar. Ama herkes bunu kabul etmiyor. Bu örgüt şu ana kadar da toplum arasındadır ve birçok üyesi halkın arasındadır. Bunları bir dakika içinde belirlemek çok zordur, bu da bu konuda en tehlikeli meseledir. Ama planları sürekli gözlem altında tutuluyor ve bunun devam etmesi de gerekiyor. Türkiye bundan ziyade Libya dışında askeri olarak Suriye ve Irak topraklarına zorla giriyor, işgal ediyor ve hâlâ devam etmek istiyor.

Türkiye bir taraftan Irak’ı diğer tarafından Kürtleri gerekçe göstererek Suriye topraklarını işgal ediyor. En son çetelerini işgal için Libya’ya gönderdi. Bu açıkça uluslararası yasalara aykırı olmasına rağmen neden kimse ses çıkarmıyor?

Bu açık bir şekilde düşmanlıktır ve Erdoğan da geçmiş imparatorluğu tekrardan geri getirmeye çalışıyor, Kuzey Irak’ı işgal etmek istiyor ve Suriye’yi işgal ediyor. Bir uyarı yapmak istiyorum; Türkiye bu son değişimleri fırsata çevirmek istiyor ve Suriye’yi tamamen işgal etmek istiyor. Lîwaya İskenderun o zamanlar onun başkenti Mersin’di, ben dışişleri bakanıyken, bizim Suriye ile ittifakımız olduğu dönemde biz bu bölgenin ismini El Slib koymuştuk. Orası Suriye’nin toprağıdır, Türkiye İkinci Dünya Savaşı sonra burayı işgal etti.

Evet, biz tüm barışçıl ve sivil yolları deniyoruz ve biz şimdi tüm güvenlik kapılarını geziyoruz, ancak söz ettiğimiz bu son girişimlere Fransa da bize yardım ediyor ve özellikle Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron tehdit etti ve dedi ki “Türkiye’nin yaptıkları NATO’ya karşıdır.' Tabii Almanya, İtalya, Yunanistan ve Kıbrıs da aynı şikâyetleri Türkiye’ye karşı dillendiriyorlar. Yine Avrupa temsilcilerinin de bu tutum ve yaptıklarından kaynaklı Türkiye’ye nasıl bir yaptırım veya ekonomik ceza verileceği yönünde araştırma içine girdikleri şeklinde bilgiler geliyor bize.

Görüştüğünüz kesimlerin, Türkiye’nin NATO’nun Avrupa ülkeleri arasında değişen statüsü ile ilgili görüşleri nedir?

Türkiye’ye karşı dünya kamuoyunu kazanmaya yönelik çalışmaları başlatmışız ve öncelikle, Avrupa ve NATO’dakiler gözler önündedir ve Rusya ile birçok Arap ülkelerinin de bunu yayımlamalarının beklentisi içerisindeyiz. Hatta Amerika’nın tutumu da kabul ediliyor, yani o Türkiye’yi kendisinin stratejik ortağı olarak görüyor ve bunu da Rusya’ya karşı kullanıyor. Ama Amerika da biliyor ki Mısır’ın güvenliği sağlanmadan kimse Ortadoğu’ya geçemiyor. Eisenhower ve Cemal Abdul Nasir döneminde Amerika Mısır’da kendi ulusal derinliği olarak görüyordu.

Amerika’nın tutumunu siz nasıl görüyorsunuz?

ABD’nin tutumu körfez ülkelerinin tutumlarında ortaya çıkıyor. Körfez devletlerinde Türkiye’nin komplolarını bildikleri, anladıkları görülüyor.

'TUTUMLAR NETLEŞMELİ'

Erdoğan’ın yeninden Osmanlı İmparatorluğunu canlandırması, bölge üzerinde hakim kılmaya çalışması ile ilgili Arap devletlerin tutumları nasıl?

Evet, Türkiye’nin yanında bulunan ve düşüncelerini kabul edenlerin başında Katar var. Bunun arkasında birçok ülke ve bu ülkelerin içindeki oluşumlar olduğunu bilmeleri gerekir. Türkiye’nin proje ve planının tehlikesi ve derinliğini görmeyenler, özellikle Libya sınırındaki devletler Tunus ve Cezayir gibi onların da doğrudan bu mesele üzerinde durmaları, bu konudaki tutumlarını belirlemeleri lazım.