'Mevzuat uygun değil'-Erdal Er
'Mevzuat uygun değil'-Erdal Er
'Mevzuat uygun değil'-Erdal Er
Türkiye Cumhuriyeti Kürtlerin, Alevilerin, Ermenilerin, gayrimüslimlerin inkârı üzerine kuruldu.
Kim bu inkâra karşı çıktıysa kafasında tekçi zihniyetin balyozunu buldu.
Koçgiri, Şex Sait, Zilan, Dersim ve 6-7 Eylül bu zihniyetin ürünü.
Sonraki yıllarda "iç-dış düşman" kategorilerinde Kürtler, Ermeniler ve Aleviler kırmızı kalemle hep baş sıraya yazıldı.
Memlekette Türk olmayanların tek hakkı; zamanında Adalet Bakanlığı da yapmış olan Mahmut Esat Bozkurt’un deyimiyle ‘köle olma hakkı!’ idi.
Pazartesi akşamı kameralar karşısına çıkıp hükümet adına konuşan Bülent Arınç’ı izlediğimizde Mahmut Esat Bozkurt’un ruhunu yeniden gördük.
Ne diyor Arınç;
"Rojava’da PYD’nin özerklik istemesi hoş bir durum değil."
El Nusra Cephesi’nin çetelerini silahlandırarak Kürtlerin üzerine yollayıp bu çetelere kapılarını açmak, ‘hoş’ oluyor da; Kürtlerin kendi statülerini elde etmek için özerklik istemeleri neden ‘hoş’ olmuyor? Sizin geleneğinize göre Kürtlerin ‘köle olma’ dışında hakları yok, değil mi? Kafa bu!
Bununla yetinmeyen Arınç; "İmralı'da basın toplantısı olmaz" diyor.
Sebep?
Paşa buyuruyor; "mevzuat buna uygun değil"
Mesele zaten sizin her defasında sığındığınız ve memleketi 90 yıldır kan gölüne çeviren 'mevzuat’ saçmalığı değil mi?
Kürt inkarına son verin; açıyorlar kırmızı kitabı‘mevzuat uygun değil’, diyorlar.
Yüzde on barajını düşürün; ‘mevzuat uygun değil’,
Ana dilde eğitim hakkını verin; ‘mevzuat uygun değil’,
Hapishanelere doldurduğunuz Kürt siyasetçileri serbest bırakın; ‘mevzuat uygun değil’,
Ölülerimizin kemiklerini verin; ‘mevzuat uygun değil',
Çözüm sürecinde adım atın, karakollar yapmayın, koruculuğu dağıtın, barajlar yapmayın; ‘mevzuat uygun değil',
'Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın avukatları, ailesi, yakın çevresi, sivil toplum örgütleri, akademisyenler, siyasi parti temsilcileri, Alevi ve Ermenilerin temsilcileri görüşsün, dendiğinde de; ‘olmaz, mevzuat uygun değil!’
Sayın Öcalan sürecin geleceği için diyor ki; ‘benim burada basınla buluşmam, kamuoyuna mesajlarımı doğrudan vermem sürecin geleceğine katkı sunar.’
BDP milletvekilleri gidince mevzuata uyuluyor da, basın giderse neden mevzuata uymuyor?
Peki, mevzuatınız neye uygun? Ölmeye, öldürmeye mi? Anlatın da bu mevzuata ne uyuyor biz de bilelim. İşi Arınç’a bırakırsak hiç bir şey mevzuata uymuyor. Çünkü onların mevzuatına uygun olan bir tek şey var; inkâr ve savaş!
Bu kafayla, bu dille süreç de ilerlemez, çözüm de gelmez, barış da olmaz.
Olması gereken şudur; yüzbinlerce insanın ölümüne, milyonlarca insanın trajedisine neden olan ‘mevzuatlarınızı‘ çöpe atacaksınız.
Şartsız şurtsuz Sayın Öcalan’ın süreci yöneteceği koşulları yaratacaksınız. Buna özgürlüğü de dahil. Sadece BDP’liler, gazeteciler değil, toplumu temsil eden başka isimlerin de İmralı’ya gitmesi sürecin geleceği ve toplumsal barış için şart. Yeni bir Türkiye ancak böyle kurulur.
Bunları yapmaz da gerekçelerini Mahmut Esat Bozkurt ruhu taşıyan mevzuatınızla açıklarsanız, Kürt halkı da kendi mevzuatları ile sizin karşınıza çıkar, ‘artık yeter!‘ der. Sizin olmazlarınız, bizim olurlarımızdır.
Yani özgürlük, demokrasi ve eşitliktir.
Bunun için ise Kürt halkına yönelik inkârın son bulması ve Sayın Öcalan’ın özgürlüğü olmazsa olmaz...
Ya bu konuda anlaşılır; ya da siz kendi mevzuatınız ile yolunuza devam edersiniz, Kürtler de kendi mevzuatları ile bildikleri, inandıklarını yolda yürürler…