Maraş’ta faşist bir filmin gösterildiði sırada Çiçek Sineması’na atılan bomba ile başlayan ve daha sonra Alevi Kürt Katliamı’na dönüşen Maraş katliamının canlı tanıðı Serhat Engizek o günleri anlattı. Katliamın hunharca geliştirildiðini vurgulayan Engizek, gördükleri karşısında “Ýnsan insanlıðından utanıyordu” dedi.
Maraş Katliamının Alevi Kürtlere dönük sistematik ve son derece planlı bir katliam olduðunu söyleyen Serhat Engizek, “Katliam hunharca geliştirildi” dedi. Maraş’ta yaşanan katliama karşı durabilmek için o dönemi hatırlamak gerektiðini de vurgulayan Engizek, Türkiye ve Kürdistan'ı şöyle deðerlendirdi: “Türkiye genelinde devrimci demokratik hareketin yükselişe geçtiði bir süreçti. Artık devletin kurumlarıyla fazla işlevsel olamadıðı bir süreçti. Halkın iktidara ve devlete muhalif bir konumu vardı. Yüzbinler, milyonların katılımıyla yürüyüşler, protestolar düzenleniyordu... 1978 yılına gelindiðinde Kürdistan'da gelişmekte olan yeni, canlı, dinamik Apocu hareket vardı. Çok hızlı, halkla bütünleşen, kucaklayan, halkta büyük bir umut yaratan bir hareket doðmuştu. Tabii Kürdistan'da Apocu Hareketin yükselişe geçişi, halkın özgürlük taleplerini ulusal özgürlük taleplerini de yükseltmişti. PKK kuruluş kongresini yapmıştı. Maraş Katliamıyla, Kürtlere bir gözdaðı vermek hedefleniyordu. ‘Siz ulusal, demokratik ya da özgürlük, baðımsızlık taleplerinde bulunursanız size reva gördüðümüz budur’ mesajı verildi. Maraş'ta katledilenler Alevi Kürtlerdir. Kürtlüðün en zayıf olduðu bir halkadan Kürt halkı tehdit edildi. Türkiye'de de 1 Mayıs 1977 katliamı var, işçi hareketine, devrimci-demokratik harekete o katliamla bir gözdaðı verildi. Kürdistan'da ise Maraş Katliamı ile.”
'ÇORUM, MALATYA, SÝVAS’TA PROVALAR YAPILDI'
Maraş Katliamı öncesi Çorum, Malatya, Sivas'ta Alevilere dönük hem gözdaðı, hem de katliam provaları yapıldıðının da altını çizen Engizek “Maraş’ta bunu tam planladılar ve gerçekleştirdiler” dedi. Amerikalı yetkililerin katliam öncesinde Maraş’ta zemin hazırladıðını vurgulayan Engizek, şöyle devam etti: “Maraş Katliamı öncesi Aleksandre Pek isimli Amerikalı yetkili Maraş'ı geziyor. O gezi sırasında ‘Aleviler yakında size ekmek bile vermezler’ biçiminde ilginç sözler sarfediyor.
Sanki Aleviler orada egemen olmuşlar, her şeyi ele geçirmişler... Böyle toplumu kışkırtıcı, karşıt bir faaliyete yönlendirici bir çaðrıda bulunuyor. Aslında Alevileri bu şekilde Sünni kesime hedef gösteriyor. Maraş’ta Alevilerin, Kürtlerin nüfusu az, ama ekonomik durumları iyiydi.”
Katliama hazırlık çerçevesinde bütün Alevi evlerinin işaretlendiðini de söyleyen Serhat Engizek, “En son zaten bir kundaklama olayı var. Onun da sorumluluðunu komünistlere, Kürtlere atıyorlar ve olaylar böylece başlıyor” dedi.
'YARDIMA GÝTMEK NEREDEYSE ÝMKANSIZLAŞTI’
O dönemlerde devrimci gruplara üye olan Serhat Engizek, katliamın başladıðı günlerde Afşin’dedir. “Katliam haberini alır almaz, halka yardım etmek için bir araya geldik” dedi. Hemen harekete geçtiklerini ve mümkün olduðunca fazla silah temin ettiklerini de kaydeden Engizek, “Ayın 24’ünde biz Maraş'a girmek istedik. Bizden önce birkaç arkadaş daha gitmişti yolda onlarla karşılaştık. 'Büyük önlem almışlar, şehrin dışından itibaren giriş-çıkışları tutmuşlar bırakmıyorlar. Üzerinizde bir şey olsa kendinizi boş boşuna yakalatırsınız' biçiminde bizi uyardılar. Biz de geri dönmek zorunda kaldık. 5 kişilik bir grup, araziyi bilen birini aradık. Bir gün de öyle geçti. Artık katliamın 3. günüydü biz şehre 15 kilometre mesafeye kadar arabayla, sonrasını ise daðdan gittik. Ulaştıðımızda her taraf asker doluydu” diyerek sözlerini sürdürdü.
O gün orada gördüklerini ise Engizek şöyle anlatıyor: ”Şehirin dışında tanıdıðımız bir aile vardı. O ev de yakılmıştı. Fakat ailenin bir çocuðu evin yakınlarındaydı. 'Sakın şehre gitmeyin yakalanırsınız bir şey de yapamazsınız. Artık her şey bitti' dedi. Tabii bizim dışımızda şehre giden gençler, devrimciler olmuştu. Bazıları giderken tutuklandı, bir kaç tanesi şehit düştü. En son silahlarımızı bir yerde gizledik ve şehre girdik. Ayın 27'siydi. Artık olaylar durmuştu. Yapılanlar yapılmış, katliam sonuçlanmıştı.''
'ÝNSAN ÝNSANLIÐINDAN UTANIYORDU’
Sistematik katliamın yapıldıðı mahallelere girdiklerinde gördüðünü ise Engizek, ''Ýnsanı insanlıðından utandıran bir vaziyet'' sözleriyle ifade ediyor. Kürt Alevilerin yoðun yaşadıðı 2-3 mahallenin tamamen yakılıp yıkıldıðını, talan edildiðini söyleyen Engizek, birçok mahallenin tamamen viraneye dönüştüðünü de söyledi. Yörük Selim Mahallesi’nde kendi akrabalarının da yaşadıðını söyleyen Engizek, “Gidip gördüðümüzde tam virane olmuştu. Bir kesim kaçmıştı, bir kesim katledilmişti. Hem de barbarca bir katliam gerçekleştirilmişti. Bizim köyde de bir aile öyle katledildi. Bu ailenin 2 çocuðu tesadüfen kendilerini duvarın arkasına saklayarak kurtulmuşlardı. O çocukların gözleri önünde anne-babası yakılmıştı. Hem de öyle bir yakma ki üzerlerine gaz döküp, evdeki tüm yünleri de üzerine atarak canlı canlı yakıyorlar. 5-6 yaşındaki çocuklar da gizlendikleri yerden anne ve babalarının diri diri yakılmasını izliyor...''
Maraş Katliamı’nın Kürtlere gözdaðı verme ve hem de kenti Kürtsüzleştirmeyi hedeflediðini de sözlerine ekliyor Engizek. Katliam sonrasında da Maraş’ta yaşayan Engizek, katliamın halk üzerindeki ikili etkisini ise şöyle anlatıyor: “Katliam halkta bir yandan bir sinmişlik durumu, diðer yandan da alttan alta içinde büyük bir öfke ve kin yaratmıştır. Okatliam insanların cesaretini de kırmıştı. Gerillanın oradaki mücadelesi onlara yeniden bir cesaret kazandırdı.”
Maraş’ın Alevi Kürtlerinin devletle hiçbir zaman uzlaşmadıðını da belirten Engizek, “Mesela hemen her yörede insanlar koruculaştırıldı. Ama Maraş'ta kimseyi korucu yapamadılar. Hiç kimse korucu olmadı. Bu noktada hem vaadlerle, hem de baskılarla sonuç alamadılar” dedi.
'TÜRK DEVLETÝ HEDEFÝNE ULAŞAMADI’
Engizek, katliam gerçekleştirildiðinde PKK’nin Maraş ve çevresinde fazla etkinliðinin olmadıðını söyledi. Ancak daha sonra hem Avrupa’ya göç eden, hem de kendi topraklarında kalan kesimlerden PKK saflarına yoðun bir şekilde katıldıðını sözlerine ekledi. Katliamdan 20 yıl sonra Maraş daðlarında PKK gerillası olarak gittiðini söyleyen Serhat Engizek, “Orada halkla ilişkilerim oldu. Hepsi gerillanın orada olmasından çok memnundu. Devlete büyük bir öfke vardı. Geri çekilme sürecinde gerilla birliði olarak partinin talimatıyla çekildik. Halk gerçekten çok üzgündü. Alandan çıkmamızı istemiyorlardı. Bizi terk ediyorsunuz diyorlardı. Yine 2004 ve sonrası gerilla o alanlarda yeniden mevzilenirken halkın gerillayı coşku ve sevgiyle karşılama durumu oldu” dedi.
Katliamın 34. yıldönümünde devletin Kürtlere reva gördüðü politikanın geçmişten farklı olmadıðını da sözlerine ekledi. Roboski katliamına dikkat çekti.
'ALEVÝLER TARÝHÝ VE DÝRENÝŞÇÝ ÖZÜNÜ SAHÝPLENMELÝ’
Engizek, kendisinin de bir Alevi olduðunu belirterek; “Osmanlı’dan bu yana Alevilere yönelik yapılan soykırımlar biliniyor. Maraş, Roboski'de yapılanlar hafızalarımızda taptaze. Bundan sonra da eðer birazcık zafiyet görseler çok daha fazlasını yapmak isteyecekler... Onun için herkes doðru bir duruş ve tarihini, kültürünü ve direnişçi özünü sahiplenmeli. Yoksa yok olunur. Tabii AKP politikalarına kendilerini satanlar da olabilir. Ama Alevi toplumunun çoðunluðu bunu kabul etmez. Çünkü Aleviliðin özü eşitliðe, özgürlüðe ve bunlar için direnişe dayanır. Aleviliðin kültürel deðerleri devletle bütünleşmeye izin vermez. Aleviler pasifleştirildi, bu pasif duruştan bir an önce kurtulunmalı. Bunun öncülüðünü yapan PKK ile birleşme ve bütünleşme gerçekleşmeli. Bu bugün Kürt sorununu olduðu gibi Alevi sorununu da çözebilir. Yeni Maraş'ların Roboskilerin önüne de ancak böyle geçilir.''