12 Eylülden bu yana süresiz dönüşümsüz açlık grevinde olan tutsaklardan Mazlum Tekdað, BDP Eşbaşkanı Gültan Kışanaka yazdıðı mektupta talepleri kabul edilinceye kadar eylemlerini sürdürmede kararlı olduklarını söyledi. Ciddiyiz. Biz de bu irade, inanç, umut ve kararlılık oldukça yemekmiş, dünya malıymış umurumuzda olmaz. Ýçimizdeki inanç bizi her daim özgürlüðe daha yakın kılıyor dedi.
Geçtiðimiz Salı günü BDP Grup Toplantısının ana konusu, 12 Eylülden bu yana cezaevlerinde devam eden süresiz dönüşümsüz açlık grevleri idi. BDP Eşbaşkanı Gültan Kışanak konuşmasının tamamını bu konuya ayırdı. Tutsakların taleplerini ise bizzat onların dilinden anlatmak, açlık grevindeki tutsaklardan Mazlum Tekdaðın kendisine gönderdiði mektubu okumak istedi. Ancak gözyaşlarına hakim olamadı, mektubu okuyamadı.
Babasını 1990lı yıllarda silahlı bir saldırıda kaybeden, amcası JÝTEM tarafından kaçırılan Mazlum Tekdað, 12 Eylülde süresiz dönüşümsüz açlık grevine başlayan ilk grupta yer alıyor.
Mehmet Tekdað 12 Şubat 1993 tarihinde Diyarbakır Baðlar- Dörtyol mevkiinde kendi işlettiði pastanenin önünde uðradıðı silahlı saldırıda yaşamını yitirdi.
Babası yargısız bir şekilde infaz edildiðinde Mazlum henüz 9 yaşında, kardeşi Şoreş 8, Mehmet Emin 6, Selman ise 3 yaşındaydı.
1995 yılında Mazlumun amcası Ali Tekdað, Diyarbakırda kaçırıldı. Sonraları bir Jitem subayının Evrensel gazetesine yaptıðı itiraflarda Ali Tekdaðın 6 ay boyunca ellerinde olduðu, kendisine işkence yapıldıðı belirtiliyordu. Jitem subayı, Ali Tekdaðı öldürdükten sonra Silvanda bir dere kenarında bedenini yaktıklarını ve oraya kenarına gömdüklerini de itiraf ediyordu.
Mazlum Tekdað, lise dönemindeyken HADEPin gençlik komisyonunda çalışmalara başladı. Sonra DEHAP gençlik kollarında çalıştı, son olarak da DTPnin MYK üyeliðine seçildi, DTP MYK üyesiyken 14 Nisan 2009da DTPye yönelik gerçekleştirilen operasyonda gözaltına alınıp tutuklandı. Bugün itibariyle 37 gündür Diyarbakır D tipi cezaevinde süresiz dönüşümsüz açlık grevinde.
12 Eylül'de eyleme başlayan ve 37 gündür açlık grevinde olan 63 tutsak var. 22 Eylülden itibaren katılanlarla birlikte sayı 400ü aştı. 15 Ekimden itibaren Rize Kalkandereden Silivriye Antepten Kandıraya Erzurumdan Bakırköye neredeyse siyasi tutukluların olduðu her cezaevinde binlerce kişi açlık grevine başladıðını açıkladı.
Tekdað, açlık grevinin henüz başındayken Gültan Kışanaka yazdıðı mektupta neden böyle bir eylemi başlattıklarını anlatıyor. Tutsakların kararlılıklarını da, ya taleplerimiz kabul edilecek ya da sonu ölüme varacak. Ciddiyiz. Biz de bu irade, inanç, umut ve kararlılık oldukça yemekmiş, dünya malıymış umurumuzda olmaz. Ýçimizdeki inanç bizi her daim özgürlüðe daha yakın kılıyor diyor.
Tekdaðın 19 Eylül tarihinde kaleme aldıðı ve Gültan Kışanaka hitaben yazdıðı mektubu yayınlıyoruz:
Sevgili Gülten Abla
Merhaba
Öncelikle iyi, saðlıklı, mutlu ve moralli olmanı diler en içten sıcak duygularla selam ve sevgilerimi yollarım.
Hayli zaman oldu deðil mi görüşmeyeli, yıllar geçti. Ýnan nereden hangi birinden başlayacaðımı bilemiyorum. Kaç zamandır hep yazacaðım diyordum fakat bir türlü o kararlılıðı, atmosferi yaratamadım. Bilirsin, iyi bir hukukumuz, hatırı sayılır bir paylaşımımız, miktarınca da muhabbetimiz vardı ki, ben hala öyle olduðunu düşünüyorum. Zaman-mekân deðişse de dostluk ve yoldaşlık adına baki olan çok deðerli, anlamlı duygular vardır. Bu anılar bize aittir, içimizdedir, yüreðimizde ve zihnimizdedir. Kolay kolay silinmez ve de asla unutulmaz
Ýnanıyorum sizin için de böyle kalmıştır. Demem o ki her daim aklımda ve yürektesin. Ýzleniyorsun, takip ediliyorsun, düşünülüyorsun, içten içe soruluyor ve selamlanıyorsun. Hep yanındayım Gülten Abla inan bana çok özledim
Bilirsin hapishaneler insanın duygu ve düşünce dünyasını belirli bir oranda etkiliyor. Bir parça duygusallaştırıyor. Emin ol biraz daha devam etsem tutamayacaðım kendimi. Bu anlamda duygularımı hissettiklerimi anlıyorsundur. Bu mektupta set çekeceðim, engelleyeceðim
Sadece sizi çok sevdiðimizi, özlediðimizi bilin yeter
CÝDDÝYÝZ, KARARLIYIZ
Deðerli ablam, haberin olmuştur bir grup arkadaşla 12 Eylül tarihinde süresiz dönüşümsüz açlık grevine başladık. Sayımız şimdilik 15tir. Senin tanıdıðın (ben ve Tayipin dışında yoktur) iki arkadaştır. Eylemi, iki temel siyasal talep üzerinden başlattık. Bu talepleri siyasal gerekçesiyle birlikte ayrıca yazacaðımdan burada deðinmeyeceðim. Ayrıca bizim dosyadan kadın arkadaşlar da başlamış, zaten haberiniz olmuştur. Greve başlarken çeşitli kurumlara amacımızı tema alan mektuplar yazmaya karar verdik. Arkadaşlar da sen BDPye yaz dediler. Eş Başkanlara yaz, dayanışma iste deyince bayaðı güldük.:)
Tabii dedim, yazarım ama kendimi tutamam eski günlerin hatırına mektubu amacından saptırıp muhabbete dalarım, haberiniz olsun
Bir haftadır yemek yemiyoruz, bu defa kararlıyız Abla, ya taleplerimiz kabul edilecek ya da sonu ölüme varacak. Ciddiyiz, bunu dilekçelerimizle yazdıðımız tüm metinlerde dile getirdik, kamuoyuna da deklere ettik. Şahsen ben kendimi buna hazırlamışım ve bu 15 arkadaşın da buna hazır olduklarını düşünüyorum. Bizde bu irade, inanç, umut ve kararlılık oldukça yemekmiş, dünya malıymış umurumuzda olmaz.
ZALÝMÝN ZULMÜNE KARŞI DÝRENMEK GEREK
Yazık ki acının gözyaşının hüküm sürdüðü günler yaşıyoruz. Savaşın yarattıðı bu zorlanma hepimizi etkiliyor. Ölüme ve kana dur demek gerekiyor. Kürt halkının özgürlük mücadelesi haksız ve hukuksuz uygulamalarla bastırılmaya yok edilmeye çalışılıyor. Dili, kültürü, kimliði yok sayılıyor, iradesine tecrit uygulanıyor, askeri ve siyasi operasyonlarla tasfiye edilmeye çalışılıyor. Bu politikalara ve konsepte karşı her anlamda direnmek lazım. Her alan yoðun bir mücadele sahası ve bu AKP Devletine karşı, onun bu tutum ve tavrına karşı biz de sonuna kadar mücadele edeceðiz ve direneceðiz. Süreç çok kaotik neye evirileceði, nasıl sonuçlar açıða çıkaracaðı belirsiz. Bizler bedenlerimizi eriterek bu sürece müdahil olmaya, kendimize yön vermeye çalışacaðız, zalimin zulmüne karşı bu dört duvar arasında elimizden başka bir şey gelmiyor.
Tabii 12 Eylülde başlamamızın ironisi ve anlamı var. Formatta deðişiklik olsa da yöntemde, uygulamada, zihniyette ve sistemde bir farklılık yok, hatta daha tehlikeli boyutlara ulaştıðı bile söylenebilir.
Neyse sürece özgün gelişmelere ve mevcut konjonktüre siz bizden daha hâkimsiniz, reel politiði bizden daha iyi takip ediyorsunuz, çünkü yaşıyorsunuz, içindesiniz. Neticede demokratik siyasete karşı başlatılan linç politikaları, itibarsızlaştırma, tehdit, korkutma, bölme, parçalama ve tutuklama gibi yaklaşımlar asla sizleri yıldırmayacaktır. Dediðim gibi kucaklaşma da ya doðru anlaşılır, kardeşliðe ya da yanlış yorumlanıp çarpıtılarak, düşmanlıða yani bölünmeye delalet haline getirilir.
DÜŞMAN HUKUKUNDAN ADALET BEKLEMÝYORUZ
Yazmışken kısaca kendi durumumu da anlatayım, zira merak ettiðini tahmin ediyorum. Bildiðin gibi üç buçuk yılı aşkın alıştık, öðrendik, tanıdık ve anladık artık. Bu mekânı biliyoruz, tabi ilk yıl çok zorlanmıştık, mekânın katlanılamaz, alışılamaz yönlerinden kaynaklansa gerek, biraz da beklentili ruh halinin de payı vardı, şahsen kendi cephemden belirli bir netleşmeyi yaşadıðımı söylemeliyim. Bu mahkemeden bize tahliye çıkmaz, düşman hukukunu işleten bir yargı sisteminden adalet beklemek abesle iştigal deðil midir? Bu anlayış ve zihniyetten özgürlük dilemek saflıktır. Yargının genel yaklaşımı ayrı bir mektup konusudur, bizi bırak, burada öyle vakalar var ki trajikomiklikten de öte...
Dolayısıyla ben kendimi en olumsuz sonuca da hazırlamışım, tabii bu umutsuz olduðum anlamına gelmiyor. Ýçimizdeki inanç bizi her daim özgürlüðe daha yakın kılıyor, biz yüzümüzü halkımıza ve mücadelemize dönmüşüz, ne varsa onlarda, gerisi fasa fiso
Bir de siz varsınız, demokratik siyasi mücadelemiz de devam ediyor. Dışarda birlikte Partide yürüttüðümüz çalışmalar geldi aklıma, az kaldı Abla, AKPnin mevcut politikaları mutlaka iflas edecek, yeter ki biz bildiðimiz yoldan şaşmayalım, dik duralım ve mücadele edelim. O zaman özgürlüðe daha fazla yaklaşmış olacaðız.
Saðlıðım, moralim ve genel durumum da gayet iyidir. Öyle ciddi bir yaramazlık, problem yoktur. Hapishane sürecini kendimce deðerlendirmeye, okuyup yoðunlaşmaya çalışıyorum. Eðer uygun bir vakit oluşturabilirsem hapishane günlerine ilişkin de yazmak isterim. Annem ve kardeşlerim gidip geliyorlar, onların da durumu iyidir, sað olsunlar, ilgilenmeye de çalışıyorlar, onlar da kendilerine bir düzen oluşturmuşlar, geçinip gidiyorlar.
ASLA HAPÝSHANE DUVARLARINA BENZEMEYECEÐÝM
Şimdi açlık grevine giren sekiz arkadaşla birlikte ayrı bir kısımda kalıyoruz. Refakatçi olarak Ahmet Çelen arkadaş da yanımızdadır. Bize iyi bakıyor, moral oluyor, sana özel selam söylüyor. Tanıdıðın bildiðin tüm arkadaşlar iyiler. Birçoðunu uzun zamandır ben de görmüyorum, yakında duruşma var, bir günlüðüne katılmayı düşünüyorum. Orada herkesi görürüm her halde. Malum, hapishane çok kalabalık ve görüşme problemi var. Her şeye raðmen, senin yoldaşın geçen yıllara inat, hala genç ve diridir. Özümü ve benliðimi korumaya çalışıyorum. Asla hapishane duvarlarına benzemeyeceðim, herhangi bir ihtiyacım ve istemim de söz konusu deðil, kendimce idare ediyorum. Asıl seni sormalı, Abla sen nasılsın, durumun, halin, keyfin nasıl? Umarım her zamanki gibi iyisindir, bir sıkıntın yoktur. Biliyorsun senden moral alıyoruz, o tebessümün her daim aklımızdadır. Ýnan gülmek sana çok ama çok yakışıyor. Politikanın kiri pası senin moralini asla bozamaz, bunun farkındayız. Abla Eş Başkanlar adına ben mektubu sana yazıyorum, Selahattin Arkadaşa bir kart yazacaðım, kısa birkaç söz işte. Ayla ve Sabahat arkadaşıma da birer kart yazacaðım, biliyorsun onlarla bir hukukumuz var, sonra kızmasınlar.
Deðerli Abla, artık bu grev ne kadar sürer, nasıl sonuçlanır bilemiyorum. Sonu ne olursa olsun, moralimi, inancımı ve mücadeleye olan güvenimi asla yitirmeyeceðim. Birlikte mücadele ettiðimiz siz deðerli dostlar, yoldaşlar bu yolda bana güç veriyor. Çok uzatmayayım canını sıkmayayım bir gün tekrar buluşursak, sana yine mutfakta yardım ederim, saçların konusunda fikrim deðişmedi; halay çekerken yine dikkat gözüm hep üzerine :)
Şimdilik bunları belirtiyorum, seni çok seviyor ve özlüyoruz Abla. Her daim açık ve yüreklisin, bunu unutma lütfen. Bir gün mutlaka görüşeceðiz Abla. Ancak bu mekân hapishane olmayacak buna tüm kalbimle inanıyorum. Hatırlamak ve hatırlanmak güzel bir duygudur her zaman için
Kendine çok iyi bak ve davran, saðlıðına da, dikkat et şahsında tüm arkadaşlara selam ve sevgiler gönderiyorum.
Özgür yarınlarda buluşmak ümidiyle esen kal
Selam ve Sevgiler Dostlukla
Mazlum TEKDAÐ