Kürt basınını hedefleyen, onlarca Kürt gazetecinin gözaltına alınarak cezaevlerine konduðu siyasi soykırım operasyonunun üzerinden bir yıl geçti. Tutuklu Kürt gazetecilerin avukatlarından Ramazan Demir, Kürt basının devletin her pisliðini ifşa ettiði için hedef alındıðını, davasının seyrini ise AKP Hükümeti'nin belirlediðini söyledi. Demir, "Siyasi talimat gelmeden olumlu bir gelişme yaşanmayacaðını düşünüyorum" dedi.
Kürt basınına yönelik düzenlenen ve onlarca meslektaşımızın tutuklanmasıyla sonuçlanan operasyon bugün, birinci yılını dolduruyor. Tutuklu gazetecilerden bir yıl içerisinde sadece 4'ü serbest bırakıldı; 32'si hâlâ rehin tutuluyor.
Tutuklu gazetecilerin avukatlarından Ramazan Demir'le Kürt basını davasını konuştuk...
'DAVANIN SEYRÝNÝ SÝYASÝ TALÝMATLAR BELÝRLÝYOR'
Avukat Ramazan Demir, "Ýlk önce şunu tespit etmeliyiz; bu dava, hakikaten hükümetin eline yüzüne bulaştı" dedi. Hükümet yetkililerinin Kürt gazetecilerin davasında belirleyici olduklarına dikkat çeken Av. Demir, "Hükümet yetkilileri bu davayı savunuyorlar; kendi inisiyatiflerinde ilerlediðini söylüyorlar. Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay da, 'kontrolümüzde ilerliyor' demişti, 'KCK' davaları için. Bir davanın açılıp açılmayacaðını, soruşturmaya başlanıp başlanmayacaðına başbakan yardımcısının kendisi karar veriyor" ifadelerini kullandı.
Av. Ramazan Demir, dava için, 'mahkemeler mi, hükümet mi yürütüyor' gibi bir çelişkiye kimsenin düşmediðini, çünkü hükümetin doðrudan müdahil davrandıðını belirterek, "Baðımsız yargılamalarda muhatap mahkemedir. Ama siyasi dava olduðu gayet açık. Dolayısıyla eleştiriler, suçlamalar hükümete yöneltiliyor. Herkes, tepkisini hükümete gösteriyor. Bu da, mahkeme-hükümet ilişkisi açısından önemsenmeli" diye konuştu.
Mahkemenin seyrini AKP Hükümeti'nden yetkililerin kullandıkları dilin belirlediðini ifade eden Demir, şunları kaydetti: "Mesela hâlâ bakanlar çıkıyor ve 'gazeteci deðil terörist' diyebiliyor. Davanın seyri de böylece belirlenmiş oluyor. Buna raðmen uluslararası kurumlar dünyada en çok gazetecinin Türkiye'de tutuklu olduðunu söylüyor. Doðrusu, hükümetin tavrı yumuşamadan çok olumlu bir gelişme beklemiyoruz. Biz avukatlar ne kadar gayret etsek de, siyasi talimat gelmeden Kürt gazetecilerin mahkemesi ilerlemez."
'ERDOÐAN, DÜŞMAN CEZA HUKUKUNU ÝŞLETÝYOR'
Türk Başbakanı Erdoðan'ın, bir süredir, kendisine muhalefet eden kesimleri hedeflediðini belirten Av. Demir, "Hükümet, özellikle de başbakan muhalif sevmiyor. Kendisinin söylediðinin aksini dile getiren kimseyi sevmiyor" diyerek, Erdoðan'ın 'düşman hukuku' uyguladıðına işaret etti: "Bir Alman hukukçunun oluşturduðu düşman ceza hukuku var. Bu hukukta, bir yurttaşlar vardır, bir de düşmanlar. Size en ufak ilkesel sapkınlık gösterenler kişi olarak bile görülmez; her şeyi hak ettiðine karar verilir. Erdoðan'ın politikası buna benziyor. 'KCK' davalarında hükümetin düşman kategorisini artırdıðını görebiliyoruz. Hopa, KESK davaları da örnek olabilir."
Avukat Ramazan Demir, Kürt basınının hedef alınmasında, hükümet politikalarını teşhir eden gücünün en önemli gerekçe olduðuna deðinerek, "Kürt basını bu devletin, tabiri caizse her pisliðini ifşa eden bir rol oynadı. Birinci elden haber verdi. Ne kadar insanın hakkı çiðnendiyse, Kürt basınından öðrendik. Türk basınında ise zaten bir kıpırdama yok. Onlar, AKP'nin istediði gibi haber yapmayı sürdürüyorlar. Ama Kürt basınının bu saldırıyı boşa çıkardıðını da görmek gerekiyor. Birileri tutuklanıyor, kalanlar ise korkmadan devam ediyor" diye konuştu.
AKP Hükümeti'nin, Kürt gazetecilere yönelik politikasından pişmanlık duyacaðını dile getiren Av. Demir, CPJnin ve diðer uluslararası örgütlerin raporlarında gazetecilerin konu edilmesinin, hükümeti zor duruma düşürdüðünü kaydetti. "Yakında AB Ýlerleme Raporu da çıkacak; bu raporda da benzer tespitlerin yer alacaðını düşünüyorum" diyen Av. Demir, ekledi: "Hükümet özellikle uluslararası kurumların raporlarına karşı kendini savunamaz hale geldi. En son CPJ raporuna cevap yazdılar, 'tespitleriniz yanlış' diyerek ama çok fazla savunamadılar. Mesela savunmaya çalışırken de müvekkillerimden Çaðdaş Kaplan'la ilgili yalana başvurdular. Kaplan'ın sahte polis kimliði kullandıðı, iş adamı kaçırdıðına ilişkin, yalanlar söylediler.
Demir, DÝHA muhabiri Çaðdaş Kaplan'la ilgili iftirasından ötürü Adalet Bakanlıðı hakkında bugün tazminat davası açacaklarının bilgisini verdi.
'ULUSLAR ARASI KURUMLAR, TÜRKÝYE'DEKÝ GAZETECÝLERDEN DAHA AZÝMLÝ'
Siyasi davaların seyrinde kamuoyu baskısının önemine dikkat çeken Av. Demir'in kişisel görüşü, Kürt gazetecilere 'üvey evlat' gibi davranıldıðı yönünde: "Tutuklu Kürt gazetecilere, muhalif Türk basını açısından da söylemek lazım ki, üvey evlat muamelesi yapıldı. Uluslararası platformlar, Türkiye'deki gazetecilerden daha çok davanın üzerine gidiyor. Ahmet Şık, Nedim Şener'le ilgili kampanyalar başlatan muhalif gazeteciler, taş üstünde taş bırakmıyorlardı. Ama söz konusu Kürt basını olduðunda, şimdi evlerinde oturuyorlar. Bunu ikiyüzlü bir tavır olarak deðerlendiriyorum. Mahkemelerden umudu kestik gibi; bari sahiplenmede özenli olunmalı. Vicdani, mesleki sorumluluk bunu gerektiriyor."