Kürdistan'dan sandık değil seçim taşınıyor... Hacer Altunsoy

1 Kasım seçimlerine bir ay gibi bir zaman kaldı. AKP'nin tek parti iktidarını elde edemeyeceğinin anlaşılması halinde seçimi iptal edilebileceği tartışılıyor...

1 Kasım seçimlerine bir ay gibi bir zaman kaldı. AKP'nin tek parti iktidarını elde edemeyeceğinin anlaşılması halinde seçimi iptal edilebileceği tartışılıyor. Açıkçası bu ihtimal halen devam ediyor. Her ne kadar kimi anket sonuçları %44 bandında gösterse de anketlerin %39-42 arası değişen sonuçlar daha belirgin. Dolayısıyla halen böyle bir ihtimal varlığını koruyor. Hangi argümanlar veya hangi yöntemler kullanılarak yapılabileceğini ancak bu durum somutlaşırsa göreceğiz.

Ancak dikkat çekmek istediğim konu bu değil. Seçime bir ay gibi kısa bir zaman kaldı. Seçim gündemini en çok işleyen partilerden biri AKP. Sadece parti teşkilatı ve yöneticileri değil, valiler, kaymakamlar, hatta kimi yerlerde polisler de seferber olmuş durumda. 

Bu seçimde 'milli ve yerliler' seçilecek. O yüzden ayrı bir hassasiyet gösteriliyor. 7 Haziran seçimlerinde 'milli ve yerli' vekil çıkarmayan bölgelerin, 1 Kasım'da 'milli ve yerli' vekil çıkarması için büyük çaba sarf ediliyor. Çabanın en büyüğü ise güvenlik tedbirlerinde. 'Taşımalı sistem' ile seçimin güvenliği sağlanacak. Peki, nerelerde seçimin güvenliği sağlanacak. Tabii ki Kürdistan'da.

HDP'nin en yüksek oy aldığı yerlerde seçim güvenliği için sandıklar taşınacak veya birleştirilecek. Şimdiye kadar il ve ilçe seçim kurullarınca kararlaştırılan yerler: Şırnak'ın Silopi ilçesinde 7 mahallede, Cizre ilçesinde ise 3 mahalle 23 köy ve 1 mezranın sandıkları başka yerlere taşınacak.  Hakkari kent merkezine bağlı 3 mahalle 26 köy ve 2 mezra, Yüksekova'da 53 köy ve ilçe merkezindeki 7 okulda güvenlik gerekçesiyle sandık kurulmayacak. Batman'da 9 bölgede, Urfa'nın Ceylanpınar ilçesinde 8 mahallede, Amed'in Sur ilçesinde 8 mahallede, Silvan'da 75 mahallede sandıklar başka yerlere taşınacak.  

Daha başka yerlerin bu listeye eklenme ihtimali de oldukça yüksek.

Neden bu bölgeler? İlk bakışta öz yönetim ilanlarının yapıldığı ve çatışmalı bölgeler olduğu dikkat çekiyor. Fakat durum bu kadar basit olmayabilir.  

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın Temmuz ayının sonunda Çin'e gerçekleştirdiği ziyarette "Taşımalı sistem sandık güvenliği için önem arz ediyor" açıklamasıyla ilk sinyali vermiştir. O dönem henüz erken seçim kararı alınmamış, öz yönetim ilanları yapılmamış (ilk ilan 10 Ağustos 2015’te Şırnak halk meclisi tarafından yapılmıştı) ve çatışmalar bu kadar yoğunlaşmamıştı. Nitekim sonrasında Cizre, Silvan, Lice, Sur ve Varto gibi birçok ilçede sokağa çıkma yasakları uygulandı. Onlarca sivil katledildi. Bu saldırılar karşında da halkın direnişi her geçen gün daha fazla büyüdü ve büyümekte.  

İşte taşımalı oy sistemi kararları da öncelikle bu ilçeler için alındı.

24 Temmuz’da başlayan savaşın, Saray’ın iktidar hırsı yüzünden çıktığını herkes dillendiriyor ve her olayda bu tezi doğruluyor. Anlaşılan 7 Haziran sonrası erken seçim hazırlıkları yapılırken, 1 Kasım seçimlerinin nasıl kazanılacağına ilişkin büyük bir plan da hazırlanmış. Bir yandan savaş tırmandırılarak gelen asker cenazeleri üzerinden milliyetçi oylarla ‘milli ve yerli’ milletvekiline ulaşılacak. Öte yandan Kürdistan’da savaşı tırmandırarak ya halkın sandık başına gitmesi engellenecek ya da taşıma sistemi ile sandıklar halktan uzaklaştırılacak. Böylece 7 Haziran’da tek parti iktidarına engel olan Kürdistanlılar hem cezalandırılacak, hem de oy kullanmaları engellenerek HDP baraj altında bırakılacak.

Kısacası plan çok yönlü işleyecek. Tabii bunlar şimdiye kadar ortaya çıkan verilerin gösterdikleri. Daha başka neler var bilemiyoruz. 

Taşımalı oy sisteminin anayasaya aykırı olduğunu hemen hemen birçok uzman dillendirdi. HDP’de itirazlarda bulundu. Asıl kararı YSK verecek. YSK bu planı ne kadar engelleyebilir? Onu göreceğiz. Kürdistanlılar ‘sandıklar saraya da kurulsa oy vermeye gideriz’ diyor. Böyle yapacakları da kesin. Ancak şimdiye kadar ilçe seçim kurullarınca kararı alınan ve belki daha da artacak olan sandık bölgeleri düşünüldüğünde, buna sandık taşıma demek eksik kalır. Ortaya çıkan tablo taşınanın sandık değil, seçim olduğu anlaşılıyor. Yani Türkiye’nin bir bölümünün eşit koşullarda seçime katılmaması anlamına geliyor. Böylesi bir uygulama seçim sonuçlarını şimdiden şaibeli kılacaktır.