Ağır hasta tutsak Çalışkan’ın, vücudunun yüzde 80’ni yanık, kol ve bacak damarları tıkalı, kalp ve faranjit hastası, iç organları da çalışmaz halde. Durumunun özgünlüğünden kaynaklıcezaevi revirinde bile tedavi edilmiyor.
İzmir Kırıklar 2’nolu F Tipinde hükümlü bulunan ağır hasta tutsak İdris Çalışkan, 16 yıldır tedavi edilmeyi bekliyor. Vücudunun yüzde 80’i yanık, kol ve bacak damarları tıkalı, iç organları çalışmaz halde, kalp ve faranjit hastası olan Çalışkan, bilinçli olarak ölüme terk ediliyor.
'HASTA TUTSAKLAR İÇİN KAMUOYU OLUŞTURULMALI'
ANF’ye konuşan, İdris Çalışkan'ın kardeşi Hasan Çalışkan, ağabeyi ile en son görüştüğünde durumunun çok ağır olduğunu belirterek, "İzmir’de hiç bir hastaneye götürülüp tedavi ettirilmiyor. Revire çıktığında bile kendisine 6 ay sonraya gün veriliyor, tedavisi hiçbir şekilde yapılmıyor. Kalp krizi geçirdi, anjiyo yaptılar, tansiyonu sürekli sıkıştırıyor. Ellerinin kesilmesi lazım ama hangi hastaneye gitse tedavi edilmiyor, kendini yaktığı için bilinçli olarak bunlara maruz kalıyor” diye konuştu.
Çalışkan, ağabeyi gibi birçok ağır hasta tutsağın var olduğunu ancak kamuoyu oluşturulmadığını belirterek, "Hasta tutsaklara sahip çıkılsın istiyorum. Eğer devlet tedavi ettiremiyorsa bize teslim etsinler, biz tedavisini yaptıralım. Biz onlardan daha iyi bakarız hasta tutsaklara, ölüme terk etmeyin onları” dedi.
‘DEVLET KÜRT ESİRLERE KARŞI DÜŞMANCA YAKLAŞIYOR'
Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Yardımlaşma Derneği (TAYD-DER) İzmir Eş Başkanı Musa Karbadağ, devletin hasta tutsaklar konusundaki tutumunun düşman hukuku olduğunu belirterek, “Anlatımlardan rehin politikası güdüldüğü ortaya çıkıyor. Yıllardır hasta tutsaklar olmak üzere cezaevlerindeki hak ihlallerini duyurmaya çalıştık ama kimse duymak istemedi. Bunun temeli özünde devletin Kürt esirlere karşı düşmanlığındandır” diye konuştu.
'SAYIN ÖCALAN SERBEST KALMALI'
Karbadağ, “İlk yapılması gereken Kürt halkının irade olarak gördüğü Sayın Öcalan’ın serbest bırakılmasıdır. Sorun orada düğümleniyor. Sayın Öcalan özgürleşmeden mevcut hasta tutsak gerçekliği de çözülemez” dedi.
Ağır hasta tutsak İdris Çalışkan’ın durumuna dikkat çeken Karbadağ, “Özellikle güneşimizi karartamazsınız süreciyle başlayan Sayın Öcalan’ı sahiplenme eyleminde yüzlerce insan bedenini ateşe verdi, bunlardan birisi de İdris Çalışkan’dı. Önderliğini sahiplenen fedai ruhla gerçekleştirdiği eylemden ötürü devlette kin ve nefret uyandırmış durumda. Tedavinin ihmalindeki temel neden de budur. Tedavi süreci uzatılarak, işkence yapılmaktadır. Cezaevlerinde bir insanlık dramı yaşanmaktadır. Bu insanlık dramına sessiz kalınmamalıdır. Sessiz kalındıkça bu işkence devam edecektir, bu işkencede sessiz kalan herkes sorumludur” diye ifade etti.
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın özgürlüğünü talep eden Karbadağ, Öcalan’ın özgürlüğü ile birlikte cezaevlerinin de özgürleşeceğine inandığını vurguladı.
KOMPLOYA KARŞI BEDENİNİ ATEŞE VERDİ
1993 yılında Bingöl kırsalında askerlerle girdiği çatışmada yakalanan Çalışkan, 1 sene boyunca Bingöl hapishanesinde ağır işkencelerden geçirildikten sonra, 36 seneye mahkum oldu. Bingöl’den Yozgat F Tipi Cezaevine sürgün edilen Çalışkan, 1999’da Öcalan’ın uluslararası bir komplo sonucunda yakalanıp Türkiye’ye getirilmesini protesto etmek için bedenini ateşe verdi. Çenesinden beline yüzde 80 derece yanan Çalışkan, ağır yaralı olarak kaldırıldığı Ankara Devlet Hastanesi’nde ameliyata alındı ve deri nakli gerçekleştirildi. Ancak bu haliyle hasta yatağına kelepçelenen Çalışkan, PKK hükümlüsü olduğu için doktorlar, sağlık personeli ve hastanede görevli bir subay tarafından tehdit edilerek ağır hakaretlere maruz kaldı.