'Kobanê Cizre’de somutlaşmıştır'

Komalen Ciwan Koordinasyonu üyesi Viyan Leyla, “7 Haziran’dan bu yana Kürt halkının başlatmış olduğu AKP’yi Kürdistan’dan temizleme hamlesi öz yönetim ilanlarıyla zafere doğru evriltilmelidir” dedi.

Son süreçlerde Kuzey Kürdistan’da gelişen öz yönetimlerin ilanını, Botan halkı başta olmak üzere Kürt halkı üzerinde gerçekleştirilen katliamları, kadına ve gençlere düşen rol ve misyonu değerlendiren Komalen Ciwan Koordinasyon Üyesi Viyan Leyla, böylesi tarihi bir süreçte tüm gençleri Kürdistan özgürlük mücadelesiyle yürümeye çağırdı. Leyla, “her yer Cizre, Beytüşşebap, Sur, Gever, Farqin, Bismil her yer direniş” şiarıyla AKP ve Erdoğan çetesine güçlü cevap verme temelinde böylesi tarihi bir süreçte gençler başta olmak üzere tüm halkları mücadele saflarında yer almaya davet etti.

‘AKP’NİN KÜRT HALKI NEZRİNDE MEŞRUİYETİ KALMAMIŞTIR’

AKP’nin Kürt halkına karşı geliştirmiş olduğu politikalarına değinen Leyla, AKP ve Erdoğan çetesinin 5 Nisan tarihinden bu yana Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerinde ağırlaştırılmış tecrit politikalarını devreye sokarak Kürt halkına karşı savaş kararını aleni bir şekilde ilan ettiğini söyledi. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın Kürt sorununun çözümü için geliştirmiş olduğu muazzam çabalarının AKP’yi bitirme noktasına getirdiğini, bu nedenle AKP’nin 7 Haziran seçimleri öncesinde de halkın Kürt Halk Önderinin projesi olan HDP’ye ilgisini bastırmak amacıyla çeşitli provokasyon girişimlerinde bulunduğu belirten Leyla, şöyle devam etti: “Birçok yerde HDP binalarına saldırılar geliştirmiş, en son da açıkça desteklediği tecavüzcü IŞİD çetesi eliyle de Amed’de bomba patlatarak halkın iradesini yok saymıştır. 7 Haziran seçimlerinde büyük darbe alan AKP Hükümeti ve 400 milletvekili hedefine ulaşamayan Erdoğan, adeta çılgına dönerek halklara karşı resmi bir savaş başlatmıştır. AKP, örgütlediği çeteler eliyle Suruç’ta Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu Üyesi gençleri katliamdan geçirmiştir. Yani sadece Kürt halkına karşı değil, Kürt halkına destek veren tüm demokratik unsurları bu saldırıyla hedef tahtasına oturtmuştur. Bununla da yetinmeyen AKP ve Erdoğan çetesi tam da Lozan antlaşmasının yıldönümünde Medya Savunma Alanlarını bombalamış, Kürtlerin temsilcilerine karşı siyasi soykırım operasyonlarını tekrardan başlatmıştır. Tüm bu saldırı furyalarıyla AKP ve Erdoğan çetesinin artık Kürt halkı nezdinde hiçbir meşruiyeti kalmamıştır.”

‘AKP, BÜYÜK BİR DİRENİŞLE KARŞILAŞMIŞTIR’

AKP ve Erdoğan çetesinin geliştirmiş olduğu saldırılara karşı halkın fiili olarak öz yönetim sistemine geçtiğini dile getiren Leyla, işgalci ve sömürgeci AKP’ye karşı halkın öz iradesine dayalı yönetimlerin ilan edildiğini, gençler ve kadınlar öncülüğünde savunmasının yapıldığını belirtti. Farqin, Gever, Sur, Gımgım, Silopi, Cizre, Beytüşşebap, Sur, Bismil başta olmak üzere Kürdistan halkının öz yönetim hamlesiyle işgalci güçlerin tanınmayacağının dile geldiğini ifade eden Leyla, “7 Haziran seçimleriyle Kürdistan’dan silinen AKP Hükümeti bu demokratik hamleyle tamamen süpürülmüştür. Halkın meşru bir hakkı olan öz yönetimlerine karşı savaş açarak her alanda katliam politikalarını devreye sokmuştur. Bu katliam politikaları çerçevesinde Komalên Ciwan üyeleri Gelhat ve Eriş yoldaşlar da hedef seçilmiş ve şehit düşmüşlerdir. Düşman güçlerin işgaline karşı kahramanca direnişleriyle Cizre ve Silopi için bu arkadaşlarımızın direnişleri ilham kaynağı olmuştur. Erdoğan çetesi halkın hepsini düşman ilan ederek saldırını katmerleştirmiştir. Cizre’de olduğu gibi Gever’de, Farqin’de, Bismil’de, Sur’da sokağa çıkma yasağı ilan edilmiş ve bu yasak çerçevesinde aleni bir şekilde önüne geleni tıpkı Erdoğan’ın söylediği gibi “çocuk da olsa, kadın da olsa” diyerek 21 kişiyi katletmiştir. Cizre’den sonra Beytüşşebap’ta, Sur’da, Bismil’de halka dönük katliam politikalarını geliştirmiştir. Halkı böylece sindireceği yanılgısını yaşayan AKP, büyük bir direnişle karşılaşarak geri adım atmak zorunda kalmıştır. Halkın kahramanca ve yiğitçe sergilediği bu direniş AKP’yi büyük bir çıkmaza sokmuştur” dedi.

‘HERKES DİRENİŞ SAFLARINA KATILMALIDIR’

Kürt halkı için yaşamanın tek yolunun direnmek olduğunu, bu nedenle yaşamak için direnen bir halkın varlığından söz edildiğini ifade eden Leyla, devamla şunlara vurgu yaptı: “Osmanlı padişahları edasında olan Erdoğan kendisine itaat etmeyen herkes için adeta ölüm fermanı çıkarmış durumdadır. Bu fermana karşı haykıran, sokağa dökülen, yaşamın her alanını ve anını direnişe çeviren bir halk gerçekliği var. Kesinlikle halkımızın en ilkeli adımı olan öz yönetim ilanından vazgeçilmemelidir. Öz yönetimlerini ilan eden alanlar Önder Apo’nun temel perspektifi olan demokratik ulus çerçevesinde inşa çalışmalarını yürütmelidirler. Ancak bu şekilde özgür bir yaşam kurulabilir. Öz yönetimlerin savunulması görevi de kesinlikle devam ettirilmelidir. Katliamcı ve çeteci güçlere karşı sokağımızı, mahallemizi, ilçemizi yani toprağımızı korumak en kutsal görev olarak önümüzde durmaktadır. Ülkemizi bu çeteci, tecavüzcü, işgalci güçlere karşı savunmak amacıyla başta gençler ve kadınlar olmak üzere herkes direniş saflarına katılmalıdır. Tüm halkta sivil savunma bilinci geliştirilerek özyönetimler işlevsel kılınmalı, demokratik ulusun 9 boyutu inşa edilerek kalıcılaşmalıdır. 7 Haziran’dan bu yana Kürt halkının başlatmış olduğu AKP’yi Kürdistan’dan temizleme hamlesi özyönetim ilanlarıyla zafere doğru evriltilmelidir.”

‘ULUSAL KURTULUŞ MÜCADELESİ EVRENSELLEŞMİŞTİR’

Kuzey Kürdistan’da gerçekleşen devrimsel durumların Rojava devriminin etkisi ve devamı olarak nitelendiren Leyla, Kuzey Kürdistan’da gelişen sürecin başta Kobanê olmak üzere Rojava devriminin oluşturduğu direniş kültüründen ilham alındığını dile getirdi. Leyla, devamla, “Kürt halkı kadınıyla, genciyle, yaşlısıyla Kobanê’de direnerek ulusal kurtuluş mücadelesini evrenselleştirmiştir. Evrenselleşen bu mücadelede Cizre’de somut ifadesini bulmuştur. Kobanê, Cizre’de somutlaşmıştır. Kobanê direnişi sürecinde Kuzey Kürdistan’da gelişen 6-8 Ekim serhildanlarına en öncü düzeyde de Cizre ve Beytüşşebap’ta olmak üzere Botan halkı katılım yapmıştır. Bu direnişiyle Kobanê mücadelesini küreselleştirmiş, Kürdistan özgürlük mücadelesinin tartışmasız bir şekilde Kürt halkının temel savunma gücü olduğunu tüm dünyaya kanıtlamıştır. Nasıl ki 6-8 Ekim’de 4 parça Kürdistan ve Avrupa’da tüm halkımız direnişe geçerek Kobanê’yi evrensel düzeye taşırmışsa bugün de aynı direnişi Beytüşşebap için sergilemelidir. Ancak bu şekilde işgalci ve sömürgeci güçleri Kürdistan topraklarından geri püskürtebiliriz. Nitekim bu başarıyı Rojava’da çeteci IŞİD’e karşı elde ettik. Aynı başarıyı şimdi de çete başı AKP ve Erdoğan’a karşı elde edebiliriz” şeklinde konuştu.

Ortadoğu’da yaşanan savaş gerçekliğinde en çok kadınların etkilendiğini, bugün yürütülen savaşların erkek aklının ürünü olduğunu ifade eden Leyla, Türk Devleti ve AKP Hükümetinin de erkek karakterli olduğunu, bu nedenle de kadına yönelimlerinin ve kadın üzerinden tüm toplumu denetime alma girişimlerinin söz konusu olduğunu söyledi. Ortadoğu coğrafyası erkeğin kadına karşı geliştirmiş olduğu kurnaz politikalara tanıklık ettiğini belirten Leyla, sözlerini şöyle sürdürdü: “Günümüz yüzyılında bile tecavüzcü IŞİD çetelerinin Ezidi kadınlarını pazarlarda satması bunun en açık örneğidir. Yine kadının birçok siyasi kazanımı da -kurumlaşma, eş başkanlık vb- erkek egemen sistem tarafından hedeflenmektedir. En son AKP’nin kurduğu darbe hükümeti de kadının tamamen siyasetten men edildiğinin göstergesidir. Kurnaz ve zalim erkeğin egemen olduğu böylesi bir sistemde kadına da kölelikten başka şans tanınmamaktadır. Fakat Kürt kadını bu makûs talihi kadınlar açısından yenmiştir.”

‘KADINLAR, KADIN KURTULUŞ MÜCADELESİNE KATILMALIDIRLAR’

YJA-STAR-YPJ öncülüğünde örülen direnişle kadına alternatif bir yaşam şansının tanındığını dile getiren Leyla, erkeğin egemen olmadığı, eşit ve özgür koşullarda katılımın esas alındığı bir yaşam tarzını esas aldıklarını söyledi. Kadınların sisteme karşı atacağı en radikal adımın ise alternatif yaşamın örülme mücadelesinde yer almak olduğunu ifade eden Leyla, “Erkek egemenliğine vurulacak en büyük darbe onun sisteminin reddi üzerine kadına dayalı özgür bir toplumun yaratılmasıdır. Bu nedenle de tüm kadınların en aktif ve direngen bir şekilde Önder Apo’nun mimarı olduğu Kadın Kurtuluş Mücadelesine katılımı temel adım olmalıdır. Direnen, haykıran, savaşan kadınlar hep erkek egemen sistemi korkutmuştur. Bugün de erkek aklıyla bezeli AKP ve IŞİD çetelerinin en çok korktuğu direnişçi Kürt kadınları olmaktadır. Bu nedenle saldırılarını daha hunhar bir şekilde yürütmektedir. Savunmasız bir kadın için günümüz dünyasında yaşam mümkün görünmemektedir. Her kadının savunma bilinciyle kendisini donatıp erkek egemenliğine karşı direniş çizgisini seçmesi özgür bir yaşamın temel adımı olmaktadır. Tüm kadınların bu özgür yaşam yolunda örgütlü bir güç olarak yürümesi sistemi darbeleyecek büyük bir mekanizma olacaktır” dedi.

‘ÖZGÜR BASIN, HAVUZ MEDYASININ İNKÂRCI YAYINLARINA KARŞI GERÇEĞİN DİLİ OLMUŞTUR’

Türk basın ve medyası Kürdistan’da yaşanan gelişmeleri yeterince vermediğini, ya yanlış bilgilerin verildiğini ya da devlet yanlısı dil ve üslup kullandığını, gerçekleri doğru bir şekilde yansıtan özgür basına da baskı ve sansür uygulaması getirdiğini konuşmasında değerlendiren Leyla, Erdoğan’ın demokratik hiçbir uygulamasının olmadığını söyledi. Leyla, özgür basın üzerindeki baskı ve sansür uygulamasına ilişkin şunlara vurgu yaptı: “AKP, her gün katliamlarını meşrulaştıracak şekilde yayın yapan sözde medya organlarının önünü açarken, kendisine en ufak bir eleştiriye bile tahammül edememektedir. Erdoğan adeta çıldırmışçasına uluslararası düzeydeki basın kuruluşlarını da hedeflemektedir. Kendisi dışında da hiçbir sese tahammülü bulunmayan Erdoğan, basında da tekçi anlayışının dayatmasında bulunmaktadır. Kendi gerçekliklerini gizleyecek şekilde kendilerine bağlı yayın organlarını adeta özel savaş aygıtı temelinde kullanmaktadır. Erdoğan öncülüğünde örgütlendirilen havuz medyası Kürdistan’daki gerçeklikleri yansıtmak bir yana, her şeyi çarpıtarak yayınlamayı gelenek haline getirmiştir. AKP, Kürdistan’da halka karşı açmış olduğu fiziki savaşı medyanın özel savaş boyutuyla da katmerleştirmektedir. Bu nedenle özel savaş politikalarına alet olmayan ve özgür basın geleneğinden gelen birçok kuruluşa karşı sansür uygulaması getirmekten, çalışanlarını tehdit etmekten ve tutuklamaktan da geri durmamıştır. Fakat bu saldırılara karşı da özgür basın susmayarak zaten gerekli cevabı vermiştir. Özgür basın, havuz medyasının inkarcı yayınlarına karşı gerçeğin dili olmuştur. Bu yayın çizgisinin özellikle de böylesi bir süreçte devam ettirilmesi hayati önemdedir. Özgür basın kuruluşlarının da havuz medyasının özel savaş politikalarını boşa çıkarma temelinde bir görevi bulunmaktadır. Erdoğan’a basını sansürleyerek gerçekleri gizleyemeyeceğini göstermek gerekmektedir.”

‘AKP’Yİ KÜRDİSTAN’DAN SÖKÜP ATACAK TEMEL GÜÇ GENÇLİK OLMAKTADIR’

Yaşanan gelişmeler karşısında gençlerin rol ve misyonuna da değinen Leyla, gençliğin her zaman için toplumun temel yaşam ihtiyacı olan savunmasını gerçekleştirmekte öncülük rolünü oynadığını, hatta kahramanca, fedaice, yiğitçe düşman güçlere karşı direniş sergilendiğini ifade etti. Leyla, sömürgeci güçlerin katletmeyle, tutuklamayla Kürt gençlerini sindirebileceklerinin yanılgısı içinde olduklarını söyledi. Leyla devamla şunlara vurgu yaptı: “Gençliğin katliamları, tutuklamaları boşa çıkaracak düzeyde her alanı direniş mekânına çevirme görev ve sorumluluğu bulunmaktadır. AKP’nin olduğu alanlarda bizlere yaşam haram kılınmıştır. Bu nedenle AKP’yi Kürdistan’dan söküp atacak temel güç de gençlik olmaktadır. Her genç AKP’nin bu politikalarına karşı başkaldırarak direniş çeperlerinde yerine almalıdır. Mahallerini, sokaklarını, ilçelerini asla düşmana teslim etmeyecek düzeyde savunmalılar. Ş. Eriş ve Ş. Gelhat yoldaşların direniş ruhunu esas alarak onların özgür yaşam hayallerini gerçekleştirmeliler. AKP’nin yaşamı daraltan girişimlerine karşı alternatifleri olduğunu unutmamalılar. Özgürleştirilen alanlara akın akın yerleşmeliler. Ayrıca Türkiye illerinde de halkımız büyük bir kıyımla yüz yüzedir. Halkımızın her gün linç edilmesi biz Kürt gençleri için büyük bir utançtır. Buna karşı da tedbirler geliştirilerek yok edilme tehlikesi yaşayan halkımızın savunma görevini de üstlenmelidirler.”

‘ZAFER, ÖZ YÖNETİMLERİNİ SAVUNAN, DEMOKRATİK SİSTEMİNİ İNŞA EDEN KÜRT HALKININ DİRENİŞİYLE GELECEKTİR’

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın başlatmış olduğu ‘Demokratik Kurtuluş ve Özgür Yaşamı İnşa’ sürecinde tüm demokratik, sol, sosyalist halklar ve gençlerin en aktif şekilde yer alması gerektiğini söyleyen Leyla, son olarak şu çağrıyı yaptı. “Önder APO üzerinde uygulanan tecritle Kürt halkına dayatılan katliamlar, gençlik öncülüğünde geliştirilen direnişle boşa çıkmaktadır. Adım adım zafere yürüdüğümüz böylesi tarihi bir süreçte tüm gençleri Kürdistan özgürlük mücadelesiyle yürümeye çağırıyoruz. Mücadele saflarına akarak AKP’yi Kürdistan’dan sileceğimiz, Önder Apo’yla özgür günlerde bulaşacağımız günler yakındır. Bunun için her yer Cizre, Beytüşşebap, Farqîn, Bismil her yer direniş şiarıyla ülkemizi özgürleştirelim, faşist-işgalci-sömürgeci AKP ve Erdoğan çetesine en güçlü cevabı verelim. Zafer öz yönetimlerini savunan, demokratik sistemini inşa eden, Özgür Önderlik şiarıyla özgür ülke idealini gerçekleştiren Kürt halkının gençlik öncülüğünde sergileyeceği direnişiyle gelecektir.”

...