Kemalbay'dan AKP'ye: Elinizden geleni ardınıza koymayın!

HDP Eş Genel Başkanı Serpil Kemalbay, partisinin 3. Olağan Kongresi öncesi düzenlediği bölgesel konferansların ilkinde gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Halkların Demokratik Partisi'nin Şubat ayında yapılması planlanan Olağan Kongresi öncesinde Diyarbakır'da Bölge Konferansı düzenlendi. HDP Diyarbakır İl binası Vedat Aydın Konferans Salonu'nda düzenlenen konferansa HDP Eş Genel Başkanı Serpil Kemalbay, HDP MYK ve PM üyelerinin yanı sıra HDP Diyarbakır İl Örgütü temsilcileri katıldı. Konferansın yapıldığı salona, "Dünden yarına aynı kararlılıkla geçmişten geleceğe aynı cesaretle" pankartı asıldı. Paris ve Silopi'de katledilen Kürt kadın siyasetçiler Sakine Cansız, Fidan Doğan, Leyla Şaylemez, Sêvê Demir, Fatma Uyar ve Pakize Nayır ile demokrasi ve özgürlük mücadelesinde yaşamını yitirenler için  bir dakikalık saygı duruşu ile başlayan konferansın açılış konuşmasını  Serpil Kemalbay yaptı. 

Amed’de gerçekleşen konferansta konuşan Kemalbay, şu ifadeleri kullandı:

İnsanlık tarihi mücadeleler tarihidir. Partimiz işte bu eşitlik, özgürlük, adalet mücadelesini tarihteki rolünü alarak yerine getirmeye çalışıyor. Bugün bütün haklarımız özgürlüklerimiz kazanımlarımız tarih boyunca bedeller ödeyerek ağır saldırılara karşı özgürlük bayrağını yükseltenlerin bize verdiği bir armağan. Bu uğurda mücadele eden tüm yoldaşları saygıyla anıyorum.

2 yıl önce Silopi’de 3 kadın siyasetçi, 5 yıl önce Paris’te de 3 kadın siyasetçi yaşamını yitirmişti. Onların bize bıraktığı mücadele mirasını bundan sonraki kuşaklara devredeceğiz. Yine mücadelesiyle büyük emekler harcayan Murat Bozlak’ı da saygıyla anıyorum. Mücadelesi mücadelemizdir.

TÜRKİYE DÖNÜŞÜME ZORLANIYOR

Türkiye’nin büyük dönüşüme zorlandığı bir dönemden geçiyoruz. Yaşanan kriz herhangi bir kriz değil. Devletin, cumhuriyetin dönüşüme zorlandığı bir dönem. Biz 100 yıllık baskıcı rejime karşı bugüne kadar yükselen mücadeleleri kendi dağarcığımız olarak kabul ettik. 7 Haziran’da da büyük bir kazanım elde ettik. Bunun anlamı şuydu: Türkiye halkları sorunlarını barıştan yana çözme gerçeğine yüzlerini dönmüşlerdi. Statükonun devamını istemiyorlardı, değişim talebi vardı ve adres olarak da HDP’yi gördüler. Bu gerçek karşısında devletin refleksleri harekete geçti. Baskıcı rejimden beslenen egemenler sorunların demokratik çözümünün halkların iradesinde olduğunu değil, inkarda yok etmekte, onların tabiriyle çökertmekte odluğunu iddia ettiler. Bugüne kadar süren bu baskı şiddet, savaş politikaları bu gerçeklikten kaynaklanıyor.

Son 2 buçuk yılda onlar topyekun saldırdılar. Ama Türkiye demokrasi güçleri, ezilenleri direndiler ve ayakta kaldılar. Partimiz 2018 yılına bu mücadeleyi ayakta karşılayarak ve dönüştürme iradesiyle girdi.

İRAN VE ROJAVA’DAKİ MÜCADELE

Yaşadığımız krizin sadece Türkiye’ye özgü olmadığını görüyoruz. Geleceğe umutla bakmamızı sağlayacak önemli deneyimler biriktirildiğini görüyoruz. Rojava önemli bir ufuk çiziyor. Suriye’deki korkunç savaşın karşısında ayakta kalabilen örgütlülüğün ve belli bir politikanın sahibi olmanın, halkların iradesinin yan yana gelebilme gücünü Rojava deneyiminde görüyoruz. Yine İran’da halkların başkaldırısına tanık oluyoruz. 21. yy halkların sömürüye karşı başkaldırdığı bir yıl. Halkların verdiği tüm bu mücadeleleri HDP’nin mücadelesidir. Bu mücadelelerin hepsini benimsiyoruz. Dünya egemenleri halkların kazanımlarını çalmaya çalışsalar da biz dayanışma içinde mücadelemizi yükselteceğiz. Halkların özgürlük taleplerinin yanında olmaya devam edeceğiz.

ELİNİZDEN GELENİ ARDINIZA KOYMAYIN

AKP-Erdoğan iktidarı ne kadar çok saldırırsa saldırsın çürümüşlüğünü gizleyemiyor. 2018’e girerken saldırılarını daha da artırdı. Sevgili İdris Baluken’e 16 yıl ceza verildi. Bu sömürücü, despotik iktidara karşı gerçek bir muhalefeti yükselttiği için, halkların sesi soluğu olduğu için, toplumun bütün çelişkilerini iktidara karşı dile getirdiği için ceza verildi. Sadece Baluken değil, Sebahat Tuncel, Aysel Tuğluk, Leyla Birlik ve birçok arkadaşımıza cezalar yağdırıldı. Bizlere de mesaj vermeye çalıştılar. Bize “sizi siyasetten tasfiye edeceğiz, HDP’yi yok edeceğiz” diyorlar. Biz de diyoruz ki; “elinizden geleni ardınıza koymayın, biz mücadeleye devam edeceğiz, asla ve asla bir milim dahi geri adım atmayacağız”.

Bizi sadece tutuklamıyorlar. Katliamlara, sistematik işkencelere tanıklık ediyoruz. Bunların en alçakçası insanları mezarlarından çıkartıp kemiklerini götürmektir. Onların mezarlara bile, ölülere bile saygısı kalmadı. O kadar büyük bir açmazdalar ki cenazelerimize, mezarlarımıza bile saldırıyorlar.

Tek tipi de gündeme getirdiler. Tek tipin işkence olduğunu, siyasi tutsaklara giydiremeyeceklerini bildikleri halde gündeme getirdiler. Bunu sadece bizi sindirmek için yapmıyorlar. Bize sistemli olarak saldırıyorlar. Çünkü biz her şeye karşı gürül gürül akan bir mücadeleyiz. Bunun önünü kesmek istiyorlar. “Siz tek tiple, cenazelerinizle uğraşın; biz talanımıza devam edelim” diyorlar. Yağma yok, biz hem bu mücadele alanlarında olacağız hem de AKP - Saray rejimi ile mücadele edeceğiz. Bizi asla sadece kendi sorunlarıyla uğraşan bir parti olarak göremeyeceksiniz.

2018 yılı Türkiye halklarının kaderini belirleyecek. Faşizmi kurumsallaştırmak isteyenlere karşı cumhuriyeti demokratikleştirmek isteyenler arasındaki bu mücadele 2018’de en güçlü şekilde sürecek. Biliyoruz ki bu demokrasi mücadelesi bugüne kadarki mücadeleden çok daha ağır koşullarda gerçekleşecek. Biz de önümüzdeki kongre sürecini bu bilinçle kavrıyor ve kendimizi hazırlıyoruz.

Bu konferansta önümüzdeki sürecin politikalarını, taktiklerini, stratejilerini tartışacağız ve kongremizin daha güçlü olmasını sağlayacağız.

ZAVALLI BİR İKTİDAR

Biliyoruz ki AKP-Erdoğan rejimi aslında birleşen demokrasi güçleriyle, örgütlü bir mücadeleyle bir günlük dahi ömre sahip değil. Dünyada füze anlaşmalarına imza atarak dost satın almaya çalışan zavallı bir iktidarla karşı karşıyayız. Dünyada dostu kalmamış bir iktidar. İçeride sadece HDP ve HDP seçmenlerini değil tüm dinamikleri karşısına almış bir AKP ile karşı karşıyayız. Toplumun tümüne savaş açmış, insafsızca bebeklerden yaşlılara kadar herkesin hayatını karartan bir iktidarla karşı karşıyayız. Bize düşen bu dinamikleri bir araya getirmek, el ele omuz omuza vermek. Kurtuluş yok tek başına; ya hep beraber ya hiçbirimiz.

UMUT BİZİZ

Biz 5 yıl önce çıkarken birleştik, meydan okuduk, dayanışma içinde sokaklarda buluştuk, onları iktidardan indirdik. Şimdi bunu daha büyük bir cesaretle, umutla yapacağız. Umut biziz, umut bizim ellerimizde.