KCK: Roboski'nin hesabını sormak onur meselesidir

KCK: Roboski'nin hesabını sormak onur meselesidir

KCK Yürütme Konseyi Başkanlıðı, Roboski Katliamının sorumlularının açıða çıkarılmamasının nedeninin katiamın AKP hükümeti kararıyla gerçekleştirilmiş olması olduðunu belirterek, “Roboskî Katliamı’nın hesabını sormak tüm Kürdistan ve Türkiye demokrasi güçleri için bir insanlık borcu olurken özellikle Kürdistan halkı için bir namus ve onur meselesidir” dedi.

KCK Yürütme Konseyi Başkanlıðı, Roboski Katliamının yıldönümü vesilesiyle açıklamada bulundu. Katliam sorumlularının hala açıða çıkarılmamasının nedeninin katliamın AKP hükümeti kararıyla gerçekleştirilmiş olması olduðunu belirtilen açıklamada “Hesabını sormak Kürdistan halkı için bir namus ve onur meselesidir” vurgusu yapıldı.

KCK Yürütme Konseyi Başkanlıðı’nın açıklaması şöyle:

“28 Aralık 2011 günü Şırnak’ın Uludere ilçesine baðlı Roboskî Köyü’nde Türk devletinin bilinçli ve planlı bir şekilde hava bombardımanı yaparak katlettiði çoðu çocuk 34 insanımızı bir kez daha saygıyla anıyor, onların anılarını, katliamların yaşanmadıðı özgür bir ülke mücadelesini başarıya taşırarak yaşatacaðımızın sözünü yineliyoruz.

Çaðımızın en gelişmiş silahlarıyla, tüm dünyanın gözü önünde açık açık yapılmış olan bu vahşi katliamın üzerinden 1 yıl geçmiş olmasına raðmen, sorumluların açıða çıkarılmaması Türk sömürgeciliðinin gerçek yüzünü bir kez daha açıða çıkarmıştır. Geçen zaman içerisinde gerek Türkiye’deki, gerekse de Kürdistan’daki birçok sivil toplum kuruluşunun ve demokratik çevrenin sorumluların açıða çıkarılması için geliştirdiði yoðun çabalara raðmen, AKP hükümeti tarafından bu yönlü hiçbir girişimin yapılmamasının nedeni, bu katliamın devletin başı olan hükümetin kararıyla gerçekleştirilmiş bir katliam olmasıdır.

Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana süregelen, Şêx Sait Ýsyanı sırasında yapılan katliamlar, Geliyê Zîlan, Dêrsim, Sason ve 33 Kurşun katliamları gibi toplu katliamlar dizisinin sonuncusu olan Roboskî Katliamı’nın hesabını sormak tüm Kürdistan ve Türkiye demokrasi güçleri için bir insanlık borcu olurken özellikle Kürdistan halkı için bir namus ve onur meselesidir.

Türk sömürgeciliði her gün Kürdistan sokaklarında, şurada burada Kürt gençlerini katletmektedir. Ancak Roboskî Katliamı, son dönemlerde devlet tarafından gerçekleştirilen en açık, en büyük ve toplu bir katliam olması nedeniyle çok önemlidir. Kürt halkının özgürlük mücadelesinin önüne geçmek ve halkımıza gözdaðı vermek için gerçekleştirilen bu katliama gereken cevabın mutlaka verilmesi gerekmektedir.

Katliamın açıða çıkarılması için yapılan tüm çaðrılara ve kamuoyu baskısına raðmen, Türk Başbakanı Erdoðan’ın katliamın hemen ardından bizzat Türk Genelkurmayı’nı ve tüm mensuplarını kutlaması ve ardından Hava Kuvvetleri Komutanı’na ödül verilmesi, Türk devletinin bundan sonra da soykırım politikasını ve bu tür katliamları yapmaya devam edeceðinin en açık göstergesidir. Bu katliamın talimatını verenler olarak gerçekleri itiraf ederek kamuoyundan ve halkımızdan özür dilemek yerine, Türk Başbakanı’nın, “bu tür olaylarda kişi başına 23 bin lira gönderilir, biz ise 123 bin lira gönderdik, eşimi de oraya gönderdim, daha ne istiyorlar?” demesi ve en acısı da katledilen gençlerimizi suçlu gösterme çabaları bir devletin yapabileceði en büyük bir pişkinlik örneðidir. Oysa herkes biliyor ki burada yaşamını yitiren tüm insanlarımız bölge halkının tanıdıðı-bildiði köylülerdir ve yapmış oldukları sınır ticareti, halkımızın imkansızlıklar nedeniyle yapmak zorunda kaldıðı ve bölgedeki tüm askeri ve sivil devlet yetkililerinin bilgisi dahilinde yapılan bir ticari faaliyettir. Kimisi genç yaşına raðmen evine bakmak zorunda olduðu için, kimisi okul masraflarını karşılamak için, kimisi ise kardeşini okutabilmek için bu işi zorunlu olarak yapmak durumunda kalmıştır. Buna raðmen bu insanlarımızın üzerine savaş uçaklarının gönderilmesinin, çok bilinçli ve sistemli bir sömürgeci uygulama olduðu ve bununla yurtsever Botan halkı şahsında tüm Kürdistan halkına gözdaðı verilmek istendiði açıktır. Bu nedenle bunun hesabını sormak, Kürt halkı için bir onur meselesi olduðu gibi aynı zamanda geleceðini belirleme tutumudur.

Kürdistan ve Türkiye’deki demokratik kurumların Katliamın yıldönümü vesilesiyle 27 ve 28 Aralık günlerinde çeşitli biçimlerde geliştirdikleri etkinliklere tüm halkımızın güçlü bir biçimde katılması, hiç kimsenin açıkça yapılmış olan bu katliama karşı sessiz kalmaması gerekmektedir. Açıktır ki, bu katliam karşısında sessiz kalmak, katliamı onaylamak anlamına gelmektedir. Bu nedenle bu katliama karşı sessiz kalmamak ve bu katliamdan hesap sormak tüm yurtseverler ve demokratlar için çok önemli bir görev durumundadır. Bu sorunun tek çözüm yolu ise 1990’dan bu yana Kürdistan’da gerçekleşmiş olan tüm katliamları açıða çıkartmak ve gerçekleştirenlerden hesap sormak ve böylece Kürt sorunun çözüm yolunu açmaktır.

1994 yılının Nisan ayında Şırnak’a baðlı Çırav Daðı’nın eteklerinde bulunan Gîver Köyü’ndeki yerleşim yerlerine yapılan hava saldırısında da tıpkı Roboskî gibi köy halkından 34 kişi yaşamını yitirmişti. O dönem bu olayın kamuoyuna çok sınırlı yansıması ve kimsenin hesap sormaması nedeniyle bu tür katliamları yapmak Türk devleti açısından sıradan bir şey haline gelmiştir. Çünkü bu katliamlar ilk deðildir ve eðer önüne geçilmezse son da olmayacaktır. Bu açıdan bu katliam zihniyetine karşı mücadele etmek bir insanlık görevi olduðu gibi aynı zamanda bir haysiyet meselesidir.

1994 yılında Cizre merkezinde ve Şırnak civarında yüzlerce Kürt gencini kaçırarak gerek işkence yoluyla gerekse de direkt bir şekilde katleden Albay Cemal Temizöz ve Kamil Atak çetesinin süren davasında Kamil Atak’ın bırakılmış olması, AKP’nin faili meçhul cinayetlerin üstünü nasıl örtmek istediðini gösteren en çarpıcı örneklerden birisidir. Bu çetenin yüzlerce Kürt gencini türlü, türlü yöntemlerle nasıl katlettiði belgelenemese de en az 52 kişinin bu çete grubu tarafından açık bir şekilde kaçırılıp infaz edildiði kimsenin doðruluðundan kuşku duymadıðı bir husustur. Bu kadar açık bir şekilde işlenmiş olan bu cinayetlere raðmen bu çete başının bırakılmış olması faili meçhul adı altında devletin işlediði hiçbir suçtan hesap sorulmayacaðının en açık kanıtıdır.

Açık ki AKP, Kürdistan’da JÝTEM’in, Hizbullah’ın ve deðişik devlet güçlerinin işlediði cinayetlerin açıða çıkmaması için her türlü çabayı sergilemektedir. Çünkü, kendisi de deðişik biçimlerde ve usta bir tarzda aynı çizgiyi takip etmektedir. Bunun açık örneði ise Roboskî Katliamı’dır. Bu açıdan Roboskî Katliamı’ndan hesap sormak Kürdistan’da işlenen tüm cinayetlerden ve katliamlardan hesap sormak anlamına gelmektedir. Bu nedenle Türkiyeli ve Kürdistanlı tüm insani ve barışçıl çevreleri bu katliama karşı ortak mücadele etmeye ve sesini yükseltmeye çaðırıyoruz.”