KCK'nin Türkiye halkları ve demokrasi güçlerine yönelik mücadeleyi büyütme çağrısına destek geldi. Halklevleri Genel Başkanı Ersoy, AKP'nin savaşı derinleştireceği uyarısında bulunarak, ortak mücadeleye çağırdı. KESK Eş Genel Başkanı Özgen de, "KCK çağrılarımıza kulak verdi ancak AKP sağır sultan oldu" diyerek, eylemsizliğin sona ermesinden AKP'nin sorumlu olduğunu kaydetti. Özgen, "Sorumluluğumuz artmıştır; mücadeleyi büyüteceğiz" dedi.
Halkevleri Genel Başkanı Oya Ersoy ve Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Eş Genel Başkanı Lami Özgen, eylemsizliğin son bulması ve KCK'nin mücadeleyi büyütme çağrısını ANF'ye değerlendirdi.
ERSOY: SEÇİM DEĞİL, SAVAŞ SÜRECİ YAŞADIK
Ersoy, 7 Haziran'da halk iradesinin yok sayıldığına dikkat çekerek, şunları söyledi:
"7 Haziran seçimleri asıldır. AKP tek başına iktidarını kaybettiği için 7 Haziran'ı yok saydı ve halkın önüne yeniden sandık koydu. Biz seçim süreci değil, savaş süreci ve terör yaşadık. Bu, bizzat AKP'nin yarattığı terördür. AKP, terörünü 1 Kasım'dan sonra da devam ettirecek çünkü halka vadedeceği bir şey kalmadı. Ekonomik alanda tıkandı, Kürt sorununda tıkandı, Ortadoğu'da çuvalladı. AKP'nin aldığı oy gerçek oyu değil; yapılandırılmış bir oy. Toplum mühendisliğiyle yaratılan oy. KCK'nin eylemsizlik kararına rağmen, sorunların üzerini örtmek için savaşa başvurdu."
'AKP KARŞITLIĞINDE BİRLEŞELİM'
Ersoy, AKP'nin işçi ve emekçilere sömürüyü, kadınlara şiddeti dayattığını, tüm sorunların üzerini örtmek için de savaşı sürdüreceğini belirtti. Ersoy, şunları kaydetti:
"Yağmacı, savaşı devam ettiren bir cephe var. Bunun bir ucu Sedat Pekerler, Mehmet Ağarlar, bir ucu sermaye ve AKP'nin kadrolarıdır. Bu yağma ve savaşa, faşizme AKP karşıtlığını birleştirerek, demokrasi cephesini oluşturarak yanıt verebiliriz. Halkların kardeşliği hedef alınıyorsa kardeşliği, kentler ve doğa talan ediliyorsa kentleri ve doğayı sahiplenmeliyiz. Mezhepçilik, gericilik, kadın karşıtlığı hedefleniyorsa, yine bunlara karşı mücadeleyi birleştirmemiz lazım. Savaş ve sömürü politikasına karşıtlık, AKP'ye karşıtlık bu eksende ve ortak mücadeleyle sürdürülmelidir.
Türkiye halklarından Kürt halkına, sosyal demokrat kesimlerden Alevilere, LGBTİ'lerden kadın ve gençlere kadar herkes kendi alanlarındaki mücadeleyi yükseltirken, aynı zamanda yan yana gelecek bir zemini oluşturmalıyız. Ancak böyle AKP'yi durdurabiliriz. Parlamentoda tek başına iktidarını sağladı ama sokakta da tek başına olan Saray ve AKP karşıtları var; bunların örgütlenmesi başlıca görevimiz olmalı."
ÖZGEN: KCK ÇAĞRILARA KULAK VERDİ, AKP SAĞIR SULTAN OLDU
Özgen ise, eylemsizlik kararının sona ermesinin AKP politikalarından kaynaklandığını belirtti. Özgen, şu değerlendirmede bulundu:
"Temmuz ayından beri mevcut çatışma, kaos ve savaş politikalarına karşı eylemsizliği, çatışmasızlığı, çift taraflı ateşkesi talep ettik. KCK çağrılara kulak verip eylemsizlik ilan etti. Çok olumluydu. Ancak hükümet, sağır sultan misali, sanki çatışma bu ülkede olmuyormuş, ölenler bu ülkenin çocukları değilmiş gibi, bizleri duymadı. Özellikle Temmuz-Ağustos-Eylül aylarında çatışmayı körükleyen, geliştiren uygulamalara başvurdu. AKP bu ülkeyi, 2011 seçimlerinden sonra, 2011 Temmuz ile 2012 Aralık aylarındaki süreci hiç yaşamamış gibi tekrar aynı süreci yaşamayı dayattı. Bu ısrar, mevcut AKP hükümetine, Cumhurbaşkanı'na hiçbir şey kazandırmayacaktır. Hakeza bu ülkenin çocuklarının daha fazla ölmesine, farklı kesimlerin kutuplaştırılmasına sebep olacaktır. Bu politikalar, muhalif kesimleri sindirmeyi, katliamları hedefliyor. Bu ülkenin çocukları AKP'nin hırs ve kudretinden daha değerlidir."
'SORUMLULUĞUMUZ ARTTI; MÜCADELEYİ BÜYÜTECEĞİZ'
Özgen, KCK'nin mücadeleyi büyütme çağrısına destek vererek, Türkiye'deki emek ve demokrasi güçlerinin ortak mücadeleyi geliştirmesini istedi. Özgen, şunları ifade etti:
"Türkiye'deki demokrasi güçleri, savaş politikalarına karşı mücadele edeceklerdir. Ama bu dönem, hele hele 1 Kasım seçimlerinde elde ettiği gücü baskı, şiddet, otoriter tutum ve faşizan yönelimlerle AKP, muhalif kesimler üzerinde kurumsallaştırmaya dönük saldırılara imza atacak. Emek ve demokrasi güçlerinin bir arada, topyekun ortak mücadelesi, hem çatışmaları, savaşı durdurmaya hem de mevcut seçim sonuçları üzerinden gelişecek faşizan otoriter uygulamalara karşı bütünlüklü durma ihtiyacı daha fazla ortaya çıkmıştır. Sorumluluğumuz artmıştır ve bunu mücadeleyi büyüterek, ortaklaştırarak yerine getirebiliriz."