KCK katliamcılardan hesap sormaya çaðırdı

KCK katliamcılardan hesap sormaya çaðırdı

KCK Yürütme Konseyi Başkanlıðı, Maraş Katliamı’nın 34. yıldönümü dolayısıyla yayınladıðı mesajda, katliamı bir kez daha “nefretle” kınarken, “sömürgeci devletten ve tüm katliamcılardan hesap sorma mücadelesine daha güçlü katılım” çaðrısında bulundu.

KCK Yürütme Konseyi Başkanlıðı’nın Maraş Katliamı’nın yıldönümü dolayısıyla yayınladıðı mesaj şöyle: “Türkiye'de sol hareketin sistemi zorlamaya başladıðı ve Kürdistan'da Özgürlük Hareketi’nin gelişmekte olduðu 1978 yılının Aralık ayında hareketimize yoðun sempati besleyen Kürt ve Alevi halkımıza karşı geliştirilen Maraş Katliamı’nı 34. yıldönümünde bir kez daha nefretle kınıyor ve bu katliamda yaşamını yitiren tüm insanlarımızı bir kez daha saygıyla anıyoruz.

Aradan geçen yıllar boyunca Türk egemen sistemi tarafından bir Alevi-Sünni çelişkisi gibi gösterilmeye çalışılan bu katliamın asıl amacının gelişen ve artık partileşme sürecine girmiş Kürdistan Özgürlük Hareketi'ne gözdaðı vermek ve hiçbir zaman egemen sistemlere boyun eðmeyen Kürt-Alevi halkına “başınızı kaldırmayın, başınızı kaldırırsanız ezeriz” mesajını vererek Kürt Özgürlük Hareketi’yle birleşmesinin önüne geçmek olduðu açıktır. Bu nedenle PKK’nin kuruluşu ile Maraş Katliamı’nın 1 ay arayla olması tesadüf deðildir. Ancak halkımız, sömürgeciliðin geliştirdiði bu tehdide aldırmadan özgürlük mücadelesini sürdürmüş ve PKK şahsında partileşen özgürlük mücadelesini sahiplenerek mücadelesini bir üst aşamaya taşımıştır.

Bu katliamın, Kürdistan özgürlük mücadelesinin özellikle Maraş, Antep, Adıyaman ve Malatya gibi şehirlerde halk ve emekçiler içerisinde giderek gelişip yaygınlık kazanması ardından gerçekleştirilmesi sömürgeci Türk devletinin politikalarının bir sonucudur. Sınır illerini Türkleştirmek, buralarda yaşayan Kürtleri Türk ulus-devleti içerisinde eritmek, o da olmuyorsa korkutup sindirerek, Kürdistan’ı boşaltmalarını saðlamak esas bir politika olarak yürürlüðe girmiştir. Bu katliamın bir sonucu olarak o dönemde yüz binlerce insanımız bölgeyi terk etmek zorunda kalmış, bugün anayurdundan ve kendi öz kültüründen uzak bir şekilde yaşamak zorunda bırakılmıştır. Bu durum özü itibarıyla Kürt Alevi halkımızın sırtındaki bir kambur durumundadır ve aşılması gereken en öncelikli bir sorundur.

Aradan 34 yıl geçmesine raðmen, yüzlerce insanımızın yaşamını yitirdiði bu katliamın emrini verenlerin halen gerçek anlamıyla açıða çıkarılmamış ve yargılanmamış olması, Türk devlet sistemi içerisindeki gerçek devletin ne kadar derinlerde olduðunu göstermektedir. AKP hükümeti Kürdistan'da gerçekleşen bu tür katliamların açıða çıkmaması için her türlü çabayı sergilediði gibi katliamın protesto edilmesine bile tahammül göstermemesi, bu insanlık dışı katliamın AKP tarafından da sahiplenildiðinin en açık göstergelerinden birisidir. Bir yandan “geçmişle yüzleşme, inanç özgürlüðü” vb. söylemlerle Alevi halkımızı oyalamayı esas alan AKP hükümeti, diðer yandan ise yüzleşme temelinde tek bir adım bile atmadıðı ve inanç özgürlüðü yolunda resmi hiçbir girişimde bulunmadıðı gibi, tek amacı yalnızca bu katliamda yaşamını yitiren insanlarımızı anmak olan Alevi kurumlarının dün Maraş’ta düzenlemek istediði etkinliðe vahşice saldıracak kadar kindar bir yaklaşım içerisine girerek Alevi halkımıza dönük olan katliamcı zihniyeti kendisinin de taşıdıðını ortaya koymuştur. Halka saldırı için günler öncesinden tatbikatlar yaparak hazırlıklarını yürüten AKP rejimi, Maraş’a olan tüm girişlere yoðun yıðınaklar yaparak, halkımızın şehre girmesine izin vermemiş ve tüm Kürtleri, Alevileri ve sol hareketi bastırmayı bir tarz haline getiren gerçeðini bir kez daha ortaya koymuştur.

Ancak bilinmelidir ki, tarihi boyunca hiçbir egemenlikçi-boyundurukçu anlayışa teslim olmayı kabul etmemiş olan Kürdistan halkı, kendisini yok etmek isteyen sömürgeciliðin bugünkü temsilcisi olan AKP hükümetine teslim olmayacak ve mücadelesini daha da yükselterek kimliðini ve öz kültürünü yaşayarak özgür bir yeni kuşak yaratacaktır. Kürdistan Özgürlük Hareketi olarak, 34. yıldönümünde Maraş Katliamı’nda yaşamını yitiren tüm insanlarımızı bir kez daha anıyor, tüm Alevi halkımızı örgütlülüðünü her zamankinden daha çok geliştirip birliðini ve dayanışmasını güçlendirmeye çaðırıyoruz.”

GENÇLERÝ ÝNFAZ ETMEK POLÝSÝN GÝZLÝ GÖREVÝ

Kürt gençlerine yönlik polis infazlarına da dikkat çekilen açıklamada şunlar ifade edildi: “Kürt gençliðini çeşitli özel savaş yöntemleriyle düşürmeye ve kendi gerçeðinden uzaklaştırmaya çalışan sömürgeci sistem, tutuklayarak, işkence ederek ve sokak ortasında infaz ederek sindirmeyi hedeflemektedir. Uður Kaymazlardan, Şerzan Kurt ve Aydın Erdemlere kadar, polis tarafından infaz edilen tüm Kürdistan gençleri örneðinde görüldüðü gibi, bu tür olaylarda hiçbir polise ceza verilmemektedir. Kürt gençlerini infaz etmek AKP polisinin gizli bir görevi durumundadır.

En son Amed'de Özgür Arda'nın polis tarafından infaz edilmesi bu katliamcı, sömürgeci politikanın bir devamıdır. Sur ilçesinde çarşı ortasında hunhar bir biçimde katledilen Özgür Arda isimli gencimizin ailesine ve tüm Kürdistan halkına başsaðlıðı diliyoruz. Özgür Ardaların katillerinin hesapsız kalmaması için, Kürt gençlerinin polis kurşunlarıyla sokak ortasında ölmemesi için ve Kürdistan'da insanca bir yaşam için yürüttüðümüz özgürlük mücadelesini başarıya taşırarak Özgür'lerin ve vurulan tüm Kürdistan gençlerinin anısını yaşatacaðımızı vurgulamak istiyoruz. Tüm halkımızı suçsuz gençlerimizi kurşuna dizen, Roboskî'lerde uçaklarla toplu katliamlara uðratan, katleden sömürgeci devletten ve tüm katliamcılardan hesap sorma mücadelesine daha güçlü katılmaya çaðırıyoruz.”