Kayyum gaspının sonuçları salgın ile ortaya çıkıyor

HDK Sağlık Meclisi’nden Heval Bozdağ, yerel yönetimlerin kayyum politikaları ile tasfiye edilmesinin Kürdistan illerinde salgının dezavantaj olarak ortaya çıktığını söyledi.

Türkiye’de 1 Haziran sonrası normalleşmenin etkileri, uzun zamandır resmi rakamlara şeffaf bir şekilde yansımıyor. Bu konuda özellikle sağlık emekçileri ve örgütleri çağrılar yapsa da iktidar, halka "sosyal mesafenizi koruyun, maske takın" demek dışında ciddi bir önlem almadı. Özellikle Kürdistan’da Temmuz ayı itibariyle vakaların çok arttığı, sağlık sisteminin çökme noktasına geldiği ortadayken halk kaderine terk edildi.

Sadece Mardin'de 600 sağlık emekçisi enfekte olurken resmi rakamlara ulaşılmasa da salgının artık çok yüksek bir seyirde olduğu gözleniyor. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ise ilk dalganın ikinci pikinde olunduğuna dair açıklama yaptı. Bakanın yaptığı açıklamada Mardin, Batman, Urfa ve Amed’de vaka sayılarının hızlı artışına dikkat çekildi.

KIRSALA YAYILMIŞ OLMASI RİSKİ GÖSTERİYOR

HDK Sağlık Meclisi’nden Doktor Heval Bozdağ, ANF’ye verdiği demeçte salgının resmi rakamlarla bilgisine ulaşılmasa da kırsala sıçramasının tablonun ciddi oluşuna dair önemli bir veri olduğunu söylüyor: "Kamu kurumlarından ya da hastanelerden koronayı takip edecek, sağlıklı bilgi almak son derece zor. Kamuda çalışan sağlık personellerinin ve STK temsilcilerinin, dışarı bilgi sızdırılmaması noktasında uyarıldığını biliyoruz. Doğru bilgiye ulaşmak zor olsa da genel anlamıyla şu bilgiye de sahibiz: 1 Haziran’dan sonra kısıtlamaların da kaldırılması ile Kürt illerinde peyderpey artan, bugün ise doruk noktasına ulaşmış bir salgın var.

Vaka sayıları Kürt illerinde ciddi anlamda artmış durumda. Salgın daha önceleri şehir merkezinde yoğunluktayken şimdi kırsala da sıçradı. Biz bugün salgının geldiği boyutu biraz da buradan ölçüyoruz. Hemen hemen bütün köylerden bazı ailelerin karantinada olduğuna dair haberler gelmeye başladı. Kırsala yayılması bize şöyle fikir veriyor; kırsaldakiler hayvancılıkla ya da tarımla uğraşan, şehir ile çok bağlantısı olmayan kişiler, belki kısa ziyaretleri dışında. Buna rağmen köye taşıyıp getirebiliyor hastalığı, bu da tablonun vahametini gösteriyor."

ÇARPIK POLİTİKALAR ÇIKMAZA SOKUYOR

Bozdağ, sayısal verileri olmasa da hasta ve hasta yakınlarından bilgiler aldıklarını aktarırken halkın hastanelerde saatlerce kuyruk beklediğini; özellikle test yaptırmak isteyenlerin Covid-19 polikliniklerinde uzun süreler beklediğinin altını çiziyor. Sağlık sisteminin büyük oranda yetersiz ve çökme noktasına geldiğini kaydeden Heval Bozdağ, pandemi öncesi uygulanan politikalara işaret ediyor: "15 Temmuz sonrası iktidarın yürüttüğü politikalar özellikle bölgede muhalif olan, bölgenin sorunları ile ilgili demokratik kitle örgütlerinin de zafiyete uğratılması bugün yaşanan yetersizliğin ana sebeplerinden.

Bunun öncesinde TTB, SES ve demokratik kitle örgütleri olarak biz, sahaya daha fazla hâkimdik. Bundan önce yaşadığımız kuş ve domuz gribi gibi pandemiler de oldu. O zaman salgınların kontrol altına alınmasında atılan, daha sağduyulu politikaların izlenmesine katkı sunabiliyorduk. Demokratik kitle örgütlerinin geriletilmesi, kayyum politikası ile halkın bildiği ve öznellik kurduğu, güvendiği yerel yönetimlerin yoksunluğu da şu anki pandemide bir dezavantaj olarak ortada.

Kayyum ve tasfiyenin sonuçları salgın ile ortaya çıkıyor. Hem toplumun sağlık bilgisini anlama konusunda bir dezavantaj yaşanıyor hem de sürecin yürütülmesi ile ilgili. Aynı zamanda halkın güven duygusunu sağlamak noktasında ya da kaygılarını dindirmek konusundaki çarpık politikalar da bu süreci çıkmaza sokuyor. Örneğin kısıtlamaları kaldırıyorsunuz ama maskeyi ücretli yapıyorsunuz, bu defa maskeye erişim konusunda sıkıntı yaşanıyor. Herkese fiziksel mesafeyi koruyun diyorsunuz ama toplu taşıma araçlarına insanları yan yana bildiriyorsunuz. Hastanede insanlar test yaptırmaya gittiklerinde bile sırt sırta, yan yana oturmak zorunda kalıyor."

YEREL YÖNETİM VE DEMOKRATİK KİTLE ÖRGÜTLERİ DAHİL OLMALI

Bozdağ, halka kendi politik algı düzleminde bir çalışma yapıldığında, toplumun da birçok kurala hassasiyet göstereceğini düşündüğünü söylüyor ve mevsimsel grip ayının yaklaştığını hatırlatarak uyarıyor: "İktidarın çok genel bir yaklaşımı var. Tüm sorumluluğu birey yükleyen bir durum bu. Devlet sadece insanlara sosyal mesafeyi koruyun, maskenizi takın diyerek pandemi sürecini idare etmeye çalışıyor ama bu yeterli değil. Tüm sağlık altyapısıyla toplumun sağlık bilgisi düzeyinde, yerel yönetimler ve demokratik kitle örgütlerinin de dahil olduğu bir sürecin yürütülmesi lazım.

Öte yandan önümüz grip ve nezle mevsimi, bu süreçte çok daha ciddi sorunların olacağını söylemek mümkün hele de bu tablo çerçevesinde. Çünkü mevsimsel grip dediğimiz şeyin Corona ile ayrımında ciddi sorunlar yaşanacak. Covid -19 tanısını koymak hem testlerle hem de klinik bulgularla zaten güçtü, önümüzdeki dönem daha da zorlaşacak."