İsveç’te çocuk ve zoraki evlilikleri yasaklayan yasa etkisiz kaldı

İsveç Hükümeti, erken yaşta ve zoraki evliliklerin önüne geçebilmek amacıyla geçtiğimiz yıl ceza kanununda bir dizi değişikik yaptı.

İsveç Hükümeti, erken yaşta ve zoraki evliliklerin önüne geçebilmek amacıyla geçtiğimiz yıl ceza kanununda bir dizi değişikik yaptı. Çocukları ve gençleri istemediği halde evlenmeye zorlamayı suç olarak kabul etti ve bu suçu işleyenlere 4 yıla kadar hapis cezası vermeyi kararaştırdı.

Yasanın yürürlüğe girmesinin 1. yıldönümü doayısıyla yapılan araştırmalar yasaya muhalefet etme suçundan başlatılan 23 soruşturmanın tamamının takipsizlikle sonuçlandığını ve hiç kimsenin cezaya çarptırılmadığını ortaya koydu.

Hükümetin ‘namustan’ kaynaklı şiddete karşı alınması gereken önlemleri belirlemek amacıyla görevlendirdiği Uzman Juno Blom, tek bir kişinin bile ceza almamasını oldukça ciddi bulduğunu ve soruna daha geniş bir perspektifle bakılması gerektiğini söyledi.

‘Namustan’ kaynaklı şiddet ve çocuk evliliklerinin devam etmekte oduğunu söyleyen Blom, “Özelikle Mayıs ayı korkunç. Pek çok genç bizlere başvurarak yurt dışına götürülüp zorla evlendirimekten kaygı duyduğunu söylüyor” diyor.

Blom, Mayıs ayında zorla evlendirilmekten kaygı duyan 93 kişinin kendileriyle telefonla görüştüğünü bunların çoğunluğunun 18 yaşından küçük çocuklar olduğuna dikkat çektikten sonra, “Beşi 18 yaşında olmak üzere 11 genç zorla evlendirildi. Çoğu İsveç dışında son derece kötü şartlar altında yaşamarını sürdürüyor” şekinde konuşuyor.

Polise bildirilen 23 zoraki ve küçük yaşta evliliğinin takipsizlikle sonuçlanmasından hayal kırıklığına uğradığını belirterek sorunun yasanın yetersizliğinden değil, polis ve savcıların namustan kaynaklı şiddet, çocuk ve zoraki evlilikler konusunda yeterli bilgileri olmadığından kaynaklandığını söylüyor.

“Yasa yürürlüğe girdiğinde herkes pratikte bir şey olacağını bekiyor. Ama bu sadece bir retorik. Polis ve savcı alınması gereken önlemleri almıyor. Göteborg’de ilgilendiğimiz bir dava hakkında savcı soruşturma bile açmadı” diyen Blom, yapılan araştırmaların savcının yanlışlık yaptığını ortaya koyduğunu söylüyor.

Namus ve töreden kaynaklı şiddete karşı mücadele etmek amacıyla kurulan ‘Pela ve Fadime’yi Asla Unutma’ adındaki federasyonun kurucusu ve Genel Başkanı Sara Muhammed de, tıpkı Blom gibi yasaların etkili olmamasının yasanın yetersizliğinden değil, emniyet ve yargıda çalışan yetkililerin bilgisizliğinden kaynaklandığı düşüncesinde.

“Bilgisizlik söz konusu. Eğer Savcılık Kurumu ve Adalet mekanizmasının çocuk ve zoraki evlilikler hakkında yeterli bilgisi olsaydı bu soruşturmalar takipsizlikle sonuçlanmazdı” şeklinde konuşan Muhammed, İsveç’te birlerce çocuk ve gencin namustan kaynaklı şiddet ve zorla evlendirilme riskiyle karşı karşıya bulunduğunu belirterek İsveç’teki durumu şu sözlerle özetliyor:

“Bunların sayılarını tam olarak bilmek olanaksız ama Gençlik Kurumu’nun 2009 yılında yayımladığı istatistikler 70 bin gencin evleneceği eşini seçme hakkı olmadığını, bunlardan 8 bin 500’ünün zorla evlendirilme riski ile karşı karşıya olduğunu gösterdi.”

Muhammed, aileleri tarafından zorla yurt dışına çıkarılan çocuk ve gençlerin izlenmeleri gerektiğini söylüyor ve bunun gerçekleşebilmesi için belediyelere büyük sorumluluklar düştüğünü söylüyor.

Okullar ve sosyal hizmet kurumları arasındaki eşgüdümde de eksiklikler oduğunu söyleyen Muhammed, Sosyal Hizmet Kurumlarında en iyisini çocukların ailesi yapar şeklinde bir anlayışın hakim olduğunu ama namus ve töre sözkonusu oduğunda bazı ebeveynlerin çocuklar için tehlikeli olabileceklerini ifade ediyor.

‘Namustan’ kaynaklı şiddete karşı alınması gereken önlemleri ele alan bir kaç kitap yazan Yazar Eduardo Grutzky ise, yasanın aynı zamanda önleyici bir fonksiyonu olduğu ve pratikte etkisini göstermesinin zaman alacağı görüşünde.

Zoraki evlilikler ve ‘namustan’ kaynakı şiddetin toplumda var olan büyük sorunların bir parçası olduğu değerlendirmesini yapan Grutzky, pek çok insanın gettoya benzer yerlerde kontrol mekanizmalarının dışında toplumun diğer kesimlerinden kopuk olarak yaşamasının ciddi bir sorun oluşturduğuna dikkat çekiyor.

Göteborg ili Savcısı Jenny Silfverberg, Savcılık Kurumu’nun henüz yasayı değerlendirmediğini ve bu nedenle de başlatılan 23 soruşturmanın takipsizlikle sonuçlanması hakkında değerlendirme yapamayacağını söylüyor ve