İşte 24 Temmuz’dan bu yana yaşanan savaşın bilançosu…Doğan Çetin

Medya savunma alanlarına ilişkin hava saldırılarının bilançosunu gerçekte ne? Bir de buna bakalım.

Türk Hava Kuvvetleri Komutanı Abidin Ünal Hava Harp Okulu'nun kuruluşunun 64. yıldönümü ile Ant İçme ve 2015-2016 Eğitim-Öğretim Yılı açılış törenlerinde konuştu. Ünal, 24 Temmuz'dan bu yana PKK hedeflerine yönelik hava operasyonlarıyla ilgili olarak “bu gün aslında savaşıyoruz” dedi. Belli ki Hava Kuvvetleri Komutanı ne icra ettiklerine yönelik küçük bir sır paylaşır gibi “aslında” ‘savaştıklarını’ ifade ederek savaşın bilançosuna yönelik açıklamalarda bulunmuş. “Özet olarak, 2 binin üzerinde modern mühimmat kullanmışız, 1200'ün üzerinde de hedef karşılamışız.” demiş. Eklemiş; “2 binin üzerinde hiçbir mühimmat geri gelmemiştir. Hiçbir atılan mühimmat gittiği yerde patlamamazlık etmemiştir” demiş. Sonunda yaşananların basbayağı bir savaş olduğunu, hem de o bayıla bayıla anlatılan iç savaşların bilançosunu aştığını yetkili bir ağız böylelikle itiraf etmiş. Böylelikle adı basbayağı savaş olan ama sonuçları FİYASKO olarak tanımlanabilecek saldırıları ve bilançolarını Cumhurbaşkanının gönlünü hoş etmek namına sıralamış. Hem de itiraf ede ede: “Bu gün aslında yürüttüğümüz bir savaştır!” 

Türk Hava Kuvvetleri Erdoğan’ın ite kalka baskısıyla tarihinin en büyük yalan operasyonunun içinde bulunduğunu, hava kuvvetleri komutanının askerlik onurunu, bir algı operasyonuna beş paraya sattığını bu açıklamalarla kanıtlanmış oldu. Kuvvet Komutanlarının acınası hali askerlik şerefi ve haysiyetini gölgede bırakmış yani. Kara kuvvetlerinin bu yalan ve algı operasyonu karşısında daha temkinli yaklaştığı aslında geçen bu süreçte ortaya çıkmıştı. Farkındaysak eğer bu yüzden savaş bilançosunu ordudan önce meydanlarda Cumhurbaşkanı ve Başbakan açıklayarak adeta Genel Kurmaya yalan söyleme konusunda cesaret vermişti. 

Şimdi Hava kuvvetleri komutanının bu konuşmasından anlaşılıyor ki, bir şeyler söyleme ve abartma ihtiyacı Abidin Ünal’ı ‘samimi itiraflara’ itmiş durumda. Nitekim Türkiye’nin terörle mücadele adını verdiği askeri hareketliliğin bir Kuvvet komutanı tarafından “savaş durumu” olarak tanımlanması, bütün ezberleri yeniden değiştirme gücünü taşıyor. Yani yürütülen gerilla güçlerine yönelik bir asimetrik savaş değil, yani güvenlik tedbiri, askeri operasyon, lokal çatışmalar değil. Aslında bir savaş, basbayağı bir savaş ve düpedüz bir savaş… Hem de iç savaş. Bu tanımlama aslında yeni sorgulamaları beraberinde getirmeli. Örneğin hiçbir meşruiyeti kalmamış bir eski hükümet artığının büyük bir savaş başlatmış olması gibi… Türkiye “aslında bir savaşın içerisindeyse bu savaşın neye ve kime karşı yapıldığının, bu savaşla neyi amaçladığının bu topluma bir izahı gerek. Bu savaşa kimin karar verdiğinin tartışması ise apayrı bir konu.

AKP’nin savaşı adına ne denirse densin Kürtlere karşı bir savaş olarak orta yerde duruyor. Buna çok kızan Tayyip “Kürtlerle savaş değil Terörle mücadele var” dese de katledilen sivil Kürt sayısı bir savaşın bilançosu niteliğinde. Bunun yanı sıra şehirlerde gezen tanklar, obüs ve havanlarla vurulan yerleşim merkezleri, sokağa çıkma yasakları, Kürdistan’a sevk edilen özel harekâtçı sayısı, tutuklama ve gözaltılar, savaş için kullanılan ekonomik bütçe “KÜRTLERE KARŞI SAVAŞ” gerçeğini daha fazla ortaya çıkarıyor. Belki de bu kadar hava saldırısının, belki de bu saldırıların saçmalık düzeyindeki bilançoları ve “öldürülen binlerce gerilla” hikayesi, Kürtlere karşı, bir halka karşı yürütülen savaşı gölgelemek içindir; kim bilir?

Bir de asıl hava kuvvetleri komutanının bilançosu üzerinde durmak gerekiyor. Hava kuvvetleri Komutanının gerillaya yönelik operasyonlara dair belirttikleri zorlama ve uydurma yalanlar belli bir çıtayı geçemiyor. Hava saldırıları sonucu neler olduğuna değinen Abidin Ünal basbayağı gerçek askeri, siyasi politik ve ekonomik bilançoyu gizliyor.

Medya savunma alanlarına ilişkin hava saldırılarının bilançosunu gerçekte ne? Bir de buna bakalım.

1- Hava saldırılarının başladığı tarih olan 24 Temmuz gecesinden tam 4 gün önce, tüm cihaz ve iletişim araçlarından gerillaların “intişara” çıkması belirtilmişti. (İntişar askeri literatürde alarm durumu anlamına geliyor) Yani gerillanın bulunduğu her alanda, tüm kullanım yerleri değiştirilip güvenli ve yeni noktalara geçilmiş, bütün güçler hareketli birlikler pozisyonuna kavuşmuştu. Saldırı gecesi hiçbir gerilla gücü istihbaratın ve keşfin tespit ettiği noktalarda değildi.

2- Yüz ölçümü çok geniş ve derin bir alana tekabül eden gerilla alanları ve Kürdistan’ın dağlık alanlarında keşif ve istihbarat faaliyetlerine yönelik tedbirler alınmış, tüm çalışma sistemi savaş durumuna göre yeniden restore edilmişti. Gerillanın üstlenme dediği konumlanma bu geniş arazi üzerinde alabildiğinde yayılmıştı.

3- 24 Temmuz gecesi ve sonrası yapılan hava saldırılarının neredeyse yüzde 98’i tam ve gerçek manasıyla boş kamplara, hatta yıllar önce terk edilmiş yerleşim yerlerine yapıldı.

4-Bu saldırıların yüzde 50’sinde sivil yerleşim yerleri hedef alındı. Gerilla alanlarındaki sivil halkın alanı terk etmesi politikası yürütüldü. KDP kimi köyleri gerilla alanlarından uzaklaştırmak istemiyle, Türk ordusuna sivil yerleşim yerlerine yakın koordinatlar verdi.

5- 24 Temmuzdan bu yana yaklaşık 90 gerilla yaşamını yitirirken, o tarihten bu yana, yapılan gerilla eylemleri sonucu 1016 asker öldü. Bu çatışmalı süreç içerisinde Türkiye’nin maddi kaybı ise hiçbir zaman hesaplanamadı.

6- Abidin Ünal’ın ‘geri dönmedi’ dediği yaklaşık 100’e yakın patlamamış kazan bombası ve roket yapılan sabotaj eylemlerinde kullanılmak suretiyle Türkiye’ye geri gönderildi.

7- Gerillanın en stratejik çalışması olan gerillaya katılım her zamankinden daha fazlalaştı. Gerillalar yaygın eğitim ve örgütlenme çalışmasını sürdürdü.

8- Gerilla eylemlilikleri yeni taktik ve kapsamlılıkta gelişti. Alan hakimiyeti Kürdistan’da gerillanın eline geçti.

9- Halkın Kürdistan’ın her yanında ilan ettiği öz yönetimlerle birlikte, gerillanın yürüttüğü direniş daha derin bir siyasi ve politik anlam kazandı.

10- Güney’den Kuzey’e, Kuzey’den Güneye olan gerilla hareketi veya parçalı gerilla eyaletleri daha geniş bir coğrafyada tarihinin en bütünlüklü haline kavuştu. Birçok gerilla bölgesi arasındaki ara bölgeler birbirine bağlandı.

11- Kuzey’de dağla şehir arasındaki sınır ortadan kalktı. Gerillanın şehre yönelik misilleme eylemi kapasitesi çok ileri düzeye ulaştı.

12- Sivilleri de hedef alan saldırılar, gerillanın yıllardan beri hedeflenen halkla ilişkisinin koparılması politikasında tam tersi etki yaratarak halk gerillalaştı ve gerillanın halkla ilişki- iletişimi alabildiğine arttı.

13- Saldırıların çapı sivil halkı hedef aldıkça yaşamını savaşa göre inşa eden bir halk gerçekliği yaratıldı ve Kürt gençliği kullandığı özsavunma taktik ve araçlarında yeni bir aşamaya kavuştu.

14- Saldırılar kırsala dayalı şehir savaşında tetikleyici bir rol oynayarak, gerillanın bu günkü yeni ve yaygın üstlenmesine olanak sağladı.

15- Saldırılar sonrası neredeyse gerillaya ait hiçbir kurumsal çalışma aksamazken, kaçtı denilen üst düzey yöneticiler çeşitli biçimlerde ve sıklıkta gerilla alanlarında görüş ve açıklamalarını kamuoyuyla paylaşmayı sürdürdü.

16- Ordu AKP destekli yalan açıklama ve bilançolarıyla büyük bir itibar kaybı yaşarken, devlet kendi eliyle modern bir Kürt isyanı temelinde kopuşun zeminini oluşturdu.

17-Uluslararası alanda AKP’nin dış politikası bu savaşla birlikte daha büyük darbe yerken, AKP uluslararası alanda yalnızlaştı, Kürtler büyük destek kazandı.

İşte 24 Temmuz’dan bu yana yaşanan savaşın bilançosu! Yani FİYASKO!