Hükümet şaşırırsa medyası ne yapar?

Hükümet şaşırırsa medyası ne yapar?

Türk medyası acınacak bir durumda. Antep saldırısı sonrası iktidara baðımlılıðın en rezil halini gösterdi. Öyle ki, hükümet şaşırınca medya da afalladı. Akılsız ve rotasız duruyor. Yönünü kaybetmiş, içinde bulunduðu ırkçılık bataðında debelenip duruyor. Bu baðımlılıðı nedeniyle artık hükümetin davranışlarından yola çıkarak bu medyanın göstereceði refleksleri öngörmek mümkün. Aynı şekilde medyaya bakarak hükümetin içinde bulunduðu şaşırmışlık da anlaşılabilir. Bugünkü manşetler açık bir şekilde bunu gözler önüne seriyor. Hem şaşırmışlık ve gerçekdışılık, hem de ırkçılık ve düşmanlık.

SABAH, BEŞAR MEDYASI’NA BÝLE TAŞ ÇIKARTTI

Sabah gazetesi “Al Beşar’ı vur PKK’ya” manşeti ile sahibi AKP’nin sesi olurken, Beşar medyasının bile gerisine düştü: “Esad’ın katliamı bayram namazıyla başladı: 150 ölü, PKK ise Hakkari ve Gaziantep’te tuzak kurdu: 10 şehit.”

Aradaki farkı anlamayacak kadar akıl yoksunu gazete, farkında olmadan ülkede tam bir savaş yaşandıðını gösteriyor. Ancak bunu anlamayacak kadar da akıl baðımlısı olduðunu ortaya koyuyor. Türk hükümeti ve medyasının dediðine bakılırsa, Esad rejimi çökecek halde olmasına raðmen o haliyle “güçlü” Türkiye’nin uçaðını düşürüyor, her gün sınırlardan geçerek bombalar patlatıyor, karakollara saldırıyor.

AKÝT ÇOCUKLARI DÜŞÜNÜYOR!

Akit gazetesi “Avuçlarında bayram şekeri vardı” başlıðı ile ölen 4 çocuða üzülmüş gibi yapıyor. Oysa AKP rejimi döneminde ÝHD Diyarbakır Şubesi’ne göre en az 181 Kürt çocuðu katledildi. Son 24 yılda bu sayı 561’e yükseliyor. Aðustos 2011’de Kandil’in Kortek köyünde ölen 7 kişiden 4’ü, Aralık 2011’de ölen 34 kişiden 19’u çocuktu. PKK’nin üstlenmediði Antep saldırısında çocukları hatırlayan gazete ve bu insan müsvetteleri, aynı sayfalarda Kürtlere karşı ırkçılık ve düşmanlık yapacak kadar da insanlıkdışı bir profil sergileyerek biçimsiz duruyorlar.

RADÝKAL’ÝN GÖRDÜÐÜ NORMALLÝK ÝLE GÝZLEDÝÐÝ ANORMALLÝK

Radikal gazetesi, bugünkü sayısında “Ne yani seyir mi edecektik?” manşeti altında, askerlerin yardımına koşan Roboskili köylülerin bu davranışına ilişkin Ortasu Köyü muhtarı Haşim Encü’nün tepkisini öne çıkarmış. Haber, Roboskililerin kendi çocukların katleden askerlere yardımındaki insani açıdan normal duruma dikkat çekerken, aynı şekilde Antep saldırısı bahanesiyle hükümet yetkililerinin ırkçı ve Kürt düşmanı açıklamaları ile sokaklardaki ırkçı saldırıların ortaya koyduðu “anormal davranışları” görmemiş.

TARAF, YALANCILARIN YALANCISI

Taraf gazetesi, katilin AKP rejimi olduðu Kortek katliamında olduðu gibi yine PKK’yi suçladı. Yazar Ahmet Altan, daha önceki yazılarında Başbakan Erdoðan ve hükümete açık açık “yalan söylediðini” belirtse de, aynı yalancı ve sahtekar takımdan AKP sözcüsü ve Antep Milletvekili Hüseyin Çelik’in “Ayan beyan bir PKK saldırı” sözünü manşete taşıyarak, sahte muhalifliðin altındaki rejim baðımlıðını gözler önüne seriyor.

Ahmet Altan da bugünkü yazısında yine zorbanın şiddeti ve söylemleri ile ezilen, sömürülen ve sürekli tehdit adlında olan Kürtlerin söylem ve eylemlerini eşitleyerek “egemen cepheden” bakmaya devam ediyor. Aynı yazıdaki sorgulamalar da hayret verici: “PKK doðru söylüyorsa eðer geriye iki ihtimal kalıyor, Suriye istihbaratı ile Türk devleti. Bu üçünden biri yaptı. Belki de bunlardan ikisi birleşerek yaptı, belki de üçü birleşip yaptı.”

Sormak gerekiyor: Gerçeðe birazcık da olsa yakın duran hangi komplo teorisi bu üçünü birleştirebilir? Eðer bir gerçek arayışı olacaksa, neden sadece üç şüpheli ya da onların birlikteliði?

CUMHURÝYET’ÝN GÖRMEDÝÐÝ TÜRKÝYE GERÇEKLÝÐÝ

Cumhuriyet gazetesi “Ýşte Türkiye bu” başlıðını sürmanşetine taşıyarak, Roboskililerin askerlere yardıma koşması ve Roboskili annelerin ölen askerler için döktüðü gözyaşına dikkat çekti. Oysa Türkiye bu deðil, orası Kürdistan. Yardıma koşanlar çocukları devlet tarafından katledilmiş, barış ve özgürlük özlemiyle yaşayan Kürt anneleri. Bahsedilen bu Türkiye’nin bir tarafından Roboski katliamını örtmeye çalışan ve yeni katliam planları yapan, tüm insani talepleri reddeden, her saldırı sonrası sokaklara dökülerek Kürt avına çıkan ırkçılık var, diðer yanında savaşın en aðır yükünü taşıyan, 90 yıldır hakları inkar edilen ve bastırılan bir halk gerçeði var. Bahsedilen tabloda empati kuranlar yine Kürt anneleri. Yani baskın bir şekilde tek taraflı bir barış çabası var. Cumhuriyet’in öncelikle Türkiye’nin içinde bulunduðu bu gerçekliði gördükten sonra, karşı tarafı yani kendilerini sorgulaması gerekiyor.

Cumhuriyet ayrıca bir MHP’linin Özgür Suriye Ordusu’nun PKK’yi kullanmış olabileceði yönündeki sözlerine ilk sayfasında yer vererek, gerçekdışılıðın ve şaşırmışlıðın en açık örneðini gösteriyor. Gazetecilik saçma sapan her söze itibar etmek deðil.

ZAMAN GAZETESÝNÝN SEFÝLLÝÐÝ

Zaman gazetesi, patronu Fethullah Gülen’in katliam fetvası verdiðini unutarak, “Çocuk katili olduklarını kanıtladılar” başlıðıyla öne çıkıyor. Oysa Gülen’in polisleri daha birkaç hafta öncesinde 11 yaşındaki Mazlum Akay’ı gaz bombası ile katletti. Bu devlet çocuk öldürmeyi çok iyi bilir, medyasına ise çocuk katliamlarını örtmek gibi en rezil ve pis bir suç ortaklıðı düşüyor. Zaman’ın sözcülüðünü yaptıðı Fethullah Gülen, geçen yılın son aylarında Kürtlere şöyle beddua ediyordu: “Allah’ım onların da altlarını üstlerine getir, birliklerini boz, evlerine ateş sal, feryatlarını figan sar, köklerini kes, kurut ve işlerini bitir.”

Roboski katliamını görmeyenler arasında yer alan Zaman gazetesi de manşetine askerlerin yardımına koşanları çıkardı. Öyle anlaşılıyor ki Türk gazeteleri Roboskili anneleri Türkiyeli göstererek, Antep’teki saldırı gerekçesiyle PKK ile ayrıştırmak gibi sefil çabalarını sürdürüyor.