Hiç düşündünüz mü: Ya PKK terörist olsaydı? – V. Sarısözen

Hiç düşündünüz mü: Ya PKK terörist olsaydı? – V. Sarısözen

Sizinle otuz yıldır çarpışan bir örgüt, eðer “biz sivillere dönük bombalı eylem yapmayız, Antep saldırısıyla ilgimiz yok” diyorsa, siz en önce bu açıklamayı ciddiye alacaksınız.

Elbette eðer siz ciddiyseniz…

Ýçişleri Bakanı hiçbir kanıta dayanmadan konuşuyor. Köşe yazarları, örneðin Ruşen Çakır, Oral Çalışlar, Ahmet Altan gibi yazarlar, böyle konuşuyor.

Taraf Gazetesinin manşeti bu açıdan örnek. AKP hükümetini amansızca eleştiren Ahmet Altan’a masa altından sürekli tekme atan Taraf’ın “derin unsurları”, bu manşeti hazırlamışlar. AKP başlarından Hüseyin Çelik’le yapılan röportajın manşeti şu: “Ayan beyan bir PKK saldırısı”…

AKP sözcüsü, “sivil kayıplar olunca toplumsal tepki” korkusuyla PKK’nin bu tür saldırıları reddettiði iddiasından hareketle, saldırıyı PKK’nin yaptıðını söylüyor. Diðerleri de.

Demek ki Hüseyin Çelik PKK’nin polis karakollarına karşı bu tür bombalı saldırılar yaptıðını, ancak “sivil kayıplar” olunca, bu saldırıları reddettiðini söylemekte. Buradan ne çıkar?

Buradan şu çıkar: AKP’nin bu çok önemli adamı bile, PKK’nin “bilerek, isteyerek sivil ölümlerine neden olacak saldırılar yapmadıðını, ama yaptıðı bir saldırının sivil ölümlerine yol açtıðında o saldırıyı kabul etmediðini” resmen açıklamış bulunuyor.

Evet, Hüseyin Çelik’in de söylediði gibi, PKK, örneðin Irak’ta Şii halka karşı Sünni militanların ve Sünni halka karşı Şii militanların yaptıðı gibi, sivilleri hedef alan terörist saldırılarda bulunmuyor.

Hüseyin Çelik başka türlü konuşamazdı. Eðer Hüseyin Çelik deseydi ki, “PKK sivilleri hedef alan bombalı saldırılar yapıyor”; o zaman PKK’nin neden bu saldırıları “sürekli” tekrar etmediðini açıklayamazdı. “Şehir merkezlerinin patlayıcı ile doldurulduðunu” Oslo’da MÝT mensubu müzakereci dile getirdiðine göre, PKK eðer sivilleri hedef alan bir eylem çizgisini benimsemiş olsaydı, bu eylemleri tıpkı Irak’da, Afganistan’da, Suriye’de ve Lübnan’da olduðu gibi “sistemli” bir şekilde ve amaca, yani “iç savaşı başlatana” kadar devam ettirmesi gerekirdi.

Ettirmiyor. Demek ki, Kürtler Türkiye’yi Irak’a, Afganistan’a, Suriye’ye, Lübnan’a çevirmiyor. Elinde böyle bir kaosa yol açacak olan gerekli silah ve patlayıcı –MÝT kaynaklarının söylediðine göre- var olduðu halde böyle bir şey yapmıyor.

Şimdi yukarda adını yazdıklarıma soruyorum: Kimi zaman askeri hedeflere yönelik saldırılar esnasında sivil can kayıplarının ortaya çıkması, kimi zaman da HPG merkezinin dışında yerel birimlerin bu tür sivil can kayıplarına yol açan eylemlere yönelmesi, (diyelim ki Antep’te de böyle olması) PKK’nin sivilleri sistematik bir şekilde hedef almadıðı gerçeðini deðiştiriyor mu?

Bu soruya açıkça yanıt vermek zorundasınız. Eðer ahlaklı insanlarsanız…

Otuz yıldır süren bir savaş gerçeðiyle yüz yüzeyiz.

“Toplumsal tepkiden korktuðu” için PKK sivil kayıplara yol açan patlamaları kabul etmiyormuş.

Terör örgütü “toplumsal tepkiden” korkar mı? 11 Eylül günü Ýkiz Kulelere saldıran “terörist” nasıl “toplumsal tepkiden” korkmadıysa, eðer PKK terörist bir örgüt olsaydı, Hüseyin Çelik’in “toplumsal tepkisini” tırışkadan tayyare yerine koyardı. Umursamazdı.

Çelik’in dediði gibi, PKK elbette “toplumsal tepkiden korkuyor”. Bu dünyanın en medeni, en namuslu, en insani, en ahlaklı, en doðru, en isabetli korkusudur. Bu korku, o “toplumla” birlikte yaşamak isteyenin haklı korkusudur. O korku sayesindedir ki, Kürt özgürlük hareketi “terörist” yöntemlerden kaçınmakta.

Terörist “toplumsal tepkiden” zerre kadar korkmaz. Hatta terörist tam tersine, bombadan çok “toplumsal tepkiyi” patlatır, toplum terörize olsun, zıvanadan çıksın ister.

Şu anda bu “toplumsal tepkiyi” patlatan kim?

Bu “toplumsal tepkiyi” patlatan bizzat AKP’dir. Başbakan yardımcısı Bülent Arınç, BDP’li vekilleri kast ederek, “sizi görenler ne yapacaðını bilir” diyerek linç çaðrısı yapmış, “toplumsal tepki” bombasının pimini çekmiştir. Bu “olgun ve demokrat” görünme cambazı, gerçek bir “teröristin” bombayla yapamayacaðını, işte bu sözleriyle yapmıştır. Antep’in altı üstüne bomba tarafından deðil, bu “işaret fişeði” tarafından getirilmiştir. BDP binaları yanıyor. Bu yangın Batıya doðru yayıldıðında ve Arınç’ın adamları yolda gördükleri BDP’lilere, örneðin bir BDP’li vekile “ne yapacaklarını” bilerek saldırdıðında, kan döküldüðünde Türkiye kendini “terör cehenneminde” deðil, onunla kıyaslanmayacak bir “iç savaş cehenneminde” bulur.

AKP ateşle oynuyor. “toplumsal tepki”yi patlatarak BDP’yi yok etmeyi düşünen AKP, üç yıldır yürüttüðü, on bin insanı hapse attıðı bu çizgide yürürken kendi bindiði dalı kesiyor.

Ýç savaş “yeşil dolar zengini” AKP’nin altından kalkacaðı bir şey deðildir. O patladıðı zaman, şimdi Antep’te kışkırttıðı asıl güruh, tıpkı Suriye’de kelle kesen ve insanları altıncı kattan atanlar gibi, iç savaşın başına geçer. Ve “şehit cenazesinde” kafalarına pet şişesi yaðan Bakanların partisi, bu iç savaş hengamesinde kaynayıp gider.

Şu anda kan revan içindeki sahnede herkes var. Bir kişi hariç: Öcalan! Savaş Öcalansız sürebilir ve sürüyor; ama Öcalansız barış olmuyor işte… Anlayın ve elinizi çabuk tutun