İnsan tacirlerinin eline düşerek, “umuda yolculuk” yapanlar arasında botlarının batırılmasıyla denizde çocuklarıyla saatlerce mahsur kalan Hesen ailesi, ikinci kez yine hiç güvenmedikleri kaçakçılar aracılığıyla denize açılmak zorunda kaldı.
ÖZGÜR AYDIN
İZMİR / ANF
Cumartesi, 7 Kasım 2015, 07:03
İnsan tacirleri, ülkelerindeki savaştan kaçan insanların yaşadığı vahşete yeni vahşetler eklemeye devam ediyor. Her gün, Ege açıklarında batan gemilerde yaşamını yitirenlerin haberlerini okuyor, izliyoruz.
İnsan tacirlerinin eline düşerek, “umuda yolculuk” yapanlar arasında botlarının batırılmasıyla denizde çocuklarıyla saatlerce mahsur kalan Hesen ailesi. Aile ikinci kez yine hiç güvenmedikleri kaçakçılar aracılığıyla denize açılmak zorunda kaldı.
Ülkelerindeki çatışmalardan kaçan siviller, Avrupa ülkelerine gitmeye çalışmaya devam ediyor. Bu yollardan en bilindiği ise Ege ve Akdeniz illerindeki insan kaçakçıları. Yat, gemi, tekne, bot ve kayıklarla yapılan taşıma işlerinin fiyatı ise; güvencesine göre değişiyor. Maliyeti 10 bin Euro olan plastik botlar; 1000-1500 Euro arasında değişirken, daha güvenli ve sağlam olan yat ve gemilerde ise fiyat; 2000-2500 Euro civarında.
ŞİRKET MANTIĞIYLA ÇALIŞIYORLAR
İnsan tacirlerine ulaşmak içinse, göçmenlerin yoğun yaşadığı alanda herhangi bir kişiye danışmanız yeterli. Büro ya da otel odalarını kullanan kaçakçılar, şirket mantığıyla çalışıyor. Paranıza göre gideceğiniz deniz taşıtını belirledikten sonra size, taşımanın yapılacağı gün ve adres veriliyor. Kaçakçılara ödemeyi ise 'kasa' diye tabir edilen kuyumcu ya da bölgedeki belirli iş yerlerine teslim eden mülteciler, Yunan kara sularına geçtikleri anda paranın ödenmesi talimatını veriyorlar. Olumsuz bir anda kendilerini koruyacak can yeleğini de yine mülteciler 25 lira karşılığında kendileri temin ediyorlar.
'ÖLÜM YOLCUSU' ANLATIYOR...
İlk yolculuğunda botlarının batırılmasıyla çocuklarıyla birlikte denizde saatlerce mahsur kalan Suriyeli Ayşe Hesen, ikinci kez çıkacağı umuda yolculuğunun hikayesini ANF’ye anlattı.
Hesen, ikinci kez "ölüm yolculuğuna" çıkmayı göze almak zorunda olduğunu belirterek, şunları anlattı: "Buraya Halep’ten iki çocuğumla birlikte geldim. Eşim savaşta öldü, biz de neyimiz var neyimiz yoksa alıp çıktık oradan. İzmir’de tanıdığımız birinin aracılığıyla kaçakçılık yapanlarla tanıştık. Bize yatla taşıma yaptıklarını anlattılar hatta yatın fotoğrafını bile gösterdiler. Parayı peşin istediler ama biz güvenmediğimiz için vermedik ve bize verdikleri adreste akşamüzeri beklerken, gelip bizi alıp taşımanın yapılacağı yere götürdüler. Bekleme yerinde bizimle birlikte 60 kişi vardı. Sahil güvenliğin devriye saati bittikten sonra, plastik bir bot yanaştı kıyıya ve bize binmemiz söylendi. Biz binmeyeceğimizi, böyle anlaşmadığımızı söyledik, ama gitmek zorundaydık. Botun da yat gibi sağlam olduğunu söylediler, biz de inandık ve bindik."
'BİZİ SUYA BATIRIP GİTTİLER...'
Bodrum’dan, kırk kişiyle birlikte botla açıldıktan 20 dakika sonra, Yunan Sahil Güvenlik ekiplerinin gelip botu batırdığını söyleyen Hesen, şunları aktardı: "Botumuza gelip bir şey batırdılar, sonrasında kısa sürede denizin ortasında battık. Çocuklarımı iple kendime bağladım ki, boğulursak hep birlikte ölelim. Bizimle birlikte batanların arasında bebeği olanlar da vardı. Ortalama dört saat denizde kaldıktan sonra bir yatın bize yanaştığını gördük. Botumuzu batıran yat ışıklarını kapatıp saatler sonra geri gelmişti, ölüp ölmediğimizi kontrol ettiler, ölmediğimizi görünce de geri gittiler. Uzun bir süre sonra kendimizden artık geçmiştik. Gözümüzü açtığımızda hastanedeydik. Bizi oradan geçen Türkiyeli balıkçılar kurtarmış. Uzun bir süredir cesaretimizi toplayıp yeniden gitmeyi bekliyorduk. Bu sefer başaracağız, çünkü yaşamayı seviyoruz."