HDK: Devletin kaybetme politikası sürüyor

HDK, Türk devletinin kaybetme politikasını sürdürdüğüne dikkat çekerken, "1990 sonrası tablo Türkiye’nin Kürt politikasının doğrudan sonucuydu ve sistematik bir hale geldi" dedi.

Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Adalet Komisyonu, Kayıplara Karşı Uluslararası Mücadele Haftası vesilesiyle bugün yazılı açıklama yaptı.
Açıklamada, "Cumhuriyet öncesi, 1915’te 139 Ermeni aydın gözaltına alınıp kaybedilmişken, Cumhuriyet sonrası kaybetmeler, batı da Mustafa Suphi ve Sabahattin Ali’ler ile sosyalist, aydınlara yönelerek Kürdistan’da Şeyh Sait İsyanı’nda, Koçgiri’de, Sason, Zilan’da, Ağrı’da, Dersim’de devlet güçleri tarafından toplu şekilde devam etti. Bu dönemlere ait sayısız toplu mezarlar bulunmuşken, bugün hala Şeyh Sait ve Seyit Rıza’nın nereye gömüldükleri devlet tarafından gizlenmektedir" denildi.

'KÜRT POLİTİKASININ DOĞRUDAN SONUCU'

Açıklamada, gözaltında kayıp sayısında 1990 ve sonrasında büyük artış görüldüğüne dikkat çekilerek, "1990 sonrası tablo Türkiye’nin Kürt politikasının doğrudan sonucuydu ve sistematik bir hale geldi. 1994 yılı İHD’ye yapılan 328 başvuru ile devlet güçleri tarafından gözaltında kaybetmenin en fazla olduğu yıl olmuştu" diye kaydedildi.
Cumartesi Anneleri'nin mücadelesine değinilen açıklamada, şöyle devam edildi:
"Cumartesi Anneleri/İnsanları kayıplarının nerede olduklarını sormaktan vazgeçmedi. Arjantin’de 30 yıllık adalet direnişi ile taleplerinin kabul gördüğü Plaza de Mayo annelerinin mücadelesini miras alan Cumartesi Anneleri/İnsanları’nın mirasını ise ilerleyen yıllarda, Kürt illerinde Dayiken Şemi aldı. Ancak Dayiken Şemi’nin, Batman, Diyarbakır, Cizre, Yüksekova’da o dönemde 400. haftayı geride bırakan, meydanlarda kayıpları için yürüttükleri adalet arayışı, 15 Temmuz 2016 darbe girişimi sonra OHAL uygulamalarıyla engellendi."
HDK, 15 Temmuz sonrası yeniden kayıp vakalarında bir artış olduğu gözlenlendiğini de vurgulayarak, Cumartesi Anneleri'nin eylemlerinin 'yasaklandığına' da atıfta bulundu.

VERİLER

Açıklamada, derneklerin şu verileri de paylaşıldı:
"Bugün İnsan Hakları Derneği (İHD) ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı’nın (TİHV) ulaştığı verilere göre Türkiye’de 1990-2011 yılları arasında toplam 2 bin 872 faili meçhul cinayet meydana geldi. İnsan Hakları Derneği’nin ulaşabildiği kayıp sayısı da 940 olarak açıklanıyor. Dernek, tespit ettikleri 253 toplu mezarda 4 binden fazla kişinin gömülü olduğunu tahmin ediyor. Türkiye’de kaybedilenlerin kimliğini belirlemek amacıyla bu toplu mezarların açılması çalışmalarında kemiklere zarar veriliyor. Uluslararası Minnesota Protokolü, toplu mezarların nasıl açılacağını gösterirken, bu protokolü onaylamayan Türkiye, protokol kurallarına uymadığı, iş makineleri ile toplu mezarları açarak kemiklere zarar verdiği için kayıpların kimlik tespiti zorlaşıyor. Arıca bu yöntemle deliller de karartılmaya çalışılıyor."

'AİLELERİN TALEPLERİ KABUL EDİLMELİ'

HDK, yapılması gerekenleri ise şöyle sıraladı:
"Adalet arayan kayıp aileleri için, Batman, Diyarbakır, Cizre, Yüksekova başta olmak üzere Kürdistan’da meydanlar, İstanbul’da Galatasaray Meydanı kayıp ailelerinin sevdikleri ile buluşma ve hafıza mekanıdır. Ailelerin acılarını ortaklaştırdığı ve birbirinden güç aldığı, adalet arayışlarını görünür kıldığı bu mekanların ailelere yasaklanmasından vazgeçilmelidir. Devlet, arşivlerini açarak, kayıp avukatlarının ve ailelerinin ulaştıkları bilgileri esas alarak, ailelerin kayıplarına ulaşmasını, faillerin yargılanmasını sağlamalıdır. Türkiye, BM ‘Bütün Kişilerin Zorla Kaybedilmeden Korunmasına Dair Uluslararası Sözleşme'sini imzalamalı, ceza kanununda ‘gözaltında kaybetmeyi’ bir insanlık suçu olarak tanımlamalıdır. Anayasada belirtilen hukuk devleti ilkesi gereğince Türkiye gözaltında kaybetme suçları ile yüzleşmeli, kayıpları bulmalı, failleri yargılamalıdır. Henüz yüzlerce bulunmayan kayıp, yargılanmayan failler olduğu için sistematik olarak devam eden bu kaybetme ve cezasızlık politikalarından vazgeçilmelidir. Toplumsal barış ve adalet için ‘Hakikat ve Yüzleşme Komisyonu’ kurulmalı ve ailelerin adalet taleplerine cevap olunmalıdır."