Suriye, geçtiðimiz yıl dünyanın gözünün üzerinde olduðu merkezlerin başında geldi. Halk isyanının ikinci yılında 40 bine yakın insan yaşamını yitirirken, yarım milyona yakın kişi de savaş nedeniyle ülkesini terk etmek zorunda kaldı. Kentler birer harabeye dönerken, açlık ve hastalık şu anda halkın en fazla yüz yüze kaldıðı sorunların başında geliyor.
Dünya son yıllarda en fazla Arap Baharı adı verilen halk isyanlarını konuşur oldu. Kuzey Afrika ve Cezayirde başlayan başkaldırılar Tunus, Mısır ve Libyadan sonra Ortadoðuya ulaştı. Suriyede ikinci yılını dolduran çatışmalarda resmi verilere göre 40 bine yakın insan hayatını kaybetti.
28 Ocak 2011'de Hasan Ali Akleh isimli Suriyelinin bedenini ateşe vermesiyle başlayan halk isyanı, 2012de ülkenin tümüne yayıldı. 24 Mart'ta Dera kentinde bir araya gelen halk yıðınları oturma eylemi ile rejime karşı protesto gösterilerine başladı. Rejim güçlerinin, protesto gösterisine müdahalesi sonucunda 100ün üzerinde insan hayatını kaybetti. Bu olaydan sonra, Şam, Ýzra, Duma, Barza, Ýrben ve Ceble gibi birçok kent ve ilçede, çatışmaların yanısıra halk protesto gösterileri düzenledi. Özellikle Cuma günleri camilerden sokaklara çıkan halk Baas Rejimin yıkılması için protesto gösterilerini yoðunlaştırdı. 25 Nisan'da Dera kentinde rejim güçleri ilk defa tanklarla göstericilere müdahalede bulundu. Bu müdahaleden sonra özellikle Tel Kelak, Rastan, Hama, Cirz El-Şuður, Bdama, Ýdlib, Humus, Hama, Mayaden, Heleb, Deir Ez Zor, Taftanaz, Sermin, Sarakıp ve Kusayr, Laskiye, Deyr el Zor, Harasta da çatışmalar şiddetlenmeye başladı. Resmi rakamlara göre halk devrimin başlamasının ilk yılında ülkede 10 binden fazla kişi yaşamını yitirdi ve 10 binlerce Suriye vatandaşı da Türkiye, Lübnan ve diyer komşu ülkelere göç etmek zorunda kaldı. Ülkede çatışmalar genişleyerek sürerken, Suriye Rejimini kınayan Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi ülkeye ekonomik ambargo uygulanmasını öngören karar tasarısını kabul etti. Arap Birliði de Suriyenin, birlik üyeliðini donduran bir karar aldı. Amerika ve Avrupa Birliði (AB) çok sert bir şekilde Suriye Rejimi'ni kınarken, Rusya, Çin ve Ýran ise uluslarası kıskaca alınan rejime arka çıkmayı sürdürdü. Öte yandan, gittikçe sıkışan Suriye rejimi baskıları hafifletmek adına ülkede 40 yıldır süren Olaðanüstü Hali kaldırdıðını açıkladı ve siyasi tutuklulara ilişkin genel bir af ilan etti. Reform sözü de veren rejim en kısa zamanda seçimlerin yapılması için de karar aldı. Bu arada Arap Birliði ve BM'e baðlı gözlemci heyetler ülkeye gelerek incelemelerde bulundu. Ancak heyetlerin bu incelemelerinden bir sonuç alınamadı.
MUHALÝF GÜÇLER ÖRGÜTLENDÝ
Bu arada ülkede bulunan muhalif güçler de deðişik isimler altında örgütlenmeye başladı. 13 sol parti, 3 Kürt partisi ve diðer ileri gelen kimi şahsiyetler, 2011 Eylül'ün de Ulusal Eşitlik Komitesi (Heyet El Tensiq) adı altında bir araya geldi. Bu komite siyasi mücadele yöntemlerini esas aldıðını açıkladıðı bir dönemde, Suriye ordusundan Türkiye'ye kaçan birçok eski asker de "Özgür Suriye Ordusu"nu kurduklarını açıkladı. Kısa bir dönemden sonra, Suudi Arabistan, Ýran, Türkiye ve El Kaide tarafından örgütlenen gruplar da bu oluşuma katıldı. 15 Eylül 2011'de bir grup muhalif Ýstanbul'da bir araya gelerek Suriye Ulusal Meclisi'ni kurdu. Şiddet yöntemlerini esas alan bu grup esas desteðini Türkiyeden alıyordu. Ekim 2011'de bu sefer başka muhalif grup bir araya gelerek, Esad rejiminin alternatifi olarak Suriye Ulusal Konseyi'ni oluşturdu.
HALKIN BAŞKALDIRISI ÝKTÝDAR VE MEZHEP SAVAŞINA DÖNÜŞTÜ
Halk tarafından başlatılan eylemler, dış güçlerin müdahil olması ile beraber bu sefer, mezheplerin ve kimi güçlerin iktidar savaşına dönüştü. 2012 yılında ülkede çatışmalar ve baðlı olarak ölüm olayları en üst seviyeye ulaştı. Şam, Helep, Humus, Hama ve birçok kentte her gün onlarca kişi yaşanan çatışmalar nedeni ile yaşamlarını yitirdi ve kentler viraneye döndü. Rejim ilk defa bu yıl içinde yaşanan çatışmalarda hava güçlerini de kullanmaya başladı ve onbinlerce kişi göç yollarına düştü. Ülkede, çeteciliðin yanı sıra hırsızlık ve gasp olayları da çok yüksek bir düzeye ulaşmış durumda.
Yaşanan şiddet olaylarının tırmanması ile Arap Birliði Danışmanlık Komitesi'ne baðlı olarak çalışmalarını sürdüren gözlemci heyet ülkeden geri çekildi. Arap Birliði Dış Ýşleri Bakanları bir karar alarak ülkede Suriye Ulusal Birlik Hükümeti'nin kurulmasını ve Esad'ın bütün yetkilerini yardımcısına devretmesini istedi. Bakanlar bunun yanında ülkede en kısa zamanda erken genel seçimlerin de yapılmasını ve Suriye Rejimi ile var olan diplomatik ilişkilerin kesilmesini istedi. Bu arada, aralarında Türkiye ve Fransa'nın da bulunduðu bazı ülkeler, Suriye'ye askeri müdahale de dahil olmak üzere BM'yi göreve çaðırdı. Rusya ve Çin'in karşı çıkmasından dolayı başını Türkiye'nin çektiði güçlerin bu planı hayata geçmedi. Türkiye'nin Suriye sınırında tampon bölge oluşturulmasını öngören isteði de BM Güvenlik Konseyi'nde kabul edilmedi. Bu diplomatik trafik sürerken, 22 Haziran'da Suriye hava sahasını ihlal eden bir Türk jeti, Akdeniz semalarında Suriye ordusuna ait hava savunma bataryalarının hedefi oldu, jet düşürüldü. Bir anda iki ülkeyi karşı karşıya getiren bu gelişmeden sonra, Suriye ve Türkiye arasındaki gerginlik had safhaya çıktı. Suriye'ye müdahale etmek için bunu bahane olarak kullanmak isteyen Türkiye bu konuda muradına eremedi. Amerika'da süren başkanlık seçimleri sürecinden dolayı, Suriye'ye müdahale konusunda yeşil ışık alamayan Türkiye, Suriye ve Türkiye sınırında, bulunan askeri birliklerin olası bir benzer gelişmeye karşı askeri angajman kurallarını deðiştirdiðini ve aynı şekilde müdahalede bulunacaðını açıkladı. Amerikadaki başkanlık seçimlerinden dolayı Obama yönetimi de süreci zamana yaymayı tercih etti ve "Rejimin yıkılmasından sonra oluşturulacak bir alternatif bulunmaması" gibi gerekçelerle müdahaleyi öteledi.
ÇATIŞMALARIN ORTASINDA YENÝ BÝR BAAS HÜKÜMETÝ KURULDU
Şiddetin en yüksek düzeye çıktıðı bir dönemde Esad Rejimi, rejime karşı işlenen bütün suçları af ettiðini açıkladı. Bu arada rejim Anayasa Referandumu kararı aldı ve 27 Şubat'ta referandum gerçekleştirildi. Ancak referandum döneminde meydana gelen çatışmalarda yine yüzlerce kişi hayatını kayıbetti. Referandum muhalif güçler tarafından rejimin "Yaşananları gizleme çabası" olarak nitelendirdi. 6 Mayıs'ta Meclis seçimleri gerçekleştirildi. Muhalefet seçimi "göz boyama" olarak deðerlendirdi ve boykot etti. Seçim sonucunda yeni bir Baas Hükümeti kurulmuş oldu. Bu arada Avrupa devletleri 2 Mart'ta Suriye Ulusal Konseyi'ni Suriye'nin meşru temsilcisi olarak tanıdıklarını açıkladı.
KOFÝ ANNAN PLANI
BM ve Arap Birliði Özel Temsilcisi Kofi Annan, ülkedeki krizin çözülmesi için sürdürdüðü çalışmalarından sonra "Barış Planı'nı" kamuoyuna açıkladı. Suriye rejimi tarafından da kabul edilen plan 6 maddeden oluşuyordu. Plana göre şiddet eylemleri sonlandırılacak ve BM gözlemci heyetleri ülkede incelemelerde bulunacaktı. Plan çerçevesinde Suriye'ye insani yardım için de uygun koşulların yaratılması gereðine vurgu yapıldı. Bu gelişmeler üzerine 12 Nisanda Suriye Rejimi operasyonlarını durdurduðunu duyurdu ve 14 Nisanda ilk gözlemci grup da Suriyede incelemelerine başladı. Ancak beklenen adımlar atılmadıðı için bu girişim de sonuç almadan son buldu. 19 Mayıs'ta Deyr El Zor kentinde yaşanan patlama sonucunda 9 kişi yaşamını yitirdi ve 100den fazla kişi de yaralandı. 29 Mayıs'ta Hulada 108 kişi öldürüldü. Bu gelişmelerden sonra Batılı ülkeler, Suriyedeki büyükelçilerini geri çekti. 18 Temmuzda Suriye Savunma Bakanı Dawoud Rajiha, Şamda uðradıðı bombalı saldırı sonucu yaşamını yitirdi. Ýngiltere tarafından BM Güvenlik Konseyine sunulan ve Suriye rejiminin 10 gün içinde kentlerden çekilmesi, ekonomik ve diplomatik müeyyidelerin hayata geçirilmesini öngören plan Rusya ve Çin'in vetosu nedeni ile kabul edilmedi. Yaşanan bu gelişmelerden sonra BM Özel Temsilcisi Annan görevinden istifa etti. 17 Eylülde Esad rejimi BMye bir mektup yollayarak, Türkiye'yi silahlı gruplara yardım etmekle suçladı.
Kofi Annandan sonra, El Exder Ýbrahimi, Arap Birliði ve BM Özel Temsilcisi olarak atandı. Ýbrahimi'nin girişimleri sonucu, muhalif güçler ve rejim güçleri arasında Kurban Bayramı vesilesi ile ateşkes ilan edildi. Ancak bayram sürecinde de ülkede akan kan durmadı ve 500 kişi yaşamını yitirdi.
ABD BAŞKANLIK SEÇÝMLERÝNDEN SONRA..
ABD başkanlık seçimleri gerçekleştirildikten sonra Washington yönetimi, Suriyeye yönelik rengini belirgin bir şekilde öne çıkardı. Bu dönemde Amerika Dışişleri Bakanı Hilary Clinton, Ýstanbulda oluşturulan Suriye Meclisi'nin Suriye'yi temsil etmediðini belirtti. 7 Kasımda Amerika'nın girişimleri sonucu bütün muhalif güçler Katar'ın başkenti Dohada bir araya geldi. 3 gün süren görüşmelerden sonra 11 Kasımda Suriye Ulusal Koalisyonu kuruldu. Amerika ve Arap Birliði yeni kurulan koalisyonu Suriyenin meşru temsilcisi olarak tanıdıklarını ilan etti. Bu arada Amerika yönetimi kimyasal silahlardan bahsetmeye başlayarak, müdahale sinyalleri verdi. Ekonomik müeyyideler uygulanmaya başladı ve bu arada Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Rusya'nın Suriye rejiminin dostu olmadıðını söyledi.
YIKIM, TALAN VE GÖÇ
Ülkede yaşanan halk devriminin ikinci yılında, Suriye de yıkım, talan ve göç öne çıkıyor. Şam, Helep, Humus ve Hamada bu yıl içerisinde binlerce kişi yaşamını yitirdi. Deðişik silahlı gruplar ülkede bulunan bütün yollara arama noktaları kurmuş, yine halk devrimi mezhep savaşına dönüşmüş durumda. Resmi raporlardan alınan verilere göre son bir yıl içinde Suriyede 35 bin kişi yaşamını yitirdi, yarım milyona yakın Suriyeli de göç yollarına düştü. Ekonomik alanda ise halk hergün onlarca problemle boðuşmak durumunda. Kentler birer harabeye dönerken, açlık ve hastalık şu anda halkın en fazla yüz yüze kaldıðı sorunların başında geliyor. Suriyede insanların nefes alabildiði tek yer ise Batı Kürdistan olarak görülüyor.
YARIN: Suriyede üçüncü güç ve Batı Kürdistan