Ekonomik kriz yüzünden ev eşyalarını satıyorlar

İstanbul’da son yıllarda giderek artan şekilde hayatın pahalılaşması ve enflasyonun yükselmesi ise geçim derdi yaşayan insanlar, kendi ev eşyalarını satmaya başladılar.

Türkiye’de son dönemde giderek artan enflasyon ve alım gücünün giderek düşmesi, insanları kendi eşyalarını satmaya yönlendirdi. İstanbul’un birçok semtinde, ana cadde üzerinde bez üzerinde tezgah açan insanlar, evlerinde kullanmadıkları ya da acil ihtiyacı olmadıklarını düşündükleri elbiseleri, eşyaları satmaya başladı. Bu semtlerden biri de Okmeydanı. Okmeydanı’nın girişinde, ana caddenin yanında insanlar evlerindeki eşyaları satıp geçinmeye çalışıyor.

Özellikle hafta sonları, insanların çalışmadıkları günlerde açılan tezgahlarda yurttaşlar, yaşanan kriz ile birlikte bu yola yöneldiklerini, sadece sokaklarda değil, internet ortamında da ev eşyalarını satmaya çalıştıklarını, gelen paralarla en azından yiyecek bir şeyler alabildiklerini belirtti.

Okmeydanı, son dönemde kentsel dönüşüm adı altında yoksulların evlerinin yıkıldığı, birçok yurttaşın evsiz kalma ile karşı karşıya kaldığı bir mahalle. Tezgah açanların çoğu da kentsel dönüşümden mağdur olmuş kişilerden oluşuyor.

Yoğunluklu Cumartesi günleri açılan tezgahlarda eşyalarını satan yurttaşlar ile konuştuğumuzda, yaşanan yoksulluk daha da belirgin olarak karşımıza çıkıyor. Tezgah açanların tamamı kadınlardan oluşuyor. Her yaştan kadın, evlerinden getirdiği eşyaları ya da kendi yaptıkları patik gibi eşyaları getirip tezgahlarda satmaya çalışıyor. Konuştuğumuz kadınlar isimlerini vermeye çekiniyor, nedenini sorduğumuzda, “haberleri görürlerse zabıta bize izin vermez” diyorlar. Söylenilenlere göre zabıtalar Cumartesi günleri çok karışmazken kendilerine hafta içi hiçbir şekilde açılmasına izin vermiyor.

SOSYAL GÜVENCELERİ YOK

Tezgah açan kadınların sosyal güvenceleri yok. Hiçbiri ne bugüne kadar bir sigortalı işe girmiş ne de sigortalı yapılmış. Emekli olma hakları olmayan, evlerinde çalışan kişilerin getirdiği maaş dışında herhangi bir gelirleri olmayan kadınlar, evden getirdikleri termoslardaki çaylarla ısınmaya çalışarak, bütün gün tezgah başında duruyorlar.

50 yaşında olan ve adının Şerife olduğunu söyleyen bir kadın, tezgah açmaya evlerinin kentsel dönüşüm adı altında hiçbir güvence verilmeden yıkılması ile başladığını, aynı bölgede boş olan, yarısı yıkılmış bir gecekondu da ailesiyle beraber yaşamaya çalıştığını, eşinin asgari ücretin altında bir maaş ile, sigortasız, sosyal güvencesiz bir konfeksiyon atölyesinde çalıştığını, alınan paranın yetmemesinden dolayı evde kullanmadıkları eşyaları satmaya başladığını söyledi.

Kentsel dönüşüm ve denetlenemeyen ev kiraları yüzünden yaşanabilir bir ev bulamadığını söyleyen Şerife, çoğunluğu yoksulların yaşadığı Okmeydanı’nda bile ev kiralarının en ucuz 5 bin TL olduğunu, ev bulamadığı için terk edilmiş bu eve sığındıklarını belirtti. Yaşadığı evin rutubetli olduğunu, elektrik ve suyun olmadığını belirten Şerife, yaşadığı evin sahibinin belediye ile anlaşması sonrası hiçbir şekilde ev bulma zamanı verilmeden yaşadıkları evden çıkartıldığını, ondan dolayı sokakta kalmamak için bu gecekonduya sığındıklarını belirtti.

Sohbetimize dahil olan başka bir kadın ise, kentsel dönüşüm adı altında Okmeydanı’nda belediyenin evlerinden çıkarttıklarını, kiracı oldukları için herhangi bir yardım yapılmadığını söyleyerek, eşiyle beraber sigortasız bir şekilde çalıştıklarını ancak kazandıkları para yetmeyince bu şekilde ek gelir kazanmak için ev eşyalarını satmaya yöneldiklerini belirttiler. Evinde kullanmadığı ya da az kullandığı mutfak gerekçelerini, elbiselerini satmaya çalıştığını belirten kadın, kazandığı paranın sadece günlük yiyeceğe yettiğini, tezgah açtığı zamanlarda akşama kadar yemek yemeden beklediğini söyledi.

Türk-İş’in yayınladığı rapora göre 2022 yılının Aralık ayında açlık sınırı 8 bin 130 TL olurken, yoksulluk sınırı ise 26 bin 485 TL olarak açıklandı. Son yıllarda ise sürekli yoksulluk giderek artarken, ülkenin yüzde 60’nın açlık sınırı altında maaş alarak yaşamaya çalıştığı belirtildi.